28 Şubat Sivil Savunma Günü
Nasıl giyineceğimize, nasıl düşüneceğimize, nelere sevinip nelere üzüleceğimize bile karışılan bir ülke burası.
Susturulan, yoluna hep Deli Dumrullar dikilen, zihni ve yüreği sürekli örselenen, hayatı gömütlüğe dönüştürülen insanlarla dolu bir ülke burası.
Garipliklerin, acizliklerin, şaklabanlıkların, zorbaca tutumların, envai ikiyüzlülüklerin cirit attığı bir coğrafya bu yaşadığımız. Bu yüzden hiçbir şeyi yadırgayacak mecal bırakılmaz insanlarda. Her şeyin kanıksandığı, içselleştirildiği, fakat gündem oluşturamayacak kadar mıncıklandığı, umursamazlığa terk edildiği bir ortamda yaşıyoruz.
Ölümün, millet meclisine kadar indiği, fakat orada bile ölenin suçlandığı günlerden geçiyoruz. Orada bile büyük pişkinliklerin yaşandığını, hem suçlu hem güçlü olma psikolojisinin en üst elden icra edildiğini, ölümün kolayca fırsatçılığa ve ranta dönüştürüldüğünü hep birlikte izliyoruz. Böyle bir zihniyetin cezaevlerindeki ölümlere, insan hayatına, insanca yaşamaya değer vermesini beklemek tabii ki muhaldir.
Başörtüsü yasağının İlahiyat fakültelerinde dahi yasaklanması bir yana, bu fakülte dekanlarının 28 Şubat zorbalığının ve hukuksuzluğunun en gözde şövalyeleri haline geldiğine tanıklık etmekleyiz. Ve dini, İslam'ı, İslami kuralları öğretmekle yükümlü oldukları kabul edilen ilahiyat hocalarından tıpkı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bu durum karşısında hala çıt çıkmamaktadır. Kimi müslümanlar bu ülkede insanlığın ve özgürlüğün mücadelesini verirken, makamlara ve akademik unvanlara sahip olan kimileri de halkı kapıkulu olmaya çağırmakta, köleliği ve buyurganlığı kitlesel hale getirmeye çalışmaktadır.
Rüşvetle, haksızlıkla, gasp ve hırsızlıkla mücadele etmesi gereken bir polis şefi, daha göreve yeni atanan amirine, inanılmaz bir rahatlık ve utanmazlıkla, toplanan rüşveti "Siz henüz yenisiniz. Bu yüzden bugünkü hasılatın hepsini size getirdik müdürüm." diyebilmektedir. Varın gerisini düşünün.
Talanla, vurgun ve soygunlarla mücadele edeceğini belirten hükümet memleketin "operasyonlar ülkesi" haline gelmesinden rahatsız olmuş, ürkmüş görünmektedir. Bu yüzden ülkenin başbakanı, operasyonların iş çevrelerini rahatsız ettiğini söylemekte, bunların sona erdirilmesini istemekte ve bu operasyonlardan birine bakan savcıyı açıkça suçlamaktadır. Bu da bu ülkede her şeyin göstermelik yapıldığını, her alanda kimi dokunulmazlıklar üretildiğini açıkça göstermektedir.
Postmodern darbeler, içi boşaltılan bankalar, yeni vergiler, hırsızlara danışmanlık yapan emekli generaller, depremler, talanlar, vurgunlar halka fatura edilirken, yaşadığımız ülke artık ciddi biçimde açlığın ve çeşitli sosyal patlamaların eşiğine getirilmiş bulunmaktadır.
Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Batılı ülkelerin icraatları karşısında ne yapacağını bilemeyen devletlüler içeride kendi halkına karşı aslan kesilmekte ve ülke her geçen gün dozu artırılan baskılarla açık bir cezaevine dönüştürülmektedir. Halk, her gün çeşitli vesilelerle dövülmekte fakat buna karşılık insanların ağlamasına, şikayet etmesine de izin verilmemektedir.
Zira önemli olan irtica tehdidinin geriletilmesidir. Önemli olan vatan-millet-sakarya edebiyatının kitleleştirilmesidir. Önemli olan futbol maçlarıdır, onuncu yıl marşıdır. Atatürkçülüktür. Birlik ve bütünlüktür. Önemli olan 'büyüklerimizin' mutlu ve müreffeh yaşamalarıdır. Ve işte 28 Şubat sürecinin ve mantığının bütün bunlara ne kadar güzel bir fon, ne kadar kullanışlı bir maske, ne kadar geçerli bir mazeret oluşturduğunu herkes açıkça görmekte ve fakat herkes kör gibi davranmaya zorlanmaktadır.
Bu durumda asla unutmamalı ve herkese hatırlatmalıyız ki insanca ve onurlu yaşama çabası; iş, eş ve aş derdinden daha değersiz değildir.
Korkuyu kovan ve insan oluşu sağaltan tek el; halkın elidir.
Ve yine takvim yapraklarının hatırlattıklarını arıyor gözümüz. 28 Şubat'a bakarken 26 Şubat'a takılıyor dikkatlerimiz. 26 Şubat Sivil Savunma Günü. Oysa bu, en çok 28 Şubat'a yakışacak bir gün.
- Salih Amelleri Çoğaltalım
- 28 Şubat’ın Dört Yıllık Bilançosu: Her Alanda Çürüme, Her Alanda İflas
- 28 Şubat: Bir Hikmet-i Devlet Abidesi
- Türk Siyaset Geleneğinde Ordunun Rolü
- Kitle Kültürü ve Yabancılaşma
- Kuşatılmışlık: Evrensellik ve İnsan Hakları mı?
- Marmara İlahiyat’ta Protesto
- İlahiyatlılar ne yapmalı!..
- F Tipi Özgürlüğü(!)
- Duyumsal Yalıtım (tecrit) ile Sistematikleştirilen İşkence
- Kadının Kur’an’dan Yükselen Sesi
- Kadının Dışlanması Sonucu İslami Harekete Vurulan Darbe
- Kadın, Şemsiyenin Dışında mı Bırakıldı?
- Başörtüsü Özgürlük Sorunu mu Kimlik Sorunu mu?
- Kur’an’da Kadın ve Kadının Sesi Meselesi
- Müslüman Kadının Statüsü: İslami Hareketin Gelişim Göstergesi
- Çıkar Amaçlı İman
- Nüzul Sürecinde Kavramlar -3
- Almanya'ya Anadolu'dan Göç Sorunları
- İman Amel İlişkisi
- Gerçek Hikaye
- Zindan Mektupları -5
- Beni de götür anne!
- Filistin
- 28 Şubat Sivil Savunma Günü