Okul Dersleri Önemli Ama...
Davet okuluna devam eden öğrencilerimizin okul derslerinin iyi olması yapılan davet çalışmalarını da yakından ilgilendiriyor. Kendileriyle ilgilendiğimiz öğrencilerin velileri, haklı olarak çocuklarının okul başarısını önemsiyorlar. Bu bağlamda bizler de davet okuluna devam eden gençlerin okul başarılarının iyi olmasını istiyor ve bunun için belirli çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların başında kendi çabalarımızla oluşturduğumuz programlarla belirli dersler yapmak geliyor. Derslerden kastımız matematik, fizik, biyoloji ve diğer derslerle ilgili konu çalışmaları ve soru çözümleridir. Yine etüt programları bu çalışmaların önemli kısmını oluşturuyor. Yaptığımız etütlerle gençlerin çalışabilecekleri sıcak ortamlar oluşturmak, gençlerle olan muhabbetimizi artırdığı gibi davet okuluna devam eden öğrencilerimizin birbirleriyle olan ilişkilerini de geliştiriyor.
Yaşadığımız bu zamanda insanlar, ne yazık ki iş bulmakta zorlanıyorlar. Belirli bir yaşa gelen insanlar işsizlik sorunu ile karşı karşıya kaldıklarında ortalıkta dolaşıp duruyorlar. Bu anlamda İslam davetçisi, öncelikle kendisine sonra ailesine ve topluma faydalı olacak çabalar içerisinde olmalı ve bu tür çabalar içerisinde olanların sayısını artırmayı kendisine hedef edinmelidir.
Ne yazık ki bu dönemde üniversite okumak insanlara iş bulma noktasında bir garanti oluşturmuyor. Zaten bizler de her öğrencinin mutlaka üniversite okuyup ilerde o alanda iş bulması gerektiğini düşünmüyor, gençleri üniversite okuma noktasında da zorlamıyoruz. Burada bahsettiğimiz durum üniversite okumayı düşünen gençlere bu konuda yardımcı olmak ve onlara bir yol haritası belirlemektir. Onlara uygun ortamlar hazırlayıp kendilerini bu alanda yetişmelerini sağlamaktır. Bununla beraber bugün içerisinde bulunduğumuz toplumun üniversite okuyup belirli bir yere gelmiş, bir yerde çalışan insanların sözlerine daha fazla itibar ettiklerini gördüğümüzde bu konunun biraz daha önemli olduğunu düşünmüyor değiliz. Söz gelimi doktor veya öğretmen bir kimsenin söyleyecekleri ile fırın ustası bir kimsenin söylediklerinin toplumda aynı karşılığı bulmadığı acı bir gerçek olarak ortadadır. Bu söylediklerimizden bu durumun böyle olmasına rıza gösterdiğimiz, yapılanları doğru gördüğümüz anlaşılmasın. Bunu böyle görmemekle beraber böyle bir durumun varlığını gören davetçilerin, bu durumu kendi çalışmaları için bir avantaja dönüştürmenin çabası içerisinde olmaları gerektiğini söyleyebiliriz. Tabi yine söylüyoruz, rızık kazanmanın tek yolu okumak değildir elbette. Ancak müslüman gençlerin, toplumun böyle değer verdiği sözlerini önemsedikleri alanlarda olmaları birçok açıdan faydalı olacaktır. Yeri geldiğinde müslüman bir doktorun bir ilçenin tamamında etkili olup davasını en güzel şekilde anlattığına şahit oluyoruz. Bazende davası, Allah’ın rızasını kazanmaya dönük bir dava olmamasına rağmen de bu durum böyle olabiliyor.
Bir de madalyonun ikinci yüzü var. Çocuklarını, bir yarış atını yarışmaya hazırlarcasına koşturan ailelerin varlığı, bugün sorun olarak ortada durmaktadır. Çocuklarının zamanlarının tamamını, okul derslerini merkeze alarak programlayan ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. Öyle oluyor ki, bu çocukların neredeyse uyku saatlerinin dışında kalan zamanlarının tamamı ders çalışılması gereken zamanlar oluyor. Ve ne yazık ki bu sorun, bilinçli müslümanların evlerine kadar sirayet etmiş durumda. Çocuklarının zamanlarını haftada bir yapılacak Kur’an sohbetine bile katılamayacağı şekilde programlayan anne-babalar, yarın Allah’ın huzurunda bunun hesabını veremeyeceklerini bilmelidirler. Bu çocukların bu dünyada da kendilerine bir hayrının olmayacağına nice örneklerle şahit olduk.
Çocuğu üniversiteyi kazandıktan sonra ipini koparmışcasına davranan aileler, çocuklarının bu durumlarını değiştirmek için ne kadar çabalasalar da başarılı olamıyorlar. Çünkü çocuklarına bir çok şeyi anlatmakta geç kalmışlardır bu aileler. Bu aileler önem sırasında hep dersleri en öne koymalarının faturasını ödüyorlardır adeta.
Müslüman anne-babalar hayatın her alanında olduğu gibi bu konuda da vasat olanı yakalamaya çalışmalıdırlar. Bu minvalde ailelere bir kaç tavsiyede bulunmak isterim.
1- Mümkünse çocuğunuzu özel okullara göndermeyin. Diyelim ki, bazı haklı sebeplerden(!) dolayı gönderdiniz. Her şeyin sınavlardan ibaret olmadığını öğretin çocuğunuza ve büyük sınav diye bir şeyin varlığını önceleyin. Çocuğunuzu kaydettiğiniz okula ne kadar ücret ödediğinizi çocuğunuz bilmesin. Çünkü bu çocuğunuz üzerinde müthiş bir baskı oluşturuyor.
2- Öğrencinize ilkokul birinci, ikinci sınıfta taşıyamayacağı ağırlıkta test kitabı almayın.
3- Bırakın çocuğunuz okul birincisi olmasın. Bunun için özel bir çaba sarfetmeyin.
4- Ara sınıflarda öğrenciyi dershaneye göndermek, özel ders için öğretmen tutmak gibi durumlar çocuğun kendine ayıracak zamanın kalmamasına sebep olur, bunu yapmayın.
5- İyi bir lise iyi bir üniversite demek ifadesi her zaman doğru olacak diye bir şey yok. Çocuğunuz iyi bir lise kazanamamış olabilir, bunu çok önemsemeyin. Düz liselerden mezun olup üniversitelerde çok iyi bölümler kazanan öğrencilerin varlığı bu duruma örnektir.
6- Çocuğun her yönüyle okula, üniversiteye hazırlamaktansa, daha farklı alanlarda da iyi işler yapılıp, o alanlarda da rızık elde edilebileceğini unutmayın. Bu anlamda çocuğunuzun isteklerini göz önünde bulundurun. Çoğu zaman okula gitmeyi dahi istemeyen öğrencilerin anne babaları tarafından okula gönderilip, kendilerine çok yüksek hedeflerin konulduğunu görebiliyoruz. Bu durumda çocuğunuzun başarısız olması kaçınılmaz olacaktır.
7- Çocuğunuza sadece başarılı olduğunda değer vermeyin. Okuldan geldikten hemen sonra okulla ilgili bir şeyler sormadan önce, örneğin sınavdan kaç aldığını, gününün genel olarak nasıl geçtiğini sormalısınız. Onun okul başarısından bağımsız bir şekilde değerli olduğunu ona hissettirin.
8- Değerli olmanın ölçüsünün doktor olmak, mühendis olmak değil takvalı olmak olduğuna inanın ve bunu unutmayın.
9- Anne babalar kendinizin yapamadığı bir çok şeyi çocuklarınızdan beklemeyin. Örneğin siz doktor olamamışsanız çocuğunuzun illa doktor olmasını istemeyin ondan. Siz eğer okumamışsanız çocuğunuz da okumasın diye bir şey söylemediğimiz gibi, siz hangi bölümü okumuşsanız, çocuğunuz da o bölümü okusun demiyoruz. Ancak bazı şeylerin zorlamayla olmayacağını bilmeniz gerekir.
10- Çocuğunuz üzerinde farkında olarak veya olmayarak oluşturduğunuz baskının çocuğun başarısını olumsuz etkilediğini unutmayın.
11- Çocuğunuzu fen lisesine göndermeyin. O, öyle olmasa da etrafındaki öğrencilerin düşündükleri tek şey ders olacaktır.
12- Ve son olarak şunu unutmayalım ki;
Bu dünya hayatı oyundan ve eğlenceden başka bir şey değildir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır..
Madalyonun üçüncü yüzü var mı bilmem ama bir durum daha var. Çocuklarımızı kendi elimizle, kemalizmin her yönüyle kendisini hissettirdiği bir eğitim sisteminin içerisine koymamız ne kadar doğrudur?
Çocuğumuzu okula göndermememizin, gelip çocuğumuzu bizlerden zorla almaya varacak kadar sıkıntılı durumlara sebep olduğunu gördüğümüzde bunun etkili bir çözüm olmadığını ne yazık ki görüyoruz.
Bununla beraber bu konu üzerinde kafa yormaya devam etmeli ve bu sisteme olan muhalifliğimizi tonunu hafifletmeden devam ettirebilmeliyiz.
YAZIYA YORUM KAT