Onların Düşlerini Kim Öldürüyor?
Filistinli Çocukların İşgalin Pençesindeki Acıları
Dört yaşındaki küçük Melek, gökyüzünün parlaklığını her görüşünde gözlerini kapatırdı, bu parıltının Ramallah'taki evlerine yaklaşmamasını dileyerek. Onu kıvılcımlar saçarak korkutup kaçıran ateşli patlamalar ölümün habercisiydi. İsrail bombalarının sesleri ve ışıkları yaklaştıkça irkilirdi. Şimdi Melek'in gözleri sonsuza dek kapandı ve hiçbir bomba ona zarar veremez. Bu masum çocuk evlerine yaklaşarak el bombası atan bir Yahudi terörist tarafından yedi yaşındaki abisiyle birlikte öldürüldü.
Acımasız İsrail bombaları onların çocukluğuna saldırıyor, geleceklerini çalıyor. Buralarda Melek'in ölüm deneyimi her Filistinli çocuğun katı gerçeğidir. Yüzlerce çocuk geceleri uyuyamıyor, gecelerini evin daha güvenli olabileceğini umdukları köşelerini gezerek tüketiyorlar. Ariel Şaron'un son intifadayı tetikleyen provokatif Mescid-i Aksa çıkarmasının ardından çocukların kötü halini anlamak için en büyük delil, gözlerinin etrafında oluşan mor halkalar. Bu intifada artık sadece Filistinlileri korumak için değil aynı zamanda İslam kimliğini muhafaza edebilmek için. İşte bunun için Filistinlilerin yüzlercesi öldürüldü ve binlercesi yaralandı.
Öldürme ve Sakatlama
OMCT'nin raporuna göre, intifadanın ilk aylarında bin civarında çocuk yaralandı, iki yüz çocuk tutuklandı ve en az on iki çocuk özellikle gözlerinden vuruldu. Amnesty İnternational'e göre, on binden fazla Filistinliyi yaraladılar, on sekiz yaşın altında yüz çocuğu öldürdüler. Bu arada işkence görenlerin sayısı o kadar fazla ki ölenler için kurtuldular demek en doğrusu. Uluslararası sözleşmelerle kullanımı yasaklanmış her türlü silahın kullanıldığı, tanklardan, helikopterlerden ve uçaklardan kalabalıkların üzerine yasaklanmış silahlarla ateş açıldığı da bilinen bir şey. Bu uygulamalar Filistinli çocukların gelecekle ilgili umutlarını tamamen yok etmek için.
Psikolojik İşkence
Gördükleri işkence onların yaşlarına ve katlanma sınırlarına uygun değil. Onların ağlamaları hiçbir şey ifade etmiyor. Dünyada barış isteyenler de bu çığlıklara kulaklarını kapamış durumda. Bu Holokost sadece ölümlerle neticelenmiyor, geriye travmatize edilmiş bir toplum bırakıyor. Uluslararası Hukuk Cemiyeti'ne göre, geçen Eylül ayından beri yüzlerce çocuk tutuklanarak İsrail hapishanelerine götürüldü ve burada insanlık dışı fiziksel ve psikolojik muamelelere, her türlü istismar ve işkenceye maruz kaldı. Abu Snaini'nin ailesi Hukuk Cemiyeti'ne on dört yaşındaki oğullarının dört suçlu tarafından tecavüze uğradığını söylediler. Daha birçok genç, saldırgan ve insanlık dışı işgal kuvvetlerinin verdiği sonsuz acılar yüzünden zalim gerçeklerle yüz yüze geldiler.
Uluslararası Hukuk ve Sözleşmeler
Bütün sözleşmelerin çocuklara ilişkin bölümlerinde sıralanan maddeler, hiçbir çocuğun işkenceye ya da kötü muameleye tabi tutulamayacağını, zalimce ve insanlık dışı uygulamalarla cezalandırılamayacağını, insanlık onurunun zedelenemeyeceğini, yetişkinlerle bir arada bulundurulamayacağını söyler. Bunlar Cenevre Sözleşmesi'nde de yer alan temel maddelerdir. Burada bunların hiçbiri geçerli değildir.
Ayrıca UNICEF, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu ve Filistin İnsan Hakları Teşkilatı'nın ortak tespiti şudur: Yaralamalar daima vücudun üst kısmı hedeflenerek gerçekleştirilmektedir. Ölenlerin %72'si başından ve göğsünden vurulmuştur. Bu raporlar birçok insan hakları örgütünü ortak bir tespitte buluşturdu. İsrail askerleri kendilerini savunma için değil doğrudan öldürmek, öldüremiyorsa kalıcı bir hasar oluşturmak niyetiyle ateş etmekteler.
Uzun Vadeli Travmalar
Mermi seslerinden, ateşli silahlardan başka bir şey işitmeyen, sürekli şehit cenazeleri gözlemleyen, yas tutan, haykıran büyük kalabalıkların arasında yetişen çocuklarda zihinsel ve duygusal bozukluklar oluşuyor. Bölgede süre giden şiddet ve her an onları da hedefleyebileceğini bildikleri bomba ve kurşunlarla yaşamak, çocukları çok yoğun bir ruhsal yaralanma altında bırakıyor. Bu derin ve telafisi zor bir travma. Filistin Kızılay Cemiyeti'nin tespitine göre çocukların psikolojik sorunlar nedeniyle acı çekmelerinin nedenlerinden biri, İsrail ordusunun artık daimi ve devamlı hale getirdiği hakaret, aşağılama, rezil etme, şiddet uygulama eylemleri.
Çocukların bakımıyla ilgilenen gönüllü organizasyonlara göre, savaş ve şiddetin ruhsal olarak yaraladığı bu çocuklar son intifadadan olabilecek en kötü şekilde etkilenmiş durumdalar. Çok geniş bir alana yayılan semptomlar var: Derin kaygı, iç sıkıntısı, uykusuzluk, iştahsızlık, öğrenme güçlükleri ve depresyon. Uluslararası Kızıl Haç Örgütü'nün raporuna göre, gösterilere katılanların sadece yüzde biri çocuk yaşta. Batı medyasının ve İsrailli makamların, çocuk ölümlerinin ağır bir tablo oluşturması karşısında, onların yetişkinler tarafından siper olarak kullanıldıkları yönündeki iddialarını UNICEF yetkilileri de yalanlıyor. Masum çocukların hangi nedenle olursa olsun öldürülmelerini reddediyoruz.
Vahşi koşullar yüzünden çocukların bir çoğu devamlı şiddetin oluşturduğu korku içinde. Onlar evlerinde kuşatılıp hapsedildikleri evden ayrılmaları yasaklandıkça ölümü istiyorlar. Bu merhametsizce mahkum edilme onları bir gölge gibi takip ediyor ve İsrail bombaları onlara dünyanın her yerindeki diğer çocuklar gibi huzur içinde yaşama imkanını hiç vermeyecekmiş gibi görünüyor.
Onların Düşlerini Kim Öldürüyor?
Onlar artık ne uyuyabiliyor ne de rüya görebiliyorlar. Daha iyi bir hayata dair bir umuda kapılmalarına neden olacak bir dakikalık bir huzura kavuşsalar İsrail mermilerinin ateş saçan sesleri onları zalim gerçeğe uyandırıyor, doğduklarından beri onların bir parçası olan gerçeğe…
Bu savaş, çocuklara karşı. Onların rüyalarını katlediyor, onların ruhlarındaki umutlarını imha ediyor, hepsinden önemlisi geleceklerini mahvediyor. Onların umut içinde ve ortalama bir ahenk içinde yaşamaları yasaklanmıştır. Bu istek neredeyse ölüm cezasını gerektiren bir suç haline gelmiştir. İsrail, Kudüs çocuklarına uyguladığı bu Holokostla ısrar ve inatla onların gelecekleri hakkında hüküm vermeye devam edecek gibi görünüyor. Bu öyle bir soykırım ki, herhangi bir diğer katliamdan çok daha kötü. Annelerle çocuklar çığlıklarını bütün insan hakları örgütlerine ve uluslararası komitelere gönderiyorlar ve diliyorlar ki, onlar gerçekten harekete geçmeye niyet etsinler ve bu ölümleri incelemeye alsınlar.
Kaynak: Members of the General Union of Palestinian Women(GUPW)
(Bu derleme 13 Nisan 2002'de Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarına gönderilen bir mailin bazı bölümleri tercüme edilerek oluşturulmuştur. O tarihten bu yana koşulların iyileşmek yerine daha da vahim bir hal aldığını düşünürsek, bu çığlığın güncelliğini tamamen koruduğunu söyleyebiliriz.)
- İşgalin Kabaran Faturası
- Sunuş
- Çürüyüş Çağı
- Küresel Kuşatmaya Karşı Çok Yönlü Bir Mücadele Örnekliği
- Onların Düşlerini Kim Öldürüyor?
- Ortadoğu’nun Biçimlendiriliş Süreci: Irak, Suriye, İsrail
- Cinayet Devleti İsrail ve İsmail Ebu Şenneb’in Şehadeti
- Edward Said
- El-Aksa İntifadası: Liderlerini Yöneten Bir Halkın Direnişi
- Rusya’nın İKÖ’ye Üyelik Başvurusu
- İsrail’in Kuruluşu
- İsrail’in Kuruluşunda Su ve Göç Faktörü
- Kudüs’ün Kutsallığı ve Son Mirasçıları
- Amerika’daki Filistin Lobisi
- İsrail Başbakanları
- Irak Batağındaki Amerika ve İslami Hareketlerin Geleceği
- İstanbul’daki Eylemler, Büyük Teröre Karşı İlkesiz ve Ölçüsüz Tepkilerdir
- Filistin Özgürleşinceye Kadar İntifada Devam Edecek
- Tüm Müslümanlar ABD İşgali Altındaki Irak’a Sahip Çıkmalı
- Önce İsrail Asgari Şartları Yerine Getirmeli
- Barışın Ön Koşulu, İşgalin Sona Ermesidir
- Barış İşgalcilerin Ortadoğu’dan Çekilmesiyle Mümkündür
- Barış Adaletle Olur...
- Amerika ve İsrail Barış İstemiyor İstemezler de…
- Ortadoğu’da Barış İmkansız Hale Geliyor