Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Adalet Bakanlığı Teşkilat Yasası'nın TBMM Genel Kurulu'nda görüşüleceği 30 Nisan 1992 tarihinden bir gün önce SHP grubuna bilgi verirken şu ifadeleri kullanmıştı: "Müsteşar değişmiyor, bütün yönetim sabit kalıyor. Maksatlı kadro oluşturuluyorsa işin felaketi ortadadır, istediğiniz kadar yargı bağımsızlığından söz edin. Böyle bir kadro, bir de şebekeleşmişse yargının ne halde olduğunu kabul edin."

Adalet bakanının bu sözleri, polis kadrosu içinde mafya oluşturan bir şebekenin Türkiye Cumhurbaşkanı'nın oğlu Efe Özal'la irtibatı ortaya çıktığı halde, Özal'ın niçin soruşturma geçirmediği; Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş'in oğlunun Uludağ'da bir otelde bir kişiyi silahla yaraladıktan ve çıkarttığı rezaletten sonra niçin savcılıkça gözaltına alınacak ifadesinin alınmadığı veya birçok hayali ihracat dosyasının veya teşvik yolsuzluğunun gerekli adli takibe uğramaması gibi çeşitlenen çarpıklıkların bir yönüyle açıklamasını yapar gibiydi. Ama Seyfi Oktay ertesi günü basına yansıyan bu ifadelerinde tashih yaptı. "Şebeke" sözünü bakanlık bürokrasisi için değil, mevcut yargı sistemine yönelik olarak kullandığını belirtti.

Bu açıklama bile, Türkiye'deki adalet sisteminin ne denli adaletsizlikler ve şaibelerle iç içe olduğunu göstermeye yeter değil mi? Bu arada sorulması gereken bir soru da şu: Seyfi Oktay'ın alevi kökenlilerden oluşturduğu söylenen kendi ekibi, acaba yeni bir şebeke oluşturamaz veya eskisiyle bütünleşemez mi?