Pakistan İslami Talebe Cemiyeti
Seyyid Veli Rıza Nasr, İran Araştırmaları Vakfı'nda çalışmaktadır. Bu çalışma American Institute for Pakistan Studies adlı vakıf için 1989-1990'da Pakistan'da yapılmış bir çalışmaya dayanmaktadır. Yazar Cemaat-ı İslami ve Cemiyet-i Tulaba'nın eski ve halihazırdaki üye ve liderlerine, bu çalışma için kendileriyle yapılan röportajlarda göstermiş oldukları kolaylık ve yardımdan ötürü teşekkür eder, ayrıca Rıza Afhami, Mümtaz Ahmed, John L. Esposito, Shahla Itaeri ve Myron Weinan ve bu çalışmanın taslağını okuyarak eleştirileriyle katkıda bulunan birçok kişiye teşekkürü bir borç bilir.
Dini ideallerin siyasi güce dönüştürülmesinde oynadıkları rolle dikkati çeken Müslüman öğrenci cemiyetleri çağdaş İslami dirilişin önemli unsurlarından birini oluşturuyorlar. Öğrenci hareketleri İslami diriliş gruplarına hem örgütsel deneyim hem de taban kazandırdılar. Buralarda birçok lider ve ideolog yetişti. Yine geleceğin bürokratı, eğitimcisi ve siyasetçisi olacak birçok genç ilk deneyimlerini buralarda kazandılar. Öğrenci hareketleri gündeme getirdikleri konularda ve İslami dirilişin farklı veçhelerini dile getirmeleriyle de dikkate değer olduklarını gösterdiler. Kısaca, siyasi bir güç olmaya doğru giden diriliş hareketinin en aktif unsurlarından birisi olan öğrenci örgütleri dini idealizmin nasıl yalnızca kültürel bilgilenme süreci olmaktan çıkıp siyasi bir harekete dönüştüğünün somut görünümleridirler. İslami dirilişin devamlılığına ve değişimine etki eden faktörlerin neler olduğu bu öğrenci hareketlerinde açıkça görülebilir. Öğrenci hareketleri bu özellikleriyle İslami hareketlerin gelişim dinamiklerine ilişki çok değerli bilgiler verirler.
Bu dinamiklerin neler olduğunu ortaya çıkarmak için yapılacak çalışma için en uygun ve zengin malzeme sağlayabilecek öğrenci hareketlerinden birisi hiç şüphesiz ki Pakistan'daki Cemaat-i İslami'nin bir kolu olan İslami Cemiyet-i Tulaba [İslami Talebe Cemiyeti]'dir. Genellikle Cemiyet adıyla bilinen bu öğrenci teşkilatı kendi türünün en eski örneklerinden birisidir ve Pakistan tarih ve siyasetinde her zaman önemli bir güç olagelmiştir. Cemiyet, ana kurum olan Cemaat-ı İslami'nin geniş bir tabana yayılmasını sağlamış ve onun dayandığı en önemli alt kurumlardan birisi olmuştur. Aynı zamanda mevcut siyasi rejimin içine sızarak ve daha da önemlisi izlenecek yeni politikalar üreterek Cemaat-ı İslami'ye destek olmuştur. Cemiyet bu özellikleriyle, 1947'den beri devam eden Pakistan'ın İslamileştirilmesi sürecinde giderek artan bir etkiye sahip olmuştur.
Cemiyet-i Tulaba aynı zamanda sol ve etnik kökenli güçlere karşı önemli bir siyasi alternatif ve cephe olmuş ve Eyüp Han ve Butto rejimlerinin çökertildiği 1969 ve 1977'deki ulusal siyasi hareketlerde önemli roller oynamıştır. Ancak Cemiyet-i Tulaba'nın siyasi faaliyetleri her zaman Cemaat-i İslami'nin dini idealizmiyle uyumlu olmamıştır. Bilakis var olan ayrılıklar Cemiyet-i Tulaba'nın gelişimini, örgütsel yapılanmasının şeklini, sahip olduğu tabanın niteliğine ve faaliyetlerini yönlendirecek ve ilerletecek paradigmayı şekillendirmiştir. Cemiyet-i Tulaba örneği İslami olarak bilinen bir ülkedeki İslami diriliş hareketinin çalışmalarını izlemek fırsatı veriyor ve bu fırsat çok ender ele geçiyor.
Cemiyet'in Tarihi Gelişimi
Kökleri ve İlk Gelişimi, 1947-62
Cemiyet'in kökleri Cemaat-i İslami'nin kurucusu ve baş ideologu Seyyid Ebu'l-Ala Mevdudi'nin Şubat 1940'da Amritsar Koleji'nde yaptığı bir konuşmaya dayandırılabilir. Mevdudi bu konuşmasında İslam davasını ileriye götürecek siyasi bir strateji oluşturulması gerektiğini ve bir öğrenci örgütünün bu amaca çok iyi hizmet edeceğini vurgulamıştır.1 Ancak Müslüman öğrencileri örgütlemeye yönelik ciddi çabalar hemen oluşmadı. 1941'de kurulmasına rağmen Cemaat-i İslami ancak 1945'ten itibaren öğrencilere dönük faaliyetler yapmaya başladı. Cemaat-i İslami'nin öğrenci tabanının ilk çekirdeği 1945'te Lahor'daki İslami Kolej'de ortaya çıktı.2 Bu ilk heyecan ve şevk giderek büyüyerek Cemaat-i İslami'nin üniversitelerde, özellikle Pencap'ta örgütsel manada temsil edilmesini ve desteklenmesini sağladı. Ağustos 1947'de Pakistan'ın kurulmasının hemen ardından Cemiyet-i Tulaba yirmi beş öğrenci -ki bunların çoğu Cemaat-i İslami üyelerinin oğulları idi- tarafından Aralık 1947'de Lahor'da kuruldu.3 Cemaat-i İslami'nin liderinin oğlu Zaferullah Han Cemiyet-i Tulaba'nın ilk kurucu başkanı seçildi ve örgüt ilk kongresini aynı yıl içinde yaptı.4 Aynı şekilde Pencap'ın diğer şehirlerinde ve Karaçi'de Cemiyet'in birimleri oluşturuldu.5 Bu birbirinden bağımsız birimleri Karaçi'deki merkezin çatısı altında toplamak birkaç yıl sürdü.6
Cemiyet başlangıçta bir dava hareketi, Cemaat-i İslami'nin belirlediği öğrenci liderlerince çerçevesi belirlenen gönüllü bir tebliğ hareketi olarak algılanıyordu.7 Cemiyet-i Tulaba bu işleviyle ileride Pakistan'ın lideri olacak kişilerin düşüncelerini şekillendirerek, onların Mevdudi'nin "üstten devrim" düşüncesini kabul etmelerini sağlamaya çalışıyordu. Bu fonksiyonuyla Cemaat-i İslami'ye önemli destek sağlıyordu.8 Cemiyet-i Tulaba aynı zamanda mensuplarının düzenleriyle de yakından ilgileniyordu. En iyi ve en başarılı (hem eğitimde hem de dini yaşayışta) öğrencilerle temasa geçmeye çalışıyor ve mensuplarının kalitesini düşüncelerinin kabul görmesi, meşrulaşması ve yaygınlaşmasına yardım edecek bir unsur olarak kullanılıyordu.9
Cemiyet-i Tulaba her ne kadar Cemaat-i İslami'nin gözetimi altında kurulmuş olsa da büyük ölçüde Mısır'daki Müslüman Kardeşler teşkilatından etkilenmiştir. Cemiyet'in ilk dönem liderlerinden birçoğu Karaçi'de yaşayan İhvan üyesi Said Ramazan'dan öğrendikleri Müslüman Kardeşler'in örgütlenme modelinden etkilenmişlerdir. 1952-1955 arasında Ramazan, Cemiyet liderlerinin bir idari yapı ve bir örgütlenme stratejisi hazırlamalarına yardım etti. Çalışma halkaları ve tüm gece devam eden toplantılar Ramazan'ın Cemiyet üzerinde yaptığı etkilerin en açık şekilde görünenleriydi. Halen devam ettirilen ve doğrudan Müslüman Kardeşler'den alınmış bu faaliyetlerin amacı mensuplarının ideolojik seviyelerini ve örgütsel bağlılıklarını arttırmaktı.10
Başlangıçta Cemiyet üniversite kampüslerinde yaptığı dini tebliği ana amaç olarak benimsemişti. Cemiyet 1950'de ilk dergileri olan Azm [Azim]'i Urduca olarak yayınladı. Hemen ardından 1951 yılında da Students Voice [Öğrencilerin Sesi] adlı İngilizce dergileri yayınladı.11 Ancak Cemiyet kısa süre sonra dini sorumluluklarının tabii bir gereği olarak gördükleri siyasi faaliyetlerle ciddi bir şekilde ilgilenmeye başladı. Bu andan itibaren artık tüm faaliyetlerinin odak noktasını oluşturacak olan kampüs siyasetine yöneldiler.12 İlk dönemde bu yeni faaliyet biçimi idealist Cemiyet mensuplarının ana hedefleri olmamasına rağmen onlara Pakistan üniversitelerinde gelişen sol öğrenci örgütlenmelerini frenleme imkanı verdi.13
Cemiyet'in 1950'ler boyunca Sol ile münasebetleri arttı ve hatta bu münasebetler Cemiyet'in siyasileşmesinin ardındaki en itici kuvvet oldu. Cemiyet içinde sol karşıtlığı ve İslami bilinçlenme aynı düzeyde gelişiyordu. Bundan ötürü, genel anlamda teşkilatın dünya görüşü solla yapılan tartışmalar ve Marksizme karşı geliştirilen tezlerle şekillendirilmişti. Bu ideolojik yaklaşım Cemiyet'in tavırlarını da belirlemişti ve öğrencilerin karşılaştıkları tüm konulara gösterdikleri tepkiler birbirini karşıtı olan iki görüşten birisini, İslam ve Marksizm, tercih etmek şeklinde yorumlanıyordu. Bu karakteristik tavır Cemaat-i İslami'nin doktrinel öğretilerinden alınmış olmasına rağmen, Cemiyet'in kampüslerde izlediği siyaset bağlamında düşüncenin ve sosyal faaliyetlerin homojenliğini kontrol etme çabaları şeklinde tezahür etmişti. Marksizm ve İslam arasındaki ideolojik tezat sonunda sol görüşlü öğrencilerle Müslüman öğrencilerin birbirleriyle çatışmalarıyla sonuçlandı.14 Bu çatışmalar Cemiyet'in daha da radikalleşmesine ve kampüs siyasetiyle daha fazla ilgilenmesine yol açtı. Solcu öğrencilerin faaliyetlerine karşı duyulan tepki giderek Cemiyet'in nasıl bir faaliyet içinde olacağını belirlemeye başladı. Bu Cemaat-i İslami liderliğince, özellikle 1952 Ekim ile 1953 Ocak'ı arasında solcu öğrencilerin polisle Karaçi sokaklarında girdikleri çatışmalar sonucu öğrenci siyasetinin iyice radikalleşmesi nedeniyle istenen, arzu edilen bir durum değildi.15 Solcu öğrencilerin bu süre içinde kullandıkları taktikler ve örgütlenme gücü (becerisi) Müslüman öğrenciler için örnek olmuş ve bundan sonra onlar da daha sıkı bir şekilde örgütlenmişlerdir.16
Karaçi, öğrenci siyasetinin radikalleştiği yerdi. Öğrenci hareketlerinin (siyasetinin) teşkilatı devre dışı bırakmasından çekinen Cemaat-i İslami liderliği, Cemiyet-i Tulaba'yı bu şehirdeki faaliyetlerini başka bir yere kaydırması için ikna etti.17 Cemiyet'in liderleri nazım-ı a'la'nın [örgüt liderinin] bulunduğu şehirde (ki bu genellikle Karaçi olurdu) kalmalarına rağmen zamanla Lahor örgütün hareket üssü haline geldi. Cemiyet böylece Pakistan'ın en önemli eyaleti olan Pencap'ta iyice güçlenme, tabanını Lahor ve Pencap'ın diğer bölgelerindeki kolejlerde genişletme ve hareket için uygun (verimli) alanlar bulma imkanı elde etti. Üstelik Cemiyet liderleri Lahor'da Cemaat-i İslami liderliğince sıkı bir denetim altına alınmıştı. Bunun sonucunda onlar da dini tartışmalara katılma ve daha iyi bir eğitim alma imkanı bulmuşlardı.18 1970'lerde nazım-ı a'la'ların giderek artan sayıda Pencap bölgesinden seçilmesiyle Cemiyet'in liderliği (merkezi) aktif olarak Lahor'a taşında ve 1978-1979'da Lahor örgütün daimi merkezi oldu.
Lahor'un ılımlı etkilerine rağmen, şehrin sosyal ikliminin Cemiyet'in siyasi aktivizmini frenleyebilecek bir yapıda olmadığı, özellikle 1953-1954'te İslami grupların Ahmediye'ye karşı düzenledikleri gösterilerle merkezi hükümete karşı tavır almalarından sonra, açıkça ortaya çıktı. Cemaat-i İslami gösterilerde öncü rolü üstlenmiş ve bunun sonucunda hükümetin gazabına en çok o maruz kalmıştı. Cemiyet, özellikle Mevdudi'nin ölüm cezasına çarptırılmasından (1954) sonra, krizde aktif rol almış ve Ahmediye karşıtı gösterilere öncülük etmiştir.19 Cemiyet artık görevinin Pakistan'ın gelecekteki liderlerini yetiştirmek olduğu görüşünü terk etmiş ve kendisini hükümet içinde ve dışında bulunan solcu ve laik İslam düşmanlarına karşı İslam'ı korumak için savaşacak bir güç (tugay) olarak tanımlamıştır.20
Başlangıçta Mevdudi Cemiyet'in bu yeni gidişatından ve aşırı siyasileşmenin örgüt üzerindeki yıkıcı etkisinden endişe duymuştu.21 Ancak Cemaat-i İslami'nin kendisinin sınırsız siyasi aktivizme yönelmesi, ki bu tavır 1957'de resmi bir emirle ilan edilmişti, alt birimi olan Cemiyet'in siyasi yönelimlerini kontrol etmesini, sınırlandırmasını, güçleştirdi.22 1960'ların ortalarına gelmeden önce Cemaat-i İslami, Cemiyet-i Tulaba'nın giderek artan siyasi aktivizmini frenleme girişimlerinden tümüyle vazgeçerek bu aktivizmi kendi hedeflerine ulaşmak için yönlendirmeye çalıştı. Öğrenciler bu tarihten sonra Mevdudi'nin de zımni onayıyla, tamamen kampüs siyasetiyle ve giderek artan düzeyde ülke (milli) siyasetiyle ilgilenmeye başladılar.
Örgütsel Birlik ve Yoğun Siyasileşme, 1962-1971
1962-71 arasında Eyüp Han'la yoğun bir mücadeleye giren Cemaat-i İslami, Cemiyet'in ilgisini solla yapılan mücadeleden ve dini çalışmalardan kaydırarak onları Eyüp Han'ın baskıcı yönetimine ve modernist dini politikalarına karşı harekete geçirdi. Cemiyet öncelikle hükümetin eğitim girişimlerine karşı çıkmak için Pakistan üniversitelerinde karışıklık (huzursuzluk) çıkardı. Daha sonra muhalefetini Pakistan-Hindistan savaşını sona erdiren 1966 Taşkent antlaşması gibi ulusal sorunlara kaydırdı.23 Gösteriler hükümetin tepkisine maruz kaldı, çatışmalar meydana geldi ve sonunda da birçok Cemiyet militanının tutuklanmasına ve hapsedilmesine neden oldu. Bu, Cemiyet'i derinden etkiledi. Cemiyet artık gösterilerin örgütsel davranış noktasında dini çalışmalardan daha önemli olduğunu vurgulamaya başladı.
Böyle bir ortamda Cemiyet'in 1969-1971 arasında Eyüp Han rejiminin çökmesinden ve Pakistan Halk Partisi [PPP] ile Avam Birliği arasındaki rekabetin bir iç savaşa dönüşüp Pakistan'ın doğu (Bangladeş) ve batı (Pakistan) diye parçalanmasının ardından politikayla bu kadar içli dışlı olması hiç de şaşırtıcı değildir. Eyüp Han rejimi ardından iktidara gelen Yahya Han hükümetinin örtülü desteği ile Cemiyet, Cemaat-i İslami'nin Batı Pakistan'da Pakistan Halk Partisi'ne, Doğu Pakistan'da (Bangladeş) ayrılıkçılara karşı yürüttüğü ulusal mücadelenin ardındaki en önemli destek olmuştu.24 Bu mücadele Cemiyet'in Pakistan siyasetindeki yerini, özellikle 1971'de Bengal milliyetçiliğini bastırmak için Doğu Pakistan'ın askeri yönetimiyle işbirliği yapmasından sonra iyice sağlamlaştırdı. Bu ilişkiler Cemiyet'i Pakistan ordusunun Mayıs 1971'de Doğu Pakistan'daki Bengal gerilla örgütü Mukti Bahini ile savaşmak için oluşturduğu iki paramiliter karşı gerilla birliklerini (el-Bedr ve el-Şems) desteklemeye götürdü. Cemiyet bu birliklerin özellikle de el-Bedr'in eleman ihtiyacını büyük ölçüde karşılıyordu.25 El-Bedr ve el-Şems katılma kararı Cemiyet'in o zamanki lideri olan Dakka Üniversitesi'nde okuyan [nazım-ı a'la] Muti'ul Rahman Nizami tarafından verilmişti.26 Cemiyet iç savaştan payına düşeni aldı. Mutki Bahini ile girişilen çatışmalarda birçok Cemiyet mensubu yaşamını yitirdi. Kayıplar, Bengal milliyetçilerinin Dakka'yı ele geçirmelerinden sonra daha da arttı.
Batı Pakistan'da solcularla yapılan çatışmalar ve doğudaki iç savaş Cemiyet üzerinde silinmez izler bıraktı. Cemiyet'in dini çalışmalarla uğraşmaktan ziyade radikal eylemci bir çizgiyi benimsemesi Cemaat-i İslami içinde yoğun bir tartışmaya neden oldu. Ana kurum olan Cemaat-i İslami'nin o zaman, öğrenci kolu olan Cemiyet'e yaklaşımında az çok bir muğlaklık vardı. Cemaat-i İslami, Cemiyet-i Tulaba'nın siyasetle yoğun bir şekilde ilgilenmesini onaylamış olmasına ve onun kahramanlıklarıyla gurur duymasına karşılık, ana kuruluş içindeki bazı unsurlar cemiyet'in "masumiyetini kaybetmesinden" hayıflanıyorlardı. Sonunda Cemaat-i İslami taşıdığı endişelere rağmen, cemiyet'in faaliyet biçimini değiştirmesini isteksizce de olsa onayladı. Bu isteksizlikte öğrencilerin Cemaat-i İslami'ye sağladıkları siyasi kazanımlar -ki, Cemiyet dışındaki bir birimle bu kazanımları elde etmek hemen hemen mümkün değildi- etkili oldu. Mevdudi bazın öğrenci liderlerini aşırı hareketlerinden dolayı azarlarken, her ikisi de eski öğrenci lideri olan Seyyid Münevver Hasan ve Hurşit Ahmet gibi diğer Cemaat-i İslami liderleri öğrencilere karşı çok daha toleranslıydılar. Bu ikinci gruba girenler Cemaat-i İslami'nin 1968 ile 1977 arasında, Eyüp Han yönetiminin sonu ile Butto rejimi süresince içinde bulunduğu siyasi durumu, vahyi deyişle amacın araçları meşru kıldığı bir dönem olarak görüyorlardı.27 Cemiyet'in özellikle gösteri düzenleme, eylemler ve seçim kampanyaları düzenlemesi konularında gerekli olan insan gücünü sağlama noktasındaki gücü ve gayretkeşliği Cemaat-i İslami için vazgeçilemeyecek kadar değerliydi. Siyasi zorunluluklar bundan sonra sadece Cemaat-i İslami'nin kararsızlığını devam ettirmesini sağlayacak ve Cemiyet'in idealist görünümünün zayıflamasına neden olacaktır.
Cemiyet'in kurumsal yapısının ve dünya görüşünün temelini teşkil eden Cemaat-i İslami'nin ideolojik perspektifi öğrenci teşkilatını kontrol altına alamadı. Cemiyet ve Cemaat-i İslami'yi birbirine Mevdudi'nin eserleri bağlıyordu ve her iki teşkilat aynı ideolojik perspektiflere sahipti. Cemiyet üyelerine Cemaat-i İslami'nin ideolojisi sıkı bir biçimde aşılanmıştı.28 Cemaat-i İslami'nin İslam anlayışına sadakat, Cemiyet'e üye olmanın ve Cemiyet içinde yükselmenin temel şartıydı. Disiplin ve ideolojik itaat gibi önemli unsurlar resmi Cemiyet üyelerinin sahip oldukları temel özellikler olmasına rağmen bunlar Cemaat-i İslami'nin müfredatına bağlı kalmanın sağlam garantileri değildi. Cemiyet'in gücünün büyük bir kısmı, sahip olduğu çevre ilişkilerinden (sempatizan düzeyindeki taraftarlardan) ve işçilerden –ki bunlar ne Cemaat-i İslami'nin ideolojisine uygun olarak sıkı bir eğitimden geçmişler ne de Cemiyet'in örgütsel disiplinine sıkı bir bağlılıkları vardı- geliyordu. Çevre ilişkileri düzeyindeki taraftarların Cemiyet'in faaliyet şeklini belirlemede oynadıkları önemli rol 1988 olaylarında sempatizan ve üyelerin sayısı 2400 civarında iken işçilerin sayısının yaklaşık 240.000 olmasıyla iyice belirginleşti.29 Bu yüzden Cemaat-i İslami ile Cemiyet-i Tulaba arasındaki ideolojik bağlantının etkinliği öğrenci cemiyetinin faaliyetlerini etkileme noktasında sınırlıdır. Cemiyet'in gevşek bağlarla ilişki halinde olduğu sempatizan [periphera] grupların isteklerini yansıtan siyasi eğilimleri onu bağımsız bir siyaset izlemeye doğru yöneltti. Nizami'nin Cemiyet'i Doğu Pakistan'daki askeri rejimle işbirliğine yöneltmesi bu tavrın bir yansımasıydı.
Bunlara ilaveten örgütsel yetersizlikler Cemaat-i İslami'nin Cemiyet'i yönlendirip denetim altına alma becerisine sekte vurdu. Cemaat-i İslami ile Cemiyet her zaman için birbirinden resmi örgütsel sınırlarla açıkça ayrılmışlardı. Bunlar, ikisi arasındaki emir-komuta zincirinin kırılmasına neden oluyordu. Her ne kadar 1976'dan beri Cemaat-i İslami'nin başkan yardımcılarından birisi Cemiyet'i denetlemekle görevlendirilmiş olsa da gücü ancak Cemiyet üyelerini ikna etmeyle sınırlıydı.
Buttu Dönemi, 1971-1977
Cemiyet genel olarak Cemaat-i İslami'den daha bağımsız olarak gelişti ve Cemaat-i İslami, 1971 Aralık'ında Zülfikar Ali Butto'nun yükselişi ile birlikte, öğrencilerle olan ilişkilerine daha bağımlı hale geldi. Cemaat-i İslami, Butto'nun göreve geldiği seçimlerde sandık başında bozguna uğrarken, Doğu Pakistan'daki vatansever hareketten güç alan Cemiyet Pencap'ta yapılan bir seri kampüs seçimlerinde -özellikle Pencap Üniversitesi'nde- Pakistan Halk Partisi'ne ait Halkın Öğrencileri Federasyonu'nu yenmeyi ve Karaçi'deki çeşitli kampüs seçimlerini almayı başarmıştı. Cemiyet'in zaferleri karamsar durumdaki Cemaat-i İslami'ye yeni bir hayat ve ümit verdi. Öğrenci örgütlerinin siyasete girmeleri konusundaki olumsuz yaklaşım yerini hayranlığa ve kıskançlığa terk etti. Cemiyet, Pakistan Halk Partisi ile karşılaşmış ve onu yenmişti. Bu Butto'nun siyasal hızını kesti. Zafer ayrıca Mevdudi'nin fikirlerinin sola karşı bile bir seçim kazanabileceği şeklinde yorumlandı.
1971 zaferinden sonra, Pakistan Halk Partisi karşıtı kampanyaların yürütülmesi için mağlup bir parti olarak ağırlığını koymakta zorlanan Cemaat-i İslami artan bir ivme ile Cemiyet'i siyasal arenaya itti. Öğrenci örgütü bir zaman sonra bağımsız bir muhalif parti oldu ve buna uygun olarak siyasal faaliyetlerinin ilkelerini belirlemeye başladı. Böylece, 1972 Ağustosunda Pencap'ın PPP [Pakistan Halk Partisi]'li Valisinin gayrimeşru amaçlarla yerli kızları rehin almasına öfkelenen halk Cemiyet'e yöneldi. Örgüt durumu protesto etti ve gösteriler düzenleyerek kızların salıverilmesini sağladı.30 Öğrenci örgütünün, üstlendiği muhalif rolü gerçekleştirmedeki etkinliği hükümetçe tanınmasını sağladı. Cemiyet'in liderleri, PPP'nin karşıtlığını yumuşatma kararı aldığı ertesi yıl, Butto ile görüşmeye davet edilen ilklerin arasındaydılar.31 Bu nedenle Cemiyet'in kontrol edilemez tarzı yeni kurulan PPP hükümetinin ilgi kaynağı oldu. Öğrenci örgütü yalnızca Cemaat-i İslami'nin siyasal görüşlerini uygulayan bir araç görevi üstlenmiyor; sorunları değerlendiriyor ve çok daha radikal faaliyetler ortaya koyuyordu. Cemaat-i İslami, İslami anayasacılığı savunurken, Cemiyet İslam devrimi istiyordu. Doğu Pakistan'daki yurtsever direnişin ve kahramanlıkların hikayeleri, Cemiyet'i solcu öğrencileri dahi kendine çeken romantik devrimci bir hava ile destekliyordu. 1968'deki Fransız öğrenci hareketlerinin mitleri ve gerçeklikleri Pakistan'da öğrencilerin genelini içine alan kültüre nüfuz ediyordu. Bu hareketler Cemiyet'in ulusal siyasette oynadığı rolü açıklar ve kitlesel muhalefeti harekete geçirmek için stratejiler formüle etmesine yardımcı olan öğrenci faaliyetleri için bir emsal teşkil eder.32
Cemiyet böylece 1972'de Bangladeş Namanzur (Bangladeş'in tanınmaması) hareketi, 1974'de Ahmediye karşıtı mücadele gibi PPP karşıtı protesto kampanyalarının temel dayanağı oldu. Sonuç olarak, Cemiyet karşıt bir siyasal parti olarak ulusal bir kimlik buldu ve Cemaat-i İslami'den bağımsızlık kazandı. Ayrıca örgüt, parlamento dışı bir güç olarak kendini sokak gösterilerinde ve hükümet kuvvetleriyle çatışmalarda ifade eden uyuşmaz, muhalif bir psikoloji geliştirdi. 1970'lerde Cemiyet artan bir ivme ile militan muhalif bir çizgi kabul etti ve PPP karşısında ısrarcı, sıkı muhalefetini gösterdi ve 1977 yılında Başbakanın aniden düşmesine neden olan Butto karşıtı ulusal kampanyanın içinde merkezi rol oynadı. Siyasal arenadaki başarısı Cemiyet'i, gücünün doruğuna getirdi; fakat bu ayrıca öğrenci örgütünü siyasal faaliyetler için kullanılan bir araç durumuna düşürdü.
Ziya Ülhak Dönemi, 1977-1989
Ziya Ülhak'ın yönetimi ele geçirdiği 1977 ihtilalinin ardından; Cemiyet politik arenadaki işlevine, politik aktivizmini organizasyonel yapısıyla entegre ederek devam etti. Cemiyet, PPP'yi bastırma konusunda Ziya rejimiyle sıkı bir işbirliği yaptı.33 Pakistan üniversitelerindeki sol hareketi zayıflatmak için devlet desteğini kullandı ve PPP'nin gizli yarı askeri organizasyonu olan el-Zülfikar'ın şehir faaliyetlerinin kontrolüne hizmet etti. Cemiyet, kamuoyunu Afgan mücahitleri konusunda harekete geçirme konusunda etkin rol oynadı ve birçok Afgan grupla çalıştı. 1980-1990 yılları arasında Afganistanlıları destekleyen 72 Cemiyet üyesinin şehit edildiği bildirildi.34
Beklentilerin tersine, Ziya döneminde Cemiyet'in faaliyetleri azalmak bir yana, daha da arttı. Cemiyet'in politizasyonunun geri dönülmez bir süreç olduğu kesinleşti; kendisine ait bir hedef ve İslami düzen taleplerinin ötesinde bir istek, sonuç olarak Ziya, Pakistan'ı İslamlaştırmaya doğru sürüklerken, Cemiyet politik aktivizmini arttırıyordu.
Bu, Cemiyet'te diğer rakip öğrenci örgütlerince kızıştırılan yeni bir şiddet döngüsüne yol açtı.
Tablo 1
Cemiyet Üyelerinin Dağılımı
1974 |
1978 |
1983 |
1989 |
|||||
Üye |
Arkadaş |
Üye |
Arkadaş |
Üye |
Arkadaş |
Üye |
Arkadaş |
|
Pencap |
82 |
881 |
134 |
762 |
236 |
1588 |
277 |
844 |
Lahor |
20 |
150 |
38 |
106 |
34 |
190 |
42 |
129 |
Sind |
62 |
676 |
102 |
584 |
131 |
553 |
200 |
616 |
Karaçi* |
40 |
350 |
80 |
425 |
90 |
417 |
110 |
339 |
NWFP** |
25 |
270 |
41 |
233 |
63 |
284 |
100 |
308 |
Belucistan |
6 |
65 |
10 |
56 |
20 |
75 |
10 |
30 |
Toplam |
175 |
1892 |
287 |
1635 |
450 |
2500 |
584 |
1798 |
* Şehirlerle ilgili rakamlara taşra rakamları da dahildir.
** Kuzey-Batı Sınır Eyaleti.
Kaynak: Mu'tamidi A'la (Genel Sekreterlik) Ofisi, Cemiyet, Lahor, Nisan 1990.
Cemiyet yanlısı ve aleyhtarı kampüs şiddeti ve öğrenci liderlerinin devamlı bir şekilde öldürülmeleri -1982-1988 yılları arasında 80 öğrenci öldürülmüştür.35 Cemiyet'in bazı çevrelerde elde etmiş olduğu kahraman imajını lekelemeye başlamıştı. Cemiyet bu kahraman imajını Butto'ya karşı geliştirmiş olduğu muhalefetten dolayı kazanmıştı. Şiddet teşkilata özgü bir hale geldi ve kampüslerin dışarısında Cemiyet eleştirilerine karşı yönlendirildi. Ortaya çıkan "Kaleşnikof kültürü" siyasi kampanyaları sürdürmede ve muhalifleri sindirmede etkinliğini kanıtlamıştı. Cemaat-i İslami'nin bu hareketi kontrol etmesi ya da onaylaması gittikçe güçleşiyordu. Üstelik, düzeni sağlamaya kararlı olan Ziya öğrenci şiddetine razı değildi.
Cemaat-i İslami Ziya'dan gelen baskılara rağmen Cemiyet'in "militarizasyonunu" kontrol edemedi. Ziya, Şubat 1984'te öğrenci derneklerinin bütün faaliyetlerini yasakladı. Bu, Cemiyet'in ülke çapında gösteriler düzenlemesine yol açtı. Ziya'nın devam eden ricalarıyla, Mian Tufeyl Muhammed -daha sonra Cemaat-i İslami'nin emiri (başkanı) oldu- Cemiyet ile Cemaat-i İslami arasında aracılık yaptı, sabırlı olmayı tavsiye etti, fakat bir faydası olmadı. Cemiyet'in inadı Cemaat-i İslami'nin Ziya ile olan dostça ilişkilerine zarar verdi ve hami teşkilatın imajını etkiledi. Cemiyet faaliyetlerine karşı toplumsal bir muhalefetle karşılaştı. 1987 ile 1990 arasında yapılan bazı kampüs seçimlerinde yenilgiye uğradılar. Sonuçta Pakistan kampüslerinde gerçekleştirdikleri şiddet olaylarını sınırlandırdılar.36 Cemiyet'in partizan faaliyetlerinin yasaklanması, fırtınada bir anlık sükunetten başka bir anlam ifade etmiyordu. Öğrenci kesiminin militan siyasi bir araç haline gelmesi kolayca durdurulamayacak boyutlara ulaşmıştı.
Cemiyet'in Teşkilat Yapısı
Teşkilat yapısı ve hedefi Cemiyet'in siyasi anlamanın merkezidir. Cemiyet'in teşkilat yapısı Pakistan üniversitelerinin kontrolünü ve teşkilatın milli önderliğini devam ettirme hesaplarını herhangi bir faktörden daha fazla destekledi ve devamını sağladı. Cemiyet bugün Lahor'da üslenmiş bulunan merkezi bir teşkilattır ve onun yapısı Cemaat-i İslami tarzında biçimlendirilmiştir. Bu yapı içerisinde üye ve kurumların birçok kategorileri vardır; tabanda destekçiler, Cemiyet'le gevşek ilişkilerde bulunan Cemiyet yanlısı öğrenciler vardır; daha sonra işçiler gelir ki, bunlar Cemiyet'in örgütsel yapısının omurgasını ve üyelerinin büyük bir kısmını oluştururlar; son olarak da dostlar [refikler] üye adayları [ümidvar-i rukniyat]; ve üyeler [ruknler] bulunur tabanda.37 Örgütsel mevkileri sadece üye olanlar doldurabilirler, bunların en önemlisi ise Nazım-A'la mevkiidir. En tepedeki örgütsel yapılanma biçimi daha aşağı seviyelerde de tekrarlanır, sonuçta en düşük olandan Nazım-ı A'la'nın mevkiine kadar eş merkezli daireler oluşturarak genişler.
Her cemiyet birimi, bu birimin cemiyet üyeleri tarafından seçilen bir lidere yahut bir teşkilatçıya sahiptir [nazım] (bkz.: Şema-1). Cemiyet'in teşkilat yapısının ilk dört katman, her birimin Cemiyet üyeleri tarafından seçilen şura meclislerine sahiptir [Danışma Meclisi].38 Cemiyet'in faaliyetleri ve teşkilat içi meseleleri Nazım-ı Al'la tarafından atanan Mutemid-i A'la vasıtasıyla yerine getirilir. Cemiyet daha aşağı seviyelerinde de mutemidlere [genel sekreterler] sahiptir. Bu genel sekreterler üst nazımlar ve daha yüksek birimin genel sekreterleri tarafından seçilir. Kendi kendine yeterli bir birim oluşturan Cemiyet'in her seviyesi kendisinden bir aşağıdakinin hareketlerini idare eder. Mesela yetki yapısı Cemiyet'in Milli Merkez Bürolarından Pencap Cemiyet'ine, Lahor Cemiyet'ine, Lahor'daki çeşitli üniversitelerin cemiyetlerine, her üniversitenin kampüslerindeki Cemiyet'e ve son olarak her üniversitenin bölümleri, sınıfları ve yurtlarına kadar uzanır. Üstelik her kampüste Cemiyet Öğrenci İşleri'ne, kampüs politikaları ve kadın-erkek ilişkilerini izleyen birimlere sahiptir. Cemiyet ayrıca üniversite yönetimi ve fakültenin çalışmalarını izler, üyeleri zaman zaman bir dereceye kadar üniversite işlerinin fiili yöneticileri olarak hareket ederler.39 Cemiyet ek olarak uluslararası ilişkiler, basın ve yayınlar gibi yardımcı bölümlere de sahiptir. Bu bölümler özel ilgi alanlarıyla uğraşırlar ve Cemiyet merkez bürolarının dışında faaliyet gösterirler.
Cemiyet'in teşkilat yapısı kardeş teşkilat İslami Cemiyet-i Talibat [İslami Bayan Öğrenciler Teşkilatı]'ta da aynen tekrarlanmıştır. Bu teşkilat 1969 Eylülünde Multan'da Cemaat-i İslami'nin teşvikiyle oluşturulmuştur.40 Bu teşkilat Cemiyet ile yakın ve uyumlu bir şekilde çalışır; bu durum Cemiyet'in üniversite kampüslerindeki gücünü artırır. Bütün Talibat üyeleri ve sempatizanları Cemiyet'in kurucu üyeleri gibi Cemaat-i İslami ya da Cemiyet'le yakın ilişkide bulunan ailelerden gelir. Onların Talibat teşkilatıyla bağlantıları bu yüzden güçlüdür ve sonuç olarak ideolojik eğitim ve telkin gereksinimleri daha kolay karşılanır.
Cemiyet'in teşkilat yapısıyla ilgili başlıca problem sürekliliğin olmamasıdır; bu döner üyeliğe sahip birçok teşkilatın tabiatında var olan bir eksikliktir. Üyeler teşkilatta sınırlı zaman periyotları için yer alırlar ve liderlik de sınırlı bir görev süresine sahiptir. Sözgelimi Nazım-ı A'la ve diğer nazımlar bir yıllık bir görev süresine sahiptirler ve bu göreve sadece iki kez seçilebilirler. 1947'den beri sadece 15 Nazım-ı A'la bu unvanı iki yıl ellerinde tutabilmişlerdir.41 Bu yüzden teşkilat 44 yıl içinde 29 lidere sahip olmuştur. Cemiyet süreklilik problemini hafifletmek için sekreterliğe daha büyük yetkiler vermiştir.
Burada bürokratik süreç bir dereceye kadar teşkilatın devamlılığını sağlar. Cemiyet'in bölgesel ve ulusal kongreleri de örgütsel sürekliliğe katkıda bulunur. 1948'den beri düzenli olarak gerçekleştirilen bu toplantılar Cemiyet'e daha büyük dayanışma ve birlik kimliği kazandırmıştır.
İşçilerden daha yüksek kesimlere bütün Cemiyet üyeleri eğitim kamplarına katılırlar ve buralarda Cemaat-i İslami'nin ideolojik görüşleriyle ve Cemiyet'in taktik metotlarıyla eğitilirler.42 Teşkilat ilişkilerinin daha yüksek kategorilerine kabul edilme büyük ölçüde ideolojik uyumun derecesine bağlıdır. Adaylar tam olgunlaşmış bir Cemiyet üyesi olmak için geniş ölçüde Mevdudi'nin çalışmalarını içeren özel bir program okumalı ve bunlardan imtihan edilmelidir. Bütün Cemiyet üyeleri dış bağışlar [i'lanat] vasıtasıyla teşkilat için para toplamaya teşvik edilirler. Bu yalnızca Cemiyet'e mali olarak yardım olmakla kalmaz, teşkilata sadakati de arttırır. Her nazım alt birimlerdekiler kadar kendi birimindekilerin işlerini denetlemekle yükümlüdür. Cemiyet üyeleri ve üye adayları nazımlarıyla düzenli olarak buluşurlar ve ona ruz'u şeb [gece ve gündüz] olarak bilinen bir faaliyet defteri verirler. Bunun içinde üye ya da adayın faaliyetleri kayıtlıdır. Bu defter akademik çalışmaları, dini çalışmayı, ibadetlerde geçirilen süreyi ve Cemiyet çalışmasına adanan saatleri ayrıntılarıyla belirtir. Defter, dikkatle gözden geçirilir ve Cemiyet'in arkadaş kademesinden üye kademesine kadar üyelerinin hayatları üzerinde önemli bir etki kurmasını sağlar.43
Cemiyet'teki yukarıya hareketlilik ve üyeliğin katı gereksinimleri üyeliğe sınırlı tutmuştur; 1989'da 584 üye. Yalnız, Cemiyet'in rakamları bir yana -1988'de yaklaşık 2400 tane üye ve sempatizan- örgütsel disiplin 240.000'in üzerinde işçinin gücünün etkili bir şekilde kullanılabilmesini sağlamıştır. 1970'lerde ve 1980'lerde örgütün oynadığı önemli siyasi rolden sorumlu üyelerin gerçek sayısı gözönünde bulundurulduğunda, Cemiyet'in başarısının çok etkileyici olduğu anlaşılır. (Bkz.: Tablo–1)
Cemiyet ayrıca faaliyetlerini üniversite kampüslerinin dışına da genişletmiştir. Halka-i Ahbab (Dostlar Halkası) bir süre boyunca Cemiyet'e bağlı gevşek organize olmuş bir kurum olarak çalıştı. Ancak Cemiyet örgütsel etki alanını diğer yönde -liselere doğru- daha etkili bir şekilde genişletti. Bu süreç 1960'ların ortasında başlatıldı. Cemiyet, 1970'lerin sonunda üniversite kampüslerinde gelişmesinin sınırlarına ulaşmıştı. Genişleme ihtiyacı Cemiyet'in daha büyük sayılarda üye kaydetmek ve diğer öğrenci birliklerinden önce öğrencilere ulaşmak için liselere yönelmesine yol açtı.44
Bu strateji özel kota sistemleriyle belirli bölgelerden gelen geniş öğrenci bloklarının bulunduğu üniversitelerde başarıya ulaştı. Mesela, Lahor Mühendislik Üniversitesi'nde Cemiyet Kuzey-Batı Sınır Eyaleti [KBSE]'nden gelen öğrencilerin desteğini kazanabilmek için Peştun Öğrenci Federasyonu ile yarışıyordu. Sonunda, 1978-79 tarihinde, Cemiyet KBSE liselerinde aktif duruma geçti ve geleceğin Mühendislik Üniversitesi öğrencileri arasında, Lahor'a gelmelerinden önce, bir destek tabanı oluşturdu. Öte yandan öğrenciler Peştun Öğrenci Federasyonu ile ilk defa Lahor'da karşılaşıyorlardı. Strateji öyle etkiliydi ki Peştun Öğrenci Federasyonu KBSE'deki lise öğrencilerini saflarına çekme konusunda uyarılmışlardı.
Cemiyet lise programı -Bezm-i Peygam [Çağrının Kutlanması]- ciddi olarak 1978'de başladı.45 Faaliyetleri Cemiyet'in mesajını gençler arasında yaymak, teşkilatın temalarını geliştirmek ve komşuluk ve lise kulüpleri vasıtasıyla birliği sağlamaktı.46 Bu faaliyetler magazinler etrafında yoğunlaştı. Siyaset bu çabaların ana özelliği değildi. Vurgu dini eğitim üzerineydi. Amaç Cemiyet'e meylettirmek olduğu kadar Cemaat-i İslami'nin mesajına aşinalık kazandırmaktı. Bezm-i Peygam çok başarılı olmuştur; o kadar ki Cemiyet 1983'den beri üniversitelerden daha çok liselerde üye kaydetmiştir. Projenin Cemaat-i İslami'ye de faydası olmuştur. Bezm-i Peygam'ın liselerde ulaştığı öğrencilerin çoğu üniversiteye devam etmiyordu ve başka türlü de Cemaat-i İslami ve yayınlarıyla temas kurma imkanları olmuyordu. Cemiyet'in örgütsel etki alanını genişletmek için yapılmış taktik bir manevranın ötesinde, bu çaba Cemaat-i İslami'nin sosyal tabanını genişletmenin ve Pakistan toplumundaki etkileme gücünü derinleştirmenin yolu idi.
Sosyal Temeller ve Bunların Sosyo-Politik Önemi
Cemaat-i İslami özellikle şehirli alt orta sınıflarda taban bulurken, Cemiyet küçük kasaba ve köylü sosyal tabakanın da ilgisini çekebiliyordu. Pakistan'ın kırsal kesiminden gelen öğrenciler sadece dini konularda ısrarlı olmak ve kendilerini dini gruplarla tanımlamakla kalmıyor, Cemiyet'in şehir kampüslerindeki etkinliklerine de çok rağbet ediyorlardı.47
Cemiyet misafirhaneleri kontrol eder ve buralara idari ve akademik hizmetler verir. Bunlar daha çok köylü ve küçük kasaba öğrencileri tarafından kullanılır. Öz olarak Cemiyet kişilerin sosyal ilişki kanallarını kontrol ederek kampüslerde "sosyal kontrol"ün bir çeşidini uygular. Bu uygulama bu öğrencileri Cemiyet'in yörüngesine ve Cemaat-i İslami'nin etki alanına çeker.
Ayrıca Pakistan siyasetinin kaprisleri Cemiyet'in önderliğini takip etmede kırsal kesimli ve küçük kasaba öğrencilerine ek bir katkıda bulunmuştu. Dini partiler -Cemaat-i İslami en belirgindir- kırsal kesim kadar, orta tabaka, orta tabakanın altı ve kentli sınıflarında Pakistan siyasetinin katı ve yasakçı yapısına girmeleri için temel bir geçiş sağlamıştır. Karışık hamilik sistemi aracılığıyla toprak sahibi soylular [zeminders], endüstriyel ve ticari seçkinlerin ellerinde bulundurduğu siyasi mevkiler genellikle daha düşük sınıflara kapalı kalmıştır. Sonuç olarak potansiyel ve heyecanlı öğrenci aktivizmi, kırsal ve küçük kasaba gençliği ve ayrıca bu bağlamda şehirli orta sınıf altı gençliğini büyüleyen Cemiyet, kademelerini üyeler ve sempatizanlarla ve daha da önemlisi ulusal politikalarda bir yer arayan işçiler ve taraftarla doldurdu. Bu yüzden Cemiyet'in kampüslerdeki sosyal etkisi, öğrencileri peşinden koşturmak için yapmış olduğu siyasi oy verme vaadi ile desteklenmiştir.
Cemiyet ayrıca Cemaat-i İslami'nin sosyolojik kompozisyonu üzerinde de bir etkiye sahiptir. Cemiyet yıllar boyunca Cemaat-i İslami kademelerine yeni üyeler kaydetmede ana bir kaynak olmuştur. Cemaat-i İslami'nin mevcut liderliğinin üçte biri öğrenci bağlantılarından gelir.48 Cemiyet üyelerinin Cemaat-i İslami'nin kademelerine geçişi yeni bir seçmen bloğu oluşturdu. Onlar Cemaat-i İslami'ye, yakın teşkilat ilişkilerini ve faal öğrencilik yıllarındaki yoldaşlık hissini getirdiler.49 Onların modern konulardaki eğitimle şekillenen ve siyasete yakınlık duyan dünya görüşleri yerlerine geçtiklerin ulema ve geleneksel İslam aydın nesline garip gelecektir. Cemiyet, rakamlarındaki bütün ağırlığı sayesinde Cemaat-i İslami'ye üye kazandırarak onun siyasi bir partiye dönüşmesini sağlamış ve Cemaat-i İslami ile Cemiyet arasında daha büyük teşkilat bağlantıları oluşturmuştur.
Cemiyet ve Ulusal Siyasette Öğrenci Aktivizminin Yeri
Cemiyet'in başarılı bir öğrenci teşkilatı ve Cemaat-i İslami'nin değerli bir siyasi vasıtası olduğu hususunda en ufak bir şüphe yoktur. Aslında onun büyük başarısı ve etkinliği, devamlı gelişmesini sonunda kontrol etmesi ve teşkilatı daha büyük şiddet yoluna çekmesidir. Cemiyet 1970'ler boyunca daha büyük bir kitle partisi olan PPP'nin işleyişini ciddi şekilde felce uğratarak küçük bir parti olan Cemaat-i İslami'nin gücünü arttırdı. Üstelik bu başarı kendini adamış küçük bir aktivist kadroyla gerçekleştirilmişti. Cemiyet'in başarısının verdiği ders bir hedefi olan Pakistanlı birçok küçük parti için etkiliydi. Bu partiler de siyasi nüfuz kazanmak için öğrenci aktivizmini kullanma çabasını gösteriyorlardı. Bundan başka, PPP ya da Pakistan Müslüman Birliği [PML] gibi, teşkilatların siyasi arenaya girmelerini kısıtlamada çıkarları olan daha büyük siyasi teşkilatlar öğrenci siyaseti potansiyeline ilgisiz kalamadılar. Onlar öğrenci aktivizminin tehdidine yalnızca öğrenciler tarafından karşı durulabileceği sonucuna vardılar. Bu nedenle Müslüman Öğrenci Federasyonu [MSF] 1985'te PML tarafından oluşturuldu. Amaç bu partinin idari teşkilatını Cemiyet'ten korumaktı. Fakat açıkçası, kampüslerin kontrolü için ortaya çıkan rekabet Pakistan eğitim sisteminin yararına olmadı.
Öğrenci teşkilatlarının bölünerek çoğalmasında kampüs siyasetinin kutsallaştırılmasının bir sonucuydu. Cemiyet'in 1970'lerdeki başarısı öğrenciler arasındaki İslami bağlılığın önemini gösterdi. 1970'ler tutarlı başka birkaç "İslami" öğrenci teşkilatının hala var olduğu yıllardı ve Cemiyet dine duyarlı Pakistan öğrencileri arasında önderliği kazanma başarısını gösterdi. Cemiyet başarılı bir şekilde bu ilişki durumunu idare etti. O, dine duyarlı öğrenciler arasında PPP'nin açık sosyalizmine ve Butto'nun İslami ahlak duyarlılıklarını toplu olarak ihlal etmesine duyulan utancı kampüs seçimlerinde zafere dönüştürdü. Sonuç olarak Cemiyet tek bir siyasi platform oluşturabildi ve bununla üyelerinin sayısını aşan miktarlarda oy kazandı. Bu, Cemaat-i İslami'nin her zaman yapmaya çalıştığı fakat başaramadığı bir şeydi. Bununla beraber diğer İslami Partiler Cemiyeti'nin başarısının temelini çabuk bir şekilde kavradılar ve kendi öğrenci teşkilatlarını güçlendirdiler. Bu teşkilatlardan birkaçı Cemiyet'ten ayrılan kişiler tarafından kurulmuştu.50 Pencap 1981'de çoğu merkez sağ ve İslami partilerle ilişkisi olan öğrenci teşkilatlarıyla dolmuştu. Onların muhalefeti artık ortak bir düşmanla sınırlı değildi -Butto, Sosyalizm ve PPP gibi- Cemiyet 1977-1981 yılları arasında kampüslerden kovulmuştu. Bu işe yeni başlayan öğrenci teşkilatları Cemiyet'in dayanak temelini aşındırmaya, dini oyları bölmeye ve böylece bariz bir şekilde Cemiyet'in güç temelini küçültmeye başladılar.
Cemiyet'in kötü gidişatı Ziya rejiminin İslami imajı ve otoriter yapısıyla hızlandı. Pakistan'da şehirli öğrenciler dini meselelerle motive edilmeye eğilimli köylü öğrencilerden siyasi olarak daha bilinçlidirler.51 1970'lerdeki Butto hükümeti otoriter tarzı ve laik konumuyla Cemiyet'e, otoriterlik karşıtı şehirli öğrencilerle dini duyarlılığa sahip köylü öğrencileri tek bir öğrenci protesto hareketinde birleştirme imkanı sağlamıştı. Ziya köylü öğrencilerin dini duyarlılıklarına hoş görünerek ve siyasi bilince sahip şehirli öğrencileri birbirine düşman ederek Cemiyet'in unsurlarını etkili bir şekilde böldü. Bütün bu faktörlerin birleşmesinin bir sonucu olara, Cemiyet kampüslerdeki seçimleri bir bir kaybetmeye başladı. Cemiyet 1984'te elindeki bölgeleri koruma çabasıyla rakip öğrenci teşkilatlarıyla -dini, etnik ve laik eğilimli- kısır bir mücadeleye girdi. Pencap'taki bütün küçük kasaba kampüsleri Cemiyet tarafından Encümen-i Tulaba-i İslam [ATI, Müslüman Öğrenciler Cemaati]'a kaptırıldı. Bu grup Cemiyet-i Ulema-i Pakistan (Pakistan Ulema Partisi)'ne bağlı bir öğrenci grubuydu. ATI ile olan rekabet 1989'da Gujranmala'da en az bir öğrencinin ölümüyle sonuçlanan çatışmalara yol açtı. Bu esnada MSF suikastlar zincirini tekrar en üst noktaya çıkararak bazı Lahor kampüslerinden Cemiyet'i çıkarmayı tasarladı.
Bu karışıklık PPP karşıtı İslami Cumhuri İttihad [IJI, İslami Demokratik İttifakı] ittifakını 1989'da çökme noktasına getirdi. Bu ittifaka Cemaat-i İslami ve PML dahildi. KBSE'de PSF [Peştun Öğrenci Federasyonu] ve Paktun Öğrenci Federasyonu, İslamabad'da PSF, Belucistan'da Beluci Öğrenci Federasyonu [BSF]; Sind'in kırsal kesimlerinde PSF ve Sindi milliyetçisi öğrenci gruplar Cemiyet'e karşı mücadeleye başladılar. Karaçi ve Haydarabad'da, Cemiyet'ten ayrılmış olan Tüm Pakistan Muhacir Öğrenci Teşkilatı [APMSO] öğrenci seçimlerinde Cemiyet'i bozguna uğrattı ve onun kampüslerdeki manevra kabiliyetini sınırladı.52 Bu teşkilat Muhacir Kavmi Mehaz, MQM, yani Muhacir Ulusal Hareketi tarafından destekleniyordu. Cemiyet'in APMSO ile karşı karşıya gelmesi, Karaçi Üniversitesi'ni 1988 yılında bir savaş alanına çevirdi. Bu savaş durumu askerlerin üniversiteyi işgal etmesine ve kapamasına yol açmıştı. Cemiyet'in aynı anda dini, etnik ve laik öğrenci teşkilatlarına karşı savaşmasının bir sonucu olarak Cemiyet'in kademelerinde yıkıcı sonuçlar doğuran büyük karışıklık yaşandı.
Fakat birçok başarısızlıklara ve on yıl süren öğrenci çatışmalarına (1980-1990) rağmen, Cemiyet Pakistan'da en önde gelen öğrenci kuvveti olmaya devam ediyor. Cemiyet'in Bezm-i Peygam gibi lise ilişkilerine dönük çabaları üniversitelerdeki bazı kayıpların üstesinden gelmesine yardımcı oldu. Fakat daha önemlisi Cemiyet her eyalette ve her üniversite kampüsünde mevcut olan tek öğrenci teşkilatı olarak kaldı. O, ulusal çapta hareket etme kabiliyetinde olan tek öğrenci teşkilatıdır. Cemiyet devam eden canlılığının sembolik bir işareti olarak en önemli Pakistan üniversitesi ve öğrenci siyasetinin kaldıraç noktası olan Pencap Üniversitesi üzerindeki kontrolünü devam ettirmeyi başardı.
Sonuçlar
Cemiyet'in tarihi İslami dirilişin gelişmesinin dinamiklerini yansıtır ve onun evrimini ve yönünü kontrol eden sosyo-politik güdüye ışık tutar. Buna karşılık Cemiyet'in en önemli ve en uzun dönemli etkisi Cemiyet'in Pakistan toplumu üzerindeki etkisinde yatar. Yılları boyunca büyük bir öğrenci kitlesi Cemiyet vasıtasıyla Cemiyet-i İslami'nin literatürüyle temasta bulundu; birçoğu yaşamlarının şekillendiği hassas bir zamanda çeşitli öğretim seviyelerinden geçti. Cemaat-i İslami Cemiyet vasıtasıyla gelecekteki Pakistan liderlerinin, entelektüellerinin ve bürokratlarının düşünceleri ve siyasi yönelimleri üzerinde daimi bir iz bırakmayı umut ediyor. Cemiyet üyeleri ve sempatizanları mezun olduktan sonra nereye giderlerse gitsinler -Cemaat-i İslami'ye yakınlıklarını sürdürsünler ya da diğer yönlere gitsinler- Cemaat-i İslami'nin izini kendileriyle birlikte taşırlar. Bu iz Cemaat-i İslami'nin İslam öğretisi ve sosyal ahlakıdır. Onlar tedrici fakat temel bir kültürel mühendislik sürecinin vasıtaları oluyorlar. Bu süreç Mevdudi'nin orijinal programının dönüm noktasıdır. Bu süreç Cemiyet'in şimdiki kazanımlarından daha fazla sosyal ve nihayetinde de siyasi dallanmalara sahiptir.
Çeviren: Mehmet Cebeci-Yusuf İnce
Dipnotlar
1- Seyyid Ebu'l-Ala Mevdudi Tefhimat [Açıklamalar], Lahor; Islamic Publications, 1965, cilt 2, s. 286.
2- Kurucu başkan Zaferullah Han ile yapılan röportaj, Lahor; İdara-i Matbuati Talaba, 1981, cilt 1, s. 11. Kitap önceki nazım-ı a'lalarla yapılan röportajlardan oluşuyor.
3- Ahmed Anas, "Cemiyet'in Kuruluşunun Arka Planı" Salim Mansur Halid, Talaba Tahrikain [Öğrenci Hareketleri], Lahor; al Badr Yayınları, 1989, cilt 1, s. 113-14.
4- Jang (Lahor), 8 Kasım 1989, ek.
5- Zaferullah Han ile yapılan röportaj. Jab Vuh, cilt 1, s. 15-17.
6- Hürrem Şah Murad ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 1, s. 48.
7- Mevdudi'nin 24 Ekim 1961'de Meryem Cemile'ye yazdığı mektupta yer alır. Bkz.: Correspondences between Maudoodi and Maryam Jameelah [Mevdudi ve Meryem Cemile'nin Yazışmaları], 4. baskı (Lahor; Muhammed Yusuf Han, 1986), s. 49.
8- Mevdudi İslami bir devletin ancak toplum liderlerinin İslami ilkeleri benimsemesi ile kurulabileceğine inanıyordu. Bkz.: Charles J. Adams'ın "Mevlana Mevdudi'nin İdeolojisi" adlı Donald E. Smith'in South Asian Religion and Politics [Güney Asya'da Din ve Siyaset] (Princeton, N. J., Princeton University Press) adlı çalışmasındaki makale, s. 388-89.
9- Hurşid Ahmed ve Absar Ahmed ile yapılan röportajlar, Jab Vuh, cilt 1, s. 144-45 ve 153.
10- Hurşid Ahmed ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 1, s. 127-28.
11- A.g.e., s. 130.
12- Cemiyet 1960'lara değin üniversitelerdeki seçimlerde önemli roller oynamadı, bu tarihten sonra bile kendi adaylarını daima ortaya çıkarmadı. Ancak üniversite seçimleri ile ilişkisi 1950'lerde Karaçi'deki Urdu Koleji'ndeki seçimlerle şekillenmeye başladı.
13- Hüseyin Han ve Hürrem Şah Murad ile yapılan röportajlar, Jab Vuh, cilt 1, s. 43-45 ve 167-178. Ayrıca bkz.: Seyid Esad Gilani, Mavdudi: Thought and Movement [Mevdudi: Düşünce ve Hareket] (Lahor; Islamic Publications, 1984), s. 78. Gilani Cemiyet'in kuruluş amacının sola karşı bir güç oluşturmak olduğunu iddia ediyor.
14- Hurşid Ahmed solcularla yaptıkları ilk kavgalarda, Cemiyet mensuplarının karşıtlarına yumurta attıklarını söylüyor. Bu hareketin daha sonra üniversitelerde, özellikle Karaçi ve Multan'da, çatışmalara neden olduğunu belirtiyor. Hurşid Ahmed'le yapılan röportaj, İslamabad, Kasım 1989.
15- Zahid Hüseyin Bahari, "Öğrenci Hareketinde Bir Trajedi", Talaba Tahrikain, cilt 1, s. 138-143 ve Israr Ahmed ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 1, s. 91.
16- Bahari, Talaba Tahrikain, s. 138-143 ve Israr Ahmed, Jab Vuh, cilt 1, s. 91.
17- Cemiyet'in ilk liderlerinden Zafer İshak Ensari ile yapılan röportaj, İslamabad, Mayıs 1990.
18- Israr Ahmed ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 1, s. 92-99.
19- Hürrem Murad ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 1, s. 65. Mevdudi'nin cezası daha sonra genel vali tarafından hafifletildi.
20- Ömer Mansur, "Öğrenciler ve Milli Meseleler", Talaba Tahrikain, cilt 1, s. 149.
21- Bkz.: Mevdudi'nin 30 Mayıs, 19 Haziran ve 30 Ekim 1955'te Ebu Tarik'ta yer alan konuşmaları Mawlana Mawdudi ki Tagarir [Mevlana Mevdudi'nin Konuşmaları], (Lahor, Islamic Publications, 1976), cilt 3, s. 31-36, 51-54 ve 108-117.
22- 1957 yılındaki bu emir Cemaat-i İslami'nin milli seçimlerde yer almasını onaylıyor ve artık lobi olarak kalınmayıp kendi adına güç olunmasını şart koşuyordu. Bu direktif örgütün İslami bir devletin kurulmasında araç olarak gördüğü İslami propagandanın önemini azalttı. Bkz.: Seyyid Ebu'l-Ala Mevdudi, Tahrik-i İslami ka ayanda la'iha-i amal [İslami Hareketin Gelecekteki Hareket Planı], (Lahor, Islamic Publications, 1986).
23- Salim Mansur Halid, "Öğrenciler ve Taşkent Deklarasyonu", Talaba Tahrikian, cilt 1, s. 216-223.
24- Örneğin Mevdudi 9 Kasım 1969'da bir grup Cemiyet mensubuna önemli görevlerinden birisinin üniversitelerdeki solculardan, hem Pakistan Halk Partisi taraftarlarından hem de Bengal milliyetçilerinden kurtulmak, onların etkinliğini yok etmek olduğunu söyledi. Masudi Hasan'dan alıntı, Seyyid Ebu'l A'la Mevdudi and His Thought (Lahor, Islamic Publications, 1984), cilt 2, s. 348-349, ayrıca bkz.: Şeyh Muhib Ali ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 2, s. 16-17.
25- Salim Mansur Halid (Lahor, İdara-i Matbuat-ı Talaba, 1985), K. M. Eminu'l Haq "Badr Komutanı Konuşuyor", Talaba Tahrikian, cilt 2, s. 326-54.
26- Mevdudi, Nizami'nin tek başına aldığı bu kararı Ocak 1971'deki bir buluşmada onayladı. Bkz.: Muti'ul-Rahman Nizami ile yapılan röportaj, Jab Vuh, cilt 2, s. 234-35.
27- Seyyid Münevver Hasan Cemiyet'in aktivizminin 1960 ve 1970'lerdeki mimarıydı. Hurşid Ahmed örgütün en şiddetli dönemi olan 1977-1984 yılları arasında Cemiyet müfettişiydi.
28- Mevdudi'nin eserleri özellikle her nesilden Cemiyet üyesinin kazanılması ve aktif hale getirilmesi noktalarında önemliydi. Örneğin bkz.: Zindagi'de Lahor Cemiyet liderleriyle yapılan röportajlar, Eylül 29, 1989, s. 87-89.
29- Yıllık rapor Lahor Islami Cemiyet-i Tulaba, 1988, s. 4-10.
30- Abdu'l-Şakur, "Yeni Dünyanın Büyüklüğe Çağrısı", Talaba Tahrikain, 2. cilt, s. 51-52.
31- Cavid Haşimi, "Bağımsızlığın Gücü", Talaba Tahrikain, 2. cilt, s. 5-52.
32- Hafız Han, "Aksiyon İsteği", Talaba Tahrikain, 2. cilt, s. 23; Gulam Gilani, "Bir Engel", Talaba Tahrikain, 2. cilt, s. 16.
33- Ziya Ülhak'ın bir zamanlar Cemiyet'in Butto'ya muhalefette işbirliği yaptığı, Pencap Öğrenci Derneği'nin başkanı olan Cavid Haşimi'yi Kültür Bakanlığı'na getirmesi, Cemiyet'in Butto'nun devrilmesindeki önemini ortaya koyuyordu ve bu 1970'lerdeki Cemiyet faaliyetleri için bir ödüldü.
34- Bilgi, Sind'deki Cemaat-i İslami şubeleri tarafından sağlandı. Karaçi, Mayıs 1990.
35- Zahid Hüseyin'den alıntı, "Kampüs Mafyası", Herald (Karaçi), Ekim 1988, s. 52.
36- Cemiyet refiklerinin (arkadaşlarının) 1983 ve 1989 yılları arasında düşüş göstermesi destek hususunda da bir düşüşün göstergesidir. Bkz.: Tablo 1. Cemaat-i İslami durumu kurtarmak için Cemiyet'te popüler bir şahsiyet olan Hürrem Şah Murad'ı Cemaat-i İslami'nin Cemiyet müfettişi olarak atama tedbirini aldı.
37- Bilgi, Cemiyet'in Mu'temid-i A'la Ofisi tarafından sağlanmıştır. Lahor, Nisan 1990.
38- Bir Cemiyet üyesi nazım ve şura için her yıl birkaç seçime katılabilir. Sözgelimi o üye nazım için yurtta, kampüste, üniversitede, şehirde, eyalette ve ulusal seçimlerde ayrı ayrı oy kullanabilir.
39- Cemiyet üniversite kampüsünü düzenli olarak kendi karargahı gibi kullanır. Konferans salonları ve otobüsler gibi üniversite imkanlarından kendi amaçları için yararlanır. Gelir elde etmek ve yeni gelen öğrencileri etki altına almak için üniversiteye giriş formları başvuranlara satılır. Üstelik Cemiyet üyelerinin ya da arkadaşlarının akademik problemlerini çözmek, onlara ev temin etmek ve bazı durumlarda da üniversiteyi kazandırmak için zaman zaman şiddet taktiklerini kullanır. Friday Times, (Lahor) 14 Eylül 1989, s. 11.
40- Muhammed Ekmel'le yapılan röportaj, Jab Vuh, 2. cilt, s. 187-188.
41- Ceng, 8 Kasım 1989, ilave.
42- Bu eğitim kampları Cemaat-i İslami üyeleri tarafından sık sık denetlenir. Bu kişiler iki teşkilat arasındaki ideolojik bağları kuvvetlendirmek için hareket ederler. Bkz.: Şeyh Muhib Ali ile röportaj, Jab Vuh, 2. cilt, s. 23.
43- Defter önceleri Cemiyet üyeleri arasında örnek akademik itibarı ve ahlaki doğruluğu sağlayan bir vasıtaydı.
44- Bu genişleme sınırlarının, üniversite kayıtlarını kullanan Cemiyet'in, bir üniversiteye kabul edilenleri bularak ya da ailelerini, özellikle kız öğrenciler hususunda, Cemiyet'e katılmaları için ikna etmesine yol açtığı söylenir. Friday Times, 14 Eylül 1989, s. 11.
45- 1960'larda lise öğrencilerini Cemiyet'e çekmek için bir program mevcuttu, Halka-i Madaris [Okul Kanadı]. Buna karşılık bu program Bezm-i Peygam gibi planlanmış bir çaba değildi ve lise öğrencilerini Cemiyet'in faaliyetlerinin odak noktası olarak görmüyordu.
46- Proje ismini Cemiyet'in dergisi olan Bezm-i Peygam'dan almıştı. 20.000 tirajı vardı. Diğer dergiler de bölgesel ihtiyaçları karşılamak için kurulmuşlardı. Pencap'ta Peygam Digest [Çağrı Özeti] dergisi 22.000 tiraj; KBSE'de Mücahid dergisi 8.000 tiraj ve Sind'de Sathi [Arkadaş ya da Ortak] dergisi 14.000 tiraj. Bilgi Cemiyet'in Mu'temidi A'la Ofisi tarafından sağlanmıştır. Lahor, Nisan 1990.
47- Kırsal kesimli öğrencilerin tutumları hakkında bkz.: Kimen Aziz Şaduri ve Peter Mc Donough, "Devlet, Toplum ve Günah: Pakistan'da Üniversite Öğrencilerinin Siyasi İnançları", Ekonomik Gelişme ve Kültürel Değişim, 32, no: 1, (Ekim-1983), s. 27-32.
48- Cemiyet deneyimi olan önemli Cemaat-i İslami liderleri şunlardır: Cemaat-i İslami Emiri (Gazi Hüseyin Ahmed; naip emirler Hurşid Ahmed ve Hürrem Şah Murad; Kayyım [Genel Sekreter] Şaduri Eslem Selimi ve Karaçi Emiri Seyyid Münevver Hasan.
49- Sözgelimi Seyyid Münevver Hasan kendi zamanında Cemiyet üyeleri arasındaki sürekli bağları sağlamlaştırma aracı olan Cemiyet ders çalışma gruplarını yeniden toplamıştır. Bkz.: Seyyid Münevver Hasan ile röportaj, Jab Vuh, cilt 2, s. 14-143.
50- Mesela Cemiyet-i Tulaba-i Ehli Hadis Pakistan [Pakistan Ehli Hadis Öğrenci Teşkilatı] ve Encümen-i Tulaba-i İslam [Müslüman Öğrenciler Teşkilatı]'ın başı kurucuları bir zamanlar Cemiyet'in üyeleri ve liderleriydi.
51- Şaduri ve Mc Donough, "Devlet, Toplum ve Günah", s. 28.
52- MQM ilginç bir şekilde, Cemiyet'te Pencap hakimiyeti olduğuna karar veren bir grup Mücahir Cemiyet üyesi tarafından 1986'da kuruldu. Muhacirler Hindistan'dan 1947'den sonra göç etmişlerdi. MQM Sind şehir merkezlerinin siyasetini kontrol etti ve Pakistan siyasetinde yenilmesi zor olan bir güç olarak ortaya çıktı.
- Sunuş
- Sivas'ı Doğru Yorumlamak
- Pakistan İslami Talebe Cemiyeti
- İslamcı Meydan Okuyuş: Tunus'da Reform Başarısızlığı
- Karışıklık İçindeki Cezayir: İslam, Demokrasi ve Devlet
- Dirilişçi İslam ve Demokrasi: Cezayir Sorunu
- İslami Hareket ve Demokrasi: Ürdün Deneyimi
- Yemen'de Siyasi Durum
- Hiam Tutuklama Kampı Raporu
- Sudan'da İslamizasyon ve İran Devrimi
- Sudan'daki Güney Sorunu Sömürgeciliğin Mirasıdır
- Takiyüddin el-Nebhani ve Hizbu't-Tahriri'l-İslami
- İran İslam Devrimi'ne İlişkin Literatür Hakkında Bir Değerlendirme