1. YAZARLAR

  2. Yasin Demirkıran

  3. Mehdi Bazergan'ın Eserlerinde Kullandığı Üslûba Genel Bir Bakış

Mehdi Bazergan'ın Eserlerinde Kullandığı Üslûba Genel Bir Bakış

Mayıs 1998A+A-

Kur'an bilimleri konusunda; bilimsel çevrelerde uzun yıllardan beri sözü edilen ve özellikle surelerin nüzul tarihleri konusunda kendisinden sık sık alıntılar yapılan Mehdi Bazergan'a ait "Seyr-e Tehevvel-e Kor'an" adlı eser, Fecr Yayınlan tarafından "Kur'an'ın Nüzul Süreci"* adıyla yayımlandı. Eser, üç temel bölümden oluşuyor. Kur'an'ın lafzi, mevzuf ve muhtevai gelişim süreçlerinin irdelenmeye çalışıldığı bu kitap, 64 adet grafik, 44 adet tablo ile destekleniyor.

Mehdi Bazergan, Türkiye'de İlk kez "Kur'an'ın Nüzul Süreci" adlı eseriyle okunup, tanınacak. Dolayısıyla bu türden yeni bir başlangıç, Bazergan'ın bilimsel arka planı ve ilmi üslubu açısından da zorunlu birtakım açımlamaları beraberinde getirmektedir. Bizler öncelikle özelde Mehdi Bazergan'ın söz konusu kitabındaki metodolojiye değinecek daha sonra da elliyi aşkın eserinden "Adım Adım Vahiy", "Kur'an'a Dönüş", "Öz Çoşu", "Sosyal ve Evrensel Müslüman", "İş ve İslam", "İslam'da Temizlik" vd. kitaplarındaki genel üslubunun üzerinde durmaya çalışacağız.

Yazar; ayet ve sûrelerin tefsiri, çeşitliliklerin gözlenmesi ve ayetlerin gelişim süreçlerinin araştırılmasıyla, sûrelerin düzenli bir şekilde sıralanışı ve nüzul tarihlerinin belirlenişine ulaşılabileceğine böylelikle tefsir usulü bağlamında çok önemli olan, ilgili siyak ve sibakların da ortaya konulabileceğine inanıyor.

Mekki ve Medeni sûrelere ilişkin ayetlerin kelime sayılarındaki nisbi değişimin düzenli bir yönteme sahip olup olmadığı ve bunun bir kural olarak alınıp alınmayacağını da irdelemeye çalışan yazar, her sûre, her nüzul grubu ve ayet öbeği için toplam ayet sayısının toplam kelime sayısına bölünmesiyle elde edildiği ortalama bir uzunluk değeri belirlemeye çalışıyor. Bu işlem sonucunda ayetlerin ortalama uzunluklarının zamana bağlı bir artış gösterdikleri görülüyor.

Yazar bu konuyu araştırmasının gerekçesini şöyle açıklıyor; "Bu konuyu araştırmamıza ilk kez, Berzencan'da 1965 yılının Ramazan ayında Ankebut sûresinin tefsiri neden oldu. Bu sûrenin orta bölümünde, bir bakıma fihrist gibi, geçmiş ümmetlerin, peygamberlerine karşı koymaları ve bundan dolayı helak edilişlerine değinilmektedir. Bu fihristin tamamlanması ve ayrıntıların öğrenilmesi için çeşitli sûrelerde aynı kıssalara değinen ayetleri irdelememiz gerekti. Bu kıssaların toplanması ve karşılaştırılması sırasında, hangi ayet gruplarını (örneğin Hz. Nuh'la ilgili) daha öne ve hangilerini de daha arkaya almamız gerektiği gibi bir sorunla karşılaştık. Bu sorunun çözümlenmesi için ister istemez sûrelerin nüzul tarihine veya en azından nüzul sırasına gereksinim duymaktaydık, Tevafuken, Islamiye Kitabevi'ndeki bir Kur'an'da konulara ait bölümden sonraki sayfaların keşfü'l âyât bölümünde bu sorunu tam anlamıyla çözen bir tabloya rastladım.

Böyle bir tablo çok faydalı olup birçok araştırma ve istinbat için kullanılabilirdi. Bu tablo beni öncelikle, her yıl Hz: Peygamber'e kaç ayet ve kaç kelime vahyedildiği ve daha sonra da ayetlerin ortalama uzunluğunun 23 yıllık risalet boyunca ne tür bir gelişim seyri gösterdiğini araştırma düşüncesine şevketti. Böylelikle şekil 1'deki grafiği elde ettik. Bu grafikte de görüldüğü üzere genel süreç; mükerrer iniş ve çıkışlarla bir artış ve gelişim seyri göstermektedir" (A.g.e., s, 32).

Bu aşamada yazarın bilimsel tefsir metoduna yaklaştığı düşünülebilir. Bilindiği üzere modern çağda pozitif bilimlerin yaygınlaşması; Kur'an bilimleri bağlamında yeni bir pencerenin açılmasına ve Kur'an ayetlerinin modern buluşlarla tefsir edilmesi gibi bir tefsir akımına sebebiyet vermiştir. Mısırlı ünlü alim Tantavi'nin "El Cevahir" adlı eseri, bu akımın tüm karakteristik özelliklerini gösterir. Yine bu düzlemde Abdürrezzak Nevfel'in "El-İcazü'l Edebi Li'l-Kur'ani'l-Kerim" adlı üç ciltlik eseri ve Dr. Reşad Mısri'nin Kur'an sûrelerini bilgisayar ortamında hesaplama çalışmaları meşhurdur.

Tüm samimane gayretlere rağmen bu tefsir metoduna ilişkin birtakım kötü örnekler ve on dokuz meselesi türünden yaklaşımlar, kimi zaman Kur'an'a yönelik birtakım te'vil ve tahmillerde bulunabilmiş; bilinçaltındaki kodlarında apolojist -savunmacı, özür dileyici- ve bilimi idealize edici pozitivist yaklaşımlarla kimi zaman Allah'ın vahyi ilahisini, bir bakıma tanrılaştırılan bilime onaylatma ve bilimi bir üst otorite olarak benimseme gibi bir savunmanlık da içerebilmiştir. Oysa kanaatimizce Müh. Mehdi Bazergan'ın tefsir üslubu; kendisinin İslami ilimlerdeki derin bilgisi ve pozitif bilimlerdeki kariyerine rağmen "Adım Adım Vahiy: Kur'an'ın Tedebbüri-Akledişsel Bir Tefsiri" adlı tefsir çalışmasında da görülmekte olduğu gibi apolojist ve pozitivist bir üslup sergilememektedir. Nitekim Kur'an'ın nüzul sürecinin belirlenmesi ve Kur'an'ı vahyin gelişim süreci bağlamında yazar şöyle demektedir:

"Kur'an; her cüz veya sûresinin zaman ile değişim göstererek belirgin bir grafik eğrisine sahip olduğu bariz bir özellik taşır... Bu olgu Kur'an'ın gelişim sürecidir. Bunun (tarafımızdan keşfedilmiş yeni bir) mucize olduğunu iddia etmiyor ancak bu durumun ilgi çekici ve istifade edilebilir olduğunu söylüyoruz. Bu gelişim süreci şu açılardan yararlıdır: İster Allah'ın takdir ve icazı, isterse de vahyin zabt kudreti veya Hz. Peygamber'in istidadının rüşdü söz konusu olsun, bu durum risalet dönemlerinin gelişimiyle ilintili değişken bir fenomen olduğundan, sûrelerin nüzul tarihlerinin teşhisi için bir vesile kılınabilir" (A.g.e., s. 51-52).

Bu alıntılardan yine Mehdi Bazergan'ın Kur'an'ın ilahiliğinin ispatı için mütekaddimin ulemasından "İcazü'l-Kur'an" yazarı Bakillani ve benzeri gibi ulemanın yararlanmakta oldukları Kur'an'ın icazi belagatı metoduyla değil de bir bakıma Malik Bin Nebi'nin "Ez Zahiretü'l Kur'aniyye" adlı eserindekine benzer bir üslup kullandığını söyleyebiliriz. Malik Bin Nebi'nin söz konusu eserindeki genel üslubu (Nur sûresi, 35. ayet-i kerimeyi elektrikle ilişkilendirilmesi ve bunun gibi bazı ayetlerde benzeri birtakım çıkarımlarda bulunmasını bir yana bırakırsak. Bazergan, yetkin bir mühendis olmasına rağmen görebildiğimiz kadarıyla bu türden açıklamalara tevessül etmemektedir), Bazergan'ın üslubuyla benzerlik arzetmektedir. Özellikle de Malik Bin Nebi'nin Kur'an-ı Kerim'deki Hz. Yusuf kıssasını muharref Tevrat'taki kıssayla karşılaştırıp ilgili sonuçları bir tabloda da somut bir biçimde gösterirken kullandığı yöntem, Mehdi Bazergan'ın Kur'an'ın içeriksel gelişim sürecini irdelerken Kur'an-ı Kerim'deki Hz. İbrahim kısasını Tevrat'taki ilgili bablarla karşılaştırması, Hz. Musa ve Beni İsrail konusunda da yapmış olduğu gibi ilgili tablo ve grafikler çıkarma yöntemiyle büyük benzerlikler arzetmekte; her iki müellif de bu konularda birbirine benzer çıkarımlarda bulunmaktadırlar.

Mehdi Bazergan, sûrelerin nüzul sıralarının belirlenmesi için mütekaddimin ulemasının yanısıra çağdaş bilim adamlarının da araştırmalarını süzgeçten geçirerek R. Blanchere, Noldeke gibi oryantalistlerin fihristlerini de tahlil ediyor. Bu düzlemde Bazergan, 194 adet eşzamanlı ayet grubu belirliyor. Eşzamanlı ayet grupları ve sûreleri numaralandırarak sıralıyor. Bu işlem için birkaç eşzamanlı ayet grubundan oluşan ve birkaç aşamada nazil olmuş olan sûrelerin nüzul sıra numaraları, sözkonusu sûrelerin ayet öbekleri arasından bir asli gruba veriliyor. Burada yazar, asli grup kavramıyla sûrenin temelini oluşturan, nüzul tarihi açısından mukaddem olan ve genel itibariyle de mazmunu ve ayetleriyle sûreyi ad ve konu açısından biçimlendirmiş olan temel nüzul grubunu amaçlıyor (Örneğin ayet grupları için bkz. Tevbe, Nemi ve Kalem sûrelerinin temel nüzul gruplarının Blanchere'in tasnifiyle karşılaştırmalı olarak gösterildiği ve Blanchere'in metodundan farklı olarak birtakım çıkarımlarda bulunulan 69, 74 ve 79. sayfalar. Ayrıca Örneğin Alak sûresinin asli grubu için bkz. s. 103).

Klasik ve modern fihristlerle karşılaştırılan önerisel nüzul fihristinin sunulduğu Tablo 13, sûrelere ilişkin ayet gruplarının nüzul sıralarının bi'set ve hicret yılları için adım adım gösterildiği Tablo 14 ve ayetlerin nüzul yıllarının belirlendiği Tablo 15 "Kur'an'ın Lafzi" Gelişim Süreci" adı verilen 158 sayfalık birinci bölümün özünü teşkil ediyor. Ayrıca bu düzlemde yazar; İlmi ve tarihi olarak kabul edilebilir delillere dayanarak, sûrelerin nüzul yıllarının belirlenmesi için istatistiksel olasılık hesaplamalarından yararlandığı gibi, lineer bir yöntemden de yararlanıyor. Risalet yıllarına göre nazil olan toplam ayet veya kelime sayılarının gösterildikleri grafiklerle de 23 yıllık risalet boyunca Hz. Peygamber'e nazil olan vahyin geçit noktaları bir dereceye kadar gözler önüne serilerek somutlanmaya çalışılıyor. Kitapta Kur'ani bilimlere dayalı temel parametreler ve sade bir dille açıklanan hesaplamalardan yararlanılarak, kelimelere göre nüzul grafiğinin oluşturulmasıyla; "Hz. Peygamber'e tüm vahiy dönemleri boyunca her yıl nazil olmuş kelime sayısının sabit olup, bu değerin her yıl için 3670 kelime civarında seyrettiği" gibi bir çıkarımda bulunuyor. Yazar bunu "Biz Kur'an'ı üzerinde dura dura insanlara okuyasın diye parça parça nazil buyurduk" ayet-i kerimesiyle ilişkilendiriyor.

"Kur'an'ın Konusal Gelişim Süreci" adı verilen bölümde Kur'an-ı Kerim'deki konular, altı temel asli konu başlığıyla özetlenmektedir. Fer'i konu başlıklarıyla bu sayı onyediye çıkmaktadır. Mezkur konular ilgili tablo ve grafiklerle daha somut bir biçimde gözler önüne serilmekte, bölüm sonunda günümüzdeki tarihselci ve hermenötik sorulara cevaplar da verebilecek birtakım çıkarımlarda bulunulmaktadır. Yazar bu bölümde, klasik bir mantıkla Kur'an'ı fasıllara ayırmamakta bunun yerine 23 yıl boyunca farklı zaman ve zeminlerde nazil olan vahyin, nüzul tarihlerini ve buna ilişkin gelişim sürecini konusal olarak göstermeyi amaçlamaktadır. Her risalet yılında belli bir konu çerçevesinde nazil olmuş olan ayet yoğunluklarının gösterildiği grafikler de; ilgili konuya en çok ve en az hangi yıllarda değinilmiş olduğunu somut bir biçimde gözler önüne sermektedir. Örneğin bu düzlemde "ahiret", "geçmiş peygamberlerin risaleden", "Peygamberimizin risaleti", "cihad", "ümmet ve ehl-i kitab" ve "ahkam" gibi altı temel konunun tarihsel gelişim süreçlerinin üzerinde durulmakta ve ilgili grafiklerle de ilgili çıkarımlar somutlanmaktadır. Asli ve fer'i konuların konusal gelişim süreçlerine ilişkin araştırmalar sonucunda gözlenen çıkarımlar, maddeler halinde özetlenmektedir. Yazar bu düzlemdeki konusal gelişim bağlamında: "Kur'an'ın bir bakıma iki kez nazil olduğu" yorumunda bulunuyor: İlk nüzul vahyin başlarındaki özlü ve yoğunluklu ayetlerde yapılan vurgu ve işaretlerle gerçekleştirilmiş, ikinci nüzul da yirmi yıl boyunca ayrıntılı, izahlı ve sık sık da tekrar yoluyla vukubulmuştur" (s. 196). Bu bölüm sonunda konusal eğrilerin toplu olarak gösterilmeye çalışıldığı ve "Nüzul Tepecikleri" adı verilen; tüm konuların toplu bir biçimde kolayca gözlenebildikleri grafik 52 yer almaktadır.

Bu altyapılardan sonra "Kur'an'ın İçeriksel-Muhtevai Gelişim Süreci" adı verilen yaklaşık olarak iki yüz sayfayla kitabın en uzun bölümünü oluşturan üçüncü bölüm ele alınmaktadır.

İlk iki bölümde Kur'an ayetlerinin lafzi ve sayısal gelişim süreçleri, ayet gruplarının nüzul sıraları ve Kur'an'ın konusal gelişim süreçlerinin irdelenmesinden sonra; üçüncü bölümde ahkamların tedricen nazil oluşları ve İslami irşadın temelini oluşturan ayet içeriklerinin gelişim süreçleri analiz edilmeye çalışılmaktadır. Kur'an'da belirli bir konu ve amaca yönelik ayetlerin muhteva açısından nasıl bir gelişim gösterdiğinin irdelenmeye çalışıldığı bu bölüm, Kur'an'ın tedrici ahkamına ait birkaç meşhur örnek (içki ve faizin haram kılınış süreci), fıkıh ve terbiye ile ilgili ahkama ilişkin başka örnekler (fahşa ve zina, cihad, nifak) ve Kur'an'ın çeşitli konularına ait birtakım örnekler (Hz. İbrahim'in tanıtılışı, insanoğlunun yaratılışı, "tezkiye" veya biset programının ikinci maddesi, Hz. Musa ve Beni İsrail) gibi temel başlıklarla ele alınmakta, çok sayıda tablo ve grafikle desteklenen bölüm sonunda ayetlerin içeriksel gelişimlerine ilişkin genel süreç özetlenmektedir.

Mehdi Bazergan'ın İslami bilimlere olan hakimiyeti ve aydın kişiliği kendisinin hem ulema ve hem de aydın çevreler tarafından kabulüne sebebiyet vermiştir. Şii ve sünni birçok ulemanın Kur'an bilimleri konusundaki çalışmalarından dolayı övdüğü Bazergan için Prof. Dr. Hamid Algar şöyle demektedir:

"Devrim'e katılan ve şimdiki geçici hükümette görev alarak bütün dünyada tanınan çehrelerin birçoğu; ilk İslami aktivitelerine 2. Dünya Savaşı ve savaş sonrası yıllarda kurulmuş olan bu Tahran Üniversitesi Müslüman Öğrenciler Birliği ile başlamışlardı. Örneğin, geçici hükümetin başkanı, bu kurumun önderlerinden biri olan Mehdi Bazergan'dan başkası değildi.** Hatta bu teşkilatın da ötesinde; Bazergan'ı, Dr. Ali Şeriati'den önce, İslami düşünceleri modern bir dille ifade eden ilk ve önemli bir çehre saymak lazımdır. Adından da anlaşıldığı üzere Müh. Mehdi Bazergan eğitimini dışarıda yapmış bir mühendistir, ancak o aynı zamanda İslami bilimler konusunda da iyi bir bilgiye sahipti. Bazergan'ın öncelikli olarak uğraştığı konular; İslam'ın modern tabii bilimlerin verileriyle arzettiği mükemmel uyumu, çağdaş asrın sosyal ve politik problemlerini çözümleme gücü ve de İslam'ın, toplumun bütün sınıf ve katmanlarını kapsayan, bütüncül bir yol ve metod oluşu idi. Bu teorileri, Bazergan kendi kitaplarının birçoğunda açıklamıştır. Bazergan'ın düşünce tarzını göstermek kitapta konuyla ilgili bütün İslami kuralların manevi yararlarıyla birlikte biyolojik ve sıhhi faydalarını da ayrıntılarıyla açıkladığı "Mutehhirat der İslam" adlı kitabı örnek verilebilir".1

Büyük yazarların sıkça kullandıkları ve bir bakıma kendilerinin anahtar kelimeleri olarak algılayabileceğimiz kendilerine özgü birtakım kavramlar vardır. Bu yaklaşım psikanalizin bir bakıma edebiyata ve bilimsel araştırmalara uygulanması biçiminde algılanabilir. Yazarların anahtar kelimelerinden yararlanarak, bir nebze de olsa iç dünyalarına ve hatta kimi zaman dünya görüşleri ve savundukları tezlere nüfuz edebiliriz.

Müh. Mehdi Bazergan'ın da eserlerinde sıkça kullandığı2 ve kendisinin anahtar kelimelerinden belki de en önemlisi sayabileceğimiz sözcüklerden biri; "Hodcuşi" -Özcoşu- kavramıdır. Bu deyim de son yüzyılda çağdaş Farsça'ya kazandırılmış ve çok popüler olmuş "Garbzedegi" -Batıcılık- (Celal Al-i Ahmed'in anahtar kelimelerinden biri. Batı hayranlığı, Batı'ya meftunluk, Batı tarafından yaralanmış olma "Westoxication")3 tabiri gibi özgün bir sentezdir. Dr. Ali Şeriati'nin anahtar kelimelerinden bazıları da kanımca "Isti'mar, İstismar ve îstibmar"dır. Bu bağlamdaki örnekler çoğaltılabilir.

1962 yılında Tahran Müslüman Mühendisler Odası'nın organize etmiş olduğu bir Bi'set gecesinde de "Özcoşu" adlı bir konferans vermiş ve bu konferans daha sonra müstakil bir kitap yayımlanmıştı. Sözkonusu bu kitap sonraları "Self-Action" adıyla İngilizce'ye de çevrildi. Özcoşu kavramıyla Müh. Mehdi Bazergan'ın neyi amaçladığını anlamak ve anahtar kelimelerinden biri olarak kendisinin iç dünyasına nüfuz edebilmek için sözkonusu kitaptan birkaç alıntı yapmakta fayda mülahaza ediyorum:

"Özcoşu, Kur'an ve İslam'ın temel dayanaklarından biri olup; bi'set, tevekkül, iktisap (dünya ve ahiret için sermaye) ve dua olgularının temelidir. Reformistlerimizin aksine Kur'an; ilmi, terbiye veya tezkiyeden sonraki üçüncü aşamaya yerleştirmekte ve tüm bunlardan öncelikli olarak da iman ve itikadı zikretmektedir. Öncelikle iman, aşk ve maksada yönelim, ikincil olarak nefsin ıslahı, bireyin kurtuluş ve başarısının yegane vesilesi olan sermaye ve enerjilerini çoşturmaya-harekete geçirmeye hazır kılınması son olarak da hedefe ulaşmak İçin bilgi ve araç"4

"Duanın da belki her konuda ya da en azından birçok konuda "Özcoşu"dan yani deruni isteyiş, deruni dikilişten farklı birşey olmadığını görürüz. Bizler ise ifrat ve tefritten kaynaklanan yaklaşımlarımızla ya dua etmiyor veya duadar başka birşey yapmıyoruz"5 "Dualarımız kabul edilmiyorsa bu, dualarımızın; dış dünyayı harekete geçirmek biryana kendi organlarımıza bile (söz ve davranışlarımız veya genel anlamda ha ve kal) belli bir uyum ve harmoni kazandırmak bir devinim ve enerjiden uzak olacak kadar yüzeysel, yapmacık ve güçsüz olmasındandır"6.

"O halde özcoşu, tüm varlık ve mevcudat bağlamında Allah'ın rahmet kapısı ve peygamberlerin bi'set kaynağıdır... Dua ise, özcoşu için ümit verici bir eylem olup, yararlı ve etkin olduğu kadar da zorunlu bir faktördür"7

Yazarların üslup ve metodları, iç dünyaları ve sundukları çeşitli çözüm önerileri bağlamında "anahtar kelime" kavramımızı biraz daha geliştirip "anahtar ayet" gibi bir çıkarımda da bulunabiliriz. Kanımca "anahtar kelimeler" de olduğu gibi her yazarın kullandığı anahtar ayet ve sûreler bağlamında da bu şahsiyetlere ilişkin birtakım İpuçları elde edilebilir. Mehdi Bazergan'ın kullandığı anahtar ayetlerden biri de Cuma sûresinin ikinci ayet-i kerimesidir. (Bkz. "Kur'an'ın Nüzul Süreci", "Tezkiye ya da Bi'set Programının ikinci Maddesi" adlı konu başlığı, s. 347)

Müh. Mehdi Bazergan'ın yaşamının dönüm noktalarından birisi, 1930 yılında "İslam Merkezinde, Dr. Ali Şeriati gibi birçok aydını da derinden etkilemiş bir alim olan Ayetullah Talegani ile tanışmasıdır. Ayetullah Talegani'nin "Pertovi Ez Kor'an" (Kur'an'dan Bir Parıltı) adlı tefsir çalışması ve tefsir üslubunun izlerini Müh. Mehdi Mazergan ve Dr. Ali Şeriati'de bariz bir biçimde görmek mümkündür. Yine Mehdi Bazergan'ın, Dr. Ali Şeriati ve Murtaza Mutahhari ile birlikte Hüseyniye-i İrşad'ın üç kurucusundan biri olduğu bilinmektedir.

Bazergan'ın Talegani ile olan birlikteliği Talegani'nin vefatına kadar sürmüştür. Bazergan 1932 yılında Mühendisler Odası'nı kurdu. Petrol sanayisinin millileştirilmesinden sonra İran Milli Petrol Şirketi'nin genel müdürlüğüne seçildi. 1954 darbesinden sonra meclisin kanuni olmayan seçimlerine itiraz ettiğinden DSİ müdürlüğü görevinden azledildi.

Müh. Behdi Bazergan'ın, Musaddık'ın CIA kaynaklı bir darbeyle devrilmesinden sonra Milli Direniş Hareketi'ni (Nehzet-e Mokavemet-e Melli) kurması Ayetullah Talegani'nin tavsiye ve destekleri doğrultusundadır. Bu hareket 1961'de Iran Özgürlük Hareki'ne dönüştü. 1963 yılında yakalanarak askeri mahkeme tarafından on yıl hapse mahkum edildi.

Mehdi Bazergan, İnkılab sürecine de elli yıla yakın bir ilmi, siyasi ve kültürel bir arka planın da verdimi ivmeyle aktif bir biçimde katılarak 1979 yılında İmam Humeyni tarafından Başbakanlığa atandı. Geçici hükümet daha önce de değindiğimiz gibi 1979 Kasımı'nda görevden çekildi.

Müh. Mehdi Bazergan'ın vefatına kadar önderliğini yapmış olduğu İran Özgürlük Hareketi'nin8 siyasi düşüncelerinin derinlikli bir tahlili için Bazergan'ın birçok konferans ve makalesinin yanısıra; özellikle, Adine Dergisi'nin 31. sayısındaki "İran'da Çok Partililiğe Geçilmeksizin Toplumsal Hakimiyet Tasavvur Edilemez" başlıklı makalesi ile yine aynı derginin 84 ve 85. sayılarında yayımlanmış olan "İran'daki Özgürlük Köksüz Bir Ağaçtı" adlı analizinin derinlikli bir biçimde tahlili gerekiyor.

Bu makalemizin konusu olmadığından sadece bunları ifade etmekle yetiniyor ve bu bağlamda Sözleşme Dergisi'nin Ocak 1998 tarihli sayısında İbrahim Yezdi ile gerçekleştirdiği "İran Modeli'nden Hareketle İslami Devlet Tartışması" isimli açık oturumun, taşıdığı iddialı isme rağmen sadra şifa olmadığını; sayın Mehmet Metiner ve Altan Tan beylerin manipülatif sorularıyla da çekilmez bir hal aldığını belirtmek istiyorum.

Dipnotlar:

* Kur'an'ın Nüzul Süreci, Müh. Mehdi Bazergan, Çevirmenler: Yasin Demirkıran, Mela Muhammed Feyzullah, Fecr Yayınları, Ocak 1998 Ankara,

** Geçici Hükümet, 1979 Kasımı'nda görevden çekildi.

1- Algar, Hamid, The Islamic Revolution in Iran (Open Press, London, 1980) s.38-39.

2- Bkz. "Kur'an'ın Nüzul Süreci", s. 327. "Self-Action" "Work in İslam", "A Social and Universal Müslim", "Prayer", "Bazgeşt be Kor'an", "Rahe Teyy Şode", "God in Society" vbg.

3- Brad Hansen, California Üniversitesi Profeserü. "The "Westoxication" of Iran: Deception and Reactions of Behrangi, Ale Ahmed and Ali Shariati". (Samed Behrengi, Celal Al-i Ahmet Ve Ali Şeriati'nin Bakış Açısıyla İran'da Garbzedelik Batıcılık) Cambridge Üniversitesi, "International Journal of the Middle East Studies, 15 (1983), pp. 1 -23.

4- Hodcuşi, Şirket-fe Sehami-ye intişar, Tahran 1965., s. 26,

5- A.g.e., s. 31.

6- A.g.e., s. 39

7- A.g.e., s. 40.

8- Müh. Bazergan'ın vefatından (1995) sonra bu hareketin başına, aynı zamanda ilk hükümete de başbakan yardımcısı olan İbrahim Yazdi geçti.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR