Almanya'da Başörtüsü Sorunu Üzerine
Selamların en güzeli ile...
Konu: 110 sayılı Haksöz dergisinde yer alan Recep Karagöz ile yapmış olduğunuz söyleşi.
Sayın HAKSÖZ yetkilileri,
Konu başlığını gördüğümde büyük bir ilgi ile okumaya başladığım yazı, okuduktan sonra beni maalesef hayal kırıklığına uğrattı. Yazıyı okumadan önce beklentilerim; Almanya'daki başörtüsü problemlerinin nerede olduğu ve neler yapılabilir şeklinde dile getirilmesi yönündeydi. Ancak sayın Recep Karagöz'e göre Almanya'da öyle bir sorun söz-konusu değil. (Bu durumda yazının başlığı da yersiz olmuş oluyor aslında; "Almanya'da başörtüsü SORUNU üzerine") Kanaatimce Feresta Ludin meselesini istisna ve kişiye özel bir durum olarak sergilemek fazlaca iyimser bir yaklaşımdır. Ayrıca kendisinin şu anda özel bir okulda öğretmenlik yaptığı ve şayet bunu da yapmamış olsa bile işsizlik parası alabileceği şeklindeki açıklama meseleyi oldu bittiye getirmek gibi bir manaya geliyor.
Okullarda başörtülü olarak öğretmenlik yapmak isteyen öğretmenler ne derece zorluklarla karşılaşırlar bilemem (Recep Karagöz beye göre hiç bir problemle karşılaşmıyorlar.), ancak birçok diğer alanlarda başörtüsü problemi tartışmasız söz konusudur. Çevremizde birçok başörtülü öğrenciler iyi ders ortalamasına rağmen stajerlik yapmak için başvurdukları işyerlerinden (özel veyahut kamu alanları) başörtüsü yüzünden red cevapları almaktadırlar.
Geçtiğimiz haftalarda Almanya'da (Recep Karagöz'ün de kaldığı NRW eyaletinde) eyalet seçimleri öncesi, seçime katılacak partilerin adayları kendilerini yabancı kitleye tanıtmak için bir programa katılmışlardı (son yıllarda Almanya'da yaşayan yabancıların Alman vatandaşlığına girmelerinden dolayı oy potansiyeli olarak görüldüğünden!!). Bu toplantıda müslüman bir tıp doktorunun yönelttiği sorulardan bir tanesi başörtüsü ile ilgiliydi. Doktor: "Size açık bir soru soracağım ve açık bir cevap istiyorum: Hayır/Evet. Telefonda iş için danıştıkları işyerlerinden olumlu cevap alan birçok bayan, yazılı ve resimli müracaatta bulunduklarında başörtüsü yüzünden kabul edilmemekteler ve bana sayısızca müracaatlar geliyor bu yüzden. Size sorum: Size başörtülü bir bayan iş için müracaat etse, kabul eder misiniz?" ilginçtir ki, adaylardan biri hariç bu soruya hiç değinmedi ve FDP (Liberal Demokrat Parti) partisinden katılan aday -kendisi aynı zamanda hukukçu- açıkça kabul etmeyeceğini, ayrıca başörtüsünü bir tehlike olarak da gördüğünü (örnek olarak Cezayir'i vererek) ifade etti.
Recep beyin yaptığı şekliyle Türkiye'deki problemlerle karşılaştırıldığında elbette burada aynı sorunları yaşamıyoruz, ancak burada sorulması gereken: Bizim ölçümüz Türkiye mi olmalı? Veyahut kendimizi Türkiye ile kıyaslayarak burada yaşayan müslüman kadınlar olarak halimize şükredip sorunları hazmetmemiz mi gerekiyor? Ayrıca başörtülü olarak yüksek pozisyonlarda çalışmak isteyenlerin sayısı arttıkça sorunların Türkiye'deki seviyeye yaklaşmasının kaçınılmaz olacağını düşünüyoruz.
Okullarda temizlikçi olarak çalışan başörtülü kadınlarımız hiç kimseyi rahatsız etmezken, bu kadınların kızları başörtülü olarak o okullarda okumak istediklerinde sorunlar başlıyor!!! (s. 21 ... yine hiç bir Avrupa ülkesinde ilk ve orta dereceli okulda başörtüsü sorunu yoktur...) Ve o okullarda ders vermek istediklerinde, hiç de temizlikçi bayanların gördükleri hoşgörü ile tanışmıyorlar. Aynı durumda bir başörtülü yakınım şu anda öğretmenlik üzerine üniversitede okumasına rağmen, okuduğu alanda iş sahibi olabileceğine emin değil. Ayni durumda bulunan doktor hanımlar var. Üniversitede sorun olmuyor başörtüsü belki, ama diplomasını alabilmek için hastanede, okulda ... stajerlik yapamadıktan sonra ne işe yarıyor?
Her ne kadar globalleşmeden, sınırların açılmasından, tek dünyadan... konuşulsa da, aynı derecede de batı-doğu. Hristiyan-İslam dünyalarının birleşemeyeceği yönünde varılmış bir fikir birliği var. 30 seneden fazla Almanya'da yaşayan müslüman kitlelerin son yıllarda dinlerini bilinçli olarak toplum içinde yaşamalarında, başörtülü kadınlar en somut şekliyle İslam ve doğu dünyasını simgeliyorlar ve Alman toplumu tarafından bir tehdit olarak algılanıyorlar. Bu açıdan sorunların ilerideki yıllarda daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum ve bu problemlerin görülüp şimdiden tedbirler alınması gerektiği fikrindeyim. Bu açıdan HDR gibi insan hakları ve onuru ile ilgilenen kuruluşlar bu sorunlara daha gerçekçi yaklaşmalıdır diyorum. (Yazıyı okuyan bir başka arkadaşın deyimiyle; durum toz pembe değil.) Recep beyin konuya olan duyarlığının inşaallah bu meseleye daha hassas ve pratik yaklaşmasını sağlamasını ümid ediyorum.
Çalışmalarınızın devamını ve başarıları diliyorum. Hayırlara vesile olması temennisiyle.
Bielefeld / ALMANYA
- Küreselleşme, Birleşme ve Alman Refah Devleti
- Anket Sonuçları
- Tahrik Edebiyatı 28 Şubat Hukuksuzluğunu Örtmeye Yeter mi?
- İktidar, Muhalefet ve Dönüşümün Mantığı Üzerine
- Emekçilerin Değişmeyen Yazgısı
- YÖK Raporu ve Eğitimde Yıl Sonu Bilançosu
- Dergimiz Niçin Toplatıldı?..
- Selam Gazetesi Niçin Kapatıldı?
- Türkiye'de İşkence Gerçeği Ve Şehadetinin 13. Yılında Hüseyin Kurumahmutoğlu
- Modern Dünyada İnsan Hakları, Adalet ve Müslümanlar
- Almanya'da Başörtüsü Sorunu Üzerine
- Esad ve Esad Sonrası Suriye
- İstikamet Vatikan!..
- ‘Makam-ı Mahmud'a Kimler Erişebilir?
- Davet Biçimi ve Nebevi Ahlak
- Rabbimiz! Bizlere Ahlakı Kur’an Olan Nesiller Lutfeyle!
- Osmanlı Beyliğinin Kuruluşuyla İlgili İddialar
- Aylık Dergi: Sanatta Kur'an Merkezli Bilinçlenme Arayışı
- Yozlaşma ve Baskı Ortamında Sanat
- Mescid ile Cadde Arasındaki Denge Arayışı
- Birikimimizi İslami Kavramlarla Zenginleştirmeliyiz
- Alevilik - Sünnilik Arasında “Türk İslamı"
- Ülke deyip sistemi dayatmak!
- Bu Çocuklar Kimin?
- Dostluk, Kendi Kendine Konuşmaktır(!)