Kutlularla Röportaj
Milliyet Gazetesinin "Yeni Asyacılar"ın Lideri Mehmet Kutlular ile Yaptığı Röportaj'dan Alıntılar: Fetullah'ı Kullanıp Attılar
Soru: Gülen, 1995'e kadar ortaya çıkmamıştı, sonrada hep gündemde kaldı. Ne değişti arada?
Kutlular: "Derin devlet" denen şeye dayanıyor bu meselenin ucu. 1980'den sonra devletin politikası değişti. Eskiden anarşist ve Marksistler tehlikeliydi, sonra dindarlar oldu. Öyleyse bu dindar gruplarla temas kurmak, onlarla beraber çalışmak gerekecekti. Amaç onları devletle barıştırmaktı. Bu amaçla, görevlendirdikleri insanlar cemaatlerin ileri gelenleriyle temas kurdular.
Soru: Fethullah Hoca ve cemaatinin önünü devlet açmıştı, şimdi de kapatıyor diyorsunuz?
Kutlular: Evet. Bir zamanlar Fethullah Hoca'yı hoşgörüyle, okullarıyla "Örnek bir Müslüman" olarak gösterdiler; devlet büyükleri okullarını ziyaret etti ve Hoca'yı alkışladı. Bir takiyye vardıysa devletin bunu bilmemesi mümkün müydü? Değildi. Maksatlarını yerine getirdiler, ardından büyüdüğünü görünce de "Devleti ele geçirmek işitiyor" dediler.
Soru: Başta RP olmak üzere, diğer cemaatlerin önünü kesmek gibi bir maksat var mıydı?
Kutlular: Devlet, RP'yi tehlikeli ve aşırı görüyordu. Onun önünü kesmek için birini popüler ve saygıdeğer yapacak, ardından onun ağzından fetvalar çıkaracaktı. Fethullah Hoca, 28 Şubat sürecinde Yalçın Doğan'ın Kanal D'deki programında çıktı. 'Erbakan'ın işi bitmiştir, emaneti ehline teslim etmesi gerekir" dedi. MGK'ya yönelik eleştiriler varken bu kuruma bir kutsallık atfetti. Şimdi aynı makam onu birinci tehlike gösteriyor. O güne kadar kullanıyor, işi bitince de bir kenara bırakıyor. Bırakırken de usulüyle, yavaşça bırakmıyor; öyle bırakıyor ki paramparça ediyor.
Cemaate daha ziyade istihbarattan olanlar gitti. Bana da geldiler; 'Yurtdışında Milli Görüş ve Süleymancılara karşı beraber çalışalım' dediler, ama ben reddettim. Çünkü o adamlar sana inandığı için değil, seni kendi maksadına göre kullanmak için geliyor. Kullandıktan sonra da seni bir kenara bırakacaktır, kırıp dökecektir. Bu "derin devlet" dediğimiz büyük ölçüde bütün İslami gruplarla anlaşmalar içine girdi. Bu arada herhalde Fethullah Hoca ile anlaşacaklardı. Hoca şöyle konuşuyor: "Yurtdışında okulları kurmada devlet, istihbarat bana yardımcı oldu. Devlet yöneticileri ilgili devletlere referans verdi. Devlet yardımı olmazsa bu okulları kurmak mümkün değil."
Burada menfaatler karşılıklıdır. Her iki tarafın da maksadı ayrıdır. Tıpkı çetelerde olduğu gibi. Devlet önce bunları tetikçi olarak kullanmış. Fakat çeteler de sonra "Biraz da ben devletten yararlanayım" demiş, Devlet de İslami gruplara, "Devlete, Atatürk'e saygılı olun, biz de size yardımcı oluruz" demiştir. Bakın bazı İslami gruplara, 12 Eylül'den sonra birden palazlandılar. Acaba kendi güçleriyle mi palazlandılar? Hayır. Ama devlet zamanla bakıyor ki gruplar büyüyor. O zaman da paniğe kapılıyor ve engellemeye çalışıyor. Yani bu kasetler filan hepsi zaten ellerindeydi."
Milliyet – 26 Haziran 1999 Cumartesi
- 100. Sayıda Haksöz
- Fethullah Gülen Olayı ve İdare-i Maslahatçılığın Sefaleti
- Haksöz’ün Tanıklığı
- Yazılar Kimi Bağlar?
- 100 Sayının Hatırlattıkları
- Hedefe Kendi Yöntemlerimizle Varabiliriz
- Sahih İslam Anlayışının Oluşumuna Katkı
- Seyyid Cemaleddin ve Haksöz
- Daha İleriye
- Yaşlandıkça Gençleşen Haksöz'e
- Özgürlük Direnişini Adil Şahitlik ve Vahiy Ahlakıyla Sürdürmeliyiz
- Başarılar...
- Haksöz Dergisi Üzerine
- İzzetli Tavır
- Öğrenmeyi Öğrenmek -Ya da Bir Durum Değerlendirmesi-
- Aydınlık ve Dosdoğru Çizgi...
- "Haksöz" Eşliğinde, Kur'an'ın Aydınlığına Doğru
- Kutluyorum
- İnancın Sesi
- Kişileri Değil İlkeleri...
- Yolcu Yolunda Gerek -Ein Reisender Gehört auf Seinen Weg!..-
- Haksöz Adında Bir 'Köprü'
- Güleryüzlü Direnişlere
- Ümmet Bilinci...
- Diri Tutacak Ufuklar Açmak