İbret Nazarıyla Bakabilmek
2020 yılı küresel çapta bir felaket yılı olarak algılandı. Her alanda yaşanan kayıplar, tüm dünyayı kuşatan hastalık ve ölüm korkusu, sağlık sistemini altüst eden yoğunluk konforlu hayatın büyüsünü bozarken, modern insanın çaresizlik ve yalnızlık duygusunu belirginleştirdi. Hayata sıkı sıkıya tutunma telaşı vücut sağlığından öte derinleşen bir ruh sağlığı sorununu öne çıkardı.
Peki, tüm bu sarsıcı manzara dünyanın daha adil, daha merhametli, daha insani bir düzlemde algılanmasını getirdi mi? Acaba tüm bu kaos hali insanları Filistin’de, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da ve neredeyse ümmet coğrafyasının her karışında devam etmekte olan zulümlere ilişkin bir nebze empatiye sevk edebilmiş midir, pek sanmıyoruz!
Geçen yılın ilk aylarını hatırlayacak olursak Suriye’de kesintisiz devam eden bombardıman ve katliamın yoğunlaştığı günlerden geçiliyordu. Kendisine öncelikli hedef olarak hastaneleri, sağlık merkezlerini seçen bir barbarlıkla karşı karşıyaydık. Ve tüm dünya bu acımasızlığı boş gözlerle seyrediyordu. “Evde kal” kampanyalarının yoğunlaştığı günlerdi ama yanı başımızda insanlar başlarını sokabilecekleri çadır bulma telaşındaydılar. Ve tüm bu tabloya rağmen ırkçı, vahşi propaganda yürütücüleri kirli kampanyalarını aralıksız sürdürmekteydiler.
İnsan sağlığının olabildiğince öne çıktığı, insan hayatının bunca değer kazandığının konuşulduğu bir vasatta sergilenen bu vicdansızlık, merhametsizlik aslında Kovid virüsünden çok daha sinsi ve tehlikeli, çok daha öldürücü virüslerle iç içe olduğumuza işaret etmekteydi.
Tüm bu süreç ne kadar da öğreticiydi! İnsanoğluna acziyetini düşündürtecek, hayatı daha anlamlı kılmaya sevk edecek ibretler sunmaktaydı. Ne var ki yaşananlar hayatın anlamı hususunda derin derslerle dolu olmasına rağmen tuğyana meyletmiş bakış açısı hakikati idrake kapalıydı. Bu yüzden ölüm korkusunun herkesi kuşattığı bir ortamda dahi istikbar, tuğyan ve had bilmezlik doludizgin yoluna devam etti ve etmeyi sürdürüyor.
Rabbu’l-Âlemin’e kulluk bilinciyle yaşamak yerine hevasını ilahlaştıran; “Kimim ve niçin varım?” sorularını kendisine sormaya yanaşmayanların hem kendilerine hem de başkalarına zulmetmeleri kaçınılmazdır.
Oysa tuğyanı değil, Kadir-i Mutlak olana teslimiyeti seçmek insanı yüceltir; yaşarken de ölürken de şerefli kılar. Hayatı güzel yaşama bilinciyle birlikte ölümü de doğru değerlendirme perspektifi kazandırır. Hiç şüphesiz “Hayatım ve ölümüm Allah içindir.” diyebilmek insanı sahtelikten, azgınlıktan, zulümden ve zalimlerden uzaklaştırıp sağlam durmaya yöneltir.
Batman’dan Abdurrahman Polat, İstanbul’dan Necip Kibar ve bu süreçte hayata veda eden tüm kardeşlerimizi bu duygularla hatırlarken, geride bıraktıkları mücadele örneklikleriyle iftihar ediyoruz. Bu vesileyle Rabbimizden onlara da bize de rahmetiyle muamele etmesini ve yüz yüze olduğumuz sıkıntıları, zorlukları, musibetleri hayra tebdil eylemesini niyaz ediyoruz.
Bu Sayıda Yer Alanlar:
- İbret Nazarıyla Bakabilmek
- Gönüllü Kuruluşların Boynuna Terör Kementi
- Necip Kibar’ın Örnek Mücadelesi Mirasımızdır!
- İktidar Kibrinin Yol Açtığı Çıplak Adaletsizlik
- Milliyetçiliğe Emanet Edilen Kürt Meselesi
- Erdoğan ve Türkiye İçin Yeni Fırsatlar
- Kavram Kargaşası Karşısında Tarihselcilik ve İlgili Kavramlar
- ‘Hermeneutic’ Sadece Mâsum Bir Fikir Jimnastiği midir?
- Tarihselciliğin İslam Düşünce Geleneğinde Bir Karşılığı Yoktur
- Yorumun Tarihselliği Üzerine
- Tarihselci Kur’an Okumalarına Eleştirel Bir Yaklaşım
- İbn Arabî ve Tarihselci Perspektiften Vahiy Teorisi
- Vahyin Mahiyeti Karşısında Tarihselcilik
- Bir Büyük Hükümdar: Selahaddin Eyyubi
- Rasim Özdenören ve Müslümanın Düşünce Dünyası
- Tarihî Dizilerin Anımsattığı Açmazlar Işığında Tarih ve Sinema - I
- Bir Disiplin Olarak Sosyolojinin Ortaya Çıkış Serüveni
- Suriyeli Sığınmacılar Hakkında “Bilinenler” Ne Kadar Doğru?
- Muhacirlerin Umut Verici Hikâyeleri: “Yeni Baştan”
- Kılavuz Çizgisi
- Zelzele