Bush Türkiye'ye Geliyor
Bush; tercihini emperyalist Batı'dan yana yapmış ve bu küfür topluluğunun menfaatleri için, aynı geçmişe sahip olduğu toplumlara karşı tavır almış olan Türkiye'ye geliyor.
Bush; Batıcılaşma yönündeki devrimleriyle, Türkiye müslümanlarına yaptığı zulümleriyle, Orta Doğu'nun göğsüne emperyalist kafirlerin sapladığı hançer İsrail'i 1948'de BM'de tanınması, Cezayir'in 1962'de sömürgeci Fransa'ya karşı verdiği mücadele sonunda milyonlarca şehid vererek elde ettiği bağımsızlığını tanımaması ve son olarak da Körfez Krizi sırasında 'kraldan daha kralcı' tutumları ve 'İslam Ümmeti' arasında "kötü şöhret" sahibi Türkiye'ye geliyor.
Evet; eskinin CIA ajanı ve şefi, şimdinin "Büyük Şeytan" ABD'nin 'baş şeytan'ı Bush Türkiye'ye geliyor.
O ABD ki, gücünü; kafa derisi yüzücülüğüne, zenginlik sahibi olmaktan başka hiç bir suçu olmayan ve katillerini törenlerle karşılayan Kızılderililerin soykırıma uğratılmasında, renginin siyah olmasından başka bir günahı olmayan mazlum Afrika halkının insanlık dışı uygulamalarla bir meta olarak alınıp satılmasına ve tarlalarda emeklerinin sömürülmesine, Japonya'nın teslim olmayı kabul etmesine karşın 'ibret-i alem' olsun mantığıyla yüz binlerce insanın ölümüne, kat kat fazla sayıda insanın sakat kalmasına ve daha sonraki yıllarda yüz binlerce çocuğun sakat doğmasına neden olan atom bombalarını Hiroşima ve Nagazaki'ye atmasına, Vietnam'daki işkence ve zulümlerine borçludur.
işte bu ABD; zulümle, kanla, insanın ve her şeyin sömürülmesiyle büyümüştür. Ve ömrünü daha uzun süreli kılmak için zulümlerini, sömürüsünü ve içtiği kanın miktarını artırmaktadır.
ABD, "minareyi çalan kılıfını hazırlar" atasözünün en iyi uygulamalarından birini sergilemektedir. ABD, bir yandan kızılderilileri katledip, Afrika yerlilerini köle olarak alıp satar ve Hiroşima, Nagazaki, Vietnam ve Irak'ı vahşiyane bir şekilde bombalarken; öte yandan 'demokrasi'den, 'evrensel insan hakları beyannamesi'nden, 'halkların özgürlüğü'nden, 'barıştan söz ediyordu. Bir yandan bağımsız bir ülkenin iç işlerine karışmayacağından dem vururken, öte yandan Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da ordu ve diğer bazı güçleri kışkırtıp, örgütleyip halkın isteğinin hilafına askeri darbeler, ihtilaller, iç savaşlar yaratıyordu.
Gittiği her yere cinayet, zulüm ve sömürüyü de beraberinde götüren Batı'nın -Avrupa gibi, Sovyetler Birliği gibi- bir çocuğu olan ve onun tüm özelliklerini bünyesinde taşıyan ve şimdi Batılı zulmün, sömürünün en iyisini kendisinin yapabileceğini yine zulmüyle, sömürüsüyle ifade eden ABD; sahibi olduğu iletişim tekelleri aracılığıyla kendisini bir kurtarıcı, ıslah edici olarak sunmaktadır tüm dünya halklarına.
Evet işte bu 'minare hırsızı' Bush; müslümanlara yaptıkları onca zulüm ve zorbalıktan sonra 'müslümanları anlayışa', 'herkesi inançlarından ötürü baskıyla karşılaşan ve inançları yüzünden acı çeken milyonlarca kadın ve erkeği hatırlamaya davet edebilmektedir. Tıpkı İncil'de "Sağ yanağına tokat atana, sen sol yanağını göster" denildiği gibi. Bush, bizim müslüman olduğumuzu ve suçsuz olan hiç kimse tokat atmayacağımız gibi, bize tokat atıldığında da gereğince karşılık vereceğimizi unutmasın. Bu cevabı dün vermiştik ve yine vereceğimizden de hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Biz müslümanlar; kendi inancımızı özgürce yaşamak istiyoruz. Biz müslümanlar kendi zenginliklerimizi kendi ihtiyaçlarımız ve tüm dünya halkları için olumlu şekilde kullanmak ve zenginliklerimizin yalnızca Batı'nın daha iyi zulmedebilmesi için harcanmasını engellemek arzusundayız.
Bu çabamızı ne emperyalist ABD, ne de onun onurlandırmak için ziyaret ettiği kimliği, kişiliği erozyona uğramış işbirlikçi rejimler engelleyebilirler.
Biz Türkiyeli müslümanlar, halkımızı uyandırmalıyız. Türkiye ve hiç bir islam ülkesi ABD'nin çiftliği olmamalıdır. Bunun için uygun olan bütün imkanlar kullanılmalıdır.
- Devrimci Tavır Islahat Çabalarıyla Varolabilir
- Bush Türkiye'ye Geliyor
- Kalbimiz Cezayir'de Atıyor
- İslami Hareketin Önderliği "Ödünç Aydın ve Ulema"nın Ellerine Teslim Edilemez
- Türkiye Müslümanlarının Sosyal Olaylara İlgisizliklerinin Arka Planı
- Müminler Zandan Sakınırlar
- Kur'an'da Yer Almayan Bir Konu Kesinlikle İman Esası Olamaz
- Kur'an'da Resulullah
- Biz Radikaller
- Kur'an'ın Anlaşılmasının Önündeki Engeller
- Yayıncılık Olayına Nasıl Bakıyoruz? -1