Mısır’da İslami Akımlar Güçleniyor!
İslamcıların siyasi manevraları ve yaklaşan parlamento seçimleri için yaptıkları hazırlıklara karşın, insanlar onların toplumdaki gerçek ağırlıklarını ve kampanyalardaki performanslarını merak ediyorlar. Kamuoyu ayrıca İslamcıların seçim kanununa karşı nasıl tavır takınacaklarını ve oy bölgelerini nasıl oluşturulacaklarını ve 9 Eylül’de gerçekleşecek “Devrim Gidişatına Yön Verme Cuma”sına katılıp katılmayacaklarını ve liberal ve laiklere karşı nasıl bir seçim koalisyonu yapacaklarını sorguluyor.
İslamcı ve liberal güçlerin ortak görüşü, parlamento seçimleri için düşünülen koşulların önceki iktidar partisi Ulusal Demokrat Partisi’nin kalıntılarına Halk Meclisi ve Şura konseyindeki sandalyelerin yüzde 30’unu kazandıracağı yönünde. Bu seçim koşullarından birisi seçim listelerinin ve bireysel adaylık sisteminin birleştirilmesi şeklinde ortaya çıkıyor. Özgürlük ve Adalet Partisi, Selefi partiler ve Cemaati İslami ve Cihad Partisi gibi İslamcı güçler bu seçim koşullarına güçlü bir şekilde itiraz ediyorlar ve Cuma günü bir milyon kişiyle gerçekleştirileceği söylenen yürüyüşe katılmayacaklarını duyurdular.
Bununla birlikte İslamcılar seçim çalışmalarına hız vermiş durumdalar. İhvan-ı Müslimin’in siyasi kanadı Özgürlük ve Adalet Partisi seçim kampanyasını ilk başlatan parti olmuştu. Partinin önde gelen üyelerinden biri olan Ahmet Ebu Baraka el-Ahram Weekly’e verdiği röportajda şu görüşleri dile getirdi: “504 kişi Halk Meclisi için, 390 kişi de Şura Konseyi için Özgürlük ve Adalet Partisi’nin aday adayı olarak bulunuyorlar. Parti Halk Meclisi için 252, Şura Konseyi için 195 aday belirleyecek. Yani toplamda 447 kişi her iki meclis için aday gösterilecek.”
Ebu Baraka daha önce söz verdikleri üzere parlamentodaki sandalyelerin yüzde ellisinden fazlasına aday göstermeyeceklerini ifade etti. Ebu Baraka, adayların bir dizi sıkı ölçütlere göre belirleneceğini ve bu ölçütlerinde yeterlilik, disiplin ve önceki politika ve parlamento deneyimi olduğunu belirtti. Daha önce Halk Meclisinde parlamenterlik yapan İhvan üyelerinin de aday listelerinde yer alacağını sözlerine eklerken Özgürlük ve Adalet Partisi liderlerinin aday olup olmayacağının anketlerle belirleneceğini ifade etti. Kesin olan husus İhvan-ı Müslimin’in tanınmış ve etkili kişilerinin partinin aday listesinin ilk sıralarında yer alacağıdır. Bu adaylar Eylül ayı içerisinde açıklanacak.
Diğer İslamcı parti İşçi Partisi ise bütün seçim bölgelerinde aday gösterecek. Parti birkaç gün önce Mısır Demokratik Koalisyonuna katılacağını ve 12 seçim bölgesinde Halk Meclisi için 55 aday göstereceğini açıkladı.
Yeni kurulan Selefi parti en-Nur da seçimlere hazır olduğunu beyan etti. Partinin merkez komitesi üyesi Yosri Hamad ay sonunda aday adaylarını duyurdu. Hamad zamanlamanın beklenen ve uygun bir zaman olduğunu söyledi. Cemaati İslami ve Cihad da aday belirleme süreci içerisindeler. Fakat bu iki yapı da adaylarını güçlü oldukları Yukarı Mısır’a yoğunlaştırmayı planladıklarının haricinde seçimlerle ilgili detay bir şey söylemediler. Selefilerin İhvan’ın daha deneyimli ve organize olduğu İskenderiye bölgesinde büyük bir çaba harcamayacakları olası görünüyor.
Bazı gözlemciler İslamcıların rekabetin yaşanacağı bölgelerde laikçi eğilimlere karşı seçim ittifakı yapma çabası içerisinde olacakları kanısını taşımaktalar. Zaten devrimden bu yana çeşitli İslami eğilimler arasında genel bir konsensüs oluşmuş durumda. İslami hareketler uzmanı Ali Abdul Aal Mısır’daki İslamcı güçlerin konumlarını birleştirmede ve çabalarını koordine etme yönünde güçlü bir istek duyduklarını ifade etmekte. Bu çabaların en başta geleni Mart referandumunda anayasal değişikliklerin lehindeki destekleriydi. Diğer ortak çabalar şu şekilde sıralanabilir: Önceki anayasanın ikinci maddesinin değişmemesi talebi, Parlamento seçimlerinin ertelenmesine yönelik muhalefet ve öncelikle anayasanın yapılması isteği, 29 Temmuz kitlesel gösterilerinin yapılması, anayasanın üstünde temel ilkeler belirlenmesine muhalefet, bu hususta daha önce prensipte kabul ettikleri Ezher belgesi mevcuttur. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışındaki devasa tehditler de güçlerini birleştirme hususunda onları zorluyor. Onların muhalifleri İslamcılara karşı birliği bozmaya ve onlara karşı seçim koalisyonu oluşturma çağrıları yaparken İslamcı gençlik birlik ve beraberlik için gayret sarf ediyor. Bu arada onlar gelecek parlamento seçimlerinde ortaya çıkacak olan güçlü bir İslamcı çoğunluğun uluslararası endişelere yol açacağının da bilincinde olarak bu birlik çabalarında bulunuyorlar.
Devrim sonrası oluşan özgürlük ortamı İslamcı güçlere siyasi alanda yeni ufuklar sunarken, Facebook gibi sosyal ağlarda yazılan düzinelerce yazıda İslamcı güçlerin farlılıklarını bir kenara bırakmaları ve imkânlarını birleştirmeleri gerektiği ifade ediliyor. Bu arada henüz oluşturulan İslamcı Siyasi Eylem Koordinasyon Yapısı kendilerini tek bir amaca adayan genç kız ve erkeklerden oluşmakta. Onların amacı İslami referansa sahip bütün teşkilatlar ve yapılar arasında konsensüs sağlayacak bir formül geliştirmek. Bu yapının kurucularına göre bu amaç öncelikle yaklaşan seçimlerde birleşik İslamcı bir listenin oluşturulmasını gerekli kılmakta. Daha geniş çerçevede ise İslami eğilimin rolünü harekete geçirici ve geliştirici siyasi eylem ve mekanizmalar için İslamcı bir yol haritası geliştirilmelidir.
Hepsi için geçerli olmasa da İslamcı grupların birçoğunun ortak zemini farlılıklarından daha fazla. Onlar Kur’an ve Sünnet’e yönelik ideolojik bir bakış açısını paylaşıyorlar. Tali konularda farklılaşsalar da genel vizyon, ortak hedefler ve isteklerde yakın görüşlere sahipler. Mısır’da 60 yıldan bu yana laik rejimler İslamcıları güvenlik tehdidi olarak gördüler ve onların ortak İslami eylem yapmalarını engellediler. Şimdi diktatörlük yıkıldı ve İslamcılar kendilerini ilgilendiren konularda birbirleriyle açık iletişim, danışma ve çalışma olanağına sahip oldular.
İslamcı çabaları ve güçleri birleştirmek yalnızca devrimin ortaya çıkardığı bir sonuç değildir. Devrimden önce de bunun örnekleri görülmekteydi. Sözgelimi öncelikleri ne kadar farklı olursa olsun Selefiler sendika ve öğrenci federasyonu seçimlerinde İhvan’ın adaylarını desteklemişlerdi. “Parlamento Seçimlerinde Selefilerin Konumu” başlıklı bir makale kaleme alan Şeyh Muhammed İsmail el-Mukaddem şunları söylemekte:
“Bir kişi seçimlerde İhvan-ı Müslimin’e oy verdiğinde o kişiyi kınamayacağız. Biz bu seçimde daha ziyade doktrinel farklılıklara rağbet edeceğiz. Yani bir aday seçilmek için İslam’a düşman birine karşı mücadele ediyorsa biz onu destekleyeceğiz.” O, devamında şunları ekledi: “Parlamento meclislerinde bizimde memnuniyetle karşılayacağımız iyi şeyler olacak. Dolayısıyla İhvanın bu meclislerde reform yapma çabalarına olanak sağlamalıyız.”
İslamcı düşünceye sahip birçok lider ve şahsiyet de İslamcıların güçlerini birleştirmesi için çaba harcıyor. Bu liderlerden bazıları şu isimlerden oluşuyor: Şeyh Muhammed Hasan, Şeyh Muhammed Abdulmaksut, Şeyh Ahmed en-Nakib, Safvet Higazi, Muhammed Yosri İbrahim, cihadçı liderler Abbud ve Tarık ez-Zümer ve Abdurrahman el-Barr. Selefi vaiz Şeyh Ahmed en-Nakib, İhvan’ı kendilerine en yakın insanlar olarak tanımlıyor ve “Onların zaferi İslam’ın zaferi olacaktır.” diyor. Şeyh Muhammed Hasan da benzer ruh hali içerisinde şunları söylüyor: “Siyasi tecrübelerini göz önünde bulundurduğumuzda İhvan’ın adayları en uygun kişilerdir. Selefi ekolün öncelikleri hususunda onlarla dayanışma içerisinde olunmalıdır.” Özgürlük ve Adalet Partisi’nin Minye’deki yöneticilerinden Ali Omran, Selefilerin ve Cemaati İslami’nin desteğinden emin görünüyor. Ali Omran bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “İhvan’ın Selefiler ve Cemaati İslami’yle ilişkileri her zaman güçlü olmuştur. Bu devrimden önce de böyleydi, şimdi de öyle. Onlar bizim arkadaşlarımızdır ve seçimlerde bizi destekleyeceklerdir ve yanımızda olacaklardır.”
Fakat Abdul Aal birtakım çekincelere sahip. O, farklı grupların seçim rekabeti ve partizanca duygularla hareket etmeleri durumunda İslamcı gruplar arasında gerginlik olabileceği düşüncesinde. Olası böyle bir gerginlikle karşılaşmamak için İslamcı şahsiyetler daha yakın bir ilişki içerisinde olmalılar ve İhvan’ın, Selefilerin ve Cemaati İslami’nin adaylarının seçim bölgelerinde birbirlerine karşı aday olmaları engellenmeli.
Ahram Weekly / 8-14 Eylül / Çev: Murat Yürükoğulları
- Cahiliyenin Kiri ve Canavarlığı
- Kızlarımızın Hak ve Onurlarının Çiğnenmesine İzin Vermeyelim!
- 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı Yasakla Başladı!
- İnsanlığımızı Okula mı Borçluyuz?
- MİT-PKK Görüşmeleri: Savaşın Anlamsız Olduğunun Delili
- “Yüce Türk Adaleti”nden Keyfilik Manzaraları: Hizbut Tahrir Yargılamaları
- Kafkasyalı Muhacirlere Gereği Gibi Ensar Olamadık!
- Suriye’de Yaşananlara Yönelik Farklı Yaklaşımlar
- İslami Kuruluşlardan NATO Füze Kalkanına Tepki
- Mısır’da İslami Akımlar Güçleniyor!
- Batı’nın Hıristiyan-Siyonist Teröristleri
- Kur’an’da Takva ve Fücur -İçimizdeki İslam ve İçimizdeki Şoför-
- Hz. Davud ve Davacılar Kıssası -1
- Hayatın ve Gaybın Anlamı
- Mehmet Akif’in Kur’an Anlayışı Vesilesiyle İslamcılık Akımı, Modernizme ve Oryantalizme Nasıl Bağlanır?
- Etibe’ye Mektuplar
- Dalga Dalga
- Dünyanı Değiştiremiyorsan Dünyan Değişir!
- Çınar Ağacı