Mücadele Sürüyor
I.
Gece saat bir. Kardeşim dürtüyor, "Kalk! Savaş başladı. Amerika Irak'a saldırıyı başlattı". Korku ve içimde bir acıyla uyanıyorum, tüylerim diken diken, annem ölmüş gibi. İlk gençliğimizin yanı başımızdaki ilk soysuz saldırısını yaşıyorum. Beklenen bir olaydı. Birileri oyuna alet olmuş, mustaz'af halklar olmuştu yine ezilen. Annem ölmüştü, bombalar yağıyordu. Koştum, televizyonun karşısına dikildim heyecanla, dünya vahşeti naklen izliyordu.
Anlaşılmamışsa sözcüklerim, cümlelerim kendisini ifade edememişse karamsarlığa bürünebilir sözlerim. Öyle bir hayatı yaşıyoruz ki hep birlikte. Hep birlikte hissediyor, hep birlikte duygulanıyoruz. Yüreğimizde kopan fırtınalar da ortak, ümitlerimiz de ortak. Kandırmıyoruz kendimizi, fakat bazen örtüyoruz üzerini düşüncelerimizin. Korkuyoruz belki de gün yüzüne çıkarmaya onları, üzerlerini kilitliyoruz. Acı düğümleniyor, daha da köreliyor yüreğimizin derinliklerinde. Yaşadığımız hayattan kopuk değiliz. Hayatın içinde, olmamız gereken yerdeyiz. Olmamız gereken neyse oyuz. Eylemlerimiz kendimizi ifade edebildiğimiz kadarıyla anlamlı. Anlamlı düşüncelerimiz saklamadıkça, paylaştıkça, üzerini örtmedikçe. Umut ekmek, umut vadetmek güzeldir. Güzel şeyler söylemek, güzelliğe türküler yakmak güzeldir. Gülmek, maskeler takmak dışarıdan yine güzeldir, güzel görünür. Mutlu olmak, gününü yaşayabilmek güzeldir. Ya acı çekmek? Ümidin düğümlendiği anı yüreğinde, ülkende yaşamak. Çift taraflıyız. İkili yaratılmışız. Bir bütün farklılıklarıyla varlığımız. "Ümitlerimi acılarım besliyor. Acılarımı, burkuntularımı, hayal kırıklıklarımı paylaşıyorum. Karamsarım, karamsarlığım süreğen değil, aydınlığımı karamsarlığım besliyor. Kendimi kandırmıyorum. Olmam gerektiği yerdeyim. Olduğum yerde ezilmişlik var, mağlubiyet var. Olduğum yerde mağlubiyetlerle büyüyen zaferler, acılarla yeşeren mutluluklar var. Dengemi koruyorum. Karamsarlığımı gördünüz, ümidimi koruduğumu görmüyor musunuz? Ümit var, Allah'tan ümidi ancak dalalete düşmüşler kesmez mi? Hidayet üzereyim, Rab'den korkuyorum, ümidimi koruyorum, müslümanım ve mücadele sürüyor". İçimizdeki mücadele kıyasıya sürerken, bir bütün halinde çıkıyoruz hayata. Sorgulamalarımız dünyada daha bir kavi kılıyor bizi. Mustaz'af insanlar, üçüncü dünya halkları direnmeye çalışıyor. Ne saldırılar oluyor onursuzca, ne cinayetler, ne şirkler... Biz ortasındayız dimdik hayatın, çatışmanın ortasında. Ayaklarımız yerde, sabit. Muhkem, sarsılmaz. Bir volkan taşır yüreğimiz, suskunluğunun arkasında. Devrimci türküler söyler dillerimiz. Yozlaşmaya direnir zihinlerimiz, direnir bedenlerimiz. Zihnimiz kendini yeniler. Kur'an temizler zihnimizi, önümüzü açar. Karamsarlaşırsa denildiği gibi gönül dünyamız, yardım elini uzatır vahiy bize, bizi yalnız bırakmaz. Rasulü bırakmadığı gibi. Hüzünler denizinden beslenip özgür okyanuslara açılır ruhumuz. Kanatlanır. Ne sonsuz bir özleme yanmış olmalıyız ki, biz, acılarımızı öğütmüşüz ümit ocağında. Söz olsun diye değildir konuştuklarımız, laf olsun diye değil. Öyle bir sevda taşıyor ki yüreklerimiz, öyle bir sevdaya tutkun ki, kendimiz sürükleniyoruz, dilimiz sürükleniyor. Su akacağı yatağı bilir. Mecrası bellidir. Bellidir, bilinir bizim mecramız. Sürüyor hayat, sürecek mücadelemiz.
II.
"İsrail Hizbullah'a savaş açtı. Savaş uçakları Beyrut'u, Güney Lübnan'ı bombalıyor. Yüzlerce sivil öldü. Hizbullah katyuşalarla cevap veriyor. İsrail bilinen vahşiliğini yine sergiliyor pervasızca. Müslümanlar Lübnan'da emperyalizme karşı Hizbullah'ın şahsında direniyor" ,
Kaç mevsim geçti, kaç bahar, kaç zemheri. Yüreğimde ülkem, coğrafyam hiç değişmedi. Ne saldırılar yaşadılar, ne vahşetler, ne katliamlar. Yüreğim, ülkem direndi, direniyor. Direniş sürüyor. Devrimci heyecanım yüreğimden ülkemle bütünleşiyor. Yoksul halkların, mustaz'af insanların, hakkın yanındayım. Anlaşmalar tanımıyor ülkem, statükoyu kabul etmiyor yüreğim. Alçaklık damgası vurulan anlaşmalardan uzağız. Ülkem, yüreğim isyancı tavrını terk etmiyor hiç bir zaman. Hiç bir zaman bırakmıyor Kitab'ı. Hayatın ne kadar farklı uçlarda seyrettiğini görüyorum; bir ben varım hayatın içinde, bir biz var, bir dava var, bir mustaz'af halklar var. Kendim için karamsarlaşırsam, ezilen müslümanların hakkı kalır üzerimde. Farklı uçlarda, ama aynı yörüngede yüzüyor hayat. Şimdi üzerime neyin düştüğünü daha iyi biliyorum.
karanlığa yürüyorum
günahkâr dillerin
savurgan küfürlerinden
korkusuzca,
pervasızca çekiyor kılıcını
üzerine yağmurların
boşaldığı adam
ıslak saçlarından
uzak umutlar akıyor
eğri kılıcıyla doğrultuyor
fazlasıyla acıyan
dilleri
...
karanlık uzadıkça uzuyor,
ben ise
uzayan karanlığa yürüyorum
şimdi ıslak saçlı adamın
aydınlığında
yeniden
can verebilmek için kendime
karanlığı aştım,
günahkâr dillere karşı
rahmetten ıslanarak
umut ekenin
kılıcı var elimde.
- Uyarı ve İkaz Görevimiz
- RP Düzene Alternatif Değil Koltuğa Talip Olduğunu Gösterdi!
- Türkiyecilik Sapması
- RP'li Koalisyon'da İsrail, Ordu ve Yolsuzlukların Yeri
- Bayrak Krizi Ulusçuluğun Krizidir
- Ulusal Bayrakların Gölgesinde Bir Kucaklaşma
- Çelişkilerle Yaşamak! Ama Nereye kadar?
- Cezaevleri ve Tepkisiz Toplum
- Cezaevlerinde Direniş
- İnsanlığın Ortak Utancı: Göç
- TC'nin Bağımlı Siyaseti Krizlerini Büyütüyor
- Türkiye Siyonistlerin Yanında Yer almıştır
- Suudi Amerika'da Büyük Sarsıntı
- Ebu Merzuk ve Amerikan Adaleti!
- Dünyadan Haberler
- Geleneksel Ulema ve Laik Aydınlar Arasında Ali Şeriati
- Hangi Kur’an
- Kur’an
- Kur'an ve sapma
- Kur’an’ı anlamak
- İfsad Kavramının Çağrıştırdıkları
- Büyük Başarı Nedir?
- Kur'an'da İmamet – 2
- Tarihe Develi Örneklerle Bakmak
- Mahkemeler