1. YAZARLAR

  2. Emre Yetkin

  3. Burası Bir Okul

Burası Bir Okul

Ekim 2000A+A-

Burası bir okul... Nazi ya da Sibirya kampı değil. Sevinçle okullarına gelen çocukların bütün ümitleri, beklentileri, sıcak ve güzel düşleri sanki kursaklarında bırakılmak isteniyor. Daha ilk günden soğuk, asık suratlı ve tek tipleştirici otoritenin buyurgan yüzüyle, ceberrut engellemeleriyle karşılaşıyorlar onlar. Daha ilk günden "ikna odaları' adıyla yaygınlaşan bir cezaeviyle, sinsi ve seyyar bir zindanla sıkıntıya düşüyor yürekleri. Daha ilk günden, içlerinden bir yasağı, bir darağacını büyütmeye zorlanıyorlar onlar.

Burası bir okul... Bir eğitim yuvası. Üstelik halkın kendi elleriyle, kendi emekleriyle, kendi biriktirdikleriyle, hiç kimseye yük olmadan yaptırdığı bir öğretim ocağı. Ama halk, halkın çocukları kendi binalarına, kendi okullarına sokulmuyor.

Dışarıda panzerler var. Geniş önlemler, polis kordonları... Tehditkâr bakışlar... Sadece filmlerde görmeye alıştığımız şekilde, çatılara keskin nişancılar yerleştirilmiş. Silahlı, coplu adamlar. Aman Allah'ım, burası bir okul! Ve o çocukların kalem tutmak için heyecanla hazırlanmış elleri, minik parmakları ne çok gidiyor yanaklarına, gözyaşlarına...

Ağlayan, anlayamayan, haykıran, isyan eden çocuk yüzleriyle dolmuş okulun çevresi, bahçesi... Velilerinden, dışarıda bekleyen anne ve babalarından bile tecrit edilmeye, koparılmaya çalışılıyor o kız çocukları. Ve baskıyla birlikte direniş de sıçrıyor başka okullara. Küçük ama anlamlı ve sevimli bir çizgi, yeniden can buluyor, yeniden filizleniyor o başörtülü kızların yüreklerinde, ellerinde, adımlarında, feryatlarında. Savsaklamalara, duyarsızlıklara, boykotlara, çarpıtmalara inat. Kocaman bir suskunluğun, kendini zehirleyen büyük bir yalnızlığın içinde küçük çocukların, kendilerinden beklenmeyecek kadar büyük ve değerli bir onur mücadelesi verdiklerini görüyoruz. Direnmenin gücüne, kimlik aşılayan güzelliğine tanık oluyoruz. Hırpalanan, korkutulan, tehdit edilen, hatta tutuklanan o çocuklar onurlu bir ilmek daha atıyorlar, bu topraklarda insan olarak kalabilme savaşımına.

Burası bir okul... Daha dün annelerinin kollarında yaşarken, böyle bir tabloyla karşılaşacaklarını tahmin bile edememiştir onlar. Şimdi okulları, sınıfları dolduramıyorlar. Ve bizler, başörtüsünü çıkarmamak, özgürlüğünü teslim etmemek için sınıfların pencerelerinden, 3-5 metre yüksekten kendilerini dışarı atanları görüyoruz. Sakatlanma, yaralanma hatta ölme pahasına, güvercinler gibi boşlukta süzülüyorlar onlar. Ne İnanılmaz bir manzara! Ne kadar büyük bir cesaret! İkna olmuyorlar. Bırakmıyorlar kendilerini. Ve onların sloganları eşliğinde bir kez daha aydınlanıyor yüzlerimiz. Ve bir kez daha onarıyoruz kendimizi, onların yaydığı ışığın ortasında. Burası bir okul... Direnişi üretiyor, sabrı emziriyor, insan kalmayı öğretiyor. Onca zayıflıklarına rağmen, Allah'ın yürüyen o küçük âyetleri, silkeliyor zulmün o murdar, o bungun, o zehirli heybesini. Filistin'de seken kurşunların, patlayan bombaların arasında varoluş kavgasını sürdüren kardeşleri gibi harf harf söküyorlar hayatı.

Teslimiyet ve suskunluk, inine dönüyor yeniden.

Zorbalık, daha ilk derste sınıfta kalıyor!..

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR