1. YAZARLAR

  2. Murat Kurt

  3. Direniş Şiarları Almanya'da da Yankılandı

Direniş Şiarları Almanya'da da Yankılandı

Temmuz 1998A+A-

Türkiye'de yetmiş yıldır müslümanlara yapılan baskı ve zulümler, 28 Şubat kararlarından sonra daha da artmış, irtica dedikleri İslam birinci tehlike ilan edilmiştir. İmam Hatip Liselerini kapatabilmek için 8 yıl kesintisiz eğitimi uygulamaya koyan, sonra Kur'an kurslarını kapatan cuntacı zihniyet en son olarak başörtülü ve sakallı müslüman öğrencilerin üniversitelere alınmamaları ile sadece öğrenciler tarafından değil, halk arasında da büyük tepkilere neden olmuştur. Tüm kamu kurumlarında hızla yaygınlaştırılan başörtüsü yasağı, öncelikli olarak öğrencilerin başörtülü fotoğraflarıyla kayıtlan engellenerek kendini göstermiş ve son aşamada "artık başörtülü olarak okula giremezsiniz" denilerek öğrenciler okullara alınmamışlardır. Üniversitelerde uygulanmaya çalışılan yasağın, şu anki yasalarda hiç bir dayanağının olmamasına karşın uygulanıyor olması bize, alınan kararın siyasi olduğunu göstermektedir.

Cami önlerinde, meydanlarda, sokaklarda tepki gösteren halk, okuluna, kursuna hatta giyimine müdahale eden cuntacılara karşı boyun eğmemiş ve İslami değerlere bu direnişle sahip çıkmıştır. Başörtüsü yasağına karşı İ.Ü'de öğrencilerin kararlı tavır ve direnişiyle karşılaşan okul yönetimi panikleyip geri adım attı ve uygulanan yasağı geri aldı. Ancak tamamen son bulmayan zulüm Çapa, Cerrahpaşa, Hacettepe, Trakya Tıp fakültelerinde ve Sağlık Meslek Yüksek Okulları'nda ve kamu kuruluşlarında devam etmektedir.

Başörtüsü zulmünü ve yapılan diğer zulümleri protesto etmek amacıyla Avrupa'da yaşayan müslümanlar, 13 Haziran Cumartesi günü bir miting düzenlediler. Almanya'da Türkiye'nin Bonn Büyükelçiliği önünde Türkiyeli Müslümanlarla Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen mitinge ilgi yoğundu. Kur'an'ı Kerim ve mealiyle başlayan ve marşlarla, şiirlerle devam eden mitingte Stuttgart ve Essen Üniversiteleri'nin destek mesajları okundu. Tepkilerini attıkları slogan ve açtıkları pankartlarla dile getiren müslümanlar miting alanında "Zulme Karşı Direneceğiz", "Direniş Adalet Özgürlük", "Yaşasın İslami Direnişimiz", "Mazlumların Öfkesi Zalimleri Boğacak", "İslami Hareket Engellenemez", "Kafirlerin Korkusu Muhammedin Ordusu" ve daha başka Türkçe ve Almanca olmak üzere pankartlar açıp, "MGK Cunta Hükümet Kukla", "Başörtüye Uzanan Eller Kırılsın", "Kahrolsun Laik Diktatörlük", "Cuntaya Hayır Eğitime Özgürlük", "Paşaların Tankı Susturamaz Halkı", "Laik Dikta İsrail'e Kukla" sloganlarını haykırdılar.

Türkiye'den gönderilen kutlama fakslarının okunuşunda duygulu anlar yaşayan müslümanlar hissettikleri yakınlığı sloganlarla dışarıya vurdular. Metris, Bandırma ve Kırşehir Cezaevleri Müslüman Siyasi Tutsakları imzasıyla Türkiyeli Müslümanlarla Dayanışma Platformu Başkanlığına gönderilen, "Bu zülüm ve baskıların hesabını sormak, insanca ve müslümanca yaşamak için direnişi, karşı koyusu seçmek yegane yoldur. Ancak dünyevileşme batağına saplanıp bedel ödemek istemeyenlerin uzlaşma için mazeret arayışları da sürmektedir. Tağuti sistemin baskı ve sindirme politikaları karşısında paniğe kapılıp mücadeleden kaçanları, müslümanlık iddialarını ispat için yeniden mücadele alanlarına davet ediyoruz. Aksi takdirde egemenlerin suç ortağı olacaklarını ilan ediyoruz" ifadeleri yer alan metin okunurken "Müslüman Tutsaklar Onurumuzdur" sloganı atıldı. Bir diğer faks ise İstanbul Üniversitesi'nin direnişçi öğrencilerinden geldi. Başörtüsü eylemlerine katıldıkları için, okullarının bitimine bir hafta kala 9 Haziran tarihinde Fen Fakültesi'den atılan 11 öğrenci adına Nazan Yalçınkaya ve Fatma Gökçen imzalı mesajda ise başörtüsünün İslami kimliğin bir simgesi ve müslümanların onuru, zulme karşı tek çaresinin ise direniş olduğu vurgulanmaktaydı. Mesajın okunmasıyla birlikte topluluktan "Başörtüsü Onurumuz Koruyacağız" ve "Başörtüye Uzanan Eller Kırılsın" sloganları yükseldi.

Laik diktatörlüğün bu saldırılarının İslam'a, kimliğimize ve onurumuza karşı olduğunun ve mevcut durumun düzenin yetmiş yıllık İslam karşıtı yapılanmasının bir sonucu olduğunun dile getirildiği konuşmalarla devam eden mitingle tertip heyetince hazırlanan bir basın bildirisi Türkçe ve Almanca olarak okundu. Basın bildirisinde şu sözler yer aldı: "Çağdaş Firavunlar, yalnızca Allah'a kul olmaya çalışan müslümanlara karşı, tahammülsüz tavırlarını her geçen gün daha bir artırarak devam ettirmektedirler. T.C. kuruluşunu zulüm, katliam, işkence ve sürgünler üzerine bina ederken, diktatörlük vasfından taviz vermeden, emperyalist işbirlikçilerin şımarık çocuğu olan Siyonist İsrail çetecileriyle, müslümanlara yönelik yıldırma ve sindirme çabalarını sürdürmektedir. İnsanların doğuştan gelen hakları kapsamında değerlendirilen ve ikiyüzlü bir tavırla T.C nin de imzaladığı insan Haklan Evrensel Beyannamesi'nde de zikredilen 'inanma ve İnancını yaşama özgürlüğü' hakkı müslümanlara tanınmamaktadır. Firavunca bir yöntemle halkı sınıflara ayırarak Kemalist diktatörlüğe iman etmiş tebasını her alanda kollayıp kayıran T.C, müslümanların inanma, inancını yaşama, eğitim görme, ticari faaliyette bulunma haklarına karşı sözde demokrasi iddiasına rağmen vahşice bir saldırı içindedir.

Müslümanlara yönelik tutuklamalar, işkenceler, yargılamalar sürmektedir. Sivil kurum ve kuruluşlara ve mahrem olan evlerimize gece baskınları düzenlenmektedir. Sırf izzetiyle yaşayabilme çabası içinde olan müslümanlara, hukuk kılıfına sığdıramadıkları cezalar vererek düşmanca tavırlarını her fırsatta ortaya koymaktan çekinmemektedirler. Kadın - erkek yüzlerce müslüman zindanlarda tutsak olarak bulunmaktadır. Onlarcası müebbet cezalara çarptırılmış durumdadır. Yüzlerce çocuk anne ve babalarından ayrı öksüz büyümektedir. Allah'ın emri gereğince örtünme farizasını yerine getiren bacılarımızın okuma ve mesleklerini bir müslüman duyarlılığıyla icra etmelerine imkan tanınmamaktadır. Zalimler hak arayışı içine giren duyarlı müslümanların üzerine saldırgan köpeklerini salarak şiddet kullanmakta ve müslüman bacılarımızı yerlerde sürükleyerek, hırpalayarak tutuklamaktadırlar. İzzetine düşkün müslümanlar bu haksızlıklar karşısında sessiz ve tepkisiz kalamazlar. Allah haksızlığa karşı direnen ve mücadelesinde sabredenleri egemen kılar.

Avrupa'da yaşayan müslümanlar olarak bizler, laik diktatörlüğün müslümanlara yönelik baskılarını şiddetle kınıyor, bütün müslümanları Türkiye'de işlenen zulümlere karşı duyarlı olmaya ve tepkilerini ilahi ve insani bir yükümlülük olarak dile getirmeye davet ediyoruz."

Okunan basın bildirisi Bonn Büyükelçiliğine bırakıldı. Kadınların yoğun katılımı ile dikkat çeken mitingte tatsız olayların yaşanmamasına karşı polisin sıkı önlemleri ilginçti. Miting, topluca yapılan duada, müslümanların vahdet arzusu dile getirildikten sonra tekbirlerle sona erdi.

 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR