Medine Pazarında Frenk Havası
Bundan iki sene önce MÜSİAD Fuarı, ilk kez İstanbul'un 'Yeşilköy'ünde kurulduğu zaman, bu heyecan verici olayı biz de köşemizden "Medine pazarı İstanbul'da kuruldu" başlığıyla vermiştik. Fuar yerindeki coşkuyu satırlarımıza "İş sahası olarak birbirleriyle pek alakalı olmayan onlarca kuruluşun, orada sadece ticari bir amaç için toplanmadıkları, daha fuara girer girmez edinilen havadan anlaşılıyordu. Sanki bugüne kadar kendilerini yok sayanlara, olmalarını istemeyenlere inat, 'Biz buradayız' diyorlardı" sözleriyle yansıtmıştık.
Geçtiğimiz yıl yapılan MÜSİAD 97, tam da yeşil sermaye avcılığı ve Batı Çalışma Grubu hafiyeciliği günlerine denk düştüğü için halefinden de muhteşem olmuş, irtica uzmanlarının dudağını uçuklatmıştı. Devlet himayesinden yoksun büyüdüğü halde, tüm dünya ile ticaret yapabilecek kapasite ve kaliteye ulaşan Anadolu sermayesine reva görülen bu ideolojik ambargoya karşı en anlamlı tepki halkımızdan gelmiş, üşenmeden çoluk çocuk Yeşilköy'e hücum etmişler, uluslararası fuarı, Selçuklu'nun yabanda kurulan meşhur Yaban panayırına çevirmişlerdi.
Dün sona eren MÜSİAD 98'e, artık eskisinden de yaban bir yer olan Beylikdüzü'nde kurulmasına rağmen, halkın desteği yine muhteşem oldu. Stand alanı genişlemiş, geçen seneden çok daha fazla katılımcı şirket fuarda yerini almıştı. Üstelik eskilerine nisbeten daha albenili olan bu fuar, hem daha iyi organize edilmiş, hem de çok daha profesyonel hale getirilerek çok daha geniş iş imkanı sağlayacak bir şekilde tasarlanmıştı. Bu noktada, MÜSİAD'ın geçmiş yılların tecrübesini çok iyi değerlendirdiğini söylemek gerekir.
Bütün bunlara rağmen, fuardan çıktığımızda, nasıl yorumlayacağımızı tam olarak bilemediğimiz garip bir hüzün vardı içimizde, nedense bu seneki fuarda birşey eksikti. Yokluğu hemen fark edilemeyen, fark edildiğinde de çoktan yitmiş olan bir şey: Benliğimiz. Modern dünyanın bize sunduğu ortamları koklamaya alışmış olan pek çoğumuz için garipsenecek bir durum yoktu belki. Ama küçük bir muhasebeyle bile farkına varılabilecek bu benlik kaybının, insanın yüzüne şamar gibi inen akislerini görmemek de imkansızdı.
Sözgelimi, iki sene önce Müslüman işadamının, kendisine has değerlerle halletmesi gereken problemli sahaları şu sorularla dile getirmiştik:
"Müslüman'a ait bir iş ortamı nasıl olmalıdır? Müslümanlar'ın yapacakları yatırımlar için finansman nasıl bulunmalıdır? Mevcut düzende var olan hangi finansal araçları kullanmak doğrudur? Reklam olayına nasıl bakılmalıdır? Tüketim körüklenmeli midir? Kalite konusunda dayanıklılık mı esas alınmalı, yoksa talep devamlı sağlansın diye mallara bir ömür mü biçilmeli? Fiyatlandırma, vergi, tekelleşme ve rekabet konularında diyebileceğimiz neler var? Müslüman'ın çalışma ve aile hayatı nasıl düzenlenmelidir? Şirket İçinde kadın erkek ilişkileri hangi kıstaslara göre oluşturulmalıdır?"
MÜSİAD 98'de bu soruların pek çoğunun, bir Müslüman hassasiyetiyle ele alınmadığına şahit olduk. Mesela, seyirlik ve özendirici bir reklam aracı olarak kadınların ve mankenlerin kullanılması, belli ki artık MÜSİAD Fuarı'nın müdavimi bazı büyük tekstil ve araba şirketlerince oldukça tabii karşılanıyor. Bu örnek, teferruat kabilinden algılanacak belki ama, modern dünyaya, alternatif bir değer sistemiyle girmeye kalkışan insanların hangi kıstasları esas aldıklarını göstermesi açısından oldukça dikkate değer.
Simdi olduğu gibi, gelecekte de değerlerimizi sınayacak türlü şartlarla karşılaşacağımız muhakkak. Kıstaslarımız, bizi sınayanlarınkiyle aynı olursa, değerlerimiz nasıl alternatif üretecekler? Bugün satışlarını artırmak gayesiyle değerlerinden soyunanlar, yarın devletten bir ihale kapmak için de yolsuzluk, usulsüzlük ve çete ilişkilerine mi girecekler?
MÜSİAD'ın bu seneki sloganı, "Denge ve Birlik" idi. Birliği, sadece malını satabileceği bir pazar olarak görüp, dengeyi de Müslüman'la salyangoz arasında kuranlar, MÜSİAD'ın samimi hissiyatından, korkarım ki. Onuncu Yıl Fuarı'na pek birşey bırakmayacaklar.
Yeni Şafak 18.11.199
- Arınmak, Dirilmek ve Ramazan
- Akıldısılık Düzeninin Çılgın Toplum Oluşturma Gayreti
- Krizler Girdabında Ulusal Histeri
- Devletin Seçim Kâbusu Kâbus Seçimine Dönüştü
- Yeni Yönetmelik: YÖK Terörünün Son Halkası
- 6 Kasım'da YÖK Protestosu
- Dün Yanlıştı Bugün Doğru mu?
- İÜ’de Kasım Ayı
- Van, Sivas, Ereğli... Zulmü Birlikte Geriletelim
- Medine Pazarında Frenk Havası
- İslam Kolaylık Dinidir Azizim
- 75. Yılın Unut(tur)ulan Kasım ’98 Bilançosu
- Kur'an'ı Çok Anlamlı Okuma Sorunu
- Duanız Olmasa Rabbim Size Niye Değer Versin?
- Tarihte Günümüze “İmamet" Sorunu
- Kur'an ve İmamet
- Kur'an'da Tarih Kavramı ve İnsanın Kaderi
- İslami Mücadelede Gelinen Nokta: Katılma Ya Da Aşma
- ‘Dünyada Ali Şeriati’ Tartışıldı
- Almanya'da Sudan Halkı ile Dayanışma Toplantısı
- Mahkemeler
- Zaruri Bir Açıklama
- Özgür Üniversite'nin 4. Sayısı Çıktı
- İslam’da Resim-Heykel ve Tasavvuf-Şamanizm Düzleminde Geometrik Süsleme
- Önümüz Kış, Önümüz Zemheri