1. YAZARLAR

  2. Fevzi Zülaloğlu

  3. Duanız Olmasa Rabbim Size Niye Değer Versin?

Duanız Olmasa Rabbim Size Niye Değer Versin?

Aralık 1998A+A-

"De ki: "Sizin dua ve kulluğunuz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? Siz O'nu yalan saydınız. Yakında bunun cezasını göreceksiniz." (25/Furkan, 77).

Var oluş gayemizi anlamlandıran eylemlerin en başında yer alan dua, bu çalışmamızın konusu olacaktır.

A. Kur'an'da Dua

Türevleriyle birlikte yaklaşık iki yüz ayette geçen dua, çağırmak, yakarmak, sığınmak, ilgi kurmak anlamlarına gelir. Terim olarak kuldan Allah'a doğru yapılan çağrı demektir. Dua, kulun kulluğunu idrak edip aczini itiraf ederek yaratıcısına sığınmasıdır. .Zorda kaldığında sıkıntıya uğradığında başkasından değil sadece O'ndan yardım dilemektir.

Dua sadece tehlikeler karşısında sığınmak için değil, onlarla yüzleşmede korkusuz olmak için Rabbani destek istemektir. Allah salih eylemlerimizin destekleyicisidir. Yoksa sınırsız isteklerimizin memuru değildir.

"İnsana bir darlık dokunduğu zaman yatarken otururken veya ayakta iken bize yalvarır. Biz onun darlığını giderdiğimizde sanki başına gelen darlık sebebiyle bize hiç yalvarmamış gibi geçip gider. İşte böyle müsriflere yapmakta oldukları şey güzel görünür." (10/Yunus, 12; Ayrıca bkz. 10/Yunus, 21-23: 30/Rum, 33-34; 39/Zümer, 49).

Dilediğini sınırsız yapma gücüne sahip olan Allah, bizi sınamak için dünya hayatını yaratmıştır. Duadan, hayatın bir imtihan olduğu unutulmadan sonuç beklenmelidir. Dua sadece ağrılarımızın dinmesi, bireysel ihtiyaçlarımızın giderilmesi için değil, şeytanla olan mücadelemizde öz gücümüze dayanmak, düşmandan değil, yegane dost olan Allah'tan yardım dilemek, O'na dayanmaktır. O'na dayanmak için duaya bizim ihtiyacımız vardır. Yoksa Rabbimizin bizim şükrümüze ihtiyacı yoktur. Dua; düşman tarafından kurtarılmak için endişeli bir bekleyiş içinde olmaktansa, geniş imkanlar elde edeceğimiz yakın bir gelecekten Rabbimizin bizi özgürlüğümüze kavuşturacağını umut etmektir.

Zayıf yaratılmış olan insanoğlu zorda kalınca birine sığınma ihtiyacı hisseder. Böyle durumlarda Allah dışındaki varlıklara sığınmak, büyük bir onursuzluktur. Hem dünyada hem de ahirette rezil olmaya yol açar. Görece bir başarısızlık durumunda bile müminler, tağuti otoritelerin, görece güçlerine değil, baki olan Allah'a sığınmalıdırlar. Çünkü tağuta sığınmak, karanlığa teslim olmaktır. Müslümanlar ise her rekat namazda okudukları "Yalnız senden yardım dileriz" (Fatiha, 4) ibaresiyle sadece Allah'tan yardım dilerler.

"Allah'tan başkasına dua edenden daha sapık kim vardır? Onlar kendilerine kıyamet gününe kadar cevap veremezler ve kendilerine yapılan duadan habersizdirler." (46/Ahkaf, 5).

"Yoksa onlara dua ettiğinizde darda kalana yardım eden, sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünde başkalarının yerine iktidara getiren mi var" (27/Neml, 62).

a. Dua'da Aracılık

Bize şah damarımızdan daha yakın olan Allah'a çağrıda bulunmak gerektiğinde; randevu almak, araya torpilciler, yetkisiz insanlar, yetkili olduğunu iddia eden aracı kurumlar sokmak doğru değildir.

"Andolsun ki, biz insanı yarattık. Ona nefsinin ne fısıldadığını da biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız" (50/Kaf, 16).

"Onlar, yalnızca sonucun ortaya konmasını mi bekliyorlar? Sonucun geldiği gün, önceleri onu unutmuş olanlar: 'Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bize şefaat edecek bir şefaatçi var mı?..." (7/ Araf, 53; Ayrıca bkz. 40/Mümin, 14, 65).

b. Kafirlerin Duası Boşunadır

Kafirlerin ahirette yapacakları dualar makbul değildir. Çünkü orada ağlayıp sızlanmak boşunadır. Duanın işlevi dünyada geçerlidir, ahiretle değil. Kafirlerin araya aracılar (şefaatçiler) koyarak, doğrudan doğruya Allah'a yönelmeyen, dünyada yaptıkları dua da geçersizdir. Bu tür dua, sapıklıktan başka bir şey değildir. Dualar, çağrı ve arayışlar, Allah'a yöneldiği oranda anlamlıdır.

"Gerçek dua, yalnızca O'nadır. O'ndan başka dua ettikleri, kendilerine hiçbir cevap veremezler. Durumları, suyun ağzına gelmesi için avuçlarını ona açmış bekleyen adama benzer. Hiçbir zaman suya kavuşamaz. İşte kafirlerin duası sapıklıktan başka bir şey değildir" (13/Rad, 14).

c. Allah Duamıza Muhtaç Değildir

Allah'ın bizim duamıza ve şükrümüze ihtiyacı yoktur, çünkü şükrün faydası biz insanlar içindir. Şükretmemiz Allah'a hiçbir yarar sağlamaz. Çünkü O, ganîdir. Lokman Suresinin 12. ayetinde gani kelimesi, ihtiyaçsız (ihtiyacı olmayan) anlamında kullanılmıştır.

"Biz Lokman'a Allah'a şükret diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendi faydası için şükreder. Kim de nankörlük ederse şüphe yok ki, Allah ganîdir (O, zengindir ve hiçbir şeye muhtaç değildir) ve hamid (Övülmeye en layık olan)'dir" (31/Lokman. 12).

d. Beddua

Şer için kötülüğün gerçekleşmesi için dua etmek doğru değildir. İnsan, olayların görünen yüzüne bakarak acele ile hareket edip, hayatın bir imtihan olduğu gerçeğini unutarak dua ettiğinde, şuursuzca şerri dileyebilmektedir. Böyle dua etmenin, müminlere yakışmadığını Rabbimiz, şöyle ifade etmektedir:

"İnsan, iyilik için dua ettiği gibi, kötülük için de dua eder. Zaten insan, çok acelecidir" (17/İsra, 11; Ayrıca bkz. 17/İsra, 18; 20/Taha; 131; 75/Kıyamet, 20; 76/İnsan, 27; 79/Naziat, 38; 87/Ala. 16-17).

Şunu da belirtmek gerekir ki, yeryüzünde küfrün, şirkin, tuğyanın yok olması, kafirlerin helakini istemek, beddua değildir, Ancak bunun da ölçüsü Hz. Nuh gibi üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdikten, yapacak hiçbir şey kalmadıktan sonra, Allah'a sığınmak, durumu O'na havale etmek için olmalıdır.

İslami mücadelede; görece dünyevi başarısızlıktan sonra bazı müslüman grupların ve liderlerin yaptığı gibi, tağuttan yardım dilemek (istiane), son derece yanlıştır. Doğru olan; bütün imkanlar seferber edildiği, bütün sorumluluklar yerine getirildiği halde düşmanlıkta devam edenler için Hz. Nuh'un küfürde ve düşmanlıkta ayak diretenler için Kur'an'da Rabbimizin bize örnek gösterdiği Hz. Nuh'un duasıdır: "Nuh, 'Rabbim' dedi. 'Yeryüzünde tek bir kafir bırakma!'" (71/Nuh, 26; Ayrıca, bkz. 71/Nuh, 9-28).

e. Duada İnsanın Egoizmi

Hayatın, bir imtihan olduğunu unutarak başımıza Rabbimizin bizi sınamak için getirdiklerini, hemen defetmesini istemek bencilliktir. Oysa kötülük de iyilik de bir imtihan vesilesidir. Hemen sızlanıp, Rabbe karşı nankörce yakarmak, salih müminlere yakışmaz.

"İnsan, iyiliği dilemekten usanmaz. Ona bir kötülük isabet ettiği zaman, hemen ümitsizliğe düşer. Ve boynunu büker" (41/Fussilet, 49; Ayrıca bkz. 41/Fussilet, 50-54).

f. Sahih Bir Duanın Ölçüleri

Herşeyi duyan Allah'ın bizi duyması için bağırıp çağırmaya gerek yoktur. Kur'an ile Allah'a yakardığımızda sesimizi ne yüksek, ne de alçak tutmalıyız. Gizli gizli, boyun bükerek, sessizce, ürpererek, samimiyetle, şuurlu olarak Allah'a dua etmeliyiz. Dua edenin muhsin olması da duanın sonuç vermesi için şarttır.

"Rabbinize yalvara yakara gizlice dua edin. 0, sının aşanları sevmez. Yeryüzünde ıslah edildikten sonra, bozgunculuk yapmayın. Allah'a korku ve ümit ile dua edin. Allah'ın rahmeti iyi kimselere yakındır" (7/Araf, 55-56).

g. Duaların Kabulü

Duaları kabul edip etmemek, Allah'ın kontrolündedir. O, kendisine samimice, doğru ölçüler içinde yönelenleri geri çevirmez.

"Rabbiniz şöyle dedi: 'Bana dua edin. Size cevap/karşılık vereyim. Bana kulluk etmekten büyüklenenler, zillet içinde cehenneme gireceklerdir" (40/Mümin, 60; Ayrıca bkz, 2/Bakara, 152. 186).

h. Allah'a Hangi İsmi ile Dua Etmeliyiz

"De ki: İster Allah diyerek dua edin. İster Rahman diyerek. Hangisi ile dua ederseniz edin, çünkü en güzel isimler O'nundur. Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma! İkisinin arasında bir yol tut" (17/İsra, 110).

i. Sabırla Allah'tan Yardım Dilemek

Allah'tan yardım istemeyi hak etmek gerekir. Bunun için Rabbe dua, kuru kuruya değil, namaz ile daha anlamlıdır. Duada sabırsızca sonuç istemek de doğru değildir. Bir işin başında yapılan dua, Rabbimizden destek almak içindir, Fakat sonuç isteyen dualar, yapılacak hiç bir şey kalmadığında, elden gelen bütün gayretler sarf edildiğinde, bütün olanaklar infak edilerek yapılmalıdır. Sabır; bıkmamak, usanmamak, sebat göstermek, inançlarımızın asli eksenini eylemlerimizin sıhhatini bozmamak, acele etmemektir. Oysa aceleci yaratılmış olan insanoğlu maalesef, bir şeyin hemen olmasını istemektedir. Her şeyi bir ölçüye göre yaratan Allah, dualarımıza da bir ölçü ile cevap verecektir. Aşağıdaki ayet, bu ölçülerden sabır ve namaza değinmektedir.

"Ey inananlar, sabır ve salat (namaz) ile Allah'tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir" (2/Bakara, 153; Ayrıca bkz. 2/Bakara, 45).

B. Münacaatın Zirvesi ve Tevhidi Eylem Biçimi Namaz

Duaların en düzenlisi olan namaz, Allah'a yakarışın ideal biçimlerine sahiptir. İbadetlerin özüdür. Allah'ın, arındırmasına ve yol göstermesine, kalbi ve bilinci açık tutmaktır (hidayet). (1/Fatiha, 5).

Namaz, Allah'a doğru (ileyni) bitmeyen bir yolculuğun azığıdır.

Namaz, tağut ile mücadelemizde sadece Allah'tan yardım dilemektir (istiane). (Bkz. Fatiha, 4).

Namaz, küfre karşı direnci diri tutmanın en düzenli, kararlı, istikrarlı yoludur (cihad).

Namaz, Allah'ın büyüklüğü karşısında kainatta bir nokta kadar bile olmayan yerimizi yakinen bilmektir (el-ilm).

Namaz, zaaf, eksiklik ve yetersizliğimizi bilmekten ileri gelen tevazu hislerimizi dile getirmek, istiğnadan ve istikbardan vazgeçmektir (takva). (Bkz. 96/Alak, 10-12).

Namaz, şeytanın unutturmalarına karşılık, yaratıcıdan manevi destek almak, O'nu her an hatırda tutmak, kalbin itminanının yegane yoludur (zikir). (Bkz. 13/Rad, 28).

Namaz, Allah'a doğru yönelişin O'ndan gayrısına değer vermeyisin, hayatı ve ölümü O'nu merkez alarak anlamlandırışın, feda ediş ve feda oluşun bir sembolüdür (kurban).

Namaz, subhan ismini anarak Rabbi yüceltmektir. O'nun ipinden tutmayan her şeyden vazgeçerek, sadece Yüceler Yücesinin kulpuna bağlanmaktır (akaid).

Namaz, egoizmden (bencillikten) vazgeçmek, nevaya karşı çıkmak, şahsi arzu ve tutkularımızı O'nun için feda etmek, fücura kul olmaktan korunmaktır. Çünkü hevasına kul olan Allah'a kul olmak istemez (ibadet). (Bkz. 45/Casiye, 23).

Namaz nefsin kötü arzularını örtüp takvanın aydınlığını ortaya çıkarmak, kalbi karartan günahlardan vazgeçip fıtratı kirleten suçlara karşı silahlanmak, nefsi tezkiye etmek (arındırmak)'tır. (Bkz. 87/Ala, 14).

Namaz, küfürden, şirkten kaçınmak, cahiliye toplumunun kirlerinden, pisliklerinden Allah'a göçmek, müslümanca var olmanın imkansız hale geldiği ortamı seleflerimiz gibi terk etmektir (hicret). (Bkz. 29/Anketbut, 56; 73/Müzzemmil, 10-, 74/Müddessir, 5).

Namaz; karayı, denizi ve havayı fesada uğratan, yeryüzünü, gökyüzünü kirleten müfsidlere karşı direnmek, kainatı ve dünyayı Allah'ın emaneti olarak görüp, kıyama elverişli bütün arzın, mescid olduğu bilinci ile yeryüzünü putlardan temizlemektir (hadesten taharet). (Bkz. 2/Bakara, 11, 12, 168; 7/Araf, 56; 30/Rum, 41).

Namaz Allah'ın temiz olarak bize bahşettiği fıtratı koruyup, gözleri bakılması yasak olandan çevirmek, iffeti korumaktır (setr-i avret). (24/Nur, 31).

Namaz hak bir fikir ve davranışta direnmek, sabırlı olmak, İslami mücadeleyi olgunlaştırmak, erken doğumun felaket olduğu bilinci ile hareket etmek, tepkisel duygusal hareketlerden kaçınmak, kıyamın zamanını beklemektir (vakit). (20/Taha, 130).

Namaz, yapacağımız her işi Allah'ın adı ile yapmak, Allah'ın rızasına uymayan eylemlerden kaçınmak, bir şey yapmadan önce düşünmek, karar vermek, ne yaptığının bilincinde olmaktır (niyet) (35/Fatır, 14).

Namaz, arınan insanın Rabbine yönelmesidir. Çünkü O'na arka dönülmez göz ve gönülle O'na yönelinir (kıble). (Bkz. 2/Bakara, 144).

Namaz, dünyanın geçici nimetlerini, yeryüzünün cazibeli putlarını reddedip, sadece Allah'ı büyüklemektir (tekbir).

Namaz, yeryüzünün putlarını reddedip, hürmet için sadece Allah için ayağa kalkmak, zulme karşı direnip ayaklanmaktır (kıyam).

Namaz, tüm kainatta yer alan kevni, afaki ayetleri kendi bedenimizde yer alan enfusi ayetleri ve nebevi ayetleri, Allah'ın adı İle okumak, yaratıcımız ile konuşmak, dertleşmektir (kıraat).

Namaz, Allah'ın yüce isimlerini anmak, Rabbe karşı tazim için bütün bedenimizin saygıya uygun bir duruş alması, yaratanın önünde eğilmesidir (rüku).

Namaz, kulun Rabbine tevazusunun gereği olarak rükudan daha da eğilmek, başı O'nun yoluna koymak, her an O'nun için fedaya hazır olmaktır (secde).

Namaz, Allah'ı ve tarih boyunca tevhid dini İslam'ın temsilcilerini, sembollerini, elçilerini selamlamaktır (tahiyyat).

Namaz, şirke karşı ayaklanmak, Allah'tan başka bütün ilahları reddetmek, tevhidi yeryüzünde hakim kılmak, İslamı kurumlaştırmaktır (kuud, oturuş).

C. Hayal Yerine Dua

İnsan günlük hayatta yapmadıklarının hayalini kurarak ideallerine kavuşacağı, arzularına sahip olacağı günlerin özlemi ile yaşar. Hayaller, hatta ütopyalar, insan kişiliğinin gelişmesinde faydalıdır. Fakat tüketim çılgınlığına dayalı dünya hayatı ile sınırlı ekonomik hayaller, insanın manevi duygularını tahrik eder, dünyevileşmeye, laikleşmeye yol açar.

Seküler insan, çok şey ister. Hep istemek, başkalarına rağmen ebedileşmek için sahip olmak, ölçüsüzce, sınırsızca yığmak gerektiğine inanır. İnsanların zaafından yararlanan modern tüketim ikonları insanları profanlaştırarak, kuru bir ceset, yürüyen bir ölü yapıyorlar.

Dünya hayatında ulaşılabilecek hedeflerin hayali ile avunan insanoğlu, asıl amacını, var oluş gayesini unutmaktadır. Tüketim insanı, bir robot gibi hep tüketmeye, almaya programlanıyor. Malik değilse bile hep bir gün sahip olacağı eşyaların hayali ile yaşıyor. Hevasının peşinde paçavra gibi sürüklenip duruyor.

Pazar tanrısı insanlardan şu an sahip olduklarını, yarın sahip olacaklarını, bir ay/altı ay sonra sahip olacaklarını isteyerek, sanal ihtiyaçlarını gidermesini istemektedir. Oysa dünyevi ihtiyaçlar sonsuzdur ve insanoğlu doyumsuzdur. Bir hayali gerçekleştiğinde diğer metanın hayalini kurmaktadır.

Allah'tan başkasına kul olmamayı ideal edinen biz müminler için hayalini kuracağımız şeyleri, tüketim tanrısı değil inançlarımız belirler. Bu inançlar ise dünya ile kayıtlı, sınırsız tüketim çılgınlığının neden olduğu hayalperestliğe engeldir.

Hayat içerisinde başaramadığımız kısa ve uzun vadeli hayallerimizi gerçekleştirmek için Rabbimizden yardımı, dua ile isteriz. Dua; elde olmayan imkanların, maruf isteklerimizin Allah'tan yardım dileyerek O'na dayanmak suretiyle gerçekleşeceğine dair ümidimizi korumaya yarar.

Dua, hayalden faklı olarak, örfe uygun ölçülerde isteneceği için bizi hayalperestlikten koruyarak, aşırılıklara saplanmamızı engelleyecektir.

Hayal, insanı başlangıçta rahatlatmasına rağmen, genellikle boşa avutmakta, hele liberalizmin egemen olduğu toplumlarda hastalık halini almaktadır. Hayallerin sahte rahatlatması yerine duanın gerçekliğine koşmalıyız.

D. Denge Duası*

Maddi ve manevi her şeyin kendisi ile anlam kazandığı, ey hadi olan Allahım!

Bizi insanlara hakkın tanıklığını yapmamız için orta ümmet kılan Rabbimiz!

Bize orta yolun evrensel ölçülerini kavrat ve Furkan'ı anlama gücü ver!

Rabbimiz,

Bize selim aklımızla zıtların eşsiz uyumunu öğret. Uyumları ifsat eden müşriklere karşı derin bir cihadı nasip et.

Ey rahman olan Allahım!

Bize bağışladığın irademizi bilgi ve sağlam inancı, insan ve cin şeytanlarına karşı isyan ve boyun eğmezliği, tağuta baş kaldırışı, Sana itaati öğret!

Ey kadir olan Allahım!

Sorumsuzlarımıza sorumluluk; sorumlularımıza dünyayı, kitap, adalet, demirden oluşan sağlam temeller üzerinde yeniden kurmayı; bilginlerimize yakini imanı; kesin inançlılarımıza derin tefekkürü; mütefekkirlerimize tevil el-ahadisi; olayları doğru yorumlayanlarımıza kararlılık; kararlı olanlarımıza büyük başarıyı küfeyle!

Ya ilahi!

Kavramışlarımıza "tutuculuk, tutucularımıza kavramıştık, muhafazakarlarımıza hareketlilik, hareketlilerimize ilkeleri muhafaza yeteneğini, maneviyatçılık hastalığına yakalananlara hayatın gerçeğini kavramayı, realizm hastalığına yakalananlarımıza manevi olgunluk ve fıtri özgürlüğü bahşeyle!

Allahım!

Kadınlarımıza mantıklılık, erkeklerimize duygusallık, şairlerimize şuur, şuurlularımıza İslami endişe, ihtiyarlarımıza direniş azmi, gençlerimize soylu inanç, uyuyanlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, tecrübelilerimize genç coşkular, coşkunlarımıza olgun tecrübe, zayıflarımıza demirden güç, güçlülerimize eşsiz merhamet, merhametlilerimize kesin kararlılık, kesin kararlılarımıza doğru hedefi göster.

Rabbimiz!

Körlerimize görme, suskunlarımıza feryad, ümmetimize birlik, birlikte olanlarımıza arayış, arayış içinde olanlarımıza hak, hakkı bulanlarımıza cömertlik, cömertlerimize sabır, sabırlılarımıza izzet, izzetlilerimize direnç, direnenlerimize fırsat, fırsat elde edenlerimize basiret, basiretlilerimize imaret için imamet, imamlarımıza ıslah şuuru, ıslahatçılarımıza çalışma gücü, çalışanlarımıza sekine azığı lutfeyle!

Ey yüceler yücesi vedud olan Allahım!

Hüzünlülerimize sevinç, sevinçlilerimize Hira hüznü, karamsarlarımıza ümit, ümitlilerimize engin ufuk, zekamıza eş bir kalp, öfkemize eş bir sevgi, dünyevileşenlerimize ahiret bilinci, uhrevileşenlerimize dünya hilafeti lutfeyle!

Rabbimiz!

Bize ölüme kadar özlem duymayacağımız bir hayat, boşu boşuna matem tutmayacağımız bir ölüm bağışla!

Tüm övgüler kendisi için olan Allahım!

İmanımız, bize şöhret ve ekmek kazandırmasın diye merhamet eyle. Bizi dinden kazanıp dünyaya harcayanlardan değil, dünyadan kazanıp dine harcayanlardan eyle!

Rabbimiz!

Ümmetimiz içinde latif ruhlu ince mizaçlı olan müminlerimize pervasız bir direniş, cesareti pervasızlık telakki edenlere uslu bir şehadet, tüm ümmete kurtuluşa layık oluş ve izzet bağışla!

Ey muîn olan Allahım!

Sadece tehlikeler karşısında değil, onlarla yüzleşmede korkusuz olmak için onları yenecek cesareti bulmamız için bize yardım et!

Allahım!

Bizi, rahmetini sadece başarımızda gören bir korkak olmaktan koru! Bize başarısızlığımızda da eline uzanacak inancı bahşet!

Rabbimiz!

Bize sorumluluktan kaçan inanç ucuzluğuna karşı dayanma gücü ver. Bize kavgacı, cihatçı ve inatçı bir takva ver ki, sorumluluklarımızı yerine getirebilelim. Bizim perhizkar, münzevi, sufi bir takva anlayışından koru ki, tenhalık ve uzlet köşelerinde gizlenmeyelim!

İlahi!

Düşünsel olgunluğumuzu, taassuptan koru. Bizi duyarlılık ve aydınlık faziletinden mahrum etme! Bize sabrı, tahammülü, kanaati ver ve bizi ucuzculardan kılma!

Rabbimiz!

Duamız, kurtarılmak için endişeli bir korkuyla öylece bekleyenlerin yakarışına benzemesin! Özgürlüğünü sarp yokuşlara tırmanarak elde edenlerinkine benzesin.

Amin!

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR