Obama’nın ‘karanlık’taki ziyareti
Geçen hafta bir gece yarısı karanlığında, Usame bin Laden’in öldürüldüğü yıldönümde; Obama Afganistan topraklarına sessizce ayak bastı. Basın bunu “süpriz bir ziyaret” diyerek dünyaya duyurdu. Dünyaya ve tabiî ki seçim sürecine giren Amerikan halkına, Laden üzerinden sahte bir zafer mesajı vermek üzere.
Obama’nın Usame bin Laden’in ölüm yıldönümünü yaklaşan Amerika seçimlerinde lehte bir koza dönüştürmeye, bununla, İslâm karşıtı söylemde yarışan Cumhuriyetçilere kendisinin de şahin olduğunu göstermeye çalıştığı açık.
‘Ama neden bir gece yarısı, karanlıkta, bir sır gibi saklanan, geldiği gibi de alelacele yine gizlice sıvışan bir muhtevayla bu ziyareti yaptı?’ Bu sorunun işaretlediği gerçek, içi boş zafer gösterisini fâş etmeye fazlasıyla kâfi.
Açıkçası bu ziyaret Obama’nın Afganistan siyasetinin ne kadar perişan hâlde olduğunu ortaya koydu. Ortada bir zafer varsa, neden saklanarak Afganistan’a gitti? Neden haftalar öncesinden bu ziyareti ilan etmedi? Güvenliğinin tehlikeye düşeceğini, orada 90 bin asker bulundurduğu hâlde kontrolü ellerinde tutamadıklarını çok iyi bildiğinden elbette.
Basın yayın organlarının “süpriz ziyaret” demeleri bu gerçeği, yani Taliban karşısında yaşanan hezimetin saklanmasına matuftur. Güvenlik gerekçesiyle ancak 6 saat civarında Afganistan’da kalabilen Obama’nın hâli pür melâli ortada işte.
Çünkü o da çok iyi biliyor ki, Amerikan karşıtlığının zirveye çıktığı bir dönemden geçiyor Afganistan. Daha geçenlerde Kur’an-ı Kerim mushaflarının ABD askerleri tarafından küstahça yakılmasının üzerine Afgan halkı sokaklara dökülmüş, günlerce güvenlik güçleriyle çatışmıştı.
Bagram Hava Üssü’nde yaptığı konuşmada, Obama; “Savaş henüz bitmedi” diyerek 2001 yılından beri işgal altında tuttukları bu ülkede ABD çizgisinde güçlü bir yönetim kurmayı başaramadıklarını ama işgalin devam edeceğini ilan etmiş oldu, o kadar. Kabil’in dışında hükmü geçmeyen kimi zaman da Kabil’de bile felç olan zavallı bir yönetimle anlaşmalar yapmayı da ihmal etmeyerek.
Devlet başkanlığı sarayında Afgan lider Hamid Karzai ile ülkedeki Amerikan güçlerinin 2014 yılında Afganistan’dan çekilmesinden sonra iki ülke ilişkilerini şekillendirecek “stratejik ortaklık anlaşması” imzalayan Obama’ya Taliban’dan ivedilikle güçlü bir red cevabı geldi.
Başkan olmadan önce Afganistan meselesini çözeceği sözünü veren Obama, bu ülkenin imparatorluklara mezar bir coğrafya olduğunu bu cevapla şimdi daha iyi anlamıştır sanıyorum.
Obama’nın Afganistan’dan ayrılmasından birkaç saat sonra başkent Kabil, Taliban militanlarının düzenlediği canlı bomba saldırılarıyla sarsıldı. Taliban’ın, AB ve BM’nin yabancı çalışanlarının kaldığı bir binaya düzenlediği saldırıda 5 Afgan ile bir güvenlik görevlisi öldürüldü. Bu saldırıdan hemen sonra Kabil’de üç ayrı patlama daha meydana geldi. Bunlar neyi gösteriyor?
Taliban Batılıların ikamet ettiği son derece korunaklı bölgede, Afganistan’a ziyareti bir sır gibi saklanan Obama’nın gelişini çok çabuk öğrenip, çok hızlı örgütlenerek başkentin kalbinde eylem yapabilme yeteneğine sahip olduğunu, kendisinin kabul etmediği bir denklemin yürümeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir.
Gece operasyonlarını ve hapishanelerin idaresini Afgan güçlerine devredilmesini kabul eden bir anlaşma imzalayan Obama, bunu normalleşmenin bir alâmeti olarak sunsa da yapılan saldırılar şimdiden anlaşmanın fiyaskoyla sonuçlanacağını göstermiştir.
Taliban karşısında NATO’nun desteğini arkasına alan dünyanın süper gücünün onbir yılda bu hareketi bitirememesi, aksine zaman zaman Suudi Arabistan gibi ülkeler üzerinden anlaşma yapmaya çalışması, ABD’nin içine düştüğü acziyeti anlatır ancak. Afganistan’da tarih yeniden tekerrür ediyor...
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT