Fransa, Müslümanlara Karşı ‘Apartheid'i Yasallaştırmaya Çalışacak mı?
Devlet okullarındaki abiye yasağından sadece bir hafta sonra, Fransa'nın kontrol dışı devlet İslamofobisinde yeni bir eşik daha aşıldı.
Bir din olarak İslam'a ve Fransız nüfusunun ayrılmaz bir parçası olarak Müslümanlara karşı yapılan son saldırı özellikle vahimdir. Ülkenin sömürge döneminin sona ermesinden bu yana ilk kez, bir Fransız politikacı önce kitabında, ardından ana kamu radyo kanalı France Inter'de bir gün Müslümanlara farklı bir dizi yasa ve yükümlülük getirmenin gerekli olabileceğini savundu.
Kendisi ne aşırı sağcı bir politikacı ne de marjinal bir politikacı, daha ziyade Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ilk başbakanı Edouard Philippe. Philippe, 2021'de kendi merkez sağ partisi Horizons'u kurdu ve o zamandan beri Macron hükümetine yakın kaldı. Şimdi muhafazakârların liderliği için en iyi yarışmacı ve 2027 için cumhurbaşkanı adayı.
Philippe, röportajı sırasında bu duruma ulaşmamayı tercih edeceğini söylese de yine de İslam'a ve uygulayıcılarına yönelik farklı muamelenin yakın gelecekte kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Ama neden?
Ona göre, basit ve rahat üslubundan da anlaşılacağı üzere, İslam, gericilik, radikalizm ve aşırıcılıkla malul tehlikeli ve zehirli bir dindir. Görünen o ki bu mefhumların hiçbiri başka bir inanç veya ideolojide -mesela Yahudilik, Hıristiyanlık veya aşırı sağ- söz konusu da değildir.
Philippe'e göre, sadece İslam, varoluşsal bir tehdidi temsil ettiği ölçüde sorunludur. Fransız laikliğinin ve ülkenin kilise ve devletin ayrılmasıyla ilgili ünlü 1905 yasasının bu dini evcilleştirmek, kontrol etmek veya reform yapmak için yeterince güçlü olmayacağını düşünüyor.
Philippe burada tüm yaygın Müslüman karşıtı kinayeleri harekete geçiriyor ve bunlardan yararlanıyor. Onun önerisi ve yorumları nesnel olarak bir aşırılık yanlısının önerileridir. Yine de Fransa'da hiçbir şeyi riske atmıyor ve bunu biliyor.
Çirkin Gerçekler
Kendisi de 2027'nin adayı olan Eğitim Bakanı Gabriel Attal gibi, Philippe de potansiyel destek tabanını genişletmek amacıyla aşırı sağ, muhafazakâr sağ ve merkez sağ arasındaki uçurumu kapatmaya çalışmak için kurnaz seçim hesapları yapıyor.
Philippe'e en azından Fransa'nın çirkin gerçeklerinden bazılarını ortaya çıkardığı için itibar verilmelidir; İslamofobik akranlarının aksine, "İslamcılık" hakkında değil, "İslam ve Müslümanlar" hakkında konuşuyor.
Philippe, Fransa'nın aziz ilkelerini savunduğunu iddia ederken, Müslümanların haklarına saldırmayı haklı çıkarmak için çeşitli "izm"leri (ayrılıkçılık, köktencilik, selefilik, aşırılıkçılık, radikalizm vb.) bahane olarak kullanmak yerine, açıkça "içerideki düşmanı" adlandırarak sis perdelerini terk etti.
“Sadece bir dine ve uygulayıcılarına farklı yasalar ve yükümlülükler koymak, nihayetinde Fransa'nın laikliğini ve tüm temel direklerini ortadan kaldıracaktır.”
Önerisi yine de birkaç nedenden dolayı şok edici.
Birincisi, Fransa'nın, İslam'la ilgili ayrı bir yasa koyarak tanımlandığı gibi, Müslümanlar için yasal apartheid'den başka bir şey uygulamaya hazır olmaması gerektiğini öne sürüyor.
İkincisi, Fransa’nın “eşitlikçi” anayasasının bugünkü durumunda, etnik bir azınlık için özel yasalar kadar imkânsız olan bu tür önlemlerin uygulanması, sömürge döneminin Code de l’Indigenat* uygulamasına geri dönüşü işaret edecektir.
Böyle bir sistem, Philippe'in savunduğunu iddia ettiği bir Fransız cumhuriyetinin en temel ilke ve değerlerini, yani din veya etnik kökene bakılmaksızın herkesin yasalar altında eşit olduğu eşitlikçi ilkelerini ortadan kaldıracaktır.
Üçüncüsü, yalnızca bir dine ve uygulayıcılarına farklı yasalar ve yükümlülükler koymak, Fransa'nın laikliğini ve din özgürlüğü, kilise ve devletin ayrılması ve devlet tarafından tüm dinlere kesinlikle eşitlikçi muamele de dâhil olmak üzere tüm temel sütunlarını nihai olarak ortadan kaldıracaktır.
İslam'a Karşı Silah
Burada, Fransız devletinin, politikacıların sadece İslam'a karşı kullanmak için bir silaha dönüşmek üzere başvurdukları sözde kutsal laikliğine bağlılığının gerçeklerini görüyoruz.
Görünüşe göre şimdi İslamofobinin ne kadar ileri gidebileceğini sınırladığı için onu tamamen çöpe atmaya istekliler.
Son olarak daha da şaşırtıcı olanı, Philippe'in açıklamalarının aşırılıkçı ve açıkça cumhuriyet karşıtı doğası göz önüne alındığında -eski cumhurbaşkanı adayı Marine Le Pen bile böyle bir şeyi asla savunmadı- bir avuç akademisyenin açık mektubu dışında, siyasi sınıftan, medyadan ve kamu entelektüellerinden çok az tepki geldi. Halkın geneli büyük ölçüde sessiz kaldı.
Macron, Philippe'in yorumlarını kınamadı. Ana merkez sol günlük gazete Liberation, Philippe'in yüzündeki saçlara ve fiziksel görünümünü değiştiren cilt durumuna daha fazla zaman ayırarak bunu ele almak için cömert bir yarım paragraf ayırdı.
Bu, İslamofobinin Fransa'ya ne kadar derinden nüfuz ettiğinin ve İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğunda ‘Zemmourlaşma’nın* ne kadar yaygın olduğunun bir ölçüsünü veriyor.
Tabiî ki Fransız anayasasına aykırı biçimde Müslümanlara ve İslam'a rutin olarak farklı kurallar, kriterler, standartlar ve yükümlülükler uygulandığı ve Müslümanların her zaman farklı statülere ve farklı yükümlülüklere sahip ikinci sınıf vatandaşlar olarak muamele gördüğü uzun zamandır tartışılmaktadır. Ancak şimdiye kadar hiçbir büyük devlet yetkilisi, Müslümanlara karşı dinî ayrımcılığın yasallaştırılmasını kamu politikası olarak önermeye cesaret edemedi.
Bu nedenle Fransa, İslam'a saldırmak ve Müslümanlara daha fazla zarar vermek için kendi cumhuriyetini yıkmaya ve eşitlik, özgürlük, bölünmezlik ve laiklik gibi temel anayasal ilkeleri de dâhil olmak üzere demokrasisini ortadan kaldırmaya hazır görünüyor. Müslümanlar söz konusu olduğunda kardeşlikten bahsetmeye gerek yok, tüm bunlar İslam'a saldırmak ve Müslümanları daha fazla incitmek için yapılıyor.
* Code de l’Indigenat 1881'den 1947'ye kadar Fransız kolonilerinde yerliler için uygulanan ve daha düşük bir yasal statü oluşturan, keyfî olarak değiştirilerek edilen çeşitli ve değişken yasa ve yönetmelikler bütünü.
* İslam karşıtı komplo teorileriyle tanınan faşist Zemmour, Fransa'da Müslümanlara karşı nefreti körüklemek suçundan 2018'de ceza almıştı.
Dr. Alain Gabon, Fransız çalışmaları doçenti ve ABD'deki Virginia Wesleyan Üniversitesinde Yabancı Diller ve Edebiyatlar Bölümü başkanıdır. ABD, Avrupa ve ötesinde çağdaş Fransız kültürü, siyaseti, edebiyatı ve sanatı ve daha yakın zamanda İslam ve Müslümanlar üzerine geniş çapta yazılar yazdı ve dersler verdi.
Middle East Eye / 21 Eylül 2023 / Çeviren: Yahya Avar
- Hesaplaşma Yerine Kutlama mı?
- Irkçılık Sinsi ve Bulaşıcı Bir İllettir!
- Ayrıştırıcı ve Bölücü Bir İdeoloji Olarak Irkçılık
- İnsanlık İçin Bir Kutup Yıldızı: İslam Kardeşliği
- İnsanlık Kamburu Olarak Dünden Bugüne Irkçılık
- Muhacirlere Yönelik Düzenlemelerin Getirdiği Zulüm
- Irkçılığın Yol Açtığı Ruhsal Tahribat
- Irkçılığa Karşı Yükselen Ses: Biz Kardeşiz!
- Modi’nin Hindistan’ın Adını Değiştirme Hamlesi Nelere Gebe?
- Fransa, Müslümanlara Karşı ‘Apartheid'i Yasallaştırmaya Çalışacak mı?
- Mevdudi ve Malik bin Nebi Üzerine
- Hayırlı Amellere Teşvik
- Bereketin Kaynağı Yüce Allah
- Yüzünü Ekşitmeden Acıyı Yudumlamak: Peygamber Sabrı ve Hüznü
- İslam’ın Kadını: Esaretten Özgürlüğe
- ‘Öteki’yi İyileştirici, Şifa Dağıtan Misafirperver Bir Dinleme
- Drina Köprüsü ve İvo Andriç’e Dair Değiniler
- Şahitlik
- Orman Düşlü Fidan