Milletvekillerine ve AKP Kurucu Üyelerine Açık Mektup
Sanırım MGK, ilk kez sorumluluğu tamamen hükümete bıraktı. Cumhurbaşkanı da fikir beyan etmekten ısrarla kaçınıyor. Çünkü torunlarımızın bile utanç içinde doğmasına vesile olacak kararların müsebbibi olmak istemiyorlar.
Gerçi bir taraftan da MGK sonrasında savaşla ilgili takvimin işlemeye başladığı ve önümüzdeki hafta TBMM'den ilk kararların çıkarılacağı da açıklanmakta. Bu sebeple biraz da acele ederek, özellikle AKP'li arkadaşlarıma tarihi sorumlulukları içinde bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duydum.
Amerikan basınından okuduğum son savaş stratejileri makalelerinde, açıkça yüzlerce savaş uçağının günde 1500 sortiyle ve halı bombardımanı tekniğiyle şehirleri yerle bir edeceklerinden söz ediliyor. Blair, etkisi hafifletilmiş uranyum içeren silahların gönderildiğinden, yani nükleer bombalardan; Rumsfeld ise ge rekirse nihai sonu gerçekleştirmek için nükleer bomba kullanımından kaçınmayacaklarından bahsediyor. Powell ise artık ılımlılığı bir yana attı ve Amerika'nın çıkarları için bu saldırıdan başka seçenek olmadığını söylüyor Baba Bush ise 1991'de neden Saddam'ı devirmediniz eleştirilerine: "Biz alacağımızı almıştık, o bizim işimiz değildi" diyor.
Yahudi entelektüel Norman Finkelstein'in dediği gibi masum insanlara yarım asırdan beri akıl almaz acılarla ödettirilen Holokost endüstrisinin ardından şimdi de bir 11 Eylül savaş endüstrisi kuruldu. Bu bahaneyle İslam dünyası madden ve manen çökertilmek isteniyor. Dış basında satır aralarında dini misyon vurgulanıyor. Bush'un ilk gün ağzından kaçırdığı 'crusade-haçlı savaşı' kelimesi yazılarda açımlanıyor şimdilerde.
Hiçbir BM kararına uyma gereği duymayan İsrail'in Ortadoğu'yu bir kitle imha silahı ve konvansiyonel silah deposuna çevirmesi ve her gün Müslümanların kanını dökmesi için Amerika'nın 5-6 yıl zarfında yaptığı bildirilen 1.6 trilyon dolarlık yardım bir kez telaffuz edilemez mi? Nasıl bir yalanın, göz boyamanın ve alçaklığın içindeyiz böyle.
Türkiye'ye biçilen rol; kardeşlerine karşı füze rampası, saldırı platformu olması, yani taşeronluk görevi. Daha önce de İran'a karşı Irak görevlendirilmişti bildiğiniz gibi. Yarın bize karşı kim vazifeli olacak. Amerikan halkı nezdinde bir Iraklı ile bir Türkiyeli'nin hiçbir farkı olmadığını unutmamak lazım. Unutmak suçtur. Hele en yakın tarihimizi bir veri olarak değerlendirmemek affedilmez bir hata olur. Artık Türkiye'nin hata yapma lüksü yok. Avrupa ve İslam dünyası gözümüze bakıyor. İnsani ve bilgece bir çıkış bekleniyor. İnanın, buna Amerikan toplumunun da ihtiyacı var. Onlara artık birinin ayna tutması gerekiyor. O insanlar da bizim dünya ortaklarımız. Bu çıkış, Gül'e ve Erdoğan'a çok yakışacak. Hepimize yakışacak.
Ak Parti'ye düşen kötüleri kendi saldırganlıkları içinde sessizce bırakıp, erdemli topluluklarla, dünyanın mahşeri vicdanına destek veren Avrupalı, Amerikalı, Asyalı, Afrikalı insanlarla ortak İNSAN sesini çoğaltmaktır. Tarihi, dirayetli ve yürekli insanlar yazar, sürüye katılıp gidenler seyreder.
Reel politik denen şey Yaratıcı Allah'ın gücü yanında hiç mesabesindedir ve müminlere düşen Allah'ın dediğini yapıp külli iradeye dahil olmaktır. Korkulacak ve güvenilecek sadece O'dur.
Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Birbirimize bunları tekrar tekrar hatırlatarak dayanışmamızı güçlendirmeliyiz. Yoksa sizlere yazmam ve değerli zamanınızı almam söz konusu olmazdı.
Mısır ve Suudi Arabistan bizden çok daha fazla Amerikan hegemonyası altında olmalarına rağmen halklarının büyük tepkisini gerekçe göstererek rest çekebildiler. Biz daha mı fazla istila edilmiş konumdayız yoksa? %90'lara varan büyük tepkimizin bir kıymeti yok mu? Hükümetin bugüne kadarki incelikli ve kapsamlı dış siyaseti, saldırıyı erteleme stratejisi her türlü takdirin üstündedir. Konunun Meclis'e havale edilmesi de son derece akıllıca. Ama Allah bizi Yaşar Yakış Bey'in savaşa teşne politikasından korusun. Meclis, asla bir tek Amerikan askerinin bile, hiçbir gerekçeyle ülkeye adım atmasına sebep olacak kararlara imza atmamalıdır. Bu hem Ak Parti'nin hem de Türkiye'nin ve gelecek kuşakların itibarını insanlık önünde yerle bir eder. Tersi durumunda ise Türkiye'de yakılacak bir meşale Bush çetesini bile etkiler, çünkü onlar da insandır.
Batı ışığı, parlaklığını kaybetti. İslam Rönesansı için yürekli ve kararlı olmalıyız, Cellatlar bile onları sağaltacak iradeyi arıyor. Sonunda celladına aşık olan kurbanları değil. Bütün peygamberlerin, doğunun, batının, her yönün ve herkesin tanrısı olan Yüce Allah'a güvenme günü geldi.
Bu telaşım için hakkınızı helal edin.
- Korku Oyunundan Korkmayalım!
- Ya ABD'nin Küresel İmparatorluğu, Ya Halkların Küresel Dayanışması
- Yeryüzünü Kuşatan Tehlike ABD Yayılmacılığı
- Beyazıt'ta Yükselen Çağrı: "Irak'ta Savaşa Hayır!"
- Savaşa ve İşgale Hayır Platformu Etkinlikleri
- Yaşar Nuri Müslümanların Savaş Karşıtı Tavrını Görmüyor mu, Görmek İstemiyor mu?
- El-Cezire Kanalına Kablolu Yayında Yer Verilsin!
- SİHP’in Düzenlediği Forum'da Yükselen Ortak Çağrı:
- Darbecilerden Vecizeler
- Başbakanlık Kriz Masası Yönetmeliği
- Uzun Süren Kış: 28 Şubat
- 28 Şubat'tan Notlar
- Darbelerin Mantığı
- Bir Zihniyetin Oluşumuna Dair
- 28 Şubat ve Medya
- Medya Darbesi
- 28 Şubat Sürecinde Üniversitelerin Durumu
- Öğretmenlerin Öğretemediği
- 28 Şubat’ın Hançerlediği Kur'an Kursları
- 28 Şubat Sürecinde Diyanet İşleri Başkanlığı
- 28 Şubat ve Başörtüsü
- Merve Kavakçı Eşiği Aşamadı
- Askeri Müdahalelerin Ekonomi-Politiği
- Güne 1 Katrilyon Nakitle Başlamak
- “Darbeler Cumhuriyeti”nde Sindirilmiş, Tepkisiz ve Edilgen Toplum