ODTÜ'de Cumhurbaşkanlığı'na monarşi benzetmesi
ODTÜ hazırlık yerleştirme sınavında sorulmuş bir soru bazı üniversitelerdeki zihniyeti ifşa etmekte.
HAKSÖZ HABER
Türkiye’de Batıcı entelijansiya Batı kültürünün en büyük meziyetinin insanlara bir düşünceyi dayatmak yerine kendi düşünceleri oluşturma hakkı vermesi olduğunu iddia eder. Batı’da bunun olumlu örnekleri sık sık gösterilir, Batı dışı toplumlardaki olumsuz örnekleri ise sürekli gösterilerek ayıplanır. Mesela üniversitelerle ilgili olarak özerklik ve fikir özgürlüğü ilkesinin önemi sık sık vurgulanır. Türkiye’de en güçlü oldukları Boğaziçi Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversite’nde bunun başarıldığı söylenir. Oysa özgürlük ve özerkliğin olduğu yerde nispeten farklılık olması beklenir. Bahsedilen mekanda bulunan kişilerin düşünüş ve yaşayış tarzlarında bir heterojenlik olması beklenir. Fakat Boğaziçi Üniversite’sinde veya ODTÜ gibi üniversitelerde nasıl oluyorsa bu heterojenliğe ulaşılamıyor. Nasıl bir özgürlük ise bu mekanda bulunan kişiler belli bir süre sonra birçok ahlaki ve sosyal konuda benzer düşünüyor. Özgürlük, birey, toplum, aile, gelenek, din gibi kavram ve alanların birçoğunda neredeyse aynı düşünceye sahipler. Herhangi bir siyasal ve sosyal alanda hangi icraat yapılırsa özgürlük sağlanır hangi icraat yapılır ise özgürlük sağlanamaz diye sorulduğunda hep aynı şeyi söylüyorlar. İfade özgürlüğü konusunda da eşcinsellik konusunda da aynı düşünceye sahipler. Bu kadar aynileşmenin nasıl olduğu sorulsa bunun “en rasyonal”, “en medeni” olduğu söylenecek muhtemelen. Oysa bunlar son derece sübjektif kavramlar ve bunun üzerinden gerekçelendirmek çok mümkün değil. Bu aynileşme Batı hayranlığı ile tüm değerlerinin kabul edilmesi ile açıklanabilir ancak.
Peki, bu üniversitelerde bu homojenleştirme nasıl sağlanıyor? Bir tarz “fikir dayatması” ile tabi ki. Burada herhangi bir fiziki dayatmadan söz edilemez. Daha sofistike ve gönüllü yöntemler ile bu homojenleştirme sağlanıyor. Hazırlık sınıfında okuduğu metin, açılacak dersin ismi, önem atfedilen kavram ve sorunsallar, derslerde verilen metinler aracılığı ile bu homojenleştirme sağlanıyor. Öğrenci henüz üniversiteye gelir gelmez üniversitedeki laik ve Batıcı kadro düşüncesini öğrencinin zihnine yerleştirmeye çalışıyor. Elbette örgütlü ve somut bir plan veya komplo değil bu. Akademik ve idari kadro öğrencileri sahip oldukları ileri değerlerle tanıştırmayı bir görev saysa yeterli olacaktır. Böylece “görünmez el” ile Batıcılaştırma projesini icra edilmiş olacak.
Örneğin aşağıdaki görselde ODTÜ hazırlık yerleştirme sınavında sorulmuş bir soru var. Soruda cumhurbaşkanlığı kurumuna ülkelerin kültürlerine göre atfedilen farklı farklı anlamlardan bahsediliyor. Bir yanda Amerika gibi Batılı ülkelerde başkan anayasal haklar çerçevesinde sıradan bir icradır diğer yanda Türkiye gibi ülkelerde başkan adeta diktatör gibidir. Bu soruyla ilgili mesele sorunun içeriği değildir. Ülkelerin siyasi kültürleri iddia edildiği gibi olabilir de olmayabilir de.(Amerika başkanının en üst mahkeme olan Yüksek Mahkemenin başkan ve üyelerini seçtiği düşünülse içerik de tartışmaya açılıyor aslında.) Sorudaki asıl mesele üniversiteye henüz gelmiş bir öğrenciye eğitim ile ilgili okutulan ilk materyalde Batıcı düşüncelerini sergileyebiliyor olmasıdır, niçin başka örnekleri gösterme hakları da var iken bu örneğin verildiğidir. Bu soruyu okuyan bir kişi Batılı ülkeler demokratik, Batı dışı ülkelerin siyasi kültürleri ise otoriter ve keyfi argümanı ile karşılaşmış oldu aslında. Ve bu argümanı daha sonra okuyacağı onlarca metinde yüzlerce defa daha karşılaşacak. Bu kadar tekrar edilen bir şeyden etkilenmemek mümkün değil. Soruyla ilgili şaşırtıcı olan bir diğer şey şu anda Türkiye’de başkanlık kurumunun bu kadar güçlü iken Türkiye’de cumhurbaşkanlığı kurumunun diktatörlük gibi olmasını rahatça söylemesidir. Haklılık ve doğruluk gücün miktarına göre belirlenemez elbette. Bir kişi veya kesimi güç üzerinden tehdit etmek de son derece ahlak dışı. Dikkat çekilmek istenen böyle bir dönemde bunun rahatça ifade ediliyor olması entelektüel üstünlük psikolojisinden geliyor olmasıdır. Bu ülkede 18 yıldır “muhafazakar” bir iktidar olmasına rağmen bazı alanlardaki üstünlük ve hegemonyanın pek de değişmediğini gösteriyor.
Soru aşağıdaki boşluğa hangi cümle gelir ise anlamca en uygun olur şeklindedir.
Birçok ülkede başkan ünvanı devletin başına veya baş icracıya verilen bir ünvandır. _______. Türkiye gibi ülkelerde anayasal monarşide monarkın ülkesini temsil ettiği gibi başkan da ülkesini temsil eder. Fakat Amerikan sistemi gibi diğer vakalarda başkan anayasa tarafından sınırlandırılmış siyasi güç ile icraat yapacaktır.
A- Başkanlar en sık şiddetli darbeler ile iktidara gelir.
B- Bir başkan 8 yıldan fazla görev yapmamalıdır
C- Bazı vakalarda başkan adeta diktatör gibidir.
D- Aynı unvan bazı şirketlerdeki üst yöneticiler için de kullanılır.
HABERE YORUM KAT