1. YAZARLAR

  2. Fatma Candan Günaydın

  3. Özal, Marmara İlahiyatta Anıldı

Fatma Candan Günaydın

Yazarın Tüm Yazıları >

Özal, Marmara İlahiyatta Anıldı

Haziran 1993A+A-

M.Ü. İlahiyat Fakültesi'nde Mayıs ayı içinde İFİAK tarafından Özal'ı anma programı düzenlendi. Öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin programa katılımı yüksekti. Panelist olarak Erdem Beyazıd, Hüseyin Tanrıkulu, Mehmet Barlas, Korkut Özal, Halit Esendir ve Yalçın Özer'in katıldığı paneli, M.Ü. Rektörü kısa bir konuşmayla açtı. Salonda, beyaz zemin üzerine yeşil harflerle yazılmış "Müslüman Cumhurbaşkanımız Seni Rahmetle Anıyoruz" şeklinde bir bez afiş asılıydı. Tüm panelistler Özal'la geçirdikleri anlarını ağlamaklı sesleriyle anlattılar ve O'nun ne büyük bir insan olduğunu ortaya koymaya çalıştılar.

Mehmet Barlas konuşmasına şöyle başladı: "Şu anda bütün üniversitelerde Turgut Özal'ı anlamaya çalışan, O'nun yaptıklarını değerlendiren bu tür toplantıların yapılması lazım. Ama anlaşılıyor ki, Türk toplumunun en aydın kesimi siz ilahiyatlılarsınız. Sizleri kutluyor ve teşekkür ediyorum." Bunun üzerine alkışın caiz olup olmadığını tartışan öğrenciler ve öğretim görevlileri salonu alkışa boğdular.

Diğer panelistlerin de işlediği ana tema, Özal'ın tabuları kırıcı bir insan ve iyi bir müslüman olmasıydı. Bu konuda en ilginç görüşleri Zaman gazetesini temsil eden Halit Esendir dile getirdi. Özal'ın gerçekten dinine bağlı, inandığını resmi ideolojiye rağmen yaşamaya çalışan bir cumhurbaşkanı olduğunu söyledi ve bunu verdiği örneklerle açmaya çalıştı. Cumhurbaşkanı olarak Cuma namazına gidebilmiş olması, Balkanlar gezisinde Üsküp'teki İsa Bey Camii'ni ziyaret edip 2 rekat öğle namazı farzı, iki rekat ikindi namazı farzı (Şafii'ye göre cem ederek) iki rekat da tahiyyetü mescid namazı olmak üzere 6 rekat namaz kılmasını, Osmanlı sancağının verildiği Hayati Baba tekkesini ziyaret edip dervişlerle sohbet etmesini, Orta Asya gezisinde ise Şah-ı Nakşibendi hazretlerini ziyaret etmesini, YaSin Suresi'nin bir sayfasının yüksek sesle okunmasını istemesini ayrıntılarıyla anlatarak O'nu "Türkiye'nin gerçeği ve geleceği görebilen tek ve gerçek din adamı" olarak vasıflandırdı. Sözleri sık sık alkışlarla kesilen Esendir, O'nun ne büyük bir müslüman lider olduğunu ispatlamış olmanın verdiği iç huzuruyla konuşmasını tamamladı.

Korkut Özal ise, aynı inancı paylaştıkları için dünya ve ahirette kardeş olduklarını, iyinin, güzelin, doğrunun ayağa kalkması için yardımlaştıklarını ifade etti, Zonguldak'taki işçilerin grevinde Özal'ın Türkiye ekonomisini korumak için direndiğini anlatarak hudutta bir asker nasıl düşmanın girmemesi için direniyorsa Türk ekonomisinin bozulmaması için direnilmesi gerektiğini, kendisinin görev süresince grevlerle mücadele ettiğini ifade etti.

Sorular kısmında M. Barlas'a Özal'ın misyonunu bugün Refah Partisi'nin taşıyıp taşımadığı sorulduğunda, Barlas taşımadığını ifade etti. Gerekçe olarak da, Özal'ın Türkiye çıkarları için İsrail'le masaya oturabildiğini, ama Refah'ın bunu yapmadığını söyledi. Salonda alkışa alışan kulaklarımız, o an, bir sessizliğe şahit oluyordu. Ama olsun, devlet çıkarları için İslam düşmanı da olsa yahudilerle masaya oturabilen müslüman cumhurbaşkanımız, ilerisini gören biri olarak, İslam için çalışıyordu ya!

Daha sonra Zaman gazetesi temsilcisi Halit Esendir'e "Özal'ın liberal ekonomiyi Türkiye'de yerleştirmeye çalıştığını, bu sistemin temelinin faize dayandığını ve faizin de haram bir uygulama olduğunu" ifade eden bir soru yöneltildiğinde cevabı şöyle oldu: "Ölmüş, rahmete ermiş insanların ardından, aleyhinde konuşmak bizim İslami değerlerimizde yoktur. Sizler şu anda laik, Kur'an dışı Türkiye toplumunda yaşayan ve bunu her gün boyunduruğunda hisseden insanlar değil misiniz ki Özal'ı tenkid ediyorsunuz. Özal bu sistemdeki yanlışlıkları gündeme getiren, önümüze ufuk açan bir liderdi. O, bu sistem içinde bir şeyler yapmaya çalıştı. Hayal dünyasında değil, gerçeklerde yaşamak lazım." Herhalde Esendir'e göre, faizci, İslam'a ters bir sistemi istememek hayalcılık, böyle bir düzeni yerleştirmeye çalışmak ise gerçekçilik idi. Yine kendisine gönderilen "Özal'ı hep bazı tekke ve türbeleri ziyaretleriyle ölçerek nasıl bir müslüman olduğunu ortaya koydunuz. Kur'an'a göre değerlendirdiğinizde durum aynı olur muydu?" şeklindeki soru kağıdına cevap vermedi.

Korkut Özal'a da gönderilen bir soruda "Özal'ın Amerikancı bir sistemi yerleştirmeye çalıştığı, bunun İslam'a ters olduğu" soruldu. Korkut Özal, cevaben, "Bu lambayı da, şu mikrofonu da Amerika icad etti. O icad etti diye, kullanmayacak mıyız?" dedi. (Alkışlar..,) Devamında da "O misyon taşıyordu. Türkiye'nin sahibi oldu. Tek başına çıktı, Allah'a dayandı." dedi. "Avrupa'daki Türkiye" adlı kitabı hakkında soru yöneltildiğinde "O kitabı o yazmadı. Adil düzeni de Erbakan yazmadı. Bunlar gerekiyordu. O sadece altına imza koydu. Bunlara dalmayın, bunlar ince işlerdir. Şeriat bazen kılıçtan keskin, kıldan incedir." dedi. Bir de "Özal'ın hatası yok muydu?" şeklindeki soruya "Onun da hataları, zelleleri vardı. Allah settardır, ayıpları örter. Allah'ın çok sevgili kulları O'nun için hüsnü zan etmiştir. (Özal'ı destekleyen tarikat şeyhleri kastediliyor herhalde.) O görülmemiş şekilde öte dünyaya yollanmıştır. Bu size mesaj versin. Kulaktan dolma şeylere kapılmayın." şeklinde cevap verdi.

Bu panelle, Özalizmin ilahiyat camiasındaki tezahürü gözler önüne seriliyordu.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR