1. YAZARLAR

  2. Mehmet Serdar

  3. "İzlenim" Dergisinin Ölçüsü Ne?

"İzlenim" Dergisinin Ölçüsü Ne?

Nisan 1994A+A-

Aylık İzlenim dergisi 5 Mart 1994 tarihinde yayınlanan sayısıyla haftalık olarak çıkmaya başladı. Henüz ciddi bir günlük gazeteye sahip olmayan İslami çevreler daha ziyade gayretlerini "haftalık İslami dergi" konusunda yoğunlaştırıyorlar.

İzlenim derginin yayın kadrosu hemen hemen aynı isimlerden oluşuyor, ama tabii haftalık bir dergi çıkarmanın malum keyfiyeti elbette daha geniş bir teknik kadroyu gerekli kılmış. Bu durum birinci sayının baş yazısında da belirtilmekte.

Haftalık bir dergi ve günlük bir (ya da -neden olmasın- birçok) gazete, tabii ki müslümanların seslerini toplum içinde duyurmaları, varlıklarını daha güçlü ve net bir biçimde ortaya koymaları ve bulundukları durumu aşmaları açısından gerekli olan ve desteklenmesi gereken bir girişim. Buraya kadar hiç bir müslümanın aksini iddia etmesi herhalde pek beklenemez. Zaten İzlenim dergisi de bu atılımını bir "kendini aşma" olayı olarak nitelemekte. Katılıyoruz. Gerçekten dergi kendini teknik açıdan oldukça aşmış durumda. Fakat çekincelerimiz buradan sonra başlamakta. Mesela birinci sayının başyazısında "bundan sonra çıkacak dergiler yalnızca onun gibi veya ondan daha kaliteli olabilme şansına sahip" gibi temenni olarak algılamak istediğimiz bir tabir kullanılmış. Doğrusu hayırlarda yarışmak ve daha iyiye ulaşmak her müslümanın arzu edeceği bir durum. Fakat derginin ilerleyen sayfaları ve sayılarında gözümüze çarpanlar bizde daha çok müslümanlar arası bir serbest piyasa rekabeti arzulanıyormuş kaygısı uyandırdı. Zira derginin kağıt, baskı, sayfa sayısı ve dizaynı ilk bakışta haftalık Tempo dergisinin ilk yıllarında çıkan sayıları ile bir aynilik göstermekte. Kapak ve iç başlıklar, yazıların üslubu, konuların iç düzenlemesi, hatta yazarların köşe başlıkları ise Nokta dergisinin sanki bir taklidi izlenimini vermekte.

Tabii herkesin dergisini nasıl yayınlayacağı kendi bileceği bir iş, ama teknik ve görüntü açısından da olsa bunca yıldır İslami bir söylem geliştirmeye çalışanların, "Batı taklitçilerinin taklitçiliği"ni yapmaları doğrusu bize pek hoş görünmedi. Hiç olmazsa başlıkları ve yazı üslubunu bu kadar aynileştirmeyebilirlerdi kanımızca.

Biz İslam'ı İslam olarak alıyoruz. Onu kimsenin ölçülerine göre beğendirme çabamız olmadığı gibi demokrasi, sivil toplum ve kapitalizm gibi gayri İslami söylemleri de İslam'a payanda yapmaya hakkımız yoktur. Fakat gerek İzlenim dergisinin bu bahsettiğimiz üslubu ve gerekse -üsluptan daha da çok rahatsız edici olan- reklamların "kapitalist" özellikleri bu derginin en çok rahatsız edici yönünü oluşturuyor. Tabii baştan kabul etmek gerekir. Bu kağıt ve baskı kalitesinde dergi çıkarmanın en iyi yolu reklamdır. Fakat insaf edin, hiç olmazsa biraz daha tutarlı olun da ikinci sayıdaki Afet Ilgaz'la yapılan "Örtü Güzelleştiriyor" başlıklı röportajın hemen önüne, sanki "siz aldırmayın onun dediğine" dercesine "X Leather Club" reklamı almayın. Hadi aldınız bari, hiç olmazsa başı açık şuh kızları koymayın. Bir şey değil, röportaj yaptığınız kişiyi mahcup ediyorsunuz. Şaka bir yana biz İslami söylemle, böylesine tüketimci anlayışa sahip bir söylemi yan yana kabul edemiyoruz. Sermaye olmadan bir şeyler yapmanın zorluğunu biz de biliyoruz, ama kapitalizme geçit vermeden de bir şeyler yapılabilir. Unutulmamalı ki bu ümmetin ilk fitnesi hem Medine, hem Küfe, hem Mısır'da ayrı ayrı mermer saraylar yaptıranlar yüzünden çıktı. Kimsenin müslümanları zengin-fakir ayırımına itmeye hakkı yoktur.

Son olarak Ali Bulaç, İ. Süreyya Sırma, H. Karaman gibi yazarların -ki F. Koru atlanamaz ve hepsi de okunmalı demeye ayrıca gerek yok- dergide geliştirdikleri söylemle derginin söyleminin çelişkisini de belirtmek lazım. Mesela Ali Bulaç birinci sayıdaki -kısmen katıldığımız- yazısında soruyor: İslam'ın modernizme cevabı nedir? Biz de dergi yöneticilerine soruyoruz, hiç olmazsa yazarlarınızla ters düşmeden cevap verin; sizin modern dünyaya cevabınız "X Leather Club" müdür?

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR