Cemal Şakar’ın “Kara”sı
Kara, usta öykücü Cemal Şakar’ın on ikinci öykü kitabı. 134 sayfadan oluşan kitapta, on yedi öykü yer alıyor.
Öykü alanındaki yenilik ve gelişmeleri de yakından izleyen, yaptığı işi okumaları, eleştiri ve incelemeleri, kuramsal yazılarıyla da sürekli didikleyen, gözden geçiren, güncelleyen bir yazar Şakar.
Günümüz edebiyatının en velud, en canlı ve hareketli temsilcilerinden biri olarak görüyoruz onu. Bu edebi ve entelektüel dinamizm, çok yönlü, işlek bir perspektife kavuşmakta ve bütün duyargaları teyakkuz hâlinde seyreden bir gözlem gücüyle birleşmekte hiç zorlanmıyor. Öyküsünü,bitimsiz bir meşale gibi sürekli yanan devasa bir biçim ve anlam alazıyla sarıp sarmalıyor daima. Temsilcisi olduğu sanatsal türe, tek başına büyük bir istek ve gayretle can katarak yazıyor adeta. Kimi alanlarda kendisiyle yarışıyormuş gibi görünse de sınanmaktan, yenilenmekten, kafa yormaktan ve örneklemekten asla uzak durmuyor.
İlk bakışta aktüel, sosyal, siyasal figür ve kesitlere, o bildik “hayatın içinden” çehre ve ayrıntılara yer vermesiyle öne çıkıyormuş gibi görünse de asla kolaycılığa kaçmayan, her öyküsünü biçim ve anlatım bakımından da yetkinleştirmeye daima özen gösteren bir yazar olduğunu söylemek gerekiyor Cemal Şakar’ın. Her öyküsünde bir buluş, bir icat, bir yenilik, bir ufuk ve derinlik var bu yüzden. Bu son kitabında da ustalık katına çoktan erişmiş bir yazar gibi değil; daha ilk kitabını çıkarmaya aday genç, tedirgin ve meraklı bir öykücü gibi hareket ettiğini görüyoruz. Kendini asla alışkanlıkların esiri kılmıyor Cemal Şakar. Konformizme koşullanmıyor. Kalıpların içinden söz almıyor. Kendi öyküsünün içinde, kendi öykü güzergâhında bir Molla Kasım gibi önce kendisi dolaşıyor sanki.
Biçim ve dil alanındaki yenilikçi tavrı öykünün iskeletini oluşturan konuyu, temel izleği buharlaştırmaya, anlamsız kılmaya da yönelmiyor aynı zamanda. Modern yaşamın her gün yeni sorun ve çıkmazlarla katmerleştirdiği yansımalara, zulüm ve zorbalıklara, farklı insan çehreleriyle gündeme gelen arayış ve çırpınışlara, Müslümanların yaşadığı coğrafyalardaki acılara ve direnişlere özenle çeviriyor yüzünü. İnsansız, meselesiz, vurgusuz, adressiz, merkezsiz öyküler değil bunlar. Son kitabı da -adının akla getirdiği bütün çağrışımlara kapı aralayacak şekilde- acının, kederin, mutsuzluğun, çaresizliğin, elleri ile başını mengene misali sıkıştıran insanların hayatından kesitlere yoğunlaşıyor bu bağlamda. Onlara -yine- içeriden bakmaya devam ediyor. Kara gözlerle bakıyor. Karanlığa bakar gibi bakıyor. Yaralıyor. Zaman ve mekânı da savurup duran farklı sekmelerle yepyeni edebi daireler açıyor duygu ve düşünce dünyamızda.
Yer yer fotoğraf, resim ve çizimlerle zenginleştirilen öyküler de içeren Kara, eski okuyucuları kadar Cemal Şakar öykücülüğü ile henüz tanışmayanlar için de önemli tatlar, zenginlikler, fırsatlar sunuyor.
- Dostluğun ve Düşmanlığın Mahiyeti ve Sınırı
- İnsanlık ve Adalet Mazlumlara Dost, Zalimlere Düşman Olmayı Gerektirir!
- Gençlik ve Sorumluluklarımız
- Ramazan, Kur’an ve Oruç
- Nefsimizi Vahiyle İhyada Ramazan
- Kur’an ve Hayat
- PKK Sorunu, Şiddetin Cazibesi ve Trajediler
- Filistinliler Suriye Devrimiyle Daha Fazla Dayanışma İçinde Olmalılar!
- Siyonizm ve “İran Mollalar Projesi” Kıskancında Ümmetimiz
- İslami Yenilenmenin Öncüsü: Hasan Turabi ve Mirası -2
- İbn-i Arabî'nin Firavun Hakkındaki Görüşü ve Bu Bağlamda Gelişen Polemik
- Davud (as)’ın İmtihanı
- Kur’an’ın Cem’i Meselesi
- “Sevda Kuşun Kanadında” Kurgu-Gerçeklik Arasında!..
- Cemal Şakar’ın “Kara”sı
- Eskimeyen Yeni: Avrupa’daki Müslümanların Hal-i Pürmelali
- Ben Gidiyorum