1. YAZARLAR

  2. Najib Ghadbian

  3. Devlet Medyasında Tekelcilik Tartışması: el-Cezire Televizyonunda Suriye

Devlet Medyasında Tekelcilik Tartışması: el-Cezire Televizyonunda Suriye

Kasım 2001A+A-

Necib Ghadbian, Arkansas Fayetteville Üniversitei'nde Siyaset Bilimi ve Orta Doğu Çalışmaları bölümünde Doçent ve Arap Dünyasında Demokratikleşme ve İslami Değişim uzmanı. Dr. Ghadbian el-Cezire ve Abu Dhabi tv uydu kanallarında siyasi yorumlar da yapmaktadır.

Editörün Notu: Bağımsız uydu TV istasyonlarının Arap dünyasına akın etmesi, devletlerin halkın ne izlediklerini ve buna bağlı olarak da ne düşündüklerini kontrol etme olanakların sekteye uğrattı. Bu makale el-Cezire TV ve onun Suriye politikalarıyla ilgili programlarını inceleme konusu yapmaktadır. Makale Suriye rejimi için hassas kabul edilen konulan ele alan haber ve programların içeriğini analiz etmekte ve bu programların hükümetin söylemini değiştirmesinde nasıl etkili olabileceğini örneklerle açıklamaktadır.

Uydu tv istasyonları Arap dünyasındaki haberleşme ve ikna kanalları üzerindeki devlet tekelciliğine meydan okuyor. Bu yeni uydu kanalları hükümet medyasına ilgisizliği doğurmakla kalmıyor aynı zamanda ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi gibi konularda sivil toplumun devletle mücadelesi için ilave araçlar olabilecek daha özgür ve daha bağımsız haberleşme kaynakları sağlıyor. İnsanların bu istasyonların programlarıyla heyecanlanmaları da bunu gösteriyor. Katar merkezli el-Cezire TV önemli haber kaynağı ve tartışma konuları için en tarafsız forum olarak belirginleşti. Diğer güvenilir haber kaynakları ise Ortadoğu Yayın Merkezi (MBC), Arap Haber Ağı (ANN) ve Abu-Dhabi Uydu TV istasyonu. Bu tv istasyonlarının hiçbiri tam olarak bağımsız olmamakla birlikte genelde sponsorlarından oldukça özerk davranabiliyorlar. Sadece el-Cezire ve ANN tamamen haber kanalı, fakat el-Cezire'nin programları ANN'den daha çok üst düzey habercileri bir araya getiriyor ve hassas konuları halka sunuyor.

el-Cezire'nin Suriye politikaları ile ilgili programları; uydu tv'nin Arap Dünyasında halk ile devlet arasındaki iletişim koşullarını nasıl değiştirdiğini, devletçe kontrol edilemeyen daha çok an yaratarak sivil toplumun alanını nasıl genişlettiğini göstermektedir. Suriye örneğinin önemi, rejimin oldukça otoriter olması ve haberleşme ve iletişimi halen tamamen kontrolünde tutuyor olmasındandır. el-Cezire'nin Suriye'de siyasi muhalefet, haleflik (başkanın yerine geçme), barış sürecinin rejimin ayakta kalma yeteneğine etkisi gibi Suriye Enformasyon, Kültür ve Rehberlik Bakanlıklarının sansür politikalarına göre oldukça hassas birçok konuyu içeren programlarını inceledim.

Suriye rejiminin hassas kabul ettiği konuları ele alan "Ekser min Re'y" (Bir Düşünceden Daha Fazlası), "el-ltticah el-Mu'aki" (Karşıt Yönler) ve "Bila Hudud" (Sınırsız) gibi haber programlarını analiz edeceğim ve yeni bir makalede Jon B. Alterman uydu haber kanallarının Arap dünyasındaki etkisini anlamak için araştırmacıların diğer şeylerle birlikte "uydu TV istasyonlarının haberleri nasıl aktardığı, karadan yayın yapan kanalların aktarış tarzıyla mukayesesi ve zaman içinde her iki yayın türünün de nasıl değiştiğini incelemek zorunda olduğunu belirtmişti. Bu makale Alterman'ca zikredilen bu boşluğu doldurmaya yöneliktir.


Suriye'nin İletişim Metodu

Birçok Arap ülkesinde olduğu gibi Suriye'de de medya devlet kontrol ve idaresi altındadır. Medya çalışanları devlet memuru sayılıyor ve üst düzeydekilerin sadık parti üyelerinden olması gerekiyor. William H. Rugh Suriye'de basını "lokomotif basın" olarak tanımlamaktadır. Medyanın lokomotif rolü kalkınma, endüstrileşme ve meşruiyetinin yayılması gibi hedeflerin izlenmesinde liderliğin arzusu doğrultusunda yayın yapmaktır diyen Rugh'a göre lokomotif basının karakteristik davranışı politikayı eleştirmemek, liderliği kutsamak, farklı görüşlere yer vermemektedir.2

Suriye Anayasası (1973) vatandaşlarının basın ve ifade özgürlüğünü garantiye almasına rağmen basın 1963 Baasçı askeri darbeden bu yana ciddi bir şekilde devletin kontrolü altındadır. Darbenin ardından askeri otorite bütün bağımsız gazeteleri kapatmıştı. Olağanüstü hal altında kabul edilen birçok kısıtlayıcı madde askeri darbeden bugüne kadar yürürlüktedir. Anayasasının 4. maddesi b fıkrası gazeteleri, kitapları, radyo ve televizyon yayınlarını, reklamları ve görsel sanatları kontrol etme hakkı veriyor.3 Devlet, güvenliğine tehdit olabilecek her türlü işe de el koyabilir ve yok edebilir. Son dönemlere kadar Suriye Arapça üç büyük ulusal gazeteye (el-Baas, es-Sevra, ve Tişrin) ve İngilizce yayın yapan bir gazeteye (Syria Times) sahipti. Radyo ve televizyonlara ilaveten tüm bu gazeteler Enformasyon Bakanlığınca kontrol edilmekte ve yönetilmekteydi. Suriye ilk uydu tv istasyonunu 1998'de kurdu.

1974 yılından başlayarak Suriye medyası Başkan Hafız Esad'in partisinin ilerleyebilmesi için bir vasıta oldu. Enformasyon Bakanı Ahmet İskender Ahmet 1974'den 1983'te ölümüne kadar halkın ilgisini rejimin karşılaştığı ekonomik ve güvenlik tehditlerinden saptırmak için Esad kültü yarattı. 4 Hükümet 1979'da başlayan silahlı İslami muhalefetle yüzleşmesinin ardından medya üzerindeki kontrolünü arttırdı.

Yıllar içinde Suriye hükümeti rejimi sıkıntıya sokacağını ve tehdit edeceğini düşündüğü tabular listesi oluşturdu. Hükümetin eleştirilmesine izin vermediği bazı konular şunlardı;

-Başkan ve ailesi

-Baas partisinin hakimiyeti

-Askeriye

-Rejimin meşruiyeti

-Mezhep sorunu

Enformasyon Bakanlığının sansürlediği konuları; hükümetin insan hakları dosyası, İslami muhalefet, memurların uyuşturucu trafiğine karıştıkları iddiaları, Lübnan'daki Suriye askerlerinin aktiviteleri, cinsel tasvirler, Arap-İsrail çatışmasında Arapların tutumuna muhalif materyaller.5

Ayrıca hükümet rejimi tehdit eden ve eleştiren bağımsız haber kaynaklarına da tolerans göstermemektedir. Ayrıca 1976-77 yıllarında Suriye'nin Lübnan'daki askeri müdahalesinden hemen sonra Lübnan'daki bağımsız tüm gazeteleri yasaklandı. Beyrut'taki yedi gazete ve bir dergi kapatıldı. Bunun ötesinde insan hakları organizasyonları Suriye güvenlik güçlerince tutuklanan sürülen ve katledilen birçok ünlü gazetecinin varlığını belgeledi. Havadis gazetesinin editörü ünlü Lübnanlı gazeteci Salim el-Lawzi kaçırıldı, işkence edildi ve öldürüldü. Kendisine karşı olanlara Hafız Esad'ın öfkesini göstermek için Salim el-Lawzi'nin yazı yazdığı sağ eli kesildi.6

Bunlara rağmen Suriye hükümeti haberleşme üzerindeki kontrolünü devam ettirmekte başarılı olamadı. Suriye halkı uydu tv istasyonları kurulmadan önce zaten batıya ait radyoları dinliyorlardı. Bunların içinde en popüler olanları BBC Arap Radyosu, Radyo Monte Carlo ve daha az dinlenen Amerika'nın Sesi Radyosu. Birçok dinleyiciyi kendine çekmeyi başaran diğer bir radyo istasyonu ise Arap dilinde yayın yapan İsrail radyosu idi. Suriyeliler haberleri dinlemekten ziyade Um Kalthum'un şarkılarını dinlemek için bu radyoyu açıyorlardı.

Son zamanlarda Suriye medyası özellikle gazeteleri bürokratik kokuşmuşluğu eleştirme konusunda cesaretlendirildiler. Bu eleştiriler, son zamanlarda bizzat Esad'ın kendisinin desteği ile yolsuzlukla mücadele kampanyalarına dönüştürüldü. Suriye medyasındaki bu değişimin iki nedeni vardı: Birincisi; hükümetin yolsuzluk ve suistimallerle ilgili özellikle yeni teknolojik kanallarla gelen bilgileri kontrol edemez hale gelmesi, diğeri ise; Suriyeli gazetecilerin sansür sınırlarını zorlayarak genişletmek istemeleridir. Örneğin sansüre karşı olduğu bilinen hür düşünceli karikatürist Ali Farzat resmi gazetelerden birisi olan es-Sevra'dan kovulduktan sonra gazetenin satışı %35 oranında düştüğü için işine geri dönmesine izin verilmişti.7 Ali Farzat sansürün sınırlarını zorlamakla tanınıyor. Suriye hükümeti haberleşme ağzı üzerindeki sıkı kontrolünü sürdürmeye uğraşırken, bu çabaları iki yeni haber kaynağı uydu tv istasyonu ve internetin gölgesinde kaldı. Bu yeni teknolojilere karşı hükümetin gösterdiği ilk tepki haber kaynaklarını kontrol altına alma ile tolerans gösterme arasındaydı. Otoriteler uydu alıcılarını kontrol etmekte internet kadar başarılı olamadılar. 1990'ların sonunda bölgesel tv istasyonlarının artışı sansür ve kontrol kurallarını tamamen olumlu yönde değiştirdi.

Uydu TV Kanalı el Cezire

el-Cezire Arap dünyasındaki ilk uydu kanalı değildi fakat kısa sürede siyasi haber ve programlara önderlik eden bir tv istasyonu oldu. İlk uydu yayını Mısır uydu kanalının teşebbüsleri ile 2 Aralık 1990'da bölgeye geldi. Bu kanal haber eğlence din ve sağlık programlarından oluşan 13 saatlik yayın programları ile Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa ülkelerine ulaşıyordu. TV, yayın saatini daha sonra yirmi dörde çıkardı.

Bu kanalı 1991'de Suud kaynaklı Ortadoğu Yayın Merkezi (MBC) izledi8 MBC Arap dünyasın­daki haber, aile kültür ve eğlence programları yapan ilk pan Arap tv istasyonu idi. Bu kanalın çalışanları ve programları pan Arap düşüncesini açıkça ortaya koydu. MBC, CNN tarzı programları dünyaya yayın yaptı. Başarısına bir örnek; "Batı ile Diyalog" adlı popüler bir show programıydı. Arap halkına programı arama ve canlı yayında özgürce görüşlerini aktarma fırsatı veriyordu. İsmine rağmen program birçok Arap siyaset adamının ve bürokratlarının karşılıklı konuşmalarına da imkan sağlıyordu. Ne yazık ki program yönetimi ve maliyetiyle ilgili anlaşmazlık nedeni ile yayın hayatına devam edemedi.9

Diğer Körfez ülkeleri 1992-1994 yılları arasında kendi uydu kanallarını kurdular. Körfez ülkelerinin mali durumları diğer ülkelerden daha iyi olduğu için uydu yayınına ilk olarak onların başlamaları tesadüfi sayılmazdı. Geniş dinleyici kitlesine sahip olmak için uydu yayınına geçen ülkeler yanlızca zengin ülkeler de değildi. Ürdün, Tunus, Fas ve Cezayir gibi diğer Arap ülkeleri de 1993'ün başlarında bu yarışa girdiler. 1994'te birçok kanal hükümetlerin kontrol ve idare ettiği istasyonlar zincirine katıldı. Bunların içinde özel Arap Radio ve TV (ART), ve eğlence ağırlıklı özel Suudi kanalı olan ORBİT de vardı.10 Her iki tür kanal da İtalya'dan yayın yaptı. 2000 yılının başlarında tüm Arap ülkeleri bu uydu dalgasına katılmışlardı.11

el-Cezire haber ağı 1 Kasım 1996'da altı saatlik yayınla Katar'da kuruldu. 1997'nin ortasında yayın saatini on ikiye Şubat 1999'da yirmi dörde çıkardı. 350 editörü, yayıncısı, teknikeri ve 30'a yakın muhabiri ile dünyanın önemli başkentlerinde mevcuttu.12 el-Cezire'yi bölgedeki diğer tv istasyonlarından ayıran özellikleri:

Birincisi istasyonun 24 saatlik yayınında haberler, haber analizleri, talkshowlar ve belgeseller vardı. MBC gibi diğer tv kanalları haber ve analiz programlarında uzmanlaşmamışlardı. Bunun tek istisnası Rıfat el-Esad'ın oğlu Sümer el-Esad (Hafız Esad'ın kardeşi ve rakibi) ve bir grup Suudi'nin sahibi olduğu Arap Haber Ağı (ANN)'dir. el-Cezire ile rekabet ederek kendini kanıtlamak zorunda olan Londra'da yayın yapan ANN ekonomik güçlüklerle karşı karşıya görünüyor. 2000 yılının başlarından itibaren Abu Dhabi uydu istasyonu el-Ceziri ile agresif bir rekabete girdi. Arap dünyasındaki bu yeni uydu istasyonlarını bu kadar popüler yapan ne idi? Bunun en net cevabı devlet televizyonlarının vermediği politik haberleri bu televizyonların vermesi idi.

el-Cezire TV'nin başarılı olmasındaki diğer faktör profesyonel olmasıydı. Kurulduğundan bu yana profesyonel bir ekiple çalışıyordu.13 Bu yeni tv kanalının rekabet ettiği kanallar hükümet kanalları değil, iki dev; CNN ve BBC idi. Bu iki haber kanalı İkinci Körfez Savaşı'nda Arap dünyasındaki eğitimli ve zengin dinleyicileri kazanmayı başarmıştı. CNN 1991'deki Çöl Harekatı esnasında Amerika ile Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin arasındaki iletişimde/iletişimsizlikte en önemli araçtı. Amerika 1998 Kasım'ında Irak'ı tekrar bombalamaya başladığında el-Cezire krizle ilgili ana haber kaynağı olarak CNN'in yerini almıştı. Bombalama esnasında el-Cezire -CNN değil- Irak diktatörünün iki konuşmasını yayınlamıştı.14

Çoğu Arap'ın el-Cezire'yi Irak'a karşı Amerikan düşmanlığı ile ilgili haberlerinde takdir ettiği şey kanalın Amerikan saldırılarına karşı takındığı kınayıcı tavırdı. Kanal Arap halkının bombalama hakkındaki düşüncelerini yansıtarak bu harekatın zamanlamasını ve mantığını sorguladı, Irak halkı üzerindeki ambargonun korkunç etkilerini de ortaya çıkardı. Ayrıca el-Cezire Eylül 2000'de başlayan Filistin İntifadası ile ilgili programı son derece dokunaklı ve profesyonelce hazırlamıştı. Birçok analist el-Cezire ve diğer Arap TV istasyonlarının Filistinlilerinin korkuyla tecrübe ettiklerini ve diğer yerlerdeki askeri harekatların görüntülerini insanların evlerine direkt ulaştırarak pan Arap düşüncesinin yaygınlaşmasındaki rolünü takdir etmişlerdir.15

Üçüncü faktör el-Cezire interaktif provakatif programlarla dinleyicilerin görüşlerini açıklamalarını sağladı, iletişim sürecinde Arap halkının da bulunmasının iki yönü var. Birincisi; kanat birçok tartışma konularında tüm politik taraflar için bir forum oluşturdu, komünistlerden müslümanlara kadar özellikle hükümete muhalif hiç bir politik gücü dışlamadı16. İkincisi: Arap halkının programı arayabilmeleriydi. Tüm talkshowlar dinleyicilerin tartışma zemininde yorumlarını ve sorularını açıklamaları için cesaret veriyordu. Örneğin Suriye-İsrail barış müzakerelerini konu alan bir programda Suriyeli Dr. Mansur Abd ad-Daim program yapımcısı Sami Haddad'ı arayarak: "Size Suriye sokaklarının sesini iletmek istiyorum. Suriye halkı hain Suriye liderlerini bu hain davranışlarından dolayı uyarıyor yoksa onlar suikastla öldürülen Enver Sedat'ın kaderiyle yüzleşecekler" dedi.17

Dördüncü faktör; el-Cezire'nin başarılı ve popüler olmasının en önemli nedeni hassas ve tartışmalı konuları gündeme getirme istekliliği ve tabuları yıkmadaki cesaretiydi. el-Cezire'nin baş editörü Muhammed Kasım el-Ali "Diğer kanallar bir çok tabuya sahip. Bizim herhangi bir tabumuz yok dinleyicilerimiz fikirlerini açıkça ifade etme ve gerçeği öğrenme haklarına sahip."18 Kanalın haber editörleri ciddi konuları haber yapma hususunda daha bağımsız ve daha özgürler.19 Haberlerin ve diğer programların ortak konuları şunlardır: Arap Dünyasındaki insan hakları ve demokrasi, siyasi muhalefet, Filistin barış müzakerelerini destekleyenler ve muhalif olanlar, siyasi İslam, Irak ambargosu, Arap birliği yada bölünmüşlüğü.

Bu ve benzeri konuların açıkça tartışılması el-Cezire'yi Arap halkı içinde en güvenilir ve saygın kanal haline getirdi. Aynı zamanda bölgedeki birçok yönetimi de çileden çıkarmıştı. el-Cezire'yi ya da ev sahibi ülke Katar'ı protesto eden veya sert önlemler alan cezalandırmak isteyen devletlerin listesinde şunlar vardı: Bahreyn, Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, Ürdün, Mısır, Tunus, Libya, Cezayir, Fas.20 Böylece kanal haklı olarak diğer kanallardan daha büyük bir kitlenin güvenini kazandı.21

Birçok gözlemci eleştirmenlerle ilgili seçiciliği, halkı bilgilendirme adına sansasyonalizmi kullanması, canlı programların boğucu bir biçimde yönetimi, programlarına İsrail'den resmi görevliler ve uzmanlar konuk ederek üstü kapalı olarak İsrail'le ilişkilerin normalleşmesine katkı yapması gibi nedenlerle el-Cezire'nin kendisini de eleştiriyorlar.22

Tartışma Programı

el-Cezire'de Suriye siyasetine geniş yer ayrılır. Kanal Suriye'nin politikalarına dair yaptığı programlarda İddialı hale geldi. Program Suriye hükümetinin tabularını ve yasaklarını kabul zorluyor. Suriye politikasıyla ilgili program belli başlı üç konuyu içeriyor: Birincisi; Arap dünyasında demokrasi, insan hakları ve İslam fundamentalizmi gibi başlıklar altında dolaylı olarak Suriye refere ediliyor. İkincisi; direkt olarak Suriye-İsrail barış müzakereleri. Üçüncüsü; Suriye'deki yerel gelişmeler. Bu alanların hepsinde de program, Suriye'nin tau nosyonuna meydan okuyor.

Demokrasi, insan hakları ve İslami muhalefet gibi konular Suriye hükümetinin hoşlanmadığı konuların başında geliyor. Suriye'nin bölgedeki en otoriter rejimlerden biri olması nedeniyle bu tür konuların kamuoyu önünde tartışılması Suriyeli yöneticileri rahatsız ediyor ve telaşlandırıyor. Son üç yıldır "Karşıt Yönler", "Bir Düşünceden Daha Fazlası" ve "Sınırsız" gibi önemli programlar otoriterizmi ve insan hakları ihlallerini kınayarak bu konuları gündeme getirdiler.

Diğer tv istasyonları Irak rejimini kötü rejimlerin bir prototipi olmasından dolayı eleştirirken el-Cezire demokrasi ve çoğulculukla ilgili programlarında -Suriye rejimi de dahil olmak üzere- demokratik olmayan tüm devletleri ifşa etti. Bir programda Suriye hükümet yanlısı Zuhair Diyab bölgedeki otoriterliğin yaygınlaşmasındaki gerekçeyi anlatırken birçok Arap ülkesindeki dinleyicilerin karşısında kendini gülünç duruma düşürdü. Zuhair Diyab "Arapların demokrasiyi anlamaları ve buna hazır olmaları için yüzlerce yıl gerekmektedir" dedi.23 Programın sunucusu, stüdyodaki misafirler ve izleyiciler onu köşeye sıkıştırdıkları zaman şeytanının avukatlığını yaptığını iddia etti.

Suriye rejiminin hoşlanmadığı diğer bir tartışma konusu ise "İslami muhalefet"tir. 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında silahlı İslami hareketle çatışma yaşamış olan Suriye için bu konu bir tabu niteliği taşımaktadır. Esad hükümetine muhalefetin öncülüğünü yaptığından dolayı Müslüman Kardeşleri "Müslüman Hainler" olarak niteleyen Suriye rejimi arasındaki çatışma sırasında binlerce kişiyi 1982'de Hama'da katletti. Hükümet 7 Temmuz 1980'de bir yasa yayınlayarak sadece o dönemlerdeki Müslüman Kardeşleri değil daha önceki dönemlerde de üye olanların hepsini ölümle cezalandırdı:24 el-Cezire TV "Sınırsız" adlı programının aktif İslami Hareketleri konu ettiği bölümlerinden birinde yasaklanan Suriye Müslüman Kardeşlerin liderini iki saatlik bir röportaj için konuk etti. Normalde bu programda sunucu programın formatı gereği konuğa muhalif bir duruş sergiler. Suriyeli ve diğer Arap izleyiciler, partisinin yasallaşması gerektiğini vurgulayan, polis devletine bir son verilmesini isteyen, demokrasi yanlısı ılımlı bir ses duydular. İzleyicilerden bir kısmı Kardeşler ve liderleri hakkındaki resmi suçlamaları dile getirirken, bir diğer kısmı ise yoğun insan hakları ihlalleri nedeniyle hükümeti suçlayarak Esad'ın mezhebinin iktidardaki tekeline bir son verilmesi gerektiğini dile getirdiler.25

Arap-İsrail barış sürecinde Suriye'nin rolü el-Cezire TV'nin ele aldığı konuların ikincisini oluşturuyor. Genel olarak program hükümet için sempatik olmakla birlikte, ülkenin içinde bulunduğu şartların ve barış sürecinin Suriye toplumundaki yansımalarının tartışılması Suriye hükümetince pek de hoş karşılanmıyor. Suriye hükümeti tüm Arap medyasının Başkan Esad'ın tek amaçlı ve ihtiyatlı duruşuyla aynı çizgiyi dillendirmelerini istiyor. 1999 Aralık ayının sonlarında 2000 Ocak ayının başlarında tekrar başlayan müzakereler döneminde Suriye-İsrail görüşmeleri ile ilgili birçok program yapıldı. Davetlilerinden biri olduğum "Bir Düşünceden Daha Fazlası" adlı programda Suriye'de demokrasi olmadığını ve bunun barış sürecini nasıl etkilediğini gündeme getirdim. Suriyeliler Suriye basınında veya noter gibi çalışan parlamentolarında hükümetin icraatlarını tartışamazlar. Bu, İsrail'in, halkına karşı çok az sorumluluk hisseden, yakında değişecek olan bir liderle kaim otoriter bir devletle anlaşma yapması, çürük bir zeminde barış inşa etmesi demektir.26 Suriye liderliğinin barış sürecini idare edişini kutlamayan her görüş, barış görüşmelerinde bir taraf olarak Suriye'nin pozisyonunu zayıflatıcı olarak algılanıyor.

Suriye hükümeti ile el-Cezire TV arasında habercilik hususundaki üçüncü tartışma konusu ise ülke içindeki politik gelişmelerin analiz edilmesi ve haber yapılmasıyla ilgilidir. Bununla ilgili ilk örnek Başkan Esad'ın kardeşi Rıfat'ı ulusal güvenlikten sorumlu başkan yardımcılığı görevinden almasından hemen sonraki "Bir Düşünceden Daha Fazlası" programında yaşandı. Hemen herkes Esad'ın kardeşini sürgünde kalmaya zorlarken aynı zamanda uzun süreden beri bu pasif görevde tutmasına şaşırıyordu. Suriye resmi medyası bu karar hakkında hiçbir açıklama yapmamıştı.

Programın sunucusu Sami Haddad bu konuyu tartışmak için üç tartışmacı çağırmıştı. Tartışmacılardan biri Suriye hükümet yanlısı, diğeri Ürdünlü bir gazeteci bir diğeri ise Paris'te yaşayan bir muhalifti.27 Program sunucusu ve diğer misafirler Suriye'nin tabularıyla ilgili özellikle mezhep sorunu, Esad'ın kardeşi ile gerginleşen ilişkisi ve diğer sorunları tartışırken oldukça dikkatli davranıyorlardı.

Bazı kaynakların belirttiği gibi otosansür de dahil tüm sansüre rağmen katılımcılar bu konuları tartışarak bir tabuyu yıkıyorlardı.28 Ürdünlü gazeteci ve Suriyeli muhalif Suriye hükümeti yanlısı diğer katılımcının Suriye-nin yasalarla idare edildiği otokratik bir ülke değil demokratik bir ülke olduğu görüşüne katılmadılar.29 Programın bu bölümü bir körfez ülkesince kontrol edilen bir vasatla hoşgörüsüzlüğü ve eleştiriyi sevmemesi ile bilenen Suriye hükümeti arasında var olan gizli anlaşmanın bozulmasına öncülük ediyordu.

Her bir programla kanal yasakları aşıyor ve bir takım tabuları yıkıyordu. Örneğin Suriye Başkanı Esad'ın öldüğünde el-Cezire bu olayın yerel ve bölgesel etkilerini konu alan haber programlarına öncülük etti. Bu kanalda birçok Arap aydını Esad'ın oğlu Beşir'in kendisinden sonra başkan olması için anayasada yaptığı değişiklikten dolayı duydukları öfkeyi açıkça ifade ettiler. Birçok analist cumhuriyet rejiminde babadan oğula geçen iktidara karşı olduklarını kaydetti.30

Suriye TV'si ile kıyaslandığında el-Cezire'nin farklılığına diğer bir yeni örnek ise anayasadaki değişikliğe karşı çıkma cüretini gösteren Suriye Halk Meclisi'nin bağımsız üyesi Monzer el-Mouseli olayıydı. Mouseli Beşir Esad'ın adaylık sürecinde haber konusu yapılmıştı. Destekleyici konuşma olduğu zannedilen bir konuşmasına okurken Mouseli meslektaşlarına anayasada yapılan bu değişikliğin gerekçelerinin ortaya koyulmasının anayasal bir gereklilik olduğunu hatırlattı. Beşir'in adaylığına itiraz olarak görülen konuşması Meclis'te fırtınaya yol açtı. Diğer üyeler ve Meclis sözcüsü konuşmasını bitirmeden Mouseli'nin sözlerini kestiler. Suriye medya çalışanları muhalif görüşleri sezdikleri an canlı yayını kestiler ve Beşir Esad'ı desteklediklerini göstermek için sokağa çıktılar.

Suriye TV Mouseli'nin konuşmasını sansürleyen sözcünün yorumlarını aktarmak için Meclis oturumuna yeniden bağlandı ve "Meclisin saygıdeğer üyesi Mouseli'nin ruhunun günahkar bir parçasının onu hata yapmaya teşvik ettiğini ve onun bunu hemen farkedip pişman olduğunu" belirtti. Bu sansasyonel haber el-Cezire TV'nin dikkatinden kaçmadı ve bu konuyu gece haberlerinde ilk haber olarak verdi. Mecliste olan bu olayın tüm ayrıntıları haber olmuştu ve daha sonra Suriye'de tamamen yasaklanan Mouseli'nin hikayesi yapılan röportajıyla kendi ağzından el-Cezire'de yayınlandı. Bu röportajı meclis oturumunda geçen olayları "tarihi", çok gülünç ve Mecliste ifade özgürlüğünün olmadığının kanıtı olarak değerlendiren Çoğulculuk Merkezinin direktörü Mustafa Abdullah ile yapılan söyleşi takip etti.31

Karşı Cevap ve Etkileri

El-Cezire sonunda birçok Suriyeli için muhalif bir haber kaynağı haline geldi. Diğer Arap kamuoyu gibi Suriyelilerde kanalın varlığı ve yeni tarzıyla heyecan duydular. Suriye'nin resmi kanallarına karşı el-Cezire'yi izleyen kitleyi tesbit etmekte güçlük çeksek de geniş bir dinleyicisinin olduğu kesindir. Ülkenin her yerinde ve özellikle büyük kentlerdeki binaların çatısındaki uydu antenlerin sayısındaki artış bunun bir göstergesidir. Diğer bir gösterge ise el-Cezire programlarını kendi görüşlerini ifade etmek için Suriyelilerin sayısıdır.

Esasen el-Cezire'nin Suriyeli izleyicileri heyecanlandırması onların bu kanalı tasvip ettiği anlamına gelmediği gibi bu televizyonun onlar için neler yapabileceğini de anladıkları anlamına gelmiyordu. Bilakis bazı Suriyeli izleyiciler el-Cezire'nin programlarının olayları çözümlemekten çok karmaşık hale getirdiğinden şikayetçiydiler. Suriye Başkanı Beşir Esad'ın babasından sonra başa geçmesinin tartışıldığı "Sınırsız" adlı programı arayan bir izleyici, sunucunun programın konuğu olan Suriyeli bürokrat Riyad Na'san'a muhalefete izin vermemesi gerektiğini, bunun izleyiciler arasında sadece kafa karışıklığına yol açacağını belirtti.32 Kendileriyle görüştüğüm Damascuslu izleyiciler bir tek doğruyu duymaya alışmış Suriyeli izleyicilerin temel konulardaki ihtilaflardan dolayı endişelendiklerini dile getirdiler.33 Bu karmaşa Suriyelileri bu programları izlemekten alıkoymadığı gibi bu konuyla ilgili programlar memnuniyet yarattı.34

Suriyeli bürokratlar için Beşir'in yükselmesiyle el-Cezire'nin yükselişi aynı dönemine rastladı. Beşir'in ülkenin modernleşme çabalarına önderlik edeceği ve ülkeyi bilgi çağına sokacağı belirtiliyordu.35 Bürokratlar bu ortamı boykot etmekten ziyade değerlendirme yoluna gittiler. Onların angajmanlarıyla ilgili iki gözlem var. Birincisi, diğer Arap ülkelerindeki meslektaşları gibi Suriyeli bürokratlar da hassas konulara değinmedikleri veya "objektif" haberciliği ihlal etmedikleri sürece el-Cezire'yi onayladılar. "Karşıt Yönler"de Suriye parlamento üyesi ve el-Cezire'ye sürekli çıkan Yasir Nahlavi programı övdü. Fakat Suriye ve Arap ulusu düşmanlarının zehirli düşüncelerini aktarma imkanı sağladığı içinde şikayetçi oldu. İkinci genel gözlem ise Suriyeli bürokratların el-Cezire'nin programlarında Suriye dışındaki dinleyicilerle etkili bir iletişim kuramamaları idi.36

Buna iki örnek verebiliriz. Biri "Karşıt Yönler" adlı programın Suriye-İsrail barış sürecini konu alan bir bölümünde meydana geldi. Program misafirlerinden biri Ulusal Kalkınma Cephesinde hükümet yanlısı partinin başkanı Kerim el-Şeybani diğeri Suriye hükümetinin FKÖ'yü görmezlikten gelişini eleştiren Filistinli gazeteci Adli Sadık'tı. Adli Sadık Suriye'de demokrasinin olmadığı iddiasıyla Şeybani ile karşı karşıya geldi. Şeybani ise Suriye'de demokrasinin olmadığı fikrine şiddetle karşı çıktı. İsrail-Suriye barış sürecini konu alan bu programda konuyla alakalı olmadığı ve giderek de huzursuzluk yaratmaya başlayan bu konunun tüm programlarda tekrar tekrar gündeme getirildiğini belirterek köpürdü. Oysa Sadık'a göre İsrail-Suriye barış süreci Suriye'nin hem daha dikkatli olmasını hem de halkına daha demokratik davranmasını sağlayacaktı. Şeybani'nin konuşma tarzı ve içeriği Enformasyon Bakanlığı'nın resmi çalışanlarının propagandist yaklaşımlarını sergiledi. Onun bu argümanı yirmi yıl öncesinden bugüne ertelenmiş gibiydi.

Suriyeli bürokratların oldukça yeni olan bu alanı kötüye kullanma teşebbüslerinden birisi de Riyad Na'san Agha'nın davetli olduğu "Sınırsız" adlı programda Esad'ın ölümünden sonra Suriye'nin geleceği ile ilgili olan tartışmada gerçekleşti.37 Arap izleyicilerce daha çok kültür ve edebiyat programlan sunucusu olarak bilinmesine rağmen Agha, Başkan'ın siyasi ofisinin başı olarak tanıtıldı. Arap diline ve edebiyatına hakim olan Agha, Beşir Esad'ın gücü elde etmesinin bir oldu bitti olmadığını çoğunluğun seçimi olduğunu ifade ederken sunucuyla atışmaya başladı ve birçok Arap izleyicisini kaybetti. Agha bu mantığı veya mantıksızlığıyla birçok izleyici ile iletişim kurmada zorluk yaşadı. Mısır'dan arayan bir izleyici Agha'nın argümanını "izleyicilerin zekasına hakaret" olarak değerlendirdi.

Son zamanlarda Suriye hükümetinin medya üzerindeki kontrolünü gevşettiğine dair bazı izlenimler var. Bunu iki nedene bağlayabiliriz. Birincisi; Suriye yerel tv kanallarının diğer kanal (el-Cezire) karşısında dinleyici kaybetmesi ikincisi; yeni liderin ülkenin enformasyon çağına girmesinde öncülük etmek istiyor gözükmesi. Rekabet ortamına uyarlamak için hükümet medya politikası ile ilgili birçok yeni düzenlemeler yaptı.

Öncelikle Enformasyon Bakanlığı'na Mart 2000'deki kabine değişimi ile Adnan Ümran atandı. Daha önce Arap Birliğinde diplomat olan yeni bakan, reform yanlısı olarak bilinmekteydi. Esad'ın ölümünden sonraki Baas Partisinin 9. Kongresinde (15-20 Haziran 2000) Suriye medyasının performansını eleştirerek kendinden önceki bakan için sert bir dil kullandı ve Suriye'nin doğru bir medya politikasının olmadığını iddia etti. Ayrıca Ümran, Suriye'nin belli başlı günlük gazetelerinin satışlarının düşmesinden neredeyse yarısının dağıtıcılara geri gönderilmesinden şikayetçi oldu.38

Göreve başladıktan sonra Beşir el-Esad "yeni bir medya anlayışı" geliştirmek için iki talimat yayınladı. İlk talimat görsel-işitsel medya da dahil tüm genel yayın yönetmenlerine gönderildi ve onlardan "izleyicilerin zekalarına saygı gösteren", "ılımlı, mantıklı ve dengeli" bir tarz geliştirmeleri istendi.39 İkinci talimat ise kendisinin yeni resimlerinin basılmasını, afişe edilmesini ve "ölümsüzlük Allah'a mahsustur" diyerek te "ölümsüz başkan" (el-Reisel- Khalad) isminin kullanılmasını yasakladı. Bu talimattan hemen sonra Suriye resmi tv kanalı Beşir'in resminin altında yer alan "Ölümsüz Başkan" yazısını kaldırdı. Günlük es-Sevra gazetesi her gün ilk sayfadan verdiği Beşir'in dev posterini basmaktan vazgeçti.40 Bu açıklık politikasını daha iyi yansıtabilmek için Bakanlığı'nın üst kademelerindeki birçok yönetici, gazetelerin yazı işleri müdürleri ve Suriye radyo televizyon ajansının bazı yöneticileri değiştirildi. Diğer bir örnek ise günlük es-Sevra gazetesinin Londra'da basılan el-Hayat gibi Suriye sınırlarından uzakta ve güvenli bir yerde basılan Arap gazetelerinde yazan Suriyeli gazetecilere Suriye'deki medya ve enformasyonu tartışmak için yaptığı çağrı.41

Değişimim üçüncü önemli belirtisi ise daha fazla özgürlük ve sorumluluk isteyen gazeteci ve entelektüellerden geldi. Doksan dokuz Suriyeli yazar, 2001'in başlarında ifade ve basın özgürlüğü, tek parti kanununun sona erdirilmesi gibi talepler içeren bir beyanat yayınladılar.42 Kendilerini "Sivil Toplum Dostları" olarak adlandıran bir entelektüeller koalisyonu oluşturuldu ve "tartışma forumları" başlatıldı. Tartışmaların çoğu 99'un manifestosu (99 aydının ortaya koyduğu)'nda dile getirilen konularla ilgiliydi. 2001 Ocak ayının başlarında Sivil Toplum Dostları bin kişinin imzaladığı sivil toplumun güçlendirilmesi, ifade ve basın özgürlüğü, siyasi çoğulculuk ve sosyal hayatta kadının rolünün artırılması çağrısında bulunan bir dilekçe yayınladı.43

Medyanın yetersizliğine bir başka cevap ise Suriye hükümetinin kırk yıldır ilk kez bir özel gazetenin kurulmasına müsaade etmesiydi. Gazetenin sahibi ve başyazarı meşhur siyasi karikatürist Ali Farzat'dan başkası değildi. Basılır basılmaz el-Dumari (Lamba) gazetesinin ilk 75. 000 baskısı okuyucular tarafından kapışıldı.44 Suriye hükümeti söylentilere göre sadece isim olarak varolan siyasi partilere kendi gazetelerini çıkarmaları için izin verecekti. Fakat hükümet aynı zamanda fikri farklılıklarının vatan hainliğine yol açabileceği uyarısında bulunan, herhangi bir açıklık ve demokratikleşme sürecinin net çizgilerini ortaya koyan bir açıklama yayınladı.

el-Cezire bu olumlu değişmelerin tek sorumlusunun kendisi olduğunu iddia edemez belki ama, diğer Arap dünyası gibi Suriye medyasının-da izleyicilerinden kalanları da kaybetmemek için böyle bir zorunlulukla yüz yüze gelmesinde payı vardır. Haberleşme ve iletişim ağındaki ortaya koydukları başarılara rağmen el-Cezire ve onun gibi birçok kanalın otoriter bir rejimi yıkamayacakları aşikardır. Mamun Fandy'nin açıkça söylediği gibi kimse bağdaştırıcı siyasi kurumların rolünü tetkik etmeksizin yeni teknoloji ile politik değişimin arasında nedensel bir ilişki kuramaz. Bu tür kurumlar geliştirilmedikçe enformasyon teknolojisinin siyasi etkisi kuşatılacaktır. Üstelik Arap dünyası bu söylemin önüne geçemeyebilir fakat söylemin parametrelerini koyabilir ve istediği zaman kuralları ya da oyunu değiştirebilir.45 Suriye örneği otoriter rejimlerin yeni teknoloji ve genişleyen kamusal alanla baş etmeye muktedir olduklarını gösterir. Konuyla ilgili son haberlere göre Suriye rejimi son zamanlarda yaygınlaşan "tartışma forumlarını" kapatmak için bürokratik ve yasal tedbirleri kullanıyor ve tartışma gruplarının aktivitelerini zorlaştırıyor. Bütün forumlar için tartışılacak konu, tartışmacı, katılımcıların isimleri ve toplantı hakkında detaylı bilgi verilerek izin isteniyor.46 el-Cezire "Karşıt Yönler" adlı programında bu konuyu ele aldı ve tartışmaya açtı. Program sivil toplum hareketinin aktif bir üyesi olan Arif Dalilah tarafından sunuldu. Sunucuya muhalif görüşler de geçen yaz parlamentoda tartışmalara yol açan Mouzer el-Mouseli tarafından dillendirildi. Mouseli'nin hükümetin sivil toplum hareketini engellemeye yönelik çabalarını rasyonelleştirmeye çalışması, birçok Suriyeli için 30 yıldan fazla otoriter bir yönetimde yaşamanın mirasının üstesinden gelmenin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.47

el-Cezire'nin otoriter medyayla çatışmasını sürdürebilmesiyle ilgili ikinci bir engel onun bunu bağımsızlığını sürdürerek yapmak zorunda olmasıdır. Bir aydın bu durumu "el-Cezire'nin paradoksu" olarak değerlendirmektedir. Paradoks şudur: el-Cezire Katar hükümeti tarafından desteklendiği için nispeten bağımsızdır. Şayet özel bir kanal olsaydı nisbi bağımsızlığı söz konusu olamayabilirdi. "Sorun Ortadoğu'da uydu televizyonlarının tamamen devlet kontrolünden özel bir tv haline geçmesiyle araştırmacı gazetecilere bir çıkış ve sansüre uğramayan politik tartışmalar için daha geniş bir alan sağlayan bağımsız bir halk hizmeti fonksiyonu üstlenip üstlenmeyeceğidir".48 el-Cezire'nin yöneticileri beş yıllık bir zaman içinde kanalı özel bir sektöre devredeceklerini belirttiler. Burada iki zorluk söz konusu: Biri; yeterli reklam bulunabilecek mi? İkincisi; çoğunluğu komşu Körfez ülkelerinden olan ve kanalla ilgili çok da heyecan duymayan sponsorlarını rahatsız etmeden bağımsız yaklaşımlarını sürdürebilirler mi? Şu an itibariyle el-Cezire bir fenomen olmuş bulunuyor. Bunu kendi yaklaşımının başarısı kadar resmi Arap medyasının başarısızlığına da borçlu.

Ek

el-Cezire haber özetlerini bir saat arayla buçuklarda, ana haberleri ise günde dört kez sabah, öğle, akşam, gece olmak üzere sunar.

el-Cezire TV'nin ana programları şunlardır.

A. Halen Yayını Devam Eden Programlar

Programın ismi; sunucusu, içeriği:

1- Bir Düşünceden Daha Fazlası; Sami Haddad; Haftanın en önemli konusu üç misafir tarafından tartışılmaktadır.

2- Karşıt Yönler; Faisal el-Kasımi; İki tartışmacı konuk karşıt görüşleri savunur.

3- Sınırsız; Ahmed Mamur; Konuyla ilgili kişiyle yapılan röportaj, sunucu, konuklara muhalif bir duruş sergiler.

4- Açık Diyalog; Hasan bin Ciddo; bir basın sorununu konuşmak için Arap entelektüelleri davet edilir.

5- Şeriat ve Hayat; Mahir Abdullah; İslami perspektiften çağdaş meseleler tartışılmaktadır. Programa düzenli olarak Yusuf el-Kardavi konuk olur.

6- Olay Sahnesi; Hüseyin Abdulgani; Sunucu sıcak noktalardan canlı yayınla dosya sunar.

(Açık Diyalog aylık. Olay Sahnesi arasıra, diğer tüm programlar haftalık olarak yayınlanmaktadır.)

B. Yayınlanmış En Önemli Programlar

1- İnceleme Altında; Farklı politik ve sosyal konular araştırılmaktadır.

2- Çok Gizli; Yousri Foudah; sansasyonel olaylar tekrar gözden geçirilmektedir.

3- Zamana Şahitlik; Ahmed Mansur; geçmişte önemli bir role sahip öncü bir kişiyle röportaj yapılmaktadır.

4- Tarihten Bir Parça; Ahmet Tana; tarihten bir olay ya da bir gün tetkik edilmektedir.

5- Konuk & Konu; Muhammed Kreshan; haberlerde yer alan bir konuyla ilgili bir söyleşi.

6- Haftalık Dosya; Cemil Azar; haftanın çarpıcı olayları tartışılmaktadır.

7- el-Cezire'nin Muhabirleri; Muhammed el-Biruni; Dünyanın değişik yerlerindeki muhabirlerden günlük haberler aktarılmaktadır.

8- Sıcak Nokta; Ahmet Taha; dünyanın sıcak bir bölgesinden belgesel.

9- Özel Sohbet; Samı Kulaib; Dünyanın herhangi bir yerindeki önemli kişilerle röportaj yapılmaktadır.

10- Kültürel Manzara; Tevfik Taha; Dünya kültür haberleri aktarılmaktadır.

"Çok Gizli" ve "Sıcak Nokta" aylık, "el-Cezire'nin Muhabirleri" günlük, diğer tüm programlar haftalık olarak yayınlanmaktadır.

Çev: Elveda BAYRAKTAR

Dipnotlar

1- Orta Asya'da Yeni Medya Anlayışı "Orta Doğu Dergisi". Cilt Yaz 2000 Sayfa 359

2- Arap Basını (Syracuse Üniversite Yayını 1987 ) Sayfa 31/4

3- Orta Doğu izlenimi Maskesi Düşen Suriye (Yeni Liman: Yale Üniversitesi Yayını 1991) Sayfa 109.

4- Lisa Weeden'dan Alıntı Tahakkümün Müphemliği (Şikago: Şikago Üniversitesi Yayını 1999) Sayfa 33.

5- Suriye'deki sansüre güzel bir örnek/özet için bakınız 9. bölüm Maskesi Düsen Suriye

6- Maskesi Düsen Suriye Sayfa 121

7- Tahakkümün Müphemliği Sayfa 107

8- Hüseyin Amin "3. Dalga: Arap Uydu TV Orta Doğu'nun İç Yüzü Cilt 14 No:2

9- Programcılardan biriyle yapılan Röportaj Washington DC 9 Haziran 1999

10- Hüseyin Amin, ibid Sayfa 70

11- Irak lideri Saddam Hüseyin, 1999'da açılış konuşmasıyla ilk uydu tv istasyonunu açtı.

12- Bu habere http://www.aljazeera.net adresinden ulaşılabilir.

13- Suudi kanalı Orbit ve BBC arasındaki sözleşmenin bozulmasından sonra işsiz kalan birçok BBC Arap haber servisi çalışanları, el-Cezire tarafından işe alındı.

14- Nasır Hüseyin "CNN Dışında: Uydu Kanallarının Tercih Edilmesindeki Artış" Orta Doğu'nun İç Yüzü Cilt: 14 No:2 Mart-Nisan 1999 Sayfa 36.

15- Arap Halkının Tepkisi Orta Doğu Uluslararası No:635 13 Ekim 2000 Sayfa 13-14.

16- Suudi yanlısı bir dergide el-Cezire'nin bünyesinde Baas Partisinden Müslüman Kardeşlere kadar çalışanların olduğunu öne süren bir eleştiri.

17- Bir Düşünceden Daha Fazlası; 13 Aralık 1999.

18- "Düşünce özgürlüğü" İbn-i Rüşd'ten alıntı İbn-i Rüşd©online.de 2 Aralık 1999

19- Şeriat ve Hayat adlı program yapımcısı Mahir Abdullah'ın programda bir yazarla olan mülakatı. 27 Nisan 2000.

20- el-Cezire ve Katar'a karşı yapılan protestoların yeni bir değerlendirmesi için bak. Nick Belhan "Katar'da Kaynayan" Ortadoğu Uluslararası No: 630, 28 Temmuz 2000 Sayfa 17-18 el-Cezire'de Irak'ı Protesto

"El-Hayat" (Londra) 3 Mayıs 2000 Sayfa 3

21- Yeni teknolojide güven sorunu ile ilgili merak uyandıran bir tartışma için bak Mamun Fandy "Arap Dünyasında Haberleşme Teknolojisi Güven ve Sosyal Değişim" Orta Doğu Dergisi Cilt 54 No:3 Yaz, 2000 Sayfa 378-394

22- Örneğin bak. İbid Sayfa 286-289 Edman ChAREDE Arap Dünyasında Yeni Medya ve Haberleşme Devrimi: Bir Değerlendirme, Orta Doğu Dergisi Cilt 54 No:3 Yaz 2000 Sayfa 405-410

23- Bir Düşünceden Daha Fazlası: el-Cezire 18 Ekim 1999.

24- Maskesi Düşen Suriye Sayfa 35

25- Sınırsız el-Cezire 7 Haziran 1999

26- Bir Düşünceden Daha Fazlası el-Cezire 7 Ocak 2000

27- 16 Şubat 1998'de gösterildi.

28- Örneğin bak. el-Cedide (London) 4 Mayıs 1998 Sayfa 9

29- Bu programa katılanlar Suriyeli analist Zuhair Diyab, Ürdünlü gazeteci Salah Katab ve Suriyeli yazar Paris'te yaşayan Subhi el-Hadidi Bu açıklamayı yapan Suriyeli ise Emad Fevzi al-Shubi

30- Suriye tv'den farklı olarak Esad'ın cenaze töreninde el-Cezire Esad'den sonra Suriye'nin geleceği ile ilgili yorumlar yapmaktaydı.

31- Günün Getirisi el-Cezire'de gece yayınlanan haber programı 26 Haziran 2000

32- Sınırsız el-Cezire 14 Haziran 2000

33- Suriyeli Müslüman Kardeşlerin lideri ile yapılan röportajla ilgili olarak Şamlı izleyicilerle yapılan mülakat

34- Hasan b. Ciddo Esad'ın cenaze töreninde röportaj yaparken yanına gelen ve kanalı yayınlarından dolayı kutlayan ve saygılarını sunan insanlardan bahsetti.

35- Beşir başkan olmadan Önce Suriye Enformasyon Toplumu'nun başkanıydı.

36- Zıt Yönler el-Cezire 23 Mayıs 2000

37- 14 Haziran 2000 de gösterildi.

38- el-Hayat (Londra) 18 Haziran 2000 Sayfa 3.

39- el-Hayat (Londra), 16 Temmuz 2000, Sayfa 1.

40- İbid Sayfa 1

41- el-Thawra (Damascus) 10 Ağustos 2000 Sayfa 1.

42- İki Lübnan günlük gazetesi el-Nehar ve el-Safimde yayınlanan açıklama 26 Eylül 2000

43- Sami Maubayad "Damascus'tan Sesleniyor". Orta Doğu Meseleleri Üzerine Washington Raporu Cilt 10. No: 2 Mart 2001 Sayfa 26

44- Issam Hamza "Suriye'nin ilk özel gazetesi tasfiye edildi." Reuters 27 Şubat 2001-09-18

45- Arap Dünyasında Haberleşme Teknolojisi Güven ve Sosyal Değişim Sayfa 389

46- Suriye: 180 Derecelik Dönüş Orta Doğu Uluslararası No: 644 23 Şubat 2001

47- 13 Mart 2001 'de gösterildi.

48- Naomi Sakr "Orta Doğu Devlet Televizyonu ve Gelişim Orta Doğu Raporu İlkbahar 1999 Sayfa 7.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR