1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Kur’an Neslinin inşası

Kur’an Neslinin inşası

Ağustos 2008A+A-

Şehadetinin 42. Yılında Seyyid Kutrunu Rahmetle Anıyoruz

Seyyid Kutub’un gündemleştirdiği “Kur’an Neslini Yeniden İnşa Etmek” hedefi, İslam ümmetini yeniden ihya ve inşa sorumluluğunu hatırlatan “öze dönüş” ve “ıslah” projeleriyle paralellik arz eden bir konudur.

Yeniden Kur’an neslini inşa ve ümmeti yapılandırma hedefi, bizlere ibâdi sorumluluklar yüklemektedir. Çünkü bu konu hem ciddi bir özeleştiriyi hem geleceğimizi bugünden temellendirme ödevini gerekli kılmaktadır. Özeleştiri, dünden bugüne Müslümanların durum değerlendirmesiyle alakalıdır. Geleceğimizi bugünden temellendirme ödevi ise her Kur’an talebesinin ameli mükellefiyetidir.

Türkiye Müslümanları Seyyid Kutub’un düşünceleriyle ilgili ilk bilgileri ve idamıyla gerçekleşen 29 Ağustos 1966 tarihli şehâdet haberini Hilal dergisinden öğrendiler. Kutub’un şehâdetinden hemen sonra 1966 Eylül ayı içinde Cağaloğlu’ndaki MTTB Salonu’nda Sezai Karakoç ve Necip Fazıl Kısakürek’in de konuşmacı olarak katıldığı bir anma toplantısı düzenlenmişti. Bu yıl rahmetli Kutub’un şehâdetinin 42. yıldönümü. Onun idamına neden olan mesajındaki en önemli vurgulardan birisi de “Kur’an Neslini Yeniden İnşa” tespiti idi. Bu tespiti İslami hareketler ve cemaatler ne kadar kavrayabildi; somut olarak bilmiyoruz. Elimizde ciddi bir istatistik imkânı yok. Ama Kur’an-ı Kerim’in üçte ikisinin inzal olduğu Mekke dönemini sünnetullah ve Kur’an neslinin inşası bağlamında uzun asırlar sonra tekrar ciddiyetle gündemimize soktuğu için Kutub’a minnettarız. 2008 Ağustos ayındayız ve idamından 42 yıl sonra Seyyid Kutub’u bir kez daha rahmetle anıyoruz.

“Kur’an Neslini Yeniden İnşa Etmek” tespitini başta İhvan-ı Müslimin, Cemaat-i İslami, Hizbu’t Tahrir hareketlerinin, sosyal-siyasal dönüşüm kaygısı taşıyan Şii usuli yönelimlerin ve Kutub’un takipçisi olarak gösterilen oluşum ve cemaatlerin pek anlayabildiğini ifade edemeyiz. Çünkü bu konuyla ilgili söz konusu hareket ve oluşumların gündemleştirdikleri ne bir kitap veya makale yayınlanmış ne bir fikri etkinlik ve toplantı yapılmıştır. Konuyla ilgili önemli bir etkinlik 2001 yılında İstanbul’da Özgür-Der tarafından düzenlenen sempozyumla gerçekleştirilmiş, sempozyumda Mustafa İslamoğlu, Hamza Türkmen, Mehmet Pamak ve Metin Önal Mengüşoğlu’nun tebliğleri tartışılmıştı. Ancak 28 Şubat 1997 Askeri Darbesi’nin şokundan ve kendi iç kırılmalarından kurtulamayan Türkiye’deki tevhidi uyanış sürecinin taşıyıcılarının da konuyu yeterince gündemlerine alıp değerlendirebildikleri pek söylenemez. Oysa ümmetin yeniden ihyası ve inşası sorumluluğunu tazeleyerek gündeme taşıyan bu konu, “öze dönüş” çabalarıyla doğrudan alakalıdır.

Öncelikle “Kur’an Nesli” konusunun “Asım’ın Nesli”, “Hizmet Nesli”, “Diriliş Nesli” gibi projelerle karşılaştırıldığında ihya amaçlı herhangi bir model özlemi ve tasavvurundan farklı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Ayrıca “Kur’an Nesli” idealinin İslam’ı yaşamak ve yaşatmak isteyen Müslümanlar için “sivil İslam”, “siyasal İslam”, “folk İslam” veya “kültürel İslam” gibi kategorik tasnif ve tutumlardan farklılık taşıyıp taşımadığı aydınlatılmalıdır.

Müslümanlar fikri farklılıklar; coğrafi, bölgesel ve siyasi dağılımları ile de fiili kopukluklar yaşıyorlar. Bu farklılıklar ve kopukluklar gözetildiğinde, Kur’an’ın rehberliğinde ümmet nüvelerini fikri ve ameli ortak değerlerle yeniden yapılandırmak; ayrıca bu hedef doğrultusundaki çalışmaların istişari ve idari irtibatını sağlamak, ortak gaye ve kaygıları olan bu öbekler arasında diyalogu güçlendirmek kaçınılmaz bir gerekliliktir. Fıtri ve vahyi arayış, arınma ve mücadele cehdi içinde olan Müslümanlar, ne yazık ki temel eğitim ve tebliğ programları, ortak proje ve eylemleri için kuşatıcı bir diyalog ve istişare ortamı oluşturma konusunda yeterli ve sürdürülebilir örneklikler oluşturamamışlardır. Özgür-Der deneyimi bu çerçevede ortaya konulmuş önemli bir girişimdir. Kur’an temelli bir istişare ve hareket hedefini gözeten ve fikri, siyasi ve eğitimsel bir paylaşımı ve dayanışmayı ifade eden Özgür-Der, itikadi ve usuli ölçülere sahip diğer kardeş kuruluş ve öbeklerle de birlikteliğini yaygınlaştırma ve diyaloglarını derinleştirme çabasını sürdürmektedir.

“Kur’an Neslini Yeniden İnşa” hedefi, ciddi ve kapsamlı bir durum tespitini ve stratejik planlamayı gerekli kılıyor. En azından Türkiye sınırları içindeki tevhidi uyanış sürecinin, bir bilinç inşasının imkânlarını oluşturduğu söylenebilir. Bu imkânların değerini bilen, tevhidi birikimimizin gelişimini ve sosyalleşmesini İslam’ı yaşama ve yaşatma azmiyle tanıklaştırmaya çalışan insanlarımızla bu durum tespitini paylaşabileceğimiz, ortak ve temel doğrularımızı konuşabileceğimiz ve stratejik açılım bakımından bugünümüzü ve geleceğimizi planlayabileceğimiz daha geniş diyaloglara ve platformlara ihtiyaç duyulabilir. Tevhidi mücadele sürecimizin bizi ulaştırdığı en önemli proje, düşünce ve amelde Kur’an neslinin yeniden inşası projesidir. Seyyid Kutub, tespit olarak bu değerli tarihi ve stratejik çözümlemenin formül ifadelerini ortaya koymuş; ama Kur’an nesli hedefiyle ilgili bir proje geliştirme fırsatını bulamamıştır. Çünkü Kutub, bu tespitinin yer aldığı “Yoldaki İşaretler” kitabı yayınlandıktan sonra tutuklanmış ve peşinden idam edilmiştir.

Bugünün ve geleceğin tasarımı ile ilgili Kur’an neslinin inşa hedefini gündeme almak; hem bu konunun tevhidi mücadele sürecinden gelen Müslümanlara gereğince anlatılmasıyla, hem de bu kaygıyı taşıyan Müslümanların ve İslami öbeklerin irtibatlarının kurulması ve birçok engelin aşılmasıyla da alakalıdır. Bu açılımlar aynı stratejik tespit, merhaleci mücadele veya sünnetullah açısından ortak kaygılar taşıyan birimler arasında daha geniş veya yeni platformları da gerekli kılabilir. 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR