1. YAZARLAR

  2. Salah Hamid

  3. Irak Kürdistanı’nda Protestolar Yükseliyor

Irak Kürdistanı’nda Protestolar Yükseliyor

Mayıs 2011A+A-

Irak’taki yarı özerk Kürdistan bölgesindeki güvenlik güçleri iki Müslüman din adamını ve bir bayan gazeteciyi tutukladı. Binlerce genç Kürt protestocunun bu hafta boyunca gerçekleştirdiği gösterilerde sıkı tedbirler alındı. Göstericiler reform ve salgın halini alan yolsuzlukların sonlandırılması çağrısında bulundular.

Din adamları Muhammed Nasrallah’ın ve Kamran Ali’nin ve bayan gazeteci Nihad Abdullah’ın tutuklanmaları, hükümeti demokrasi ve adaleti sağlamada başarısızlıkla suçlayan göstericilere karşı Kürt yetkililerin sert yaklaşacağının bir göstergesi niteliğinde. Yaklaşık iki aydan bu yana Kürt bölgesi Mustafa Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi’ne ve Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne karşı gerçekleştirilen protesto eylemlerine tanıklık etmekte. Bu iki siyasi parti 20 yıldan bu yana Kürdistan bölgesini egemenlikleri altında bulunduruyorlar. Aralarında yazarlar, sanatçılar ve entelektüellerin de bulunduğu her görüşten protestocular iktidardaki iki partinin Kürdistan bölgesinde uyguladıkları sert yönetim tarzına duydukları hayal kırıklığını dile getiriyorlar. 17 Şubat’ta başlayan protestolarda bugüne kadar en az 7 gösterici öldürülürken onlarcası da yaralandı.

Kürt güvenlik güçleri mensubu olduğuna inanılan maskeli saldırganlar Kürt bölgesel hükümetini protesto etmek için toplanan göstericilerin çadırlarını gece yarısı yaktılar. İnsan hakları gruplarının iddialarına göre yüzlerce protestocu tutuklandı. Buna karşılık Kürt güvenlik yetkilileri iki din adamının hükümet karşıtı protestolarda protestocuları cesaretlendirmek için vaaz verdiklerini ileri sürdüler. Oysa din adamları Kürt hükümetinin protestoculara karşı şiddet kullanmamaları isteğinde bulunmuşlar ve protestocuların taleplerini dinlemelerini istemişlerdi. Bağımsız bir medya grubu olan Irak Basın Özgürlüğü Gözlemciliği Bayan Nihad Abdullah’ın Pazar günü Erbil’deki protestoları izlerken tutuklandığını söyledi.

Talabani’nin partisinin kontrolündeki Süleymaniye kentindeki meydanda protestocular bir aydan fazla süredir kamp kurmuş durumda. Onlar ayrıca Geçici Özgürlük Meydanı Konseyi oluşturarak taleplerini dillendiriyorlar.

Pazartesi günü yapılan açıklamada protestocular Kürdistan bölgesi başkanı Barzani’nin ve Kürt başbakanı Barham Salih’in istifasını istediler. Ve dolayısıyla Kürt hükümetinin istifasını ve parlamentonun dağıtılmasını talep ettiler. Protestocular bildiride şunları söylüyorlardı: “Sosyal adaletsizlik ve bölgenin kaynaklarının israf edilmesinden ve hukukun uygulanmamasından dolayı artık böyle adaletsiz ve anti-demokratik bir yönetim altında yaşamayı kabul etmiyoruz.”

Pazartesi günü ilk kez başkent Erbil’de de protestolar gerçekleştirildi. Göstericiler siyasi reform ve kamu hizmetlerinde ve yaşam koşullarında iyileştirme talebinde bulundular ve ayrıca hükümetten kaynaklanan yolsuzlukları eleştirdiler.

Barzani’nin hükümeti protestocuların taleplerini dikkate alacağını söyledi. Bölgesel hükümette iyileştirmeler yapacağını ve reformları uygulayacağını vaat ederek demokrasi taleplerini savuşturdu. Fakat bütün bunlara rağmen tansiyonu düşürmek ya da protestocuların elemlerini azaltmak için bir şey yapmadı.

Kürt hükümeti muhalefeti susturmak için Pazartesi günü parlamentoya iki yasa teklifi verdi. Bu yasalar siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin eylemlerine sınırlamalar getiriyor.

Barzani ayrıca bölgede yeni seçimlerin yapılabileceğinin sinyallerini verdi. Onun amacı parlamentodaki muhalefeti zayıflatmaktı. Şu ana kadar ne hükümetin vaatleri ne de alınan sıkı tedbirler protestocuları eylemlerinden caydıracak gibi gözükmüyor. Protestoları organize edenler isteklerini ifade etmek için önümüzdeki gün ve haftalarda daha fazla miting planladıklarını söylüyorlar. Arap dünyasını kasıp kavuran halk protestoları Irak Kürdistanı’ndaki mevcut protestolara ilham kaynağı oluyor. Kızgın kamuoyu siyasi hayata daha fazla katılıyor ve artan bir şekilde bir zamanlar ulusal kurtuluş kahramanı olarak görülen otoriter liderleri eleştiriyorlar.

İktidarın güvenlik güçlerinin etkisi altında sersemleyen sivil toplum eylemcileri Kürtlerin insan hakları, reformlar ve iyileştirilmiş kamu hizmetleri hususundaki taleplerini tetikleyebilirdi. Oluşan muhalefet hareketi iki yıldan bu yana iktidar partilerinin gözünü açtı.

Yükseliş halindeki Kürt partisi Goran (Değişim), Kürdistan’da iki partinin ekonomik ve sosyal hayatı tekelinde tutmasından duyduğu hoşnutsuzluğu belirtti. Son aylarda Goran Partisi defalarca hükümetin istifasını ve parlamentonun feshini isteyen çağrılar yaptı.

Bütün bunlardan ayrı olarak protestoların sebebi Kürt bölgesel hareketine ve iktidardaki iki partiye karşı duyulan hayal kırıklığıdır. Bu iki parti Bağdat rejimine karşı yürüttükleri mücadele sonucunda Kürt kültürüne ve siyasetine hâkim konumuna geldiler. Birçok Kürt statükodan bezmiş durumda ve hoşnutsuzluk raporları çok yaygın. Analizciler protestoların Kürt siyasi hayatındaki radikal değişimi temsil ettiği görüşündeler. Önceki siyasi yapılanma Bağdat’taki Baas partisinin baskıcı yüzüne karşı milliyetçi duyguların etrafında şekilleniyordu. Şu anki hayal kırıklığı Barzani ve Talabani’nin oluşturduğu koalisyonun yolsuzlukları sona erdirmede başarısız olması ve kötü yönetim göstermesinden kaynaklanmakta. Her iki parti de 1991 yılında Saddam Hüseyin rejimi karşısında fiilî bağımsızlığı kazanmışlar ve bölgede dengeyi sağlamışlardı.

Şu anda Kürtler kendi hükümetlerini yolsuzlukla suçluyorlar. Bu suçlamada özellikle hükümet birimleri ve iki iktidar partisinin liderlerinin aileleri öne çıkıyor. Barzani ve Talabani ailesinin oğulları, eşleri, kuzenleri ve akrabaları son yıllarda bölge ekonomisi üzerinde söz sahibi haline geldiler. Bağdat şu anda Irak petrol gelirlerinin %17’sini ve yıllık bütçenin 11 milyar dolarını 4.5 milyonluk nüfusa sahip Kürt bölgesel hükümetine veriyor. Bütün bunlara ilaveten yönetim gümrüklerden, vergilerden, sınır ötesi petrol ve mal kaçakçılığından milyonlarca dolar gelir elde ediyor. Fakat Kürtlerin birçoğu bu olağanüstü zenginlikten çok azının kendi ellerine geçtiğini söyleyerek şikâyette bulunuyorlar. Sıradan insanlar hükümet harcamalarının nereye gittiğini bilmiyorlar. Kamu, siyasi parti ve kişisel harcamalar birbirine karışmış durumda ve harcamalarda şeffaflık yok. Gözlemciler, bölgenin yönetimini ellerinde bulunduran ailelerin ekonomik aktivitelerin yani telekomünikasyon, inşaat, ithalat, ihracat işlerinin sessiz ortağı olduklarını söylüyor ve bu ailelerin buralardan elde ettikleri gelirleri Avrupa, Körfez ve ABD’deki banka hesaplarına gönderdiklerini söylüyorlar. Gözlemciler, akraba kayırıcılığa ve Kürt bölgesinin kötü yönetimine ek olarak Kürdistan’da bürokrasi, yargı ve polis gücünün de kötüye kullanılarak bölgenin demokratik yapısı ve hatta dengesinin riske atıldığını söylüyorlar.

Birçok Kürt, protestoların mevcut otoriter sistemi ortadan kaldırıp özgür ve demokratik Kürdistan’ın gelmesi için bir fırsat penceresi açtığına inanıyor. Bu otoriter sistem Kürt milliyetçiliğinin ve parlamenter sistemin ardına saklanıyor.

Ahram Weekly, 7-14 Nisan

Çeviri: Murat Yürükoğulları

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR