1. YAZARLAR

  2. Nevzat Tarhan

  3. Milli Güvenlik Derslerinin Görünmeyen Yönleri

Milli Güvenlik Derslerinin Görünmeyen Yönleri

Haziran 2010A+A-

Milli Güvenlik derslerine giren subayların fişleme ve bazı kurumlara rapor yazma görevlerinin basına yansıması dikkatleri çekti. Bu konuyu ayrıntılı irdelemek gerekiyordu.

Diktatörlüklerde öğrenciler “Sorma, düşünme, itaat et!” biçiminde ideolojize edilirler. Resmi doktrin binlerce tekrarla öğrencilere ezberletilir. Bizim milli eğitim sistemimiz maalesef bu ölçütlere uymaktadır.

Milli Güvenlik Dersine giren öğretmenler zaman zaman Garnizon Komutanlığı karargahlarında brife edilirler. Ne yapması gerektikleri onlara dikte edilir.

Resmi Doktrinin Aracı Olarak Eğitim

Öğretilen en önemli birinci bilgi Atatürk İlke ve inkılâplarından söz ederken Atatürkçülüğün dinden uzak durmakla eş anlamlı olduğunun öğretilmesidir. Sürekli Atatürk ilke ve inkılâplarından söz ederken dinî değerleri ve Türklük dışındaki kimlikleri “yok sayma” ilkesi üzerinde durulur.

İkinci bilgi “gençliği korku tüneli içinde tutma propagandası”dır. “Güçlü ordu” vurgusu ve “Askere sadakat şerefinizdir!” propagandası istenir. İtaati ve sadakati yücelten doğu despotizmini sorgulamayan bir gençlik hedeflenir. Maalesef Hitler’in de kullandığı yöntem bu idi.

Üçüncü bilgi “militarizmi kültür olarak benimsetmek”tir. Avrupalı tarihçi Michael Howard, militarizm için “Askerî alt kültüre ait değerlerin toplumun egemen değerleri olarak algılanmasıdır.” demektedir.

Milli Güvenlik Dersi ve zorunlu askerlik ile askerî pratikler yüceltilmeye çalışılmaktadır. Askerî yöntemlerin, şekil ve uygulamaların günlük hayatı şekillendirmesi militarizm demektir. Militarist olmak için resmi elbise giymek gerekmez.

Milli Güvenlik Dersi incelendiğinde ve uygulamalar izlendiğinde toplumu militarize etme gayreti çok belirgin göze çarpar. Derslerin mecburi olması ve baraj dersi olması gençlerin özgür soru sormasını da engellemektedir.

Dördüncü bilgi “resmi ideoloji olan Türk şovenizminin gençlere endokrinize edilmesi”dir. “Bir Türk dünyaya bedeldir! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Ne mutlu Türküm diyene! Ya sev ya terk et! Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” gibi kurucu liderimiz Atatürk’ün belli şartlarda ve savaştan çıkmış bir toplumu motive etmek için söylediği sözleri genelleme yaparak resmi ideoloji haline getirerek endokrinize etmek çağdaş değerlere uymamaktadır.

Kaldı ki 1920’li yıllarda bilim, ırklar hiyerarşisini kabul etmişti ve o tarihte devletimizi yönetenler bunu benimsediler. Ancak bugün bilim, ırk kaynaklı ayrımcılığı, ırklar hiyerarşisini yani etnomerkezciliği reddetmektedir. Yaşam tarzı, ırk, renk, cinsiyet veya din merkezli her türlü üstünlük algılaması bilimsel olarak yanlıştır. Bugün maalesef milli eğitim sistemimiz Hitler’in nasyonal sosyalist tezini devam ettirmektedir.

İnsanlar arasında ayrımcılığı artıran, kucaklayıcı olmayan, aynı zamanda evrensel de olmayan değerlerin öğretildiği Milli Güvenlik Dersinin gerekliliği tartışılmalıdır.

Demokrasi sadece yöntem değil aynı zamanda değerdir. Hatta Almanya’da yapıldığı gibi ırk eksenli militarizm yerine demokrasi öğrencilere ders olarak okutulmalıdır. Çünkü demokrasi sadece bir yöntem değil aynı zamanda değerdir. Değerlerin aşınması, kültürlerin aşınması ve toplumsal barışın bozulmasıdır.

Kendisine benzemeyeni ötekileştiren toplumu askerî pratiklerle yönetmek isteyen askerî akıl, sivil hayatı biçimlendirmemelidir. Askerî aklın kışla sınırlarında kalması doğrudur ve modernizmin bugün geldiği noktadır.

Toplumu kategorize eden her şeyi dost düşman düzleminde gören “güvenlik sendromu”nun propaganda alanı olan Milli Güvenlik dersleri mutlaka demokrasi vurgusu olmadan ele alınmamalıdır.

Demokrasilerde güven esas, korku istisnadır. Despot yönetimlerde ve eğitimlerde korku esas, güven istisnadır. Bizim resmi doktrinimiz ama bilerek tam tanımlanmamış Atatürkçülüğü ve laikliği sopa ve tehdit aracı olarak kullanarak korku oluşturmaya ve kurulu düzeni devam ettirmeye devam etmek istemektedirler. Bu uygulama çağdaş ve insani değildir. Korku ile devam ettirilmek istenen hiçbir sistem kalıcı olamamıştır.

Milli eğitim sistemimizin çağdaş değerler olarak çoğulculuğu, özgürlükçülüğü, katılımcılığı, uzlaşmacılığı ve girişimciliği öğrencilere öğretmesi gerekiyor. Fakat mevcut şoven, tekelci resmi doktrin militarist değerler olan otoriterliği, totaliterliği, ırklar hiyerarşisini ve “Düşünme itaat et, sorma sadık ol!” retoriklerini öğretmektedir.

Ya değişeceğiz ya dağılacağız. Evet Milli Güvenlik derslerinden başlamakta yarar vardır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR