1. YAZARLAR

  2. Esra Çifçi Dindar

  3. Hz. Ömer'in Mescidinde İtirazını Yükselten Kadınlardan Biriydi Macide Abla

Esra Çifçi Dindar

Yazarın Tüm Yazıları >

Hz. Ömer'in Mescidinde İtirazını Yükselten Kadınlardan Biriydi Macide Abla

Ağustos 2003A+A-

Onunla ilk karşılaştığımızda henüz 6-7 yaşlarındaydım. Gerçekte onun şahsından önce mücadelesini ve onurlu duruşunu tanıdım. Babam annemi, iki küçük kız kardeşimi ve beni Beyazıt Meydanı'na götürmüştü. Başörtülü ablalar üniversiteye alınmıyorlardı, imza kampanyası başlatmış, oturma eylemi yapıyorlardı. Bir kısmı açlık grevine bile başlamıştı. Ailecek onlara destek vermeye gitmiştik. Annemin, kucağında küçük kardeşim, soğuk kaldırım taşlarına oturuşu, onlarla dertleşmesi dün gibi gözümün önünde. İlkin Macide Abla'yı değil, o güzel ablaların, o Müslüman kadınların ellerinde metrelerce uzayıp giden imza kağıtları ile zulmün karşısında dimdik direnişlerini tanıdım. O zamanlar ne Macide Abla'dan, ne onun o kadınların en yiğitlerinden biri olduğundan haberdardım. Habersizdik ikimiz de, dün onlar için bağdaş kurduğumuz soğuk taşlarda yine hep beraber bu kez benim için, bizim için oturup yarenlik edeceğimizden.

Derken birden girivermişti hayatımıza. Şahsen nasıl tanıştık, ilk nasıl karşılaştık hatırlamıyorum. İnsan, ablasıyla ilk nasıl ne zaman yüz yüze geldiğini, kardeş olduğunu nasıl hatırlamazsa ben de işte öyle hatırlayamıyorum Macide Abla'nın ablam olduğunu. Sanki hep vardı. Ta başından beri ablamdı, komşumdu, arkadaşımdı.

Sanırım yıl 1993-94'tü. Henüz ilkokuldaydım. Hafta sonları Macide Abla'nın bürosunda 5-6 arkadaş bir araya gelirdik. Macide Abla başımızda kitap okur, sohbet ederdik. Bir de çocuk dergisi çıkartırdık kendi çapımızda. Adı "Müslüman Çocuk"tu. Kendi el yazımızla yazardık yazılan. Fotokopi ile çoğaltırdık dergiyi. Macide Abla'yı hep sıkıştırır sitem ederdik; biz böyle el yazısı ile değil matbaada basılmış sözüm ona profesyonel bir dergi istiyoruz, diye. Macide Abla ise bizi güzel bir biçimde cevaplandırırdı. "Ben bu hafta derginizi büyük ablaların, koca koca yazarların olduğu bir toplantıya götürdüm. Herkes çok beğendi, özellikle kendi el yazılarınızla çoğaltılmasını herkes çok orijinal buldu." derdi. Doğru mu söylerdi, bizi mi kandırırdı bilinmez ama o zaman bizi daha da çok heveslendirirdi söyledikleri.

İlk Kur'an-ı Kerim okumalarımı onunla yaptım. Sure çalışmaları yapar, dergiye yazardık. Tekasür, Fil, Asr... Daha o yaşta o düşürmüştü Filistin'i, intifadayı küçücük yüreklerimize. Şimdi sakladığım o dergilerin sayfalarını her karıştırdığımda Macide Abla'yla yaptığımız sohbetlerin, okumaların keyfini bir kez daha yaşıyorum.

Daha sonra komşumuz oldu. Modern hayatın insanları yalnızlaştırmak ve yalnızlaştırarak köleleştirmek istediği apartman daireleri bizi yalnızlaştıramadı, köleleştirmeye güç yetiremedi. Aksine daha da perçinledi Allah'a kul olma sevdamızı. Onun komşuluğu kardeşlikti. Bu yüzden büyük bir ailenin fertleri gibiydik hepimiz.

Macide Abla'nın zihnimde hep çok farklı bir yeri vardı. O dönemler Zeynep Gazalilerin, Zeynep Burucerdilerin çektiklerini, yazdıklarını, zindan mektuplarını okuduğum dönemlerdi. Masal gibi gelirdi o başörtülü kadınların bir yandan evlerine, eşlerine, çocuklarına, diğer yandan mücadelelerine harcadıkları bu kadar zamanı nasıl buldukları. Hep bizden çok uzak bir hayal kahramanının temposunda yaşarlarmış gibiydi sırf Allah'a hasrettikleri ömürlerini. Fakat Macide Abla anlatılanların masal olmadığını, efsane olmadığını ve o Müslüman kadınların gerçek olduğunu bize gösterdi. Hem yaşadığı tüm zorluklara rağmen başörtüsü ile çalışıyor, hem evli, çocukları var ve bir yandan ailesine yetişiyor, herhangi bir Müslümanın başı sıkışsa hemen yanında oluyor ya da bir şekilde yardımını ulaştırıyordu, Polisten, coptan korkmuyor, haksızlık yapanlara karşı kadın haline bakmadan bağırıyor, çağırıyor, itirazını yükseltiyordu. Sanki sahabe döneminde Ömer'in mescidinde soru soran, itiraz eden al yüzlü kadınlardan bir kadındı Macide Abla.

Ne üniversiteyi bitirip kendi parasını kazanmaya başlayınca Müslüman kardeşlerinin sorunlarını unutan, tüm derdi ailesi, çocukları, işi, arabası olan bir kadın, ne de zulme karşı gösterdiği sert ve inatçı duruşun kadının ince ruhunu kabalaştırarak erkekleştirdiği bir kadındı Macide Abla. O sadece Müslüman bir kadındı. Aynı Allah'ın ayetlerinde anlattığı birbirlerine karşı sevgili, zalimlere karşı birlik olup karşı koyan mü'minlerden bir veliydi o sadece.

Çok şeyi ile örnek oldu bize. Hep hızlı bir yaşamı vardı. Zamanın nasıl amansızca akıp gittiğinin farkında olarak hep bir şeyleri yetiştirmeye çalışır gibi yaşardı.

Girdiği bütün ortamlarda iyiliği emreder, hiçbir şeyden çekinmeden kötülüğü nehyederdi. Sözünü yanlış gördüğü şeyden esirgemezdi. Kimseye dargın değildi. Ufacık şeylerden, kişisel kırgınlıklardan, büyük fırtınalar koparacak kadar zamanı hiç olmadı onun. Hep büyük haksızlıkların hesabını sormakla doluydu zamanı.

Ona dair söylenecek şeyler hiçbir zaman bitmeyecek. Çünkü ona dair, onlara dair olan sözler, ortak birlikteliklerimize, ortak mücadelemize dair aslında. Onlardan bize emanet kalan, mücadele azimleri ve hakkı çekinmeden-korkmadan cesurca yükselterek yaymalarıdır. Biz onların bu kararlılık ve yürekliliklerine sahip çıkar ve onların yükselttiği hak sesi devam ettirir, Kur'ani bir takvayı kuşanırsak onların uğruna mücadele ettikleri Kur'an nesline ulaşabiliriz.

Tarihin tozlu sayfalarının bizlere anlattığı Müslüman kadın ve erkeklerin ulaşılamaz, yaşanılamaz sanılan hayat öykülerinin, uğrunda işkenceler ve zulümler çektikleri mücadelelerinin ve o güzel, ihlaslı Müslüman kadınların onurlu şahsiyetlerinin birer efsane ya da birer ütopya olmadığını bize onlar öğrettiler. Allah bizi onlara şahit kıldı, şükürler olsun. Onları da bizlere şahit kılsın. Onların mücadelesini mücadelemize emsal kılsın inşallah.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR