odatv’ye bir ödül daha verin!
odatv yazarı/muhabiri İklim Bayraktar’ın başına bazı “taciz olayları” geliyor. CHPeski genel başkanı Deniz Baykal ile arasında geçtiğini ileri sürdüğü, bazı nahoş olaylar.
Doğru mudur/yalan mıdır bilme imkânımız tabii ki yok.
Ama; en azından iddia haliyle de olsa, olaydan kısa süre sonra, bu bilgiden haberdar olmamız gerekmez miydi?
Olayın muhatabı, bir gazeteci. Hem de, çok iddialı gazetecilik yapan, Gazeteciler Cemiyeti’nin ödüllerine doymayan bir internet sitesinin, yani odatv’nin muhabiri/yazarı..
Kimlerin başına gelen ne olayların üzerindeki sır perdelerini aralayıp yazıyor, gündeme taşıyorlar(!).
Ama, kendi başına gelen olayı yazmıyor.. İki satır da olsa, kamuoyunun gündemine sunmuyor!
Gizliyor!
Olaydan haberdar olan Soner Yalçın, lafa gelince, gazetecilik adına ne martavallar okuyor.
Şeffaflık adına, kadınlara yapılan tacizlerin önlenmesi adına.. Dürüst siyaset adına.. Bizlere ne dersler veriyor, Gazeteciler Cemiyeti’nden, “gerçekleri öğrenme yolunda verdiği başarılı çalışma”lar sebebi ile ne ödüller kazanıyor..
Ama o da, sahibi olduğu internet sitesinin yazarına yönelik bir taciz iddiasını, küçücük bir haber şeklinde de olsa, haberleştirmiyor.
O da, haberi saklıyor..
Oysa gazeteci, haber veren demek.
Muhabir, haber yapan demek..
Bunlar ise, haberi saklıyorlar..
Başka haberler yapıyorlar. Kendi başlarından geçen olayı, haber yapmıyorlar!
Ya sonra?
Sonra, İklim hanımın ifadesine göre, olay GürselTekin beyefendiye anlatılıyor!
“Hah, tamam işte. Gürsel Bey, dik duruşu ile, ilkeli siyasetçi kimliği ile, hemen olayı soruşturmaya ve gerekeni yapmaya koyulmuştur” diyorsunuz, değil mi?
Çok beklersiniz..
O da, olayı dinliyor ve susuyor.
Ya Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu?
“Siyasi hayata yepyeni bir isim geldi” diye sevinilen Kemal Bey?
“Benim adım Kemal” diye, kendisini tanıtan Kemal Bey?
O da, “Büyük balıklarla başedemeyiz biz. Susup oturalım” deyip, üç maymunu oynuyor.
Bu arada, İklim hanım, YARSAVeski başkanı Yargıtay Savcısı Faruk Eminağaoğlu’na da olayı anlatıyor.
O da, “Böyle rezalet olmaz. Bir siyasetçi, bir gazeteciye böyle bir harekette bulunamaz. Bu CHP, adeta kadınlara taciz noktasında, odak haline gelmiş.Ben de siyasi patiler masasında çalışan bir savcı olarak, bu olayı CHP’nin dosyasına hemen iliştiriyor ve konunun araştırılması için, incelemeyi başlatıyorum” demiyor.
Hani hemen Başsavcı’ya çıkıp, Abdurrahman Yalçınkaya’ya bir basın toplantısı düzenletip, kamuoyunu bilgilendirmesini hiç beklemiyoruz zaten!
Ama en azından, “Ya İklim hanım, bunları bana niye anlatıyorsun ki? Ben ne yapacağım bu bilgileri şimdi?” de demiyor..
Sonuç?
Sonuç şu: Tesadüf eseri, bu taciz iddiası, başka bir soruşturma sırasında günyüzüne çıkıyor.
Görüyoruz ki,; “haber” diye yanıp tutuşan muhabirler, haberin kralını yaşadıkları halde, onu gizlemek için ne terler döküyorlar.
Evet; haberi “yayınlamak” için değil, “gizlemek” için ter döküyorlar!
Her şeyin ayrıntısını, gizlisini saklısını internet sitelerinde yayınladıklarını iddia edenler, kendi muhabirlerinin başından geçen taciz olayını saklamak için, ne taklalar atıyorlar..
Deniliyor ki; “Ergenekon kim? Solcu ve sağcılar, aynı örgütte nasıl bulunuyorlar. Gazetecilerden nasıl terör örgütü çıkartılıyor?” vs. vs.
Siz bana, yukarıdaki olayı izah edin. Ben de size, sizin sorduklarınızı cevaplayayım.
Alın işte, mantıklı cevap veremeyeceğiniz bir skandal olay.
Bir muhabir, tacize uğruyor. Elalemin başından geçen tacizleri haber yapmak için koşan muhabir, kendi haberini yapmıyor/yapamıyor.
Şantaj vesair iddiasında değilim.. Ama soruyorum işte: “Kendi başından geçen haberi, muhabir niye haber yapmıyor?”
“Çok bilen” arkadaşlar bir izah etsinler bakalım.
Son çağrım, Gazeteciler Cemiyeti’ne.. Bir ödül daha verir misiniz, odatv’ye..
Niçin mi?
“Dört dörtlük haberi gizledikleri için”!
Bir hatırlatma da, “Baykal-Baytok kaseti” üzerinden muhafazakâr basını infaza tabi tutanlara.. O ilişki, “rızaya dayalı” idi, yazmaya gerek yoktu ya!
Haydi bakalım görelim, “rızai olmayan” bu olay için neler yazacaksınız!
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT