Brezilya’nın “Hayata Dönüş” Operasyonu: Carandiru
Carandiru… Latin Amerika'nın en büyük hapishanelerinden biri olan Sao Paulo Cezaevi'ne verilen ad. Kentin göbeğinde bulunan cezaevine hırsızından tecavüzcüsüne, katillerden uyuşturucu satıcıları/kullanıcılarına kadar değişik adli vakalardan 8.000 kişi tıkıştırılmış; 3.000 kişilik kapasitesine rağmen. (Bu cezaevi 2002'de yıkılarak, yerine kültür parkı inşa edilmiştir.) Onkolojist Drauzio Varella, hapishanede yaygınlaşan AIDS vakalarının tespiti ve bu hastalıkla ilgili mahkumları bilgilendirmek için gönüllü olarak 14 yılını cezaevinde geçirir. Mahkumlarla kaynaşarak iyi bir ilişki kuran doktor Varella, onların dünyasına girmeyi başarır. 2 Kasım 1992'de, cezaevi şartlarının düzeltilmesi için gerçekleşen, ancak mahkumların isyanı sona erdirmelerine rağmen Brezilya polisinin ateşli silahlar ve gaz bombalarıyla müdahalesi sonucu 111 mahkumun öldürülmesiyle sonuçlanan isyana da tanıklık eden doktor, yaşadıklarını "Estaçao Carandiru / Carandiru İstasyonu" ismiyle kitaplaştırır. Aylarca Brezilya'nın gündeminde kalmayı başaran kitap, 350 binin üzerinde satış yapmıştır. Tamamen gerçek olaylardan oluşan kitapta Varella, tecrübelerine dayanarak, yüzlerce mahkumun hırsızlık, aşk, tutku, intikam, uyuşturucu ticareti, cinayet ve arkadaşlıklarıyla ilgili hikayelerini ve isyan sonrasını anlatır.
Uluslararası başarılara imza atan Hector Babenco, söz konusu kitaptan yaptığı uyarlamayla "Carandiru"yu sinema dünyasına kazandırdı. 1992'de gerçekleşen katliamı, tüm çıplaklığıyla beyaz perdeye aktaran yönetmen Babenco'nun bu filmi, 'En İyi Yabancı Film' dalında Oscar adayı olarak gösterilmekte. Dram içerikli bu sarsıcı filmde belli bir karakter öne çıkartılmayarak suç dünyasından kesitler sunulmuş. 2003 yılı Brezilya yapımı olan filmde şiddet sahneleri de önemli bir yekûn tutmakta.
'1992 Katliamı' olarak da bilinen, geçerli hiçbir sebep yokken 111 mahkumun öldürülmesi ile sonuçlanan ve ülkeyi sarsan bu trajediyi bir doktorun gözünden anlatan, ayrıca katliamdan kurtulmuş mahkumların günlük hayatlarını ve katliama ilişkin tanıklıklarını belgesel havasında aktaran "Carandiru", aynı zamanda hapishane yaşam koşullarını da gözler önüne sermiş. Ülkemizdeki cezaevlerinden de bildiğimiz cezaevi içi çeteleşme, mafyalaşma, uyuşturucu tüketimi, cinsel sapma ve hücre / tecrit şartlarını başarıyla yansıtan film, hapishanede dış dünyadan farklı kendine özgü bir yaşam ve kanunlar bulunduğunu, mahkumların bu yaşam tarzına ayak uydurmak zorunda olduklarını izleyiciye sunarak cezaevi sorunlarını gerçekçi ve yalın bir üslupla anlatmış.
İzleyiciyi hapishane atmosferinin içine çeken filmin görüntüleme kalitesi tüm sadeliğine rağmen yüksek bir performansla düzenlenmiş. Özellikle vahşet anı ve sonrasında kan gölüne dönen koridor ve merdivenlerin temizlenmesi görüntüleri hafızalardan silinecek gibi değil. Yer yer belgesellik özelliği katan mahkumların anlatımları da filme tarihsel bir belge kimliği kazandırmış.
Film, ilk defa Türkiye'de ve 19 Aralık tarihinde gösterime girdi. Filmin yönetmeni Babenco, yaptığı filmle Türkiye'de 19 Aralık 2000'de gerçekleşen "Hayata Dönüş" Operasyonu arasında paralellikler kurarak, filmin, sembolik değer taşıması nedeniyle ilk defa bu tarihte ve bu ülkede gösterilmesini istemiş. Gerçekten de ülkemizde "Hayata Dönüş" gibi ironik bir isimlendirmeyle gerçekleştirilen, ağır iş makineleri, ateşli silahlar ve kimyasal gaz bombalarıyla 28 kişinin katledilmesi, çok sayıda tutuklu ve hükümlünün de yaralanmasıyla sonuçlanan F tipi operasyonunu (öz/içerik olarak değil; biçim/şekil olarak) anımsatan bu film, "hapishanelerimizi kurtaran devletimiz"in düzenlediği operasyon hakkında daha fazla düşünmemiz için bizlere fikir veriyor.
- Yeni Bir Utanç Kaynağı: İncirlik Rezaleti
- Sivilleşme Sancısı ile Devletleşme Tehlikesi Arasında Ak Parti’nin 1 Yılı
- Askerin Sopası, Meclis’in Tepesinden İnmiyor!
- Türkiye’de Yargı Adaletin Terazisi mi, Yoksa Kemalizmin Terbiye Edici Kırbacı mı?
- MGK ve AB’nin KIBRIS’ta İktidar Savaşı
- Avrupa ve Müslümanlar
- “Ya Sev Ya Terk Et”in Frenkçesi: Avrupa’da Başörtüsü Yasağı
- Leyla Şahin Davasında AİHM’in Hak İhlalini Tespit Edeceğine İnanıyorum!
- Özgür-Der Fransa’daki Başörtüsü Yasağını Protesto Etti
- Almanya’da Fransız Başkonsolosluğu Önünde Protesto
- İslam ve Batı
- Tahammülsüzlüğün Ardında Ne Var?
- Atalarının Kuşattığı Şehir Viyana’ya “Kaçan”lara!
- MİT, Medya Buluşmasında Ortaya Çıkan Gerçek: Müşteri Velinimetimizdir!
- Üniversitelerde F Tipi Modeli mi?
- Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Diyarbakır D Tipi Cezaevi Raporu
- Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Jandarmanın Fişleme Operasyonunu Kınadı
- Öcalan Hareketi’nin Yeni Söylemi: Demokratik Ekolojik Sistem
- Haklı Talebe Sığınmacı Savunu
- Devrimin 25. Yılında Gündemdeki İran Üzerine Notlar
- Bem Depreminin Ardından İyilik Meleği Amerika, İran Semalarında!
- Dünyadan Haberler…
- Pentagon Gizli Harekatlara Güveniyor
- İslamcılık Projesinin Seyri Üzerine
- Selefilik Nedir, Terörün Kaynağı Olabilir mi?