1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. 75. Yılın Ekim ‘98 Bilançosu

75. Yılın Ekim ‘98 Bilançosu

Kasım 1998A+A-

- Tefeci Nesim Malki cinayetinin merkezde olduğu bir takım tartışmaların başlaması.

- Cinayetle ilgili olarak, o dönemde Malki'ye borcu olan ve aynı zamanda banka satın alan kişilerin isimlerinin gündeme gelmesi. (Cavit Çağlar, Hayyam Garipoğlu, Korkmaz Yiğit) Malki'nin, Sümerbank'ın gizli ortağı olduğu söylentisi (Garipoğlu bunu ilk önce reddetti, ardından Malki'nin de bankanın yüzde elli ortağı olduğunu kabul etti.) ve özelleştirmeden hemen sonra öldürülmesi; böylece şüphelerin Hayyam Garipoğlu üzerinde yoğunlaşması.

- Garipoğlu'nun DGM'deki ifadelerinin, bir takım ilişkileri su yüzüne çıkarması ve sorgulamanın genişlemesi: Çakıcı, Sümerbank'ın satışından sonra Garipoğlu'nu tehdit ediyor ve Erol Evcil'e verilmek üzere 30 milyon dolar istiyor. (Aynı Erol Evcil'in, Türkbank'ı alabilmek için Adil Öngen'i vurdurttuğu, 12 milyon dolar borçlu olduğu Malki'yi de öldürttüğü ortaya çıkıyor.) Erol Evcil'i Nesim Malki ile tanıştıran, Malki'nin KKTC'deki bankası Tuncabank'ta genel müdürlük yapmış olan Şükrü Karahasanoğlu. (Emlakbank eski Genel Müdürü) Karahasanoğlu, halen Sabah Grubu (Dinç Bilgin) ile Cavit Çağlar'ın ortaklaşa sahibi bulundukları Etibank'ın Genel Müdürü. 1993'te Emlakbank genel müdürü iken, zamanın DYP milletvekili (ve Başarı Tekstil ile Tunca Tekstil'in arkasındaki) Cavit Çağlar'a 2.5 milyon dolar kredi aktarmıştı. (Ki Tunca Tekstil ile Tunca Bank arasındaki isim benzerlikleri de dikkat çekicidir. Tuncabank, şu anda Ali Balkaner'indir ve bu şahıs ile Şükrü Karahasanoğlu arasında 1993 yılında gerçekleştirilen bir kredi yolsuzluğu basına yansımıştır.)

- Alaattin Çakıcı-Korkmaz Yiğit görüşmesini içeren kasetin, CHP'li Fikri Sağlar tarafından kamuoyuna yansıtılması.

- Banka ve medya kuruluşlarının satışı ve el değiştirmeleriyle alakalı olarak, devletin en tepesindeki siyasiler-medya patronları-mafya-danışman sivil paşalar arasındaki ilişkilerin su yüzüne çıkışı.

- Alaattin Çakıcı'nın, Türk Ticaret Bankasının özelleştirilmesi çalışmaları esnasında, Kormaz Yiğit adına devreye girişi.

- Kasetin ortaya çıkışı ile birlikte kendisini savunan Korkmaz Yiğit'in, ihaleye katılması noktasındaki telkinlerin, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Devlet bakanı Güneş Taner'den geldiğini açıklaması.(Bu arada Korkmaz Yiğit'in, Genç TV, Kanal E, Kanal 6 televizyonları ile Yeni Yüzyıl ve Ateş gazetelerinin de sahibi olduğunu belirtelim.) 

- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Kanal 6'nın satışı ile ilgili Mehmet Kurt'a yaptığı baskıların ardından, Milliyet'in Korkmaz Yiğit'e satılması ile ilgili telkinlerinin de kamuoyuna yansıması.(Bu arada, Kamran Çörtük'ün de Kanal 6'da hissesi olduğu ve bu zatın Demirel'in kayınbiraderi Ali Şener ile yakın dostluğu olduğunu belirtelim.)

- Eyüp Aşık'ın istifasına sebebiyet veren, Çakıcı-Aşık görüşmesini içeren kasetin Kanal D tarafından ortaya çıkarılmasının ardından -Alaattin Çakıcı'ya "devlet tarafından arandığı ve kaçması ile ilgili sinyaller gönderdiği" anlaşılan- Mesut Yılmaz'ın, Türkbank ihalesinde de, kendisine Çakıcı ile ilgili gönderilen belgeyi hasır altı ettiğinin ortaya çıkması. (Deniz Baykal'ın da, Korkmaz Yiğit'in ricası üzerine kaseti kamuoyuna yansıtmak istemediğinin anlaşılması)

- Çakıcı'ya devreye girmesini öneren Korkmaz Yiğit'e, Çakıcı'nın, Erol Evcil'in de bankanın gizli ortağı olmasını şart koşması.

- Çakıcı'nın, ihaleye girecek olan holdingleri tehdit etmesi. Çukurova Grubu'nun sahibi Mehmet Emin Karamehmet'in ihale'ye girmekte ısrar etmesi üzerine, Pamukbank şubelerine düzenlenecek roketli saldırı planlarının ortaya çıkması. (Mesut Yılmaz, bir yandan ihale ile ilgili olarak kendisini arayan M. Emin Karamehmet'e, "merak etme ihaleye gir" derken, diğer yandan Korkmaz Yiğit'e "merak etme bunlardan bir şey çıkmaz" diyor.)

- "Başörtü yasağı sokağa taşınmalıdır" diyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen'in, İş Bankası tarafından Erol Evcil'e (Eze Zeytincilik adına)verilen 150 milyon dolarlık usulsüz krediyi, "kredi usulüne uygundur" diyerek aklaması.

- Erol Evcil ile Mesut Yılmaz'ın yaptıkları 5 saatlik görüşmeden, basına yansıdığı kadarıyla, Evcil, Mehmet Eymür aleyhinde bilgiler veriyor. Eymür, görevden alınıyor ve "pancar uzmanı" olarak Şeker Fabrikasına tayin ediliyor. (İlginçtir ki Özel Harekat dairesi eski başkan vekili İbrahim Şahin'in ve Emniyet genel müdürlüğü eski danışmanı Korkut Eken'in, hibe silahlar için Erol Evcil'in uçağıyla İsrail'e gittiği de ortaya çıkıyor.)

- Gelişmelerin ulaştığı noktalar itibariyle, Hava Kuvvetleri eski Komutanı  emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, "emekli maaşım bana yeter" diyerek istifa ederken, gözler Cavit Çağlar'ın Nergis Holdingi'nde danışmanlık yapan Jandarma eski Komutanı Teoman Koman ve Rahmi Koç'la Korkmaz Yiğit'in danışmanlıklarını yapan Emekli Oramiral Güven Erkaya'ya çevriliyor. Çağlar ve Yiğit, Malki'yle ilişkileri ortaya çıkan dört isimden ikisini temsil ediyorlar. (Bir iddiaya göre; Aydın Doğan, bir sivil paşa tarafından Milliyet'i Yiğit'e satmaya zorlanıyor. Hatta daha önce, bazı köşe yazarlarının işine son verilmesi istemiyle su bulandırılıyor. Bunu yaparken Doğan, bir kasetle tehdit ediliyor; ama Çakıcı-Yiğit görüşmelerinin yer aldığı kasetin ortaya çıkışı, planları suya düşürüyor...

- MİT'teki atamalarla ilgili, Çakıcı-Yılmaz görüşmelerinin basına yansıması.

- Cumhuriyet savcıları, Korkmaz Yiğit ve diğerleri hakkında suç duyurusunda bulunmadılar.

- Organize Suç Örgütleri (Çeteler)yle ilgili yasa tasarısı yedi aydır meclis komisyonunda yasalaşmayı bekliyor.

- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Özgürlük Zinciri" eylemini düzenleyenlerin, TCK'nın 312/2. Maddesi gereği yargılanmaları için suç duyurusunda bulundu.

NETİCE: Bataklık gittikçe genişliyor. Dün ortalığa saçılan kirli çamaşırları, bugün "büyüyen", "gelişen", ve "şeffaflaşan" bir pislik yumağı izliyor. Bataklığa bir ad koyamayanlar, onu sistem içi kazanımların şantaj malzemesi olarak kullanırken, bir hükümeti düşürüp diğerini kurmanın, bataklığı kurutmaktan çok, yaygınlaştırıcı bir işlev gördüğünü anlamak istemiyorlar. Yukarıdaki tablo, bir ayın malzemesi. Bir yılda on iki ay var. 75 yılı varın düşünün.

Bu rant savaşının adı-sanı belli. İdeolojik meşrulaştırıcıları da. Bu "yumak", "güç" ve "beka"dan ne kastedildiğinin bir göstergesi. Egemen zümrenin, "yukarıdan aşağıya", "sağdan sola", "kızıldan yeşile" yaptığı tanımlamaların neye tekabül ettiğini de, en güzel biçimde yukarıdaki tablo ortaya koyuyor.

"Başörtüye kelepçe", "hukuk katliamları", "işkenceler", "yargısız infazlar" hep bu yumak adına işleniyor/icraata konuyor. Sonra da halkın Suriye "kriz"inde, "Meclis Yek Vücut" sloganı altında toplanması isteniyor. Hem de "içimizdekiler" tarafından. Ne adına?! "Dünyada finansı museviler idare eder! Türkiye şu an için yurt dışından tek kuruş kredi alamıyor!" diyen, hırsız-çeteci-işbirlikçi banka müdürlerinin hortumladıkları rantı, onlarla birlikte paylaşan "devleti ali'nin yüce mensupları" adına! Yani, Hakk'ın "mülkü", halkın "hakkı" üzerindeki gelenek 75. Yılda da sürekliliğini koruyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR