1. YAZARLAR

  2. Hasan Soylu

  3. Irak Seçimleri ABD İçin Çekilme Vesilesi mi?

Irak Seçimleri ABD İçin Çekilme Vesilesi mi?

Ocak 2006A+A-

Irak'ta 15 Aralık seçimlerinin geniş katılımla yapılması işgalciler açısından Irak'ta işlerin yolunda gitmeye başladığının bir göstergesi olarak sunulmakta. Bu yılın başında, Ocak ayında yapılan geçici Meclis seçimleri ile kıyaslandığında gerçekten de 15 Aralık seçimlerinin oldukça farklı bir atmosferde gerçekleştiği söylenebilir. Ocak ayında yapılan seçimler hatırlanacağı üzere Sünni Arapların boykot çağrıları ve direniş gruplarının eylemlerinin gölgesi altında gerçekleşmiş ve bu yüzden Irak halkının iradesini yansıtan bir seçim olarak pek kabul görmemişti. Oysa daha önce boykot çağrıları yapan grupların da 15 Aralık seçimlerine katıldıkları ve bu kez seçim merkezlerine ya da adaylara karşı silahlı saldırıların gerçekleştirilmediği, bu yüzden de gerginlik oluşmadığı görülüyordu.

Elbette seçimler sonrasında kimi çevrelerin birtakım usulsüzlüklerle ilgili şikayetleri oldu. Bunların başında da Bağdat'ta yapılan seçimlere hile karıştırıldığına dair Sünni partilerin ortak listesi adına yöneltilen eleştiri ve suçlamalar gelmekte. Yine Kerkük'te Kürtler lehine nüfus kaydırması yapıldığına dair iddialar da bu minvalde zikredilebilir. Ne var ki, bu iddia ve suçlamalar genel tabloyu değiştirecek düzeyde yoğun değil. Seçim sonuçlarına bakıldığında Şii partilerin ve çevrelerin ortak listesinin beklendiği üzere en fazla milletvekili çıkarmaya hak kazandığı, bunu Sünni Arapların ve Kürdistan İttifakı'nın izlediği ve son olarak da laik çizgideki İyad Allavi'nin partisinin dördüncü grup olarak Meclis'e girdiği görülüyor.

Seçimler sonucunda geçici Meclis'te yer alan gruplara Sünni Arapların oluşturduğu partilerin de katılmasıyla ülkede mevcut etnik ve dini grupların Meclis'te temsilinin gerçekleşeceği görülmekte. Peki, bu tablo işgalcilerin projelerinin gerçekleştiğini mi ortaya koymakta? Bu oldukça şüpheli. Çünkü işgalcilerin projelerinin temelinde işgali benimsemiş kadroların ülkede hakimiyeti sağlaması var. Oysa Meclis'te temsil edilen gruplara bakıldığında bundan farklı bir kompozisyonun geliştiği görülüyor.

Şii İttifak içinde Mukteda Sadr grubunun ağırlığının arttığı görülüyor. İşgale başından itibaren itiraz eden bu kesimin Sünni Arapların desteklediği iki parti ile irtibat içinde olmaları muhtemel. İşgalci ABD'nin güvenebileceği seçenekler ise Kürdistan İttifakı ve İyad Allavi'nin partisinden ibaret kalmakta. Aslında Allavi'nin dahi seçimler öncesinde işgalciler ve Caferi hükümetine yönelik eleştirilerde bulunma ihtiyacı hissetmesi Irak halkının tutumunu yansıtıyor. Yani işbirlikçilik kimliği tescilli güçler dahi halktan destek aramak durumunda kaldıklarında işgali savunamıyorlar.

Seçimlerin sonuçları henüz resmen açıklanmış değil; hükümetin kimler tarafından oluşturulacağı da şimdilik belirsiz. Ama seçimler sonrasında teşkil olunacak yeni hükümetin öncelikli gündeminin Amerikan işgal güçlerinin Irak'tan geri çekilmesi konusu olacağı kesin gibi. Bush'un ya da Rumsfeld'in aksi yönde tüm açıklamalarına rağmen, ABD işgal ordusunun Irak'ta kalmayı daha fazla sürdüremeyeceğini tahmin etmek zor değil. Irak'ta direniş karşısında alınan yenilgi ve bu yenilginin Amerikan kamuoyuna yansımaları Bush yönetimini her geçen gün biraz daha köşeye sıkıştırmakta. Bu durumda Bush ve ekibi bir çıkış senaryosuna ihtiyaç duymakta. İşte seçimler sonrasında temsil özelliği güçlü bir hükümetin kurulması ihtimali ABD yönetimine uygun fırsatı sağlayabilir. Yani "biz demokrasi inşası için gelmiştik, madem seçimler sonucunda işbaşına gelen yönetim çekilmemizi istiyor, biz de belli bir takvim karşılığında çekiliriz" şeklinde bir söylem çok sürpriz olmayacaktır.

Seçimler ABD için Irak bataklığından bir çıkış kapısı açar mı, bilinmez ama bilinen bir şey var ki, Irak'ta karşılaştığı manzara ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik iştahını uzun süre dizginleyecektir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR