1. YAZARLAR

  2. Beytullah Emrah Önce

  3. Kendi Evlatlarını Kurban Eden Bir Düzen

Beytullah Emrah Önce

Yazarın Tüm Yazıları >

Kendi Evlatlarını Kurban Eden Bir Düzen

Mayıs 2007A+A-

Son birkaç yıldaki arkası karanlık cinayetlerde katillerin de birer kurban olması düşündürücüydü. Katillerdi; ellerine tutuşturulan silahları, niye sorusunun cevabını dahi düşünmeden can almak için kullanmışlardı. Kurbandılar; niye sorusunun cevabını düşünemeyecek kadar aptallaştırılmışlardı ve zihinsel yoksullarına kötülük tohumları saçanlara hizmet etmişlerdi. Kurşun sıkan eldiler ama hiçbir zaman düşünen akıl olamamışlardı.

Trabzon'daki Santa Maria Kilisesi'nde öldürülen Rahip Andrea Santaro'nun katili 16 yaşındaydı. Hayalet tabancayı nasıl temin ettiği açıklanamadı, tıpkı genç katilin cinayeti neden işlediğini açıklayamadığı gibi… Bir "Abi"den bahsedildi, kimliği anlaşıldı ve meçhul bırakıldı. Bir nevi "büyük birader" vakası vardı ama büyük biraderin kendisi ortada yoktu. Herkes "o" dedi, ama ona bir türlü dokunamadı. Onun dokunduğu genç bir hayat ise 16 yıl karanlığa ve ruhi bir bunalıma mahkûm oldu.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katili 16 yaşındaydı. Devletlû bir zat, cinayetin "milliyetçi duygularla" işlenmiş olabileceğini söylemişti ekranlarda. 16 yaşında, vaktini top peşinde koşturan ve sokaklarda boşa geçiren bir gencin beşeri bir ideoloji için kendini feda edebileceğini düşünmek aslında bir yanılgıydı ama katil öyle gösterilmek istendi; "vatansever bir kahraman". İdeolojiler bir düşünce biçimiydi ama insanlıktan hissesini kapmamış düşüncesizlikten bir kahraman çıkarmak, ancak büyük biradere yaraşırdı, o da gereğini yaptı.

Malatya'da bir vahşete kanlı imzalarını atanlar, Santaro ve Dink'in katilleriyle akrandı. Bu kez cinayetin "dini duygularla" işlenmiş olabileceğinden bahsediliyordu. İncil'e karşı çıkıp da Kur'an'ın mesajlarından bihaber bir gençliğin nasıl bir dini düşüncesi, nasıl bir dini duygusu olabilirdi sorusunu sormak ise akıllara gelmiyordu. Ama görünün o ki, bu olay da arkası karanlıkta kalan sorularla birlikte, birkaç kişinin "münferit" hareketi kalacak mahkeme kayıtlarında. Büyük birader ise bir kez daha hem kendisini göstermiş olacak "Ben hep buradayım!" diye, hem de sokaklarda gezinmeye devam edebilecek yeni "düşman" hedefler ve genç kurbanlar peşinde…

Silahların gölgesinde yaşattığı iktidarını koruyabilmek için ortama bir sürü küçük "büyük birader" salgılayan düzenin boğucu atmosferi kuşatıyor her yanı. Okullarda aptallaştırılan, resmi ideolojilerin kutsallarıyla donatılan, kitaptan, düşünceden, ahlâktan ve akletmekten bağları koparılan köksüz gençliğin öksüz düştüğü karanlığa karşı el ovuşturuluyor; çünkü kurtlar ancak akılsızlar sürüsünden kapabiliyor koyunlarını… Koyun olmayacaklarını bildikleri kuzuları ise sokak ortasında infaz ediyorlar; tıpkı 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı dokuzu yakın mesafeden sıkılmış 13 kurşunla katlettikleri gibi…

Saatli bomba gibi işleyen bu düzen, kendisine aleyhte söz edilmesini kanunlarla yasaklıyor. İdeolojisini sorgulatmıyor, sorgulayanları Dink cinayetinde, İLKAV ve Nokta dergisi vakalarında olduğu gibi derhal cezalandırmaya kalkışıyor. Asker ve sivillere ayrı işliyor hukuk. Herkesi "benim olanlar" ve "düşmanım olanlar" şeklinde akreditasyona tabi tutuyor. Hem başörtüsü yasaklanıyor, hem de yasağa karşı yürüyenler coplanıyor. Kızları okutmaktan bahsederken, binlerce kızları diri diri gömmek istiyor kamusal alana. "Düşman" dediklerini yok etmek için kendi evlatlarını gözünü kırpmadan kurban ediyor.

Bu kirli düzene karşı evlatlarımızı korumak zorundayız, ama bunu sadece bir eğitim meselesi gibi düşünmeyiniz. Elbette milli eğitimin çarklarında sıkışan zihinlerini İslam ile kurtarmak için her türlü çalışmaya devam edeceğiz ama asıl ve en önemlisi; onları kendi çarklarında ezmeye çalışanlara karşı tevhid, adalet ve özgürlük mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. "Bir bebekten katil yaratan karanlığı" sorgulamak ve o karanlığı İslam'ın aydınlığına kavuşturmak için gayret edeceğiz. Evlatlarımıza musallat olan karanlığı dağıtmadan, onları sadece eğitmekle kurtarabileceğini düşünenlere, düzenin kendisine kurban olmayanı kurban aldığını hatırlatmak isteriz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR