1. YAZARLAR

  2. Rıdvan Kaya

  3. Bol Mesajlı, Simgesel Bir Cenaze Töreni

Bol Mesajlı, Simgesel Bir Cenaze Töreni

Haziran 2009A+A-

Türkan Saylan’ın cenaze töreni tipik görüntülere ve alşılagelen mesajlara sahne oldu. Cenaze törenine ilişkin medyaya yansıyan haberlere bakıldığında simgesellik belirgindi. Önce 20 Mayıs’ta yapılacağı duyurulan törenin, bilahare 19 Mayıs’a alınmasının bile başlı başına bir mesaj olduğu ortada. Törene dair bazı ayrıntıları gazete haberlerinden izlemek yararlı olabilir:

“…Türbanıyla törene katılan Adalet Nimak adlı kadın, bütün türbanlıların aynı olmadığını göstermek için geldiğini söylerken, sözleri yanındaki kadınlar tarafından “İşte çağdaş Türkiye bu” sözleriyle karşılandı. Katılımcılar arasında en dikkati çeken grup ise, Türkan Saylan’ın cüzzam çalışması için gittiği Ağrı Patnoslu köylülerdi. Başörtüleriyle töreni izleyen kadınlara, başı açık kadınlar yer verirken, salonda “İşte Kurtuluş Savaşını yürüten kadınlar” sesleri yükseldi…”

Çağdaş laik kadınların başörtüsüne karşı olduklarını söyleyenler bu satırları okuyunca kim bilir ne kadar utanmışlardır! İşte görüyorsunuz, başörtülü kadınları bağırlarına basmışlar. Hatta bazıları ayağa kalkıp yerini bile vermiş! Manzaranın etkileyiciliği karşısında insanın nutku tutuluyor. Hele Kurtuluş Savaşı hatırlatması yok mu, insanın tüylerini diken diken ediyor! 

“…CHP’li milletvekilleri Onur Öymen, Mustafa Özyürek ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun törene gelişi salonu hareketlendirdi. Kemal Kılıçdaroğlu “Hoş geldin başkan” sloganlarıyla karşılandı. Öymen’in konuşmasında, “Atatürk yaşasaydı, Saylan onun manevi kızlarından olurdu” sözleri ayakta alkışlandı…”

İnceliğe dikkat ediyor musunuz? Kılıçdaroğlu “Hoş geldin başkan!” diye karşılanmış. Bu şekilde 29 Mart seçimlerinde aslında CHP’nin kazandığı ama türlü hile ve desiselerle oyların iptal edilmesi suretiyle gerçekleştirilen seçim gaspının asla unutulmayacağı hatırlatılıyor! Hele Sayın Onur Öymen’in o her zamanki zerafetiyle altını çizdiği “Atatürk yaşasaydı” diye başlayan cümlesine ne demeli? İnsanda kaçınılmaz duygu patlamalarına yol açıyor! Cümlenin başı böylesine mükemmel olunca, peşinden gelen her şey de anlamlı oluyor elbette!

“ …Hükümetten ise kimsenin törene katılmaması tepkilere neden oldu.”

Tipik AKP gericiliği işte, zaten başka ne beklenebilirdi ki! Oysa katılmalı ve topluluğun öfke ve küfürlerinden bir güzel nasiplerini almalıydılar. Törene katılmaktan kaçınarak memleketin öz evlatlarının kendilerine yönelik uyarılarına muhatap olma şansını kaçırdılar. Çok da ayıp ettiler!

“…Eski Adalet Bakanı Aysel Çelikel’in konuşmasında yer alan, “Çağdaş, hukuka uygun, yasalara saygılı yaşam istemek darbecilikse, hepimiz darbeciyiz.” sözleri salonda büyük alkış aldı…”

İşte bir cesur yürek daha! Darbeci suçlamalarına yanıt böyle verilir! Kimse demagoji yapmaya kalkmasın sakın! Ergenekon operasyonlarıyla gözaltına alınan ve bir kısmı tutuklanan, bir kısmı ise tutuksuz yargılanan yurtsever subayların, aydınların, siyasetçi ve akademisyenlerin haklarında mahkeme kararları bulunması, savcılık iddianamesinde kendilerine dair pek çok suçlama getirilmesi, dosyada bol miktarda doküman, ciddi miktarda silah -yoksa mühimmat mıydı?- bulunması gibi gerekçeler son kertede bu davanın yasal olduğunu göstermeye yetmez elbette! İrticanın ve bölücülüğün alıp başını gittiği bir vasatta yasalarla sınırlı bir mücadele aymazlıktan başka nedir ki? Önemli olan hukuktan, yasallıktan ne anladığımızdır. Ulu Önder “İnkılabın kanunu her türlü kevaninin fevkindedir!” buyurmamış mıydı? Ee, daha ne!?     

“…İbrahim Kaboğlu’nun “Türkan Hanım, ajandalarınızı getiremedim ama Atatürk’ün el yazması anayasa taslağını hastaneye getirdim, ona da polis el koymuştu.” sözleri “Türkiye seninle gurur duyuyor!” sloganıyla kesildi…”

Bu İbrahim Hoca müthiş adam! Polisin el koyduğu bir belgeyi salona nasıl getirdiği gerçi biraz zor anlaşılıyor ama önemli değil. Önemli olan cenaze töreninin duygusallığını bu kadar iyi yakalayabilmeyi başarması. Türkan Hanım’a sesleniş, Atatürk’ün el yazması ve polisin canavarlığı! Ne müthiş bir terkip! Okurken bile insan hüngür hüngür ağlamamak için kendini zor tutuyor!

Cenaze töreninin en çarpıcı manzarasını ise her zaman olduğu gibi askerler oluşturuyor.

“…Lütfi Kırdar'da törenin sürdüğü dakikalarda Türkan Saylan'ın son yolculuğuna uğurlanacağı Teşvikiye Camii'nde de kalabalık yavaş yavaş artmaya başladı. Avluya gelen her çelenk ve her ünlü sima alkışlarla karşılanırken en çok alkışı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gönderdiği çelenk aldı. Avludan sık sık “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganları yükseldi....”

İşte ulus ile ordusu -tersi miydi yoksa ordu ile ulusu muydu?- arasındaki kopmaz bağ ne güzel dile getirilmiş! Bazıları bu görüntüden militarizme övgü yollandığı sonucunu çıkartabilir ama hiç önemli değil. Onlar zaten her fırsatta TSK’yı yıpratmak için fırsat kollayan hainler! Akreditasyonları bile olmayan bu tiplerin dediğinin bir önemi yok. Zaten herkesin de bildiği üzere “Her Türk Asker Doğar!” Her ne kadar bazıları yaşamlarının ilerleyen süreçlerinde birtakım gerici-bölücü yönlendirmeler ve küresel ayartmalarla askerlikten soğutma kampanyalarına kapılıp, özlerine yabancılaşsalar da ülkenin gerçek sahipleri olan ilerici-laik-aydınlanma güçleri asla terhis olmaya yanaşmaz! 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR