İşgalcilerin Irak’taki İmha Yöntemlerine Karşı Uluslararası Çağrı
Irak halkı, Amerikan işgaline karşı her yolla direniyor. Bir tıbbi inceleme dergisi olan "The Lancet" gibi kaynaklara göre savaşın başlamasından bu yana yüz binden fazla Iraklı öldürüldü. Kısa bir süre önce şehit şehir Felluce'ye karşı girişilen saldırıda insan kıyımı doruğa ulaştı. Bu açıkça bir katliamdır, Amerika'nın sebep olduğu yeni bir Hiroşima'dır.
İşgalin bu sistematik terörüne rağmen Irak halkı, kararlı direnişinden vazgeçmiyor. İşgalciler, er ya da geç yenilecek ve defolacaklardır. Onurları ve özgürlükleri için savaşanlar tarihte hep haklı çıkmışlardır. Irak direnişi, her halkın kapısını çalarak, insanlığın kaderine dair sorusunu yükseltiyor. Bir seçim yapmaya zorluyor: Amerikan imparatorluğuna boyun eğmek ya da başkaldırmak.
On iki yıl süren ambargoyla zaten açlık çeken bir halkı iyice ezmek için işgalciler, birliklerini artırdılar, savaşlarını yoğunlaştırdılar, yalanlarını şişirdikçe şişirdiler. Bu cehennem gibi yerde, cesetlerle kaplanmış bu çölde, emperyalist işgalciler, "demokrasi" dedikleri şeyi inşa etmek istiyorlar. 30 Ocak'ta seçim çağrısı yapıyorlar. Son yirmi yılını CIA'ya hizmetle geçirmiş kuklaları Allavi bu işi ifa için görevlendirildi.
Bu, işgalciler için bir ölüm kalım meselesidir. Gerçekleştirmek zorundalar. Eğer halkın çoğunluğu, direnişin çağrısını izler ve seçim maskaralığının yanlış olduğunu kanıtlarsa, sömürgecilerin son silahları da ellerinden alınmış olacak. Eğer siyasi bir hezimetten sonra bir de askeri bir hezimet yaşamak istemiyorlarsa, geriye tek bir seçenekleri kalıyor: Çekilmek. O yüzden seçimler, hayati önem taşıyor. O yüzden işgalciler dünya kamuoyunu, oyların sayımının usulüne uygun, şeffaf ve demokratik olacağına ikna etmek için ellerindeki bütün imkanları kullanıyorlar.
Oysa yalan söylüyorlar. İşgal koşullarında, seçimlerin demokratik olması mümkün değildir. Ülkenin bütün bölgeleri her gün bombalanmaktayken, Allavi'ninki gibi gayri meşru bir rejimin, adil ve meşru bir seçim gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Irakta, sömürgeci, kirli bir savaş yok sadece; aynı zamanda seçimler yoluyla bir nebze güvenilirlik elde etmeye çalışan askeri bir diktatörlük var. Bu gerçek söylenmeli, sahtekarlık açığa çıkmalıdır.
Vahşiliğiyle ün salmış Guantanamo'dakine benzer kamplarda tutulan ve önemli bir kısmı kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan kimliği açıklanmamış on binlerce savaş esiri, seçim sandığına gidemeyecek. Bu korkunç toplama kamplarında en kutsal ve temel insan hakları ihlal ediliyor. Bazı kaynaklara göre bu tutsakların sayısı seksen bini aşıyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en yüksek rakam. Onların on bin kadarından hiçbir bilgi alınamıyor. Latin Amerika askeri rejimlerindekine benzer bir şekilde, orada tamamen ortadan kayboldular. Aileleri de dahil olmam üzere hiç kimse akıbetlerini bilmiyor. Bu işkence ve kaybetme usulü, ABD'nin Bağdat'taki Büyükelçisi John Negroponte'nin gözetimi altında gelişti. O, Reagan dönemi boyunca Orta Amerika'daki devrimcilerin yok edilmesinden sorumlu kişidir aynı zamanda.
Bunun en bilinen örneklerinden biri de Irak Vatansever İttifakı (Iraqi Patriotic Alliance-IPA) lideri Abdulcabbar el-Kubeysi'dir. 3 Eylül 2004'te işgalciler tarafından Bağdat'ta kaçırıldı ve o tarihten beri kayıp. ABD ordusu, Kızılhaç'a bile herhangi bir bilgi vermiş değil. el-Kubeysi, ABD'nin yok etmek istediği, Irak halkının direnişinin sembol isimlerinden biriydi.
Bu işkence ve imha kamplarını Birleşmiş Milletler'in ziyaret etmesine bile izin verilmemesi ve sessizlik duvarının aşılamaması inanılır gibi değil.
Biz bütün demokratik ve anti emperyalist güçleri, sadece işgal güçlerinin derhal çekilmeleri için değil, aynı zamanda Anglo-Amerikan yok etme yöntemlerine karşı da seferber olmaya (harekete geçmeye) çağırıyoruz. Savaş esirlerinin, uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınan kişisel dokunulmazlık haklarına saygı duyulmalı ve onların karşılaştıkları insanlık dışı muamelelere derhal son verilmelidir. Bilhassa kadınlar, çocuklar ve yaşlılar serbest bırakılmalıdır. Biz ortadan kaybolan binlerce insanın nerede olduklarını bilmek istiyoruz. Biz, bağımsız uluslar arası bir komisyon oluşturularak Irak'taki düzinelerce Guantanamo tipi toplama kampının denetlenmesi çağrısında bulunuyoruz.
Sonuç olarak biz, savaşan bir güç olarak direnişin tanınması için çaba sarf ediyoruz. Asıl terör işgaldir, direniş değil.
İtalya-Almanya-Danimarka-Avusturya-Norveç-Polonya-Macaristan Özgür Irak Komiteleri/
Irak Direnişiyle Dayanışma Konferansı-Fransa/
Küreselleşme Karşıtı Direniş-Rusya/
Özgür-Der-Türkiye
- Daha Fazla Duyarlılık
- Irak’ta Seçimler ve İşgalcilerin Açmazı
- Türkiyelilik / Türkiye Milleti Tartışması ve Yeni Ulusçuluk
- Türkiye’nin AB İçinde ya da Dışında Olmasının Anlamı
- AB-Türkiye Arasında Müslümanlar ve İslam
- Kimin Dini Kimin Elinden Gidiyor?
- Alevi Kimliği Tartışmaları
- Yeni Ulusal Kimlikler İnşa Edilirken
- Sadreddin Yüksel Vefat Etti
- Âlimin ölümü, âlemin ölümü...
- Filistin Seçimleri İşgal Gerçekliğini Örtüyor mu?
- İşgal Altında Demokratik Seçimler!
- Savaş Karşıtı Hareket: Filistin Sorununun Merkeziliği
- Mısır’da, Filistinlilerle Dayanışma Etkinliği: Refah Yürüyüşü
- Kıyıdakiler ve Adadakiler
- Bir Nezir Şekli Olarak Deprem
- İhaleler, Yolsuzluklar ve Silahlı Kuvvetler
- Ceza ve İnfaz Sistemi Üzerine Bir Önsöz
- ABD-İran İlişkilerinin Seyri ve Saldırı Senaryoları
- Ekonomik Kıyamet Düşündüğünüzden Daha Erken Gelebilir
- İşgalcilerin Irak’taki İmha Yöntemlerine Karşı Uluslararası Çağrı
- Iraklı Sünni Direnişinin Farklı Veçheleri
- Irak’ta Direnişçi Örgütler
- İslami Akılcılığın Islahattaki Rolü: Mutezile Örneği
- Birinci Sûr’la Başlayacak Büyük Kıyamet Sahnesindeki Olaylar