Amerika ve İsrail Barış İstemiyor İstemezler de…
Son elli yılda yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ortadoğu'da barışın ne ölçüde mümkün olabileceğini düşünüyorsunuz? Sürekli ve kalıcı bir barış atmosferinin tesisi hangi şartları gerektirir? Ve daha temel bir soru olarak, Ortadoğu'da hedeflenmesi gerekli temel arayış ve talep barış mıdır?
İsrail'de Şaron gibi katiller ve ortağı ırkçı-dinci partiler iktidarda olduğu sürece, ne Filistin topraklarında ne de Ortadoğu'da barış olmaz. Ortadoğu'da barış, dünyanın dört bir yanından getirilen Yahudilerin Filistin toprağını işgal etmesiyle bozulmuştur.
1948'de Amerika'nın desteği ile Filistin toprağında kurulan İsrail Devleti olmasıydı, bugün Ortadoğu'da ne bir Filistin sorunu ne de Ortadoğu'da bir barış sorunu olurdu. Siyonist bir ideoloji ile beslenen İsrail Devleti var oldukça Ortadoğu'da barış olmayacaktır. Hiç kimse kendini kandırmasın. Bunu anlamak için lütfen Siyonist belgelerine ve şu anda iktidarda bulunan ırkçı-faşist partilerin dinsel söylemli kaynaklarına bakın. Bu kaynaklara göre,Yahudiler bugün artık Irak'taki Babil ve Ur kentlerinin tekrar nasıl ele geçirileceğinin hesaplarını yapıyorlar. Yahudilerin tüm bu hayal ötesi hedeflerinin arkasında Amerika ve Amerika'daki etkin olan Yahudi lobileri bulunmaktadır. Afganistan ve Irak işgali ile Suriye ve diğer bölge ülkelerine karşı sürdürülen tehditlerin arkasında hep bu lobiler var.
Amerika'nın bu politikaları ve lobilerin bu gücü devam ettiği sürece hiç kimse Filistin ve Ortadoğu'da barış beklemesin.
Oysa barış çok kolay;
Başta Filistinliler olmak üzere hiç kimse artık 1948 öncesine dönülmesinden söz etmiyor. Herkes, meşru olmamasına rağmen İsrail'in varlığını kabul ediyor.
Yapılacak tek bir şey var:
Amerika , İsrail'e baskı yapacak ve altına imza atılan tüm anlaşmaların gereğini yaptıracak.
Yani İsrail 1967'deki savaşta işgal ettiği tüm Arap topraklarından çekilecek ve Batı Şeria ve Gazze'de 'garip' bir Filistin Devleti kurulacak.
Amerika bunu yapmayacağına ve İsraillilerin de buna yanaşmayacağına göre hiç kimse barışı beklemesin.
Çünkü barış ne İsrail ne Amerika açısından temel bir hedef değildir. İsrail'in bölgede kurulmasının temel hedefi savaş ve kandır. İsrail'in kurulduğu 1948'den bu yana bir çok savaş yaşandı.
1956'da İsrail, Fransa ve İngiltere Mısır'a saldırdı.
1967'de İsrail, Mısır, Suriye, Ürdün ve Filistin'in geri kalan topraklarını işgal etti.
1974'te İsrail ile Araplar bir kez daha kapıştı.
1982'de İsrail Güney Lübnan'ı işgal etti.
Bölgede yaşanan son 3 büyük savaş (Irak'ın İran'a saldırması, Kuveyt'i işgal etmesi ve son Irak işgali) dolaylı da olsa Amerikan-İsrail veya Haçlı-Siyonist ittifakın katkıları ile olmuştur.
İşte bu nedenle, Bush, 11 Eylül sonrasında "Bu bir Haçlı savaşıdır" dedi. Ve yine bu nedenle Bush'un ulusal güvenlik danışmanı Gondalisa Rice "Amerikan stratejisinin temel hedefi İsrail'in bir Yahudi devleti olarak bölgede sonsuza dek yaşamasını sağlamaktır" diyor.
Bu iki gerçeği görmeden asla Ortadoğu'da olup bitenleri anlayamayız.
Kimse kimseyi kandırmasın, Ortadoğu'da ne Amerika ne de İsrail barışı istemiyor ve istemez.
Barış olursa İsrail biter ve Amerika kaybeder.
Dünyanın dört bir yanından Filistin'e getirilen Yahudileri siz nasıl bir arada tutup bir ulus veya toplum yaratabilirsiniz.
Onları yalnız ve yalnız Siyonist ideoloji ile beslerseniz bunu yapabilirsiniz.
Siyonist ideolojinin özü ise, dünya Yahudilerini Kudüs'te toplamayı amaçlamaktadır.
Bunu bilmeyenler gidip Şaron'a sorsunlar.
Şaron gibi katiller ve onun meşru olmayan devleti ile ilişki kuranlar unutmasınlar ki, barışa değil, düşmanlık ve savaşa katkıda bulunuyorlar. Bu düşmanlık ve savaş 55 yıldır başta Filistin olmak üzere tüm bölge halklarına kan ve göz yaşı getirmiştir.
Ama İsrail'e ve tüm Amerikan gücüne ve onlarla işbirliği yapanların ihanetine rağmen bugün Filistin halkı dimdik ayaktadır. Arap halkları başlarındaki işbirlikçi yönetimlere karşın teslim olmuyorlar.
Er ya da geç İsrail ve Amerika kaybedecektir.
Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Arap ve İslam aleminin içinde bulunduğu acı duruma bakarak, her şeyin bittiğini sananlar yanıldıklarını göreceklerdir.
Halkların ve ulusların tarihi böyle 20-30 yıllık sürelerle değerlendirilmez.
Tarihe bakanlar bunu çok net olarak görürler.
Önemli olan herkesin kendi davasına inanması ve bunun için de tüm riskleri göze alarak mücadele etmesidir.
Mücadeleci bir iradeyi hiç kimse yenemez.
Ünlü Cezayirli Şair Ebu el-Kasem eş-Şabi, Fransız işgaline karşı 120 yıl direnmekten umutsuzluğa kapılan halkına bakın ne diyordu 1950'li yıllarda:
"Bir fili bir iğne deliğinden geçirebilirler ama yüreğinizde atan bir umut nabzını yok edemezler."
Cezayir halkı 10 yıl sonra bağımsızlığına kavuştu.
- İşgalin Kabaran Faturası
- Sunuş
- Çürüyüş Çağı
- Küresel Kuşatmaya Karşı Çok Yönlü Bir Mücadele Örnekliği
- Onların Düşlerini Kim Öldürüyor?
- Ortadoğu’nun Biçimlendiriliş Süreci: Irak, Suriye, İsrail
- Cinayet Devleti İsrail ve İsmail Ebu Şenneb’in Şehadeti
- Edward Said
- El-Aksa İntifadası: Liderlerini Yöneten Bir Halkın Direnişi
- Rusya’nın İKÖ’ye Üyelik Başvurusu
- İsrail’in Kuruluşu
- İsrail’in Kuruluşunda Su ve Göç Faktörü
- Kudüs’ün Kutsallığı ve Son Mirasçıları
- Amerika’daki Filistin Lobisi
- İsrail Başbakanları
- Irak Batağındaki Amerika ve İslami Hareketlerin Geleceği
- İstanbul’daki Eylemler, Büyük Teröre Karşı İlkesiz ve Ölçüsüz Tepkilerdir
- Filistin Özgürleşinceye Kadar İntifada Devam Edecek
- Tüm Müslümanlar ABD İşgali Altındaki Irak’a Sahip Çıkmalı
- Önce İsrail Asgari Şartları Yerine Getirmeli
- Barışın Ön Koşulu, İşgalin Sona Ermesidir
- Barış İşgalcilerin Ortadoğu’dan Çekilmesiyle Mümkündür
- Barış Adaletle Olur...
- Amerika ve İsrail Barış İstemiyor İstemezler de…
- Ortadoğu’da Barış İmkansız Hale Geliyor