Okuma meraklısı insanlar, yolculuklarında okumak içinyanlarına bir şeyler alma ihtiyacı duyarlar. Bazen gazete, bazen dergi, bazen de kitap. Malum olduğu üzere uçaklarda da yolcu koltuklarının önündeki ceplere havayolu şirketinin çıkardığı aylık derginin o ayki sayısından mutlaka bir adet konur. Bazen de uçağa binerken meraklılarına günlük gazetelerden dağıtırlar.

Ben de şahsen, yolculuklardaki vaktin boşa geçmemesi, geçen sürenin sıkıcı olmaması için çoğu zaman bir şeyler okuyarak vaktimi değerlendiririm. Koltuklara konan dergilerden yararlanır, dağıtılıyorsa okumak için gazete alırım. Ama sadece bunlara güvenmeyerek yola çıkmadan önce de yanıma okumak için bir şeyler alırım. İçinde bulunduğum ayın Haksöz dergisini de aldığım okunacaklar arasına koymayı ihmal etmem. Çünkü sıkılmadan ve istekle okurum. Benim açımdan Haksöz'ün farkı gündemdeki konular, İslam dünyasıyla ilgili gelişmeler hakkında yeni ve aynı zamanda önem taşıyan bilgiler içermesidir. O yüzden Haksöz dergisinin benim için yol arkadaşı olduğunu söyleyebilirim.

Kitapların bazı bölümlerinin dergileştirilmesi bana çekici gelmiyor. Çünkü bu tür dergiler çoğu zaman malumu ilam tarzı yayın çalışmaları yapıyor veya bir bütün halinde sunulması gerekenin sadece küçük parçalarını vermekle yetiniyorlar. Onlar da yeni bir şey sunmaz, sadece evinizdeki kütüphaneden istifade ederek, kitapların sayfalarını karıştırarak ulaşabileceğiniz türden hazır yemeklerdir. Haksöz dergisinin benim açımdan en önemli farklarından biri gelişmelerle, gündemdeki konularla, olan bitenlerle, konuşulanlarla ve tartışılanlarla ilgili yeni bir şeyler elde ederek masaya koymaya çalışmasıdır.

İkinci önemli özelliği de ismine lâyık bir şekilde doğru bilgiye ulaşma çabası göstermesidir. Doğru bilgiye ulaşma çabası içinde olması yanılmalarının olmadığı anlamına gelmez tabii. Yanıltma amacı içinde olmaması benim açımdan önem arz ediyor. Çünkü günümüzde birçoklarının başkalarını da kendileriyle aynı çizgiye çekmek, aynı düşünceye sevk etmek amacıyla yanıltma yöntemini kullanabildiklerini görüyoruz. Bunun için de yerine göre kasıtlı bir şekilde yanlış bilgilendirme yapmaları gerekiyor ve ihtiyaç duyduklarında bunu yapmaktan da çekinmiyorlar.

Sade görünümü ve bilgi ağırlıklı içeriği de şahsen benim için daha okunaklı olmasını sağlıyor. İnsanların birçok konuda olduğu gibi okuma konusunda da zevkleri farklıdır. Bazıları çok renkli, bol fotoğraflı ve fotoğraf alt yazılarıyla zenginleştirilmiş periyodik yayınları tercih ederler. Bazıları da sade görünümlü yayınlara ilgi duyarlar.

Suriye meselesinde, İran yönetiminin tamamen çıkarcı politika izleyerek ve zulümde de herhangi bir hukuki, vicdani ve ahlaki sınır tanımayarak Baas rejimine açıktan destek vermesi sebebiyle Türkiye'de İslami kesimden bazı kişilerin İran rejiminin yanında durmaya devam ettiği ortamda Haksöz'ün seçimini doğru yapması beni çok mutlu etti ve gönül rahatlığı içinde bu dergiyi okumaya devam etmeme vesile oldu.

Fakat Haksöz'de çok sayfalı yazıların ve röportajların biraz fazla yer tuttuğunu söylemeliyim. Çok sayfalı, uzun yazılar ve röportajlar bu tür gündem dergilerinin sahip olması gereken zenginlik vasfını ortadan kaldırıyor. Belki böyle çok sayfalı yazıda yazar çok bilgi verdiğini düşünüyor olabilir ama bu tür yazılar akademik araştırma dergilerine verilse, gündem dergilerinde kısa ama daha çok yazıyla daha çok konuya temas edilse arzuladığımız zenginlik vasfı kazandırılmış olur.

Röportaj yaparken de baştan anlaşmak, konuşmanın çözümünden sonra belli bir sınırı aşması durumunda bazı kısmalar yapılacağını belirtmek ve bu anlaşmaya göre röportaj verenin sözünü uzatmasına razı olmak, aksi takdirde televizyonlardaki gibi süreye ayarlayarak soruları söz arasına yerleştirmek mümkün olabilir. Yazılı cevaplar alınması durumunda da uzunluğuna sınır getirmek mümkün olabilir. Çok uzun röportajlar bazen laf kalabalığına da yol açabiliyor.