Kuşatma Altındaki Yermük Kampı ve “Sessizliği Kırmak”
İki yıldan fazla bir süredir Beşşar Esed’e bağlı güçler tarafından kuşatma altında tutulan Şam’daki Yermük Mülteci Kampının Filistin ve Suriyeli sakinleri uluslararası kamuoyunun kayıtsızlığıyla birlikte hızlıca kötüleşen insani koşullardan şikâyetçiler.
Bilhassa Yermük’teki Filistinliler aralarında kendi hemşerilerinin de bulunduğu geleneksel olarak Filistin davasına verdikleri destekle tanınan aktivist ve eylemcilerin kamptakilerin bu müşkül hallerini görmezden gelmesinden dolayı hayal kırıklığı içinde.
“Uluslararası medya bize (Filistinlilere) karşı zaten adaletsiz davranıyordu ama en azından sosyal medya ve diğer yollarla İsrail’in savaş suçlarını ifşa ederek bize destek veren dünyanın çeşitli yerlerinden insanlar vardı.” diyor ismini vermek istemeyen Filistinli eski bir kamp sakini.
“Yermük’teki Filistinliler ise üç katmanlı bir sansürle karşı karşıya: Uluslararası medya, Filistin’i desteklediğini iddia eden gruplar ve çok nadir bizleri hatırlayan Filistinli yetkililer ile aktivistler.” diye de ekliyor.
“Kuşatmayı kırmak için, öncelikle onu saran sessizliği kırmak gerekiyor.”
Filistinli mülteciler, 170’ten fazla insanın susuzluktan, yetersiz beslenmeden ya da hastalıklardan öldüğü bildirilen kamptaki kuşatmayı protesto etmek için sokaklara çıktı.
2012 yılının Aralık ayından beri kuşatma altında olan Yermük Kampı gidecek başka bir yeri olmayan bugün itibariyle yaklaşık 18.000 kişiye ev sahipliği yapıyor. Daha öncesinde, Esed’e bağlı güçler kampı kuşatma altına almaya, altyapı tesislerini yıkmaya, Suriye iç savaşının bir diğer felaketi haline getirmeye başlamadan önce kampta tahmini 160.000 insan yaşıyordu.
Esed’in hâkimiyeti altındaki diğer bölgeler gibi Yermük’te de en küçük bir muhalefete dahi müsamaha gösterilmiyor. Ama Yermük’teki sorunu katmerleştiren şey Suriyeli ve Filistinlilere ev sahipliği yapan kampın içerisindeki farklı silahlı grupların farklı yerlere bağlı olması.
Yermük Kampındaki Belli Başlı Gruplar
Kampın içindeki kaynakların tanımladığına göre kampın içinde ve çevresinde faal gruplar var.
Bir tarafta;
- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi- Genel Komutanlık: Esed’in kamp içerisindeki temsilcileri olarak görülüyor.
- Fetih el-İntifada: daha önceleri Lübnan’da bulunan Esed yanlısı Filistinli mültecilerden oluşuyor. Askerî olarak Lübnan Hizbullahı militanları ve Suriyeli “Şebbiha” militanları ile koordineli hareket ettikleri bildiriliyor.
Diğer tarafta ise
- Aknaf Beytü’l Makdis: İhvan yanlısı Filistinlilerden oluşuyor.
- El Uhde el-Ömeriye: Sayıları çok fazla değil, Filistin Halk Kurtuluş Cephesinden ayrılan Filistinlilerden oluşuyor.
- Hamas ve Fetih Destekçileri: İki grup da herhangi bir resmi sıfatla temsil edilmiyor.
- Nusra Cephesi: El-Kaide’den ilham alan Filistinli ve Suriyelilerden oluşuyor.
- Ahraruş Şam: Daha çok “mutedil” ve el-Kaide ya da IŞİD’den uzak olarak görülen Suriyeli İslamcıları içeriyor.
- Özgür Suriye Ordusu: Seküler Suriyeliler, çoğu Esed’e bağlı düzenli ordudan ayrılmış kimseler.
Eleştirmenler Suriye ayaklanmasına siyasi destek veren Hamas’ı kamptaki destekçileri vasıtasıyla faaliyet göstermekle suçlarken Esed de Filistin hareketinin askerî kanadını Suriye’nin başka yerindeki isyancı savaşçıları eğitmekle suçluyor. Ama Hamas “Hareketimiz Suriye halkının yanındadır, onların meşru taleplerini destekler, bu herhangi bir (askerî) müdahalenin üzerimize vazife olduğu anlamına gelmez.” demeyi sürdürerek Suriye’ye askerî müdahalede bulunduğu iddialarını reddediyor.
Esed’e bağlı Suriyeliler ise bunun tam tersini iddia etmekte. “ (Esed’i destekleyen) Suriyeliler Hamas’ın ihanetini hiçbir zaman unutmayacak. Onlara İsrail’e karşı kullansınlar diye silah verdik ama onlar o silahları bize doğrulttular.” diyor Londra’da yaşayan Suriyeli gazeteci Raghad Gesen.
İnsani Kriz
Geçen yıl Uluslararası Af Örgütü Suriye hükümetini “açlığı sivillere karşı bir savaş silahı olarak kullanmak” ile suçladı; “Yermük kuşatmasının sivil halkın toplu cezalandırılması anlamına geldiğini” söyledi.
UNRWA (Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu) sözcüsü Chris Gunness geçtiğimiz günlerde yeniden konuyla alakalı yetkililerden sivil halka dönük insani yardım dağıtımının kolaylaştırılmasını talep etti. Ayrıca sözcüsü olduğu uluslararası kurumun 6 Aralık’tan beri insani yardım dağıtımındaki başarısızlığı karşısında derinden endişe duymaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.
Kampın içindeki resmi bir aktivist olan Mahmud Nasır kampta yaşanan su sorunu hakkında geçenlerde “Su kesintileri kamp sakinlerini etrafı çevrili alanlardan yaya olarak giderek az miktarda da olsa içme suyu bulmaya zorluyor ve kişisel temizlik gibi günlük ihtiyaçlar için uygun su kıtlığı hastalıkların yayılmasına yol açıyor; bilhassa çocuklar arasında…” şeklinde konuştu.
“Kuşatma aynı zamanda bazı kuruluşların kamptaki yiyecek yetersizliği konusunda iyileştirme sağlama için yaptığı zirai projeleri de etkiliyor.” diye ekliyor Filistin İnsan Hakları Birliği-Suriye’nin yaptığı habere konuşan Nasır.
Kuşatmanın kamp üzerindeki korkunç etkilerine rağmen Yermük sakinleri bununla başa çıkmanın bir yolunu buluyor. Esed karşıtı olmakla birlikte herhangi bir silahlı grupla irtibatı olmayan Suriyeli medya aktivisti Rami es-Seyyid “Elektrik kesildiğinden bu yana laptop ve telefonlarımızı elektrikli bisikletlerin dinamolarını çalıştırma suretiyle elde ettiğimiz enerjiyle şarj ediyoruz.” diyor.
“Kömürün üzerinde yemek pişiriyoruz ve ısınmak için mobilyalarımızı yakıyoruz.” diyor Seyyid. “Ama bu sonsuza kadar böyle devam etmeyecek. Gidebilenler ülkeyi terk etti, geri kalan bizler ise rejimin keskin nişancılarıyla, ilaç yokluğu ya da rejimin kara borsacıları tarafından fahiş fiyatla satılan yiyeceklerle uğraşmak zorundayız.”
Kamp Dışındaki Mültecilerin İçinde Bulunduğu Zor Koşullar
Kampı terk eden ve şu anda Şam’da yaşayan Filistinli mülteciler için de hayat şartları epey zor.
Kampı terk etmiş olan ve ikinci isminin yayınlanmasını istemeyen Filistinli aktivist Muhammed, “Sadece kampın içindekiler zarargörmüyor. Bizler (kamp dışındaki Filistinliler) için de hayat pahalılığı söz konusu ve kira ücretleri karşılanamaz derecede yüksek.” diyor.
Muhammed kampın içine bazı yiyeceklerin kaçakçılık yoluyla sokulduğunu ama bu gıda maddelerinin inanılmaz derecede şişirilmiş fiyatlarla satıldığını söylüyor. “Çevre bölgelerdeki Suriyeli tüccarlar kamp içindeki mevcut durumu daha fazla kâr elde etmek için istismar ediyor.” diyor Muhammed.
Muhammed kamptaki birçok Filistinlinin bu krize bir son vermek için tek bir yöntemde anlaşamayan kendi yönetimlerini suçladığını söylüyor ve devam ediyor:
“İnsanlar bir gün Filistin’deki gerçek evlerine dönmenin hayalini kurarlardı. Şimdi ise Avrupa gibi daha güvenli bir yere nasıl gidebileceğini düşünüyorlar.”
Sağır Eden Sessizlik
Birkaç insan hakları raporu bir yana, kuşatma büyük ölçüde fark edilmeksizin devam ediyor. Mother Jones’da yayınlanan bir makalesinde Shane Bauer’in yazdığı gibi “Suriye rejiminin kimyasal silah kullanması küresel çapta gündem olurken, açlık silahını çok daha yaygın bir şekilde kullandığı halde bu durum büyük ölçüde gözden kaçmış görünüyor.”
Filistinli yetkililer de bu sessizliğin suç ortaklarından.
“Bu krizi çarpıcı kılan şey birçok Filistinlinin bu felaket karşısındaki tepkisizliği. Karar alınmışçasına bir sessiz tepki durumu var ve Filistinlilerin bu parçasının katledilmesinin üstü örtülüyor.” diye yazıyor Huffington Post’ta Filistin asıllı Amerikan yorumcu Talal Alyan.
“Yermük kuşatması tek bir maddede özetlenebilir: Toplu cezalandırma eylemi. Birisi ya bu zalimane eyleme karşı çıkacak Gazze veya Yermük’te olmasına bakmaksızın ya da karşı çıkmayacak.” diye ekliyor.
Alyan’a göre “Esed hanedanı yaptığı propagandada Filistin fikrine yaslanıyor. Suriye dışındaki Filistinliler en azından kamuoyu önünde devamlı bir şekilde Suriye rejiminin Filistinlileri katlederken Filistin’i bir kalkan olarak kullanmasını reddedebilir.”
Alyan’ın bu görüşü diğer gözlemciler tarafından da paylaşılıyor.
Serbest zamanlı çalışan bir yazar ve gazeteci olan Ben Norton, Mondowiss.net internet adresinde yazdığı bir yazıda “Eleştirmenler Suriye rejiminin Yermük üzerindeki kuşatmasını meşrulaştırmaya çalışırken İsrail’in Gazze üzerindeki gayrimeşru kuşatmasını meşrulaştırma çabalarında kullanageldiği bahanelerin aynılarına sarıldığına dikkat çekiyor.” ifadelerini kullanıyor.
“İsrailli yetkililerin Hamas ve Gazze hakkındaki tezleri ile Esed’in Yermük’ün teröristlerin yuvası haline geldiği ve böylece teröristlerin kökünü kazımak için sivillerin yaşadığı bölgeleri bombalamanın, sivilleri aç bırakmanın meşru olduğu şeklindeki iddiaları benzerlik arz ediyor.” diye de ekliyor.
“Esed’in Suriye’nin çevresindeki diğer Arap ülkelerine benzemeyen bir şekilde kendi yönetimini meşru gösterme çabasında izlediği başlıca yollardan birisi Filistin halkına destek vermek. Yermük’teki birçok Filistinli, buna rağmen bu iddianın ne kadar mesnetsiz ve içinin boş olduğunu öğrendiler.”
Kamptaki kaynaklar durumun Filistinliler için daha az elverişli olduğunu doğruluyor.
Seyyid “Rejim, kamptaki Filistinlilerden (Esed’e) daha fazla sadakat göstermesini bekliyor. Bir Filistinli (rejimin bakış açısına göre) herhangi bir yanlış yaparsa cezası daha şiddetli oluyor.” diyor.
Middle East Eye / 29.01.2015 / Çev: Salih Orhan
- Hak Sözü Hakkıyla Haykırmak
- İran Darbesini Görmezden Gelip Suud Müdahalesini Görmemek!
- Yemen: İşgalci ve Temerrüdcülerin Kirli Savaş Alanı
- Umut ve Yeis Sarkacında Çözüm Süreci
- Çanakkale Ruhu: ‘Ümmetin Diriltilmesi İçin mi, Türklüğün Yüceltilmesi İçin mi?’
- “Seküler Durgunluğun” Çağrıştırdıkları
- Mısır’da Darbecilerin Zulümleri ve İhvan Üzerine
- Suriye Hapishanelerinde
- Kuşatma Altındaki Yermük Kampı ve “Sessizliği Kırmak”
- Sorumluluk Bilincinin Eyleme Yansıması
- Kadın-Erkek İlişkilerinde Ölçü ve Mahremiyet
- Eşcinselliğe Bir Bakış Denemesi
- İbn-i Arabî’nin Üslûbu
- Mutlaka Gerçekleştirilmesi Gerekenin Mutlaka Gerçekleştirileceği Gün
- Zordur Bilirim
- Kitaplık
- Temennî
- Gözyaşını Sakla