1. YAZARLAR

  2. Mehmet Ali Aslan

  3. ABD Bayrağı Gölgesinde Ezilenlerin Yumruğu “Ali” Filmi

ABD Bayrağı Gölgesinde Ezilenlerin Yumruğu “Ali” Filmi

Nisan 2002A+A-

60'lı, 70'li yılları yaşayanlar Türkiye saatiyle sabaha karşı 04.00-05.00'e denk gelen "zenci" ve müslüman olan Muhammed Ali'nin maçlarını izlemek için nasıl heyecanla kalkıldığını anlatırlar. Yaşadığı toplumda iki dışlanmış kimliği taşıyordu Ali. Biri doğuştan, diğeri kendi seçimi. Her iki kimliğin de ezilmişliği, horlanmışlığı ifade etmesi, üçüncü dünya ülkeleri insanları/yeryüzünün lanetlileri tarafından sürekli sahiplenilmesini ve çıktığı her maça "ezenlerle bir hesaplaşma" anlamı verilmesine neden oluyordu. Attığı her kroşe adeta "intikam" olarak algılanıyordu. Aldığı her galibiyet sömürenlere atılmış bir yumruktu siyah ırk adına.

Aslında Muhammed Ali'nin en önemli çıkışı, ABD'nin Vietnam'a girmesiyle gerçekleşti. ABD'nin, emperyalist çıkarları uğruna saldırdığı Vietnam'a Muhammed Ali'yi çağırması Beyaz Saray'ı adeta sarsacak bir yumrukla muhatap kılmıştı. Dünya ağır siklet boks şampiyonu Ali, sömürünün nakışlı perdesini yırtıyor ve şöyle diyordu: "Benim Vietkonglarla bir hesabım yok. Bana zenci diye hitap edenler, Vietkonglar değil. Adalet, eşitlik, özgürlük istediğimde karşımda duranlar siz beyazlarsınız, onlar değil. Beyazların çıkarı uğruna kimseyi öldüremem." ABD, "emir kulu" olmadığı için Ali'yi on bin dolar para ve beş yıllık hapisle cezalandırmış, şampiyonluk unvanına da el koymuştu. O buna rağmen özür dilemeyip; "ben dört yüz yıldır hapisteyim, dört buçuk yıl daha hapiste yatsam bir şey değişmez." şeklinde cevap vererek dört yüz yıllık sömürüye olan öfkeyi dile getiriyordu.

Dünya spor tarihinin en önemli sporcusu Muhammed Ali (eski adıyla Cassius Marcellus Clay), bugünlerde yönetmenliğini Michael Mann'in yaptığı, rap şarkıcısı Will Smith'in de Muhammed Ali'yi canlandırdığı "Yüreği ve Yumruğu Dünyayı Sarsan Adam: Ali" filmiyle sinemalarda gösterimde. Ali'nin yaklaşık on iki yıllık yaşam öyküsünü konu alan film, iki dalda da oscar adayı. İzleyici de merak uyandırma duygusunu çok fazla barındırmayan {belki de bu, Ali hakkında filmden önce yazılanların çokluğundan kaynaklanıyor) filmin, müziği de yer yer tempoyu ve duygusallığı yansıtamamış. Onun dışında özellikle maç sahneleri izlenmeye değer nitelikte.

Ali'nin şampiyonluk tutkusu çerçevesinde işlenen filmde siyahilerin ve müslümanların önemli isimlerinden Malcolm X ve Elijah Muhammed'e de yer verilmiş. Malcom'un ümmetçi ve direngen görünümüne karşı, Elijah ırkçı, Karun tarzı bir sefahat yaşamı, otoriter ve dinin yegane sorumlusu/ruhani lider tiplemesiyle karşımızda.

Şunu belirtmek gerekir ki, film gerek gösterime girmeden gerekse de gösterimi sırasında müslüman kamuoyuna hitap eden bazı gazetelerce bol bol reklamı yapıldı ve değerlendirildi. Sanki film, izleyenlere İslami bir mesaj veriyormuş gibi değerlendirmeler yapıldı. Ancak film, yer yer "zenci"lerin ezilmişliğini ortaya koyan olumlu sahneleri olduğu kadar İslami kimliğe yakışmayan sahneler de içermekte. Tüm olumsuz kişiliğine ve eşinin uyarılarına rağmen Ali, Eljah'ın yanında yer alıyor. Ali'nin "çapkınlığı" ise sürekli eş değiştirme ile sonuçlanıyor. Yatakta İslam'ı tebliğ(!), başka bir kadında "Elli yaşında müslüman olmalıymışım, çünkü kadınlara karşı zaafım var," sözüyle doruğa çıkıyor. Bir de ırkçı başkaldırının simgesi olmuş bir Afrika ülkesinde (ezilmişliğe sembolik bir vurgu olsun diye Ali'nin isteğiyle Zaire'de) yapılacak olan büyük maç için Ali'yi karşılamaya gelen Zaire halkının ellerine tutuşturulan ABD bayraklarının neyin nesi olduğunu da sormak gerekir herhalde. Yoksa Ali'nin bu halklar katında ABD'ye karşı efsanevi bir isim olduğu sadece bir palavra mıydı? Elbette ki, İslami mesajlarla dolu bir sinema beklemiyorduk. Sadece eleştirmenlerin değerlendirmelerinde eksik bıraktıkları bazı noktaları vurgulamak istedik.

Ve hakkındaki müsabaka yasağının kalkmasından sonra Zaire'deki büyük maçta Zaire halkı tarafından sahiplenilen Ali, dünya ağır siklet boks şampiyonu George Foreman'ı halkın yaptığı "Ali, bumaye" tezahüratları eşliğinde nakavt ediyor. Ancak gerçekten kazanan, Ali ile gurur duyan siyah müslüman dünya mıydı, yoksa filmin kameramanının 'zum'ladığı ABD bayrağı mıydı, doğrusu filmde net olarak seçilememekte (mi?).

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR