1. YAZARLAR

  2. Gülsüm Peker Alpay

  3. Kadının Sosyal Hayata Katılımı

Gülsüm Peker Alpay

Yazarın Tüm Yazıları >

Kadının Sosyal Hayata Katılımı

Nisan 1994A+A-

M.Ü. İlahiyat Fakültesi'nde İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından Şubat ayı içinde tartışmalı bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumun konusu "İslam Toplumunda Kadının Sosyal Hayata Katılımı" idi.

Açılış konuşmasını İSAV Başkanı Prof.Dr. Ali Özek'in yaptığı toplantı dört oturumda gerçekleşti. Ali Özek açılış konuşmasında "Kadının belli sınır ve çerçevede okuma-öğrenme, çalışma, mülk edinme, seyahat etme, savaşma, yönetici olma hakkı vardır. Bu hakların sınırlarında İslam alimleri farklı yorumlar yapmıştır. Sıkıntı bu alimlerin yorumlarındadır. İslam kadını kendine ait meseleleri erkeğe bırakarak hata etmiştir. Ölçümüz Allah'ın kitabı Kur'an ve Rasulullah'ın sünnetidir. Ulemanın yorumları şartlara göre yeniden gözden geçirilmeli, İslam ümmetinin yolu açılmalıdır" dedi.

"Kur'an'a göre kadın hakları" başlıklı tebliğinde Özek yaratılıştaki bazı farklılıklar dışında kadın ve erkeğin eşit olduğunu, yeme içme, barınmada, hak ve adalette, ibadet ve mükellefiyette, hürriyette, Kur'an'ın kadın ve erkeğe hitab etmesinde eşit olan kadın ve erkeğin yaratılış sebebinin Allah'a kulluk olduğunu söyledi. Asr-ı saadette kadınların camiye, çarşıya, pazara gittiğini, alış veriş yaptığını erkeklerle savaşa katıldığını, ayrıca bazı kaynaklarda peygamberin kadına kamu görevi Hz. Ömer'in ise belediye başkanlığı ya da vergi memurluğu gibi görevler verdiğini belirtti.

Müzakereci Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Özek'in tebliğinde bulunan fakat dinleyicilere sunmadığı "Kadının doğru yetiştirilmesi sonucunda yönetici olabilmesi" meselesini gündeme getirdi. Yine Özek'in tebliğinde yer alan kadın için en iyi mesleğin İlkokul öğretmenliği, en iyi eğitim yerinin evi olduğu meselesini belirterek Özek'in çelişkilerini ortaya koydu.

Prof. Dr. Ali Toksan "Hz. Peygamber devrinde Kadın" konulu konuşmasında kadının eğitim öğretimi hak değil yükümlülüktür dedikten sonra kadınların dışarı çıkmalarına ibadet için, kılık kıyafet uygun olduktan sonra çarşı pazara alış veriş için ve tuvalet ihtiyacını giderme için izin verilmiştir dedi. Böyle önemli (!) izinlerin gündeme getirilip tartışılmasıyla kadınlara hak mı verildiği, yoksa hakaret mi edildiği dinleyiciler tarafından anlaşılamadı.

Prof. Dr. İbrahim Canan "Hz. Peygamber'in Harem'i Saadetteki İş Atölyesi" konulu konuşmasında peygamber zamanında kadının çalışıp çalışmaması gibi bir problemin olmadığını, kadınların zaten, polis, zabıta hizmetçi, sütanne, doktor, hemşire, fetva veren, sünnetçi, cihad eden, düğünlerde şarkı söyleyen, terzi, ticaret işleri ve deri işlemeciliği gibi görevlerde çalıştıklarını söyledi ve Hz. Zeynep'in Harem-i saadette deri atölyesinin olduğunu ifade etti.

Rasulullah (s) döneminde sosyal hayata bu kadar aktif katılan kadın hakkında bugün 14 asır sonra kadın sosyal hayata katılır mı, katılmaz mı tartışmalarının olması aradaki sürecin ne yönde işlediğini bizlere açıkça gösteriyor. Tarih boyunca peygamberi sünnet konusunda hassasiyet gösterdiğini ifade eden müslümanlar kadını, bu hassasiyetlerinden istisna etmiş olmalılar ki Rasulullah dönemindeki kadın ile tarih içindeki kadın etkinliği bu derece farklılık arz ediyor.

"İslam'da kadının çalışma şartları" konulu tebliği Doç. Dr. Mustafa Baktır sundu. Kur'an'da erkeklerin kadınlara göre bir derece daha üstün tutulduğunu, kadınların, erkekleri taklit etmeye kalkmamaları gerektiğini belirtti. Kadın çalışırken tesettüre riayet etmeli, ihtilaftan kaçınmalı, kocasının izni olmalı, meşru ve fıtrata uygun işte çalışmalı evini ve çocuğunu ihmal etmemeli diyerek teoride kadının çalışacağını ifade etmesine rağmen pratikte bunu imkansızlaşırdı.

Toplantıya müzakereci olarak katılan Doç. Dr. Yunus Vehbi Yavuz kendinden önceki tebliğcinin kadının toplumsal hayata katılımına engel olarak gösterdiği ayetleri farklı bir açıyla değerlendirdi. Günün sosyal şartlarına göre kadının dışarıda da çalışabileceğini, ev işlerinde örfe göre işbölümü yapılması gerektiğini söyledi. Cihad, emri bil maruf, nehyi anil münker, mal harcama ile ilgili ayetlerle sadece erkeklerin değil, kadınların da sorumlu tutulduğunu belirtti. Ayrıca güvenlik prensibi esas alındığında kadının seyahati 90 km. ile sınırlı kalmayıp istediği yere gidebileceğini, eğer yol güvenli değilse kadınla erkeğin durumunun aynı olduğunu ifade etti.

"Kadının çalışmasının sosyo-ekonomik gelişimi" konulu tebliği Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu sundu. Tebliğinde batıda sanayileşme ile kadının çalışma hayatına katılımının arttığını ifade etti. "Türkiye'de kadının çalışma hayatına katılımı normal seyrin dışındadır, Türkiye'de kadınların çoğu kırsal kesimde çalışmaktadır" dedi.

Müzakereci Prof. Dr. Erol Zeytinoğlu ise, el emeğinden makineli üretime geçildikçe kadının çalışma hayatına, sosyal ve ekonomik olaylara katıldığını söyledi. "Kadının ekonomik faaliyetlere katılımı meşrudur. Ancak kadının bazı görevleri vardır. İslam kadına direk olarak ekonomiyi yasaklamıyorsa da en direk olarak bunu yasaklıyor. Çünkü kadın kocasına itaat ettiğinde cennetin istediği kapısından girebilme mükafatıyla karşılaşıyor. Ya verilen mükafatı ya da çalışma hayatını seçecektir" diyen Tabakoğlu'nun İslam'ın kadını çalışma hayatından kesin olarak uzaklaştırmış olduğu izlenimini taşıdığı anlaşılıyor.

Doç. Dr. Nurettin Kaldırımcı "İktisadi Organizasyonlarda Kadının İşgücünün Verimliliği" konulu tebliğinde çalışan evli kadınların sorunlarına değinerek, kadınların çalıştıkları yer ile evleri arasında kaldığını, aileyi mi, işi mi önceleyeceği konusunda çatışmaya girdiklerini söyledi. Zamanla kadınların kendi dünyasından, evinden, işinden mutluluğundan, hatta inançların tavizler verebileceğini belirtti.

İslam toplumunda kadının sosyal hayata katılım adlı toplantının tek kadın konuşmacısı Prof. Dr. Necla Pur her türlü sosyal güvenceden yoksun, ücretsiz olarak, eşine, çocuğuna yardım eden, tarlada aile işçisi olarak çalışan kadınlardan bahsetti. Çalışan evli kadınları da iş sorunlarıyla aile sorunlarını dengelemeye çalışan, bu dengeyi korumak için gerektiğinde kendinden fedakarlıkta bulunan bir cambaza benzetti.

Doç. Dr. Abdülaziz Bayındır "Günümüzde Ailede Meydana Gelen İhtilaflar ve Sebepleri" konulu tebliğinde kadının çalışma hayatındaki yeri tartışmalarında kapitalist anlayışın izleri görüldüğünü ifade etti. Başkasının emri altında çalışan kadının kadınlığından bir şeyler kaybedeceğini, aynı işte çalışan kadın ve erkeğin eşit ücret almasının verimi artırıcı olmadığı görüşünde olduğunu söyledi. "Ama bir erkek işinden evine gittiğinde yorgun olmayan bir kadın, hazır sıcak çorba bulunca erkeğin işgücü veriminin iki katına çıkacağı neden düşünülmüyor?" diye sordu. Bu ifadenin sonra "kadının varlık sebebi, erkeğin işgücü verimini arttırmak mı" sorusu akla geliyordu.

Prof. Dr. Hamza Aktan'ın "İslam'a göre kadının sosyal aktivitesi" konulu tebliğinde, "İslam'a batıdan feminist görüşler girmiş ve tartışmasız kabul edilmiş, hatta savunulmaya başlanmıştır. Sistemden kaynaklanan yanlış uygulamalarla, sistemi kavrayamayan yanlış davranışlarla kadın haksızlıklara uğratılmıştır." diyerek dikkat çekici bir sistem eleştirisinde bulundu. İslam hukukunda ise kadın hakları ile ilgili bir denge bulunduğunu belirtti.

Toplantıda son tebliğci olarak konuşan Hayrettin Karaman "Günümüzde çalışan Müslüman Kadının Problemleri" konusunda bir tebliğ sundu. "Kadının çalışması tartışılamaz. Hz. Peygamber'den bugüne kadın zaten çalışmıştır. Ancak kadın hangi şartlarda çalışır diye düşünülmelidir" diyen Karaman : "Kadının yeri evidirin kitap ve sünnette delili nedir?" diye sordu. Hz. Ali dışarıda ki işlerle, Hz. Fatma da ev içi işlerle ilgilenmesi noktasındaki işbölümü sadece o aileyi ilgilendiren bir tavsiyedir. Kadının yeri nerde bulunması gerekiyorsa orasıdır. Kadının ev işleriyle ilgili görevleri bilinen ve benimsenen örfe göre belirlenir. Örf değiştiğinde erkek evde çocuk bakarken kadın da dışarıda çalışabilir" dedi. Ayrıca sorulan bir soru üzerine örf ve adetin farklı olduğunu, zulüm üzerine kurulmuş toplumsal adetlerin uygulamalara meşruluk kazandırmada baz alınamayacağından bahsetti.

Toplantı asr suresinin okunmasıyla son buldu.

Son yıllarda İslam'da kadın konusuna artan ilgi nedeniyle çeşitli toplantılar düzenleniyor. Değişik konular gündeme getirilip tartışılıyor. Belli noktalarda faydası olan bu toplantıların, insanların kafasındaki soru işaretlerini tam anlamıyla giderdiği söylenemez. İslam toplumunda kadının toplumsal hayata katılımı gibi çok geniş bir alanı kapsayan konu, bu toplantıda tüm yönleriyle ele alınamadı. Kadının toplumsal hayata katılımı genelde ekonomik bakımdan değerlendirildi. Mesele, kadın çalışır mı, çalışmaz mı; kocasının izni olmalı mı, olmamalı mı gibi konular çerçevesinde ele alınıp tartışıldı. Günümüzdeki sorunlara ışık tutacak perspektiflerin sunulması yerine, çoğunlukla tarihten ve alimlerin görüşlerinden alıntılar yapılarak fıkhi temellendirme gayretleri gözlendi.

Peygamber döneminden sonra kadınların çoğunlukla aleyhine işleyen süreci sorgulama ve tekrar ilk dönem uygulamalarını gündeme getirme açısından bu tür tartışmaların faydası olduğu bir gerçektir. Temennimiz bu alandaki olumlu adımların atılması ve peygamber döneminde başlayan iyileştirme, kadının onurunu iade, onu İslam'a ve hayata kazandırma gayretlerinin İslam adına engellenmemesidir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR