Bir Kitap Vesilesiyle: Bin Badis
Son yıllarda FIS'le müslüman kamuoyunun gündemine yeniden giren Cezayir yakın tarihiyle de ilgi odağı olmaya başladı. İşte bu çerçevede Cezayir'i anlamada önemli bir kitab var elimizde.
Kitap Diyanet Vakfı Yayınlarının Çağdaş İslam Düşünürleri dizisinin 3. kitabı olarak Prof Dr. Sabri Hizmetli tarafından kaleme alınmış.
Kitap üç bölüm ve bir sonuçtan oluşmuş. Her ne kadar tekrarlar ağırlıklı bir yer tutuyorsa da bu kitabın öneminden fazla bir şey eksiltmiyor. 1. bölüm hayatına ve çağdaşlarının onunla ilgili değerlendirmelerine ayrılmış.
Tarihte Hammadiye Devletini kurmakla meşhur Badis ailesine mensup olan Abdülhamid b. Badis sömürgeci güçlerin uzun zamandan beri yorgun düşürdüğü Kostantin kentinde 1889 yılında dünyaya geldi. İlk eğitimini aynı zamanda bir alim olan babası Muhammed el-Mustafa'dan gördü. 10 yaşında Kur'an'ı ezberleyen Badis meşhur bir hadisci ve Maliki fıkıh bilgini olan Hamdan el-Venisi'den arapça ve Kur'an ilimleri, fıkıh ve hadis dersleri almıştır. 19 yaşında 4 yıl sürecek öğrenim hayatını Tunus'a giderek Zeytuniye Üniversitesi'nde tamamladı. Zeytuniye tahsili Bin Badis'e çok şeyler kazandırmıştır. İslami ilimleri öğrenmesi yanında dünya müslümanları hakkında da bilgi sahibi olmuş ve siyasi gelişmeleri yakından izlemiştir. 1912 yılında ülkesine dönmüş ve Konstantin Ulu Camii'nde dersler vermeye başlamıştır. Fakat Konstantin müftüsü onu çekememiş ve Yeşil Camii'de derslere devam etmiş ve bu çabasını 1938 yılına kadar sürdürmüştür.
Bin Badis daha sonraki hayatında çok belirleyici olan ıslahatçı kişiliğini Tunus'taki öğrenim hayatında kazanmıştır. Bu yıllarda Muhammed Abduh'un fikirleri İslam dünyasının büyük bölümünde olduğu gibi Tunus'ta da çok yakından takip edilmekteydi. Burada Halduniye adında bir dernek Abduh'un temsil ettiği yeniden Kur'an'a ve sahih Sünnete dönüş düşüncesinin temsilciliğini yapıyor ve onun halk arasında yayılması için çalışıyordu.
Zeytuniye Üniversitesinde etkin olan Salim Bü Hacip ve Tahir b. Aşur gibi hocalar Kur'an'ı Menar merkezli olarak tefsir ediyorlar ve onu tekrar Camiden insanların gündemine sunuyorlardı.
İşte Bin Badis'de böyle bir ortamda yetiştiği için, ülkesine Cemaleddin Afgani ve Abduh çizgisinin izleyicisi olarak dönüyordu.
Yine bu bölümde onun kişiliğiyle ilgili yakın arkadaşlarının söylediklerine yer verilmiş. Mesela öğrencilerinden Şeyh Muhammed Salih Ramazan şunları söylemektedir. "Abdülhamid bin Badis'in fevkalade güçlü bir kişiliği, tesirli bir ruhani gücü vardır." Malik b. Nebi ise "Şurutunnahda" isimli kitabında ondan söz ederken "Diriliş, yeniden varoluş mucizesi Bin Badis'in sözleriyle ve düşünceleriyle başladı. Bu manevi uyanış hareketi'nde onun büyük payı vardır." demektedir.
2. Bölüm Bin Badis'in düşünce yapısını konu almış Bin Badis öncüleri Afgani, Abduh ve Reşid Rıza gibi düşüncelerini halka ulaştırmak için basını araç olarak kullanmıştır. Şihab 1925'den başlayarak 1939'un eylül ayına kadar kesintisiz olarak yayınını sürdürdü. Bu dergi 19. yüzyılda Abduh ve Reşid Rıza tarafından temsil edilen ıslahatçı ekolün Cezayir'de açıklama, tanıtım ve sunuş organı görünümündedir.
Şihab'da yapılan davet iki amaca yönelikti: Birincisi, İslam dinini açıklama ve savunma, İkincisi; Cezayir halkının müslüman kimliğini koruma, İslamı açıklama ve savunmasını da iki yönde yapmaktaydı. Kur'an ve Sünnet merkezli İslam anlayışını ortaya koymak ve onu bidat ve hurafelerden ayıklamak.
Bu amaçlarına ulaşmak için ayrıca ülkede yaygın İslam anlayışı olan tarikatçı din anlayışına ve resmi İslam anlayışına karşı çıkıyordu ve onları şiddetle eleştirip reddediyordu.
İşte bu sebeple gerek çeşitli tasavvuf - tarikat kuruluşları gerekse Fransız yöneticiler Şihab'a karşı tavır koyuyorlardı. Bin Badis'e göre iki türlü İslam vardır: Birincisi "Zati İslam" ikincisi "Verasi İslam" Zati İslam Kur'an İslamı'dır. Bu tür İslam inanç, ahlak, adab, ahkam ve amel konularında İslam'ın ilkelerini egemen kılan ve İslam'ın güzelliklerini kavrayan bir İslamdır. Yani Kur'an'a ve Sahih Sünnet'e dayanarak İslam'ı anlayan ve yaşayan insanın İslamdır.
Verasi İslam veya miras İslamı ise taklide örf ve adetlere dayanan bir İslamdır. Bu İslam türü kendine bağlanan zayıf insan topluluklarının bilhassa arap toplumlarının dillerini, dinlerini ve bir takım ahlaki değerlerini korudu. Fakat insanları tembel, tevekkülcü, teslimiyetçi, uyuşuk ve hareketsiz bir yapıya büründürdü. Onların uyanmasına ve kendine dönmemesine sebep oldu. Sonuçta insanlarda ne fikir nede bakış kaldı.
Bu bölümde Bin Badis'in tefsir metodu'da ele alınmış. O Kur'an'ın genel bir tefsirini yapmak yerine, bir takım ayet ve hadislerin çevresinde ülkesine İslami yaşayışı yerleştirmek Kur'an ve Sünnet'e dayalı bir İslam anlayışını hakim kılmak istiyordu.
Tefsir'de onun amaçlarından biriside müslümanlara dinamizmi kazandırmak, yepyeni bir ufuk vermek ve onların tarihinde yeni bir dönem açmaktır. Bin Badis geçmiş müfessirlerden de yararlanmıştır. Tasavvufi ve yahudi asıllı müslümanların 'mukaddes kitab' kaynaklı tefsirlerine asla başvurmamış ve bunları eleştirmiştir.
Bin Badis'in en önemli faaliyetlerinden birisi de "Cezayirli Müslüman Alimler Cemiyeti"nin kuruluşuna öncülük etmesidir. Cezayir'in kurtuluşunda çok önemli rol oynayan bu örgütle, Badis'in yapmak istediği siyaset, günlük hayattan uzak olan alimleri müslümanların sorunlarıyla ilgilenmelerinin sağlamaktı.
Şihab bu cemiyetin davetinin hizmetlerini 18 madde de toplamış, bunlardan bazılarını zikredelim:
1- İslam Allah'ın dinidir ve onu kullarını kurtuluşa ulaştırmak için va'zetmiştir.
2- İslam beşeriyetin dinidir. İnsanlar arasında adaleti hakim kılmak ister. Zenginlerin mallarına fakirleri ortak yapar. Köleliği yasaklar. Yönetimi "şura" anlayışı temelinde kurar.
3- Kur'an İslamın kitabıdır.
4- Fiili ve kavli sahih sünnet Kur'an'ın açıklamasıdır.
5- Hz. Peygamberden olduğu sabit olmayan bir şey üzere ihdas olunan her türlü ibadet ve yakınlık işi bid'attır.
6- Dinin esası tevhittir.
7- Sahih amel tevhidin gereğidir.
8- Kabirler üzerine türbeler yapmak ve oralarda yatanlardan yardım dilemek cahiliyye devri işlerindendir ve sapıklıktır.
9- Tarikatların ortaya koydukları şeyler bid'attir. Selefin bilmediği şeylerdir ve temeli şeyhe intisab ve bağlılıktaki aşırılıktır.
Kitabın üçüncü bölümü ise Bin Badis'in çeşitli konulardaki görüşlerini ele almış, Bin Badis sadece bir ıslahatçı değil aynı zamanda siyasi bir liderdir. O Cezayir halkını emperyalist Fransızlara karşı ayaklanmaya çağırmış, bunun ancak sağlam ve sahih bir akideyle gerçekleşeceğini belirterek ileride Cezayir'in kurtuluşuna öncülük edecek birçok öğrenci yetiştirmiştir.
Tarikat ve tasavvufa ilişkin görüşleri ise şöyle özetlenebilir.
Tarikatlara karşı çıkmasının iki nedeni vardır.
1- Tarikatlar İslama bir takım hurafe, bidat ve sapık fikir sokmuşlardır. İnsanları kendilerinin ortaya attığı zikirlere ve ayinlere uymağa çağırmışlardır. Dinle ilgili açıklamalarında da Kur'an'a fazla yer vermemişlerdir.
2- Fransız ihtilalinin ve işgalinin arzusuna uygun olarak faaliyette bulunuyorlardı.
Cezayir'deki tarikatlar İslami direnişe fazla katkıda bulunmadı. Bununla ilgili olarak bir Fransız yetkili "Cezayir halkına tahakküm etmenin en uygun yolunun bir tarikat veya zaviye şeyhine mal mevki vererek yakınlık kurmaktır" demesi tarikatların olumsuz etkisine bir örnek olarak gösterilebilir.
Bin Badis Dünyadaki İslami hareketlerle yakından ilgilenmiştir. Filistin sorunuyla, Rusya müslümanlarıyla ilgili Şihab'da yazılar kaleme almış ve müslümanları bu sorunlarla ilgilenmeye çağırmıştır. Şihab'da İslam dünyasındaki çıkan dergilerden de yazılara yer veriliyordu. Bu yazılardan birinde şöyle deniliyordu. "Müslüman milletler ve yöneticileri yabancı devletlerin dostluğu dairesinde düşündükçe, onları taklid edip onlar gibi olmaya çalıştıkça kesinlikle dirilip doğrulamazlar. Günümüz İslam aleminde ki politik liderler İslami siyasi iktisadi ve içtimai yönlerden incelemiyorlar, tersine Avrupa'da Ortaçağ Hristiyanlığı enkazı üzerine kurulmuş olan Avrupa siyaset okulunun çömezleri durumundalar."
Sonuç olarak diyebiliriz ki bu kitab Cezayir halkının İslami kimlik ve kişiliğinin kazanılmasında Fransa'ya karşı bağımsızlık mücadelesinin başlatılıp kurtuluş savaşının başarılmasında önemli rol oynamış, 20. yüzyılın seçkin bir müslüman düşünürü olan Bin Badis'i değişik yönleriyle ele almıştır.
Kitap için söylenebilecek bir eksiklik ise, Bin Badis'in Cezayir'in kurtuluşunda çok önemli roller üstlenmesine rağmen daha sonraki süreçte insiyatifin ulusalcı ve sosyalist laiklere kaptırılmasının nedenleri üzerinde durulmamasıdır.
Ayrıca kitabın sonunda Cezayir ve Bin Badis'le ilgili çok zengin bir bibliyografya yer almıştır.
- İslami Basın
- Düzenin Kriz Formülü: Daha Fazla Şiddet
- “Siyasal İslam" ve "İflas" Edebiyatı!
- Terörle Mücadele Yasa Tasarısı ve Egemenlerin Mantığı
- TMK Yasası
- Terörle Mücadele Yasa Tasarısı
- Savaşan Askerler ve Krizin Hırsızları
- Aydın Menderes Darbe mi Yapacak?
- "Suskunluk Ülkesi"nde Sessizlik Bozuluyor
- Müslüman Kadının eğitim Sorunu Üzerine
- Eğitim Sorunu ve Müslüman Kadın
- Filistin’deki Gelişmeler
- Carlos, FIS, İsrail ve İslam
- HİZBULLAH: Hedefleri ve Çarpıtılan İmajı
- Kitapta Allah'ın Yeminleri
- Tevhidi Mücadele Alanında Kutuplaşan İki Saf: Mustazaf–Müstekbir
- Hz. Adem Kıssası ve Düşündürdükleri
- Kur'an'ın Anlaşılmasını Tekeline Alanlar
- "Savaşa Laikler Gitsin'” demek suç!..
- Fidan Güngör Halen Kayıp!
- Tesettüre Karşı Laik Cephe
- Türkiyeleşen Fransa'da Tesettür Zulmü
- Erbakan'ın Amerika Seyahatleri
- Dünyadan Haberler
- Mahkemeler