1. YAZARLAR

  2. Ali Değirmenci

  3. Lirik Tarih Gösterisi

Lirik Tarih Gösterisi

Ağustos 2004A+A-

Ebreheler Şehre Girdi

Onlardan kimse korkmamıştı oysa. Halktan kimsenin onları davet etmediği gibi.

Kimileri hiç önemsememiş, kimileri de kendi halleri, dilleri ve güçlerince onların zulümlerini, iğrençliklerini, kan ve gözyaşıyla büyüyüp yaygınlaşan politikalarını yüzlerine vurmak için hazırlanmıştı.

Kötülük ve barbarlık; bütün kadrosuyla, tam tekmil davet edilmişti çünkü. Dünyaya kendince, kendi çıkarları doğrultusunda nizam vermek isteyen; fakat pusatları ve gururu yerel direniş çabaları ve küresel tepkiler sonucunda epeyce incitilmiş, hırpalanmış olan murdar baltalı Kabil, yandaşlar aramaya, çıkarlarını ve beklentilerini tahkim etmeye, onarmaya çalışıyordu.

Tüm ülkenin teyakkuz haline geçirilmesi bir yana İstanbul, görücüye çıkacak gelinlik kız gibi hazırlanmıştı.

Takıları yenilenmiş, yunup paklanmış, "NATO Vadisi" adı verilen bölge de insandan arındırılmıştı. Yeryüzü egemenlerinin rahatlığı, güvenliği, konforu için yapılanlar, halkı canından bezdirecek boyutlara ulaşmıştı. İstanbul İstanbul olalı böyle şatafat, böyle eziyet, böyle telaş, bu kadar konuk ve polis görmemişti.

Cop ve Gaz Eşliğinde Tarih Gösterisi

Bir alev topu gibiydi Ortadoğu hâlâ.

Ve egemenler, Amerika'nın peşine takılarak işgal ve sömürü politikalarını nasıl kalıcı hale getirilebileceğini tartışmaktaydılar. Öldürülenler, insanlık dışı işkencelere maruz kalanlar, sürülenler, açlık ve yokluğa terk edilenler kimsenin umurunda değildi tabii. Dökülen kanın, yıkılan ocakların, beklentilerine uzun vadeli ipotekler konan çocukların önemi yoktu.

BOP'çuların, topçuların, popçuların ve kılıç kalkan ekibi gibi göstericileri bekleyen copçuların derdi başkaydı!

Bu çirkefe karşı çıkmak; pazarlık görüşmelerine, katillerin gövde gösterisine karşı sesini yükseltmek isteyenler ise, ülkede, yeni mezun olmuş polislerin deneme tahtasına dönüştürülmüştü. Eski yeni bütün yöntemlerle, dayak, coplama, gazlama, gizleme türünden çeşitli güvenlik tekniklerinin denenip uygulanması açısından protestocular bulunmaz bir fırsat, biçilmiş kaftan olarak görüldü.

Kimi şehirlerde saatlerce, günlerce süren gözaltılar, alıkonmalar gerçekleştirildi. "NATO Vadisi" kutsal bir mekandan daha iyi korunmuş, halkın ve direnişçilerin analarından emdikleri süt burunlarından getirilmişti. Polis, son zamanların dillere destan püskürtme hamlelerinden birini gerçekleştirmiş; kimi zaman lirik, kimi zaman trajik, çoğu zaman da trajikomik görüntüler, Malkoçoğlu filmlerini aratmayan enstantaneler tarihin güncesine kalıcı izler bırakacak şekilde nakşedilmişti.

Başbakan; direniş çabalarını/göstericileri en ucuz ifadelerle küçümseyen, protestoları gündemden düşürmeyi amaçlayan açıklamalar yapıyordu bu arada. Aynı başbakan, İmam-Hatip Liselerinin odağa alındığı YÖK tartışmalarında, halkı sesini yükseltmemekle, hakkını aramamakla suçlayarak ilginç bir çelişkiye, tutarsızlığa imza atacaktı.

Köpeklerde Kepek Sorunu

Ülkede ve dünyada bütün bunlar olup biterken medyanın hali de görülmeye değerdi kuşkusuz.

En ciddi gazetelerde bile işin sadece magazin boyutu öne çıkarılıyor, Bush'la fotoğraf çektirme yarışına giren gazetecilerden söz etmek daha cazip geliyordu.

Hatta kimi basın organları koskoca bir gazete sayfasını "köpeklerde kepek sorunu"na ayırmakta bir beis görmüyorlardı.

Tarih kuşkusuz bunları da kaydetti. Onurlu çabaları, anlamlı çığlıkları, tanıklıkları da.

Ve şükür ki küresel dayatma ve zulümler karşısında bir feryat, bir çağrı daha çok karşılık bulmaya, daha fazla yürekte, sokakta, şehirde yankılanmaya başladı:

"Yaşasın Küresel İntifada!"

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR