1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Avrasya Maratonunda Polisten Gözaltı Mesaisi

Avrasya Maratonunda Polisten Gözaltı Mesaisi

Kasım 2003A+A-

Avrasya Maratonu bu yıl da İstanbul Belediyesi'nin organizasyonuyla yapıldı. 19 Ekim günü Avrasya Maratonu Halk Koşusu'na katılan on binlerce kişi güneşli bir günde sportif bir erkinliğin tadını çıkartırken, zulme karşı çıkına "suçu"nu işleyen birilerinin payına ise her zamanki gibi devlet şiddeti düştü. Maratona katılıp hükümetin Irak'a asker gönderme girişimini protesto amaçlı talepler gündeme getiren farklı siyasi kimliklere sahip gruplardan çok sayıda insan gerekçesiz ve hukuksuz biçimde gözaltına alındılar. ESP ve TKP gibi sol gruplar yanında Özgür-Der'liler de gözaltına alınırken, Mazlum-Der'liler ile polis arasında uzun süreli gerginlik yaşandı.

Maratona Boğaz Köprüsü'nün Anadolu ayağında kaçılarak ellerindeki "ABD İçin Ne Öl, Ne Öldür!" yazılı pankartı açan Özgür-Der üyelerine sivil polisler müdahale etti. Müdahale sırasında kendilerine kimlik sorulmasına yumruk ve tekme darbeleriyle cevap veren polislerin saldırısı sonucunda yaralananlar oldu. Zehra Çomaklı, Çiğdem Orakçı, Şükran Turan, Fatma Turan, Zekiye Yağmurcu, Suna Kavur, Nurşen Aydın, Zeynep Aydın, Emine Kavak, Ayşe Taçbey, Murat Ayar, İsmail Köklü ve Mehmet Ali Aslan gerek gözaltına alınmaları sırasında, gerekse de Üsküdar Emniyeti'ne götürülmek üzere bindirildikleri polis otobüsünde kötü muamele ve hakaretlerle karşılaştılar. Koşuyu dergimiz adına izleyen çalışanımız Mehmet Ali Aslan'ın gözaltına alınması ise tam bir hukuksuzluk örneğiydi. Polisin pankartı taşıyan bayanlara tekme ve yumruklarla müdahale edip, onları yerlerde sürüklemesini elindeki fotoğraf makinasıyla kaydeden Mehmet Ali Aslan'ın zorla makinası gaspedildi. Buna itirazını sürdürünce de tartaklanarak gözaltına alındı. Yine Üsküdar Emniyeti önünde Özgür-Der üyelerinin sağlık raporu için götürüldükleri hastaneden emniyete geri getirilişlerini fotoğraflamak isteyen Ahmet Kaya adlı arkadaşımız da gerekçesiz olarak gözaltına alındı fakat akşama doğru serbest bırakıldı.

Pazar gününü gözaltında geçiren 10'u bayan, 3'ü erkek 13 kişi ertesi gün Üsküdar adliyesinde hakim karşısına çıkarıldılar. Özgür-Der üyesi Necip Kibar ve Mazlum-Der yönetim kurulu üyesi Mustafa Ercan'ın avukat olarak katıldıkları duruşmada sanıklar yasadışı gösteri suçlamasını reddettiler. Gözaltıların hukuksuz olduğunu dile getiren Avukat Mustafa Ercan'ın mahkemeye hitaben, isteyenin örneğin Adidas reklamını içeren bir formayla katılabildiği bir koşuda bazılarının savaş karşıtı talep içeren bir yazı taşımalarının niçin yasak sayıldığına dair sorusu düşündürücüydü. Mahkeme, sanıkların tutuksuz yargılanmalarına karar vererek duruşmayı 24 Şubat 2004 tarihine erteledi.

Adliye içerisinde sanıklar mahkemeye çıkartılmayı beklerken, Ahmet Ağırakça, Abdurrahman Dilipak, Burhan Kavuncu, Yıldız Ramazanoğlu gibi aydınların da bulunduğu bir grup destek vermek ve haksız gözaltıları kınamak için adliyeye geldiler. Daha sonra topluluk adliye bahçesinde bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında Abdurrahman Dilipak ve Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci polisin tavrını kınadılar. Mahkeme çıkışında dışarıda bekleyenler tarafından çiçeklerle karşılanan Özgür-Der'lilerin her birine ayrıca gözaltına alınmaları sırasında ellerinde taşıdıkları pankartta yazılı olan "ABD İçin Ne Öl, Ne Öldür!" yazılı dövizler verildi. Hep birlikte aynı sloganı adliye önünde tekrarlayan topluluğun sloganlarına o sırada dışarıda polis minibüsünde mahkemeye çıkartılmayı bekleyen ESP'liler de katıldı. Bir anda adliye çevresi Amerikan emperyalizmi, Siyonist işgal ve işbirlikçilik aleyhine sloganlarla yankılandı.

"İşgal suçuna ortak olmayalım" diyen insanların vahşice dövülmeleri ve dergimize ait fotoğraf makinasının "emniyet" mensuplarınca açıkça gaspedılmesi bu ülkede her gün şahit olduğumuz hukuk ihlalleri arasında yer alırken akıllara şu soru takıldı: Acaba "ABD için ne öl, ne öldür!" denilmesini engelleyen ve bu sözü söyleyenleri susturanlar sonuç itibariyle bu tavırlarıyla "ABD için ölelim ve öldürelim!" demiş olmuyorlar mı?

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR