İran Seçimlerinde Taraflar
Mart'ta yapılması kararlaştırılan seçimlerde, Tahran'da analiz ve beklentilerin çoğu, parlamentonun terkibinin geçen 4 senekinden çok daha fazla farklılaşacağını vurguluyor, İran'daki siyasi gelişmeleri takip edenler, Rafsancani'nin başkanlığının son senelerinde belirginleşen siyasi açılma ve istikrar havasının yeni parlamentonun oluşumuna etki edeceğini tahmin ediyorlar.
İran Parlamentosu (İslami Şura Meclisi)'na girmesi ya da ona hakim rengi vermesi beklenen siyasi güçlere bir göz atmak için 1979'da Şah'ın monarşik rejiminin devrilmesinden ve imam Humeyni önderliğinde İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra parlamentoya İran'ın geçmekte olduğu duruma göre değişen-farklılaşan bir çok siyasi akımın hakim olduğunu hatırlamak gerekir. İslami ve liberal güçler meclisin 1. devresi olan dönemde (80-84) etkinliği paylaştılar. 84-88 arası süren ikinci parlamento döneminde Tahran'daki Mücahid Alimler Birliği önderliğindeki İslami akım sandalyelerinin çoğunu kazandı. Bu dönemde liberaller ve teknokratlar siyasi hayatta güçlerini tamamen yitirdiler. Bu ise yönelişlerde ve düşüncelerde liberal güçlerle halk-ulema arasında meydana gelen çelişki nedeniyleydi. İran'a karşı Batı düşmanlığının yükselişi, yaşanılan savaş ve liberallerin İslam Devrimi'ne savaş açan Saddam rejiminin tecavüzkar tutumuna seyirci kalan ya da taraf olmaktan çekinen tavırları tüm bunlara yardımcı oldu.
Ancak 1987 senesinde Rafsancani'nin önderlik ettiği ılımlı çizgiye 3. Dönem boyunca parlamento başkanlık yapan Mehdi Kerrubi liderliğindeki radikal kanadın itirazı sonucu Mücahid Alimler Birliği'nin fiili olarak ikiye ayrılması parlamento içindeki duruma hemen yansıdı. Radikal kanat 3. Parlamento dönemi olan 88-92'de sandalyelerin çoğunu kazanırken, ılımlı kanat ise 92-96 döneminde büyük bir başarı kazandı. Hatta radikal kanada öldürücü darbeyi vurdu denebilir. Radikallerin büyük yenilgisinin bir sonucu olarak Kerrubi, geçen seneden beri İranlı seçmeni dolaylı üsluplarla seçime katılmamaya iknaya çalıştı. Radikal kesimin ifadesine göre (Rafsancani yanlılarına atfedilen bir terim olarak) sağ kanat diğer güçlere siyasi rollerini gerçekleştirmede hiçbir alan bırakmayacak kadar ülkedeki iktidar noktalarının tümüne egemendi.
Bu iki akımın birbirinden uzaklaşmasının bir uzantısı olarak Mehdi Kerrubi geçen Ocak ayında kendisinin liderliğini yaptığı Mücahid Alimler Birliği'nin belirlenen listelerde 5. parlamento seçimlerine katılmayacağını açıkladı. Kerrubi, bunun nedeninin açıklanmasında herhangi bir maslahat görmediğini vurgulamakla yetinerek seçimlere iştirak etmeme sebeplerini açıklamayı reddetti.
Siyasal rekabet ortamının olmadığı bir siyasi arena, Rafsancani akımını zor duruma sokabilirdi. Fakat en sağından en soluna kadar İran'ın tüm siyasi sahnesini çalkalayan büyük olay, 16'lar Grubu olarak bilinen grubun Ocak ayının 17'sinde siyasi varlığını ilan etmesiyle gündeme geldi.
İran basınında Rafsancani'ye yakın olan 16'lar Grubu tarafından partisel faaliyetin faydası etrafındaki sıcak tartışmalar, diyaloglar ışığında bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride adı "Yeniden İmar ve inşa Kadroları" olan yeni bir siyasi oluşumun kurulduğu belirtiliyordu. Birinci bildirisinde bu grup, İslam'ın izzeti, inşanın devamı, İran'ın imarı" sloganı altında Rafsancani'nin politikasına ve İmam Hamaney'in İslam Devrimi önderliğine tâbi olduklarını, gelecek parlamentoya üye olmalarının gerekliliğine inanan ve ona layık olan kadroların aday gösterilmesine olan azimlerini belirttiler. Daha sonra 16'lar Grubu ya da "ılımlı çizgi" olarak bilinecek olan yeni siyasi oluşumun kuruluşu, Rafsancani yanlısı olan "Din Alimleri Birliği" de dahil olmak üzere tüm hizipleri, İran toplumunun çeşitli kesimlerinin, özellikle de öğrenciler, işçiler, gençler ve bir çok kadın kuruluşlarının desteğini kazanmaya başlayan bu grubu meydana getiren yeni havaya uygun olarak bir defa daha hesaplarını gözden geçirmeye itti. Rafsancani yanlısı olan parlamenter ve bakanların son haftalardaki somut başarısı karşısında Mücahid Alimler Birliği'nin geleneksel kanadı ve onun en tanınmış simaları İmam Sadık Üniversitesi Rektörü Mehdevi Kinni ile Parlamento Başkanı Natık Nuri, yakın bir gelecekte Yeniden İnşa ve İmar Grubu'nun parlamentodaki hakim güçlere meydan okuması ihtimaline karşı durabilmek için epey çaba harcadı.
Bir çok mana taşıyan bir hamleyle 280 milletvekilinden 150'sİnin imzasını toplayabilen Alimler Birliği bir bildiri yayınladı. Yayınladıkları bu bildiride 16'lar Grubu'nun, seçim kanununun seçimlere girmelerini yasakladığı yürütme gücüne dahil olanlar kapsamına girdiğinden bu grubun seçimlere katılmasının gayri meşru olduğunu öne sürdü. Fakat siyasi faaliyetlerini sürdürmeye kararlı olan bu grup kanunun bu şekilde yorumlanmasını reddetti. Burada Ocak ayının 17'sinde yayınlanan ilk bildirideki 16 şahsın hükümetteki resmi sıfatlarıyla değil, şahsi isimleriyle yer aldıklarını savundu. Geçen ay bu grup, gerçekleştirmeyi amaçladığı siyasi faaliyetlerinin parlamentoyu zayıflatacak mahiyette olduğu iddiasının açıklığa kavuşturulmasını isteyen bir mektubu Devrim'in önderi imam Ali Hamaney'e yolladıklarında onun sınırlı bir desteğini de elde etmeyi başardılar. Ali Hamaney mektuba, bu grubun yayınladığı bildirilerde parlamentoyu zaafa uğratma yorumunu çağrıştıracak bir şey görmediğini belirterek cevap verdi. Fakat Devrim'in lideri, bu grubun bildirisine imza atanları uyararak İslami Şura Meclisi'ne manevi zarar sayılabilecek her-şeyden kaçınmalarının gerekliliğine dikkat çekti.
Tahran'daki gözlemciler İmam Hamaney'in bu cevabını kendi açısından önümüzdeki dönemde siyasi faaliyetlerini sürdürmek için yeterli bir destek olarak gören kadrolara sınırlı ve hesaplı bir destek olarak yorumladılar. Özellikle de İran'ın en yüksek kanuni mercii olan ve İranlı hukukçu ve fukahadan seçilmiş 12 kişiden oluşan Anayasayı Koruma Meclisi'nin onayını almayı başardıktan sonra bu meclis, 16'lar Grubu'nun siyasi faaliyetlerini 96 Şubatı'nın 15'inde meşru faaliyetler olarak tanımladı ve anayasayı ihlal etmediğini söyledi. 16'lar Grubu'nun çıkardığı gürültü, çeşitli politik güçlerin karşı karşıya olduğu ve kabullenmek zorunda kaldığı bu yeni vakıa karşısında sükunete dönüştü. Alimler Birliği'nde temsil olunan geleneksel kanat ise susmayı tercih etti ve her halükarda seçimlere girmeye hazırlık olarak hiç de az olmayan taraftarlarını toplamaya başladı. Aynı şekilde Mehdi Kerrubi de son olarak radikal "Selam" Gazetesi'ne ılımlı bir dille açıklama yaparak daha önceki tutumunu terk etti.
Radikal İslami akıma sempatisi olanları, önümüzdeki parlamento seçimlerinde her tür siyasi partinin katılımı için uygun ortamın oluşturulması isteğini dile getirerek seçimlere girmeye çağırdı.
Bu bağlamda İran siyaset sahnesi partilerden ve hareketlerden arındırıldığı zaman İranlı seçmenin programlara ve fikirlere değil, şahıslara oy vermek zorunda kalacağına işaret etti. Tersi bir durumda ise tüm partilerin meşru hakkını siyasi faaliyetleriyle hayata geçirdiklerinde oylama işlemi kişiler için değil, programlar ve fikirler için olacaktı.
Diğer İslami sol güçler yandaşlarını Tahran'da ve diğer bölgelerde seçimlere girmek için toplamaya başladılar. Ağır Sanayi Eski Bakanı ve İslam Devrimi Örgütü Lideri Behzat Nebevi de İran sokaklarında sahip oldukları tüm siyasi ağırlıklarıyla örgütünün faal bir şekilde seçimlere katılacağını açıkladı. Ancak o, Anayasa'yı Koruma Meclisi ya da içişleri Bakanlığı tarafından geçerli bir sebep zikredilmeden herhangi bir üyesinin adaylığının reddedilmesi durumunda tüm adaylarını çekeceklerini açıkladı. Liberal bir hareket olarak resmen yasaklanmış olan ve İran hükümetinin siyasi çalışmalarını önemsemediği İran Özgürlük Hareketi (Nehzat Azadi) ise parlamento seçimleri için en tanınmış şahsiyetlerinden 15'ini (İbrahim Yazdi, Haşim Sıbagıyar, Yedullah Şahabı, Mehdi Bazergan'ın oğlu Abdülali Bazergan ve diğerlerini içeren bir listeyi sunmak ve kendisine verilen bu fırsatı değerlendirmek için cesaretlendi. Birçok gözlemcinin bir sonraki parlamentodan makul ve istenilen bir denge hali yaratmayı hedefleyen bir adım olarak yorumlanan 16 Şubattaki açıklamasında Hac Örgütü'nde Hamaney'in temsilcisi, İran Hac Heyeti Başkanı Muhammed Rey Şehri'nin İslam Devrimi İlkelerini Müdafaa Cemiyeti"ni kurduğunu açıkladı. Yerel basın organlarının çeşitli açıklamalarından naklettiğine göre M. Rey Şehri uygun bir vakitte bu cemiyetin liderlerini açıklayacağına işaret ederek cemiyetin fikri çizgisinin daha sonraki bildirilerde İlan edileceğini bildirdi.
Bu esnada Ebu'l Kasım Sermedi-zade (Çalışma eski Bakanı ve şu anki İran Parlamentosu üyesi) 18 Şubat'ta Tahran'da Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde düzenlenen siyasi bir sempozyumda Rafsancani'nin Cumhuri İslami Partisi'ni yeniden oluşturma ihtimalinden söz etti. Eğer Sermedizade'nin öğrencilere aktardığı bilgiler doğruysa, vukufiyetleriyle bilinen İranlı bazı çevreler bu adımı Rafsancani'nin cumhurbaşkanlığı görevini parlamento vasıtasıyla ülkenin yönetiminde söz sahibi olmayı sürdürmesini mümkün kılabileceğini ifade ettiler.
Parlamento savaşına giren yeni kadrolar hakkında elde edilen bilgiler ışığında Tahran'daki bazı siyasi analizciler İran Parlamentosu'nun gelecekteki terkibinin İran'daki faal siyasi çevrelerin arasındaki dengelerle belirleneceğini ifade ediyorlar. Tahran'daki siyasi ve diplomatik çevreler parlamentodaki sandalyelerin bu kez 3 ya da 4 akım arasında paylaştırılacağı görüşündeler.
18 Şubat'ta İçişleri Bakanlığı'nın kendini aday gösteren 5320 adaydan 2300'ünün çeşitli sebeplerden dolayı adaylıklarının reddedildiğine işaret etmek gerekiyor. Aynı şekilde seçimlere girmelerine izin verilecek olanlardan 250 kadarı adaylıklarını kendileri çektiler. İçişleri Bakanlığı'na yakın kaynaklara göre reddedilenler çeşitli siyasi akımlara mensuptu. Ancak şu ana kadar kesinleşen, İran Özgürlük Hareketi'nin de içinde bulunduğu tüm siyasi parti ve güçlerden önemli bir bölümünün adaylığının kabul edilmesidir. İran gazeteleri Iran Özgürlük Hareketi üyelerinden dördünün Tahran'daki adaylıklarının İçişleri Bakanlığı tarafından kabul edildiğini bildirdi.
- Kimliğimizi ve Amaçlarımızı Somutlaştırmalıyız!
- Ordudan Sürekli Darbe Politikası
- Herşeye Rağmen İlkeli Olabilmek
- Parlamento Dışı İktidarın Gölgesinde Yeni Koalisyon Hükümeti
- Hukuksuz Devlete Adaletsiz Bakan
- Öğrenci Hareketleri ve Toplumsal Muhalefetin İnisiyatifi
- İşbirlikçi düzenin saldırısına yeni malzeme: İrfan Çağrıcı olayı
- Bayrampaşa Cezaevi'ndeki Müslüman Tutsaklar Bandırma'ya Sevkedildi
- Şehitler Günü Kutlandı
- Hamas, Eylemleriyle Ortadoğu'da Sömürgeci Statükoyu Sarsıyor!
- 'İslam Korkusu Zirvesi’ ve TC-İsrail İşbirliği
- Bahreyn'de Gerginlik Tırmanıyor
- İran Seçimlerinde Taraflar
- Sudan Seçimlerinde Halkın Tercihi: İslam
- Almanya'da 'Mazlumlarla Dayanışma Günü'
- İslam Devrimi Bir Süreçtir
- Allah'ın Hayata Müdahalesinin ve Şahitliğinin Bilincinde Olmak: Dua
- Güzel Yaşamak
- İşkence ve İmtihan
- Mücadele Sürecinde iman ve İnfak
- Modernite ve Postmodernite Arasında İslami Dönüşüm
- Türkiye'de İşkence Olgusu
- Yazıklar Olsun
- Mahkemeler
- Şehid Mevlüt Demir'in Anısına