“Obama ve Biden yönetimlerinin Suriye politikaları, üzerlerinde taşıyacakları bir utanç”
Esed rejimi devrilir devrilmez Suriye'ye giden ABD merkezli Suriye Acil Durum Görev Gücü'nün İcra Direktörü Muaz Mustafa, "2012 ile 2018 arasında haftada 800 ceset! Suriye'de yaşananlar, 21. yüzyılda işlenen en kötü suçlardı." dedi.
ABD'de Suriye muhalefetini desteklemek için faaliyet gösteren Suriye Acil Durum Görev Gücü'nün (SETF) İcra Direktörü Muaz Mustafa, Barak Obama ve Joe Biden yönetimlerinin uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle Beşşar Esed rejiminin işlediği insanlık suçlarına ortak olduğu düşüncesini paylaşarak, "Suriye politikaları, onlar ölene kadar üzerlerinde taşıyacakları bir utanç." dedi.
Merkezi ABD'nin başkenti Washington'da bulunan SETF'nin İcra Direktörü Mustafa, Esed rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'ye giderek rejimin işlediği insanlık suçlarının tespiti çalışmalarına katıldı.
Ülkede başlayan iç savaş süresince ABD yönetimleri ile Suriye konusunda çok yakın temas içinde olan Mustafa, Suriyelilerin 13 yıldır çektiği acılardan dolayı özellikle ABD'li Demokrat Parti yönetimlerini suçlayarak, "Obama ve Biden yönetiminin Suriye politikaları, ölene kadar üzerlerinde taşıyacakları bir utanç." dedi.
Mustafa, Biden'ın Kasım 2020'de ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın "Suriye unutulmayacak." sözünü verdiğini ancak bunun aksine Biden yönetiminde Suriye'nin yalnızca önceliklerden çıkarılmakla kalınmadığını, daha da kötüsü Washington'un Suriye'nin düşen diktatörünü desteklediği düşüncesinde.
"ABD'nin Suriye'de SDG adıyla PKK/YPG’yi desteklemesinin arkasındaki isim Brett McGurk"
Mustafa, Obama ve Biden yönetimlerinin Suriye politikalarında ısrarla sürdürdükleri hataların sorumlusu olarak tek bir ismi gösteriyor: Brett McGurk. Obama döneminde DEAŞ'a karşı koalisyonda ABD başkanının özel temsilcisi olarak atanan McGurk, başkan Biden'ın Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olarak Suriye politikasına şekil vermeye devam etti.
Washington yönetiminin özellikle son 4 yılda Suriye halkının çektiği acılara tamamen gözlerini kapattığını aktaran Mustafa, "McGurk'ün planı gereği, liderlerinin ve birçok üyesinin PKK mensubu olduğunu bilmelerine rağmen yalnızca SDG ile çalıştılar." diyerek, ABD'nin PKK desteğinin arkasında da McGurk'ün olduğunu dile getirdi.
Muaz Mustafa, "PKK/YPG'nin en büyük kurbanları Suriyeli Kürtler." vurgusunu yaparak, diğer Kürt partilerinin tamamen marjinalleştirilerek denklem dışı bırakıldığının altını çizdi.
PKK/YPG'nin diğer kurbanlarının da bölgede yaşayan, kaçırılan ve hakları ihlal edilen Araplar olduğunu aktaran Mustafa, PKK/YPG'nin İran ve Rusya ile de büyük eşgüdüm içinde olduğunu ifade etti.
Mustafa, SDG'nin sözde lider kadrosundaki örgüt üyelerinin anlaşmalar yapmak üzere Moskova'ya gitmesinin bunun en açık kanıtı olduğunu, ayrıca Arap liderlerine Esed ile normalleşmeyi tavsiye eden McGurk'ün bir makalesinde, SDG güçlerinin Esed ordusuna entegre olması gerektiğini yazdığını anımsattı.
Suriye'de devlet eliyle uyuşturucu kaçakçılığı
Suriye'de özellikle "captagon" gibi sentetik uyuşturucu üretiminde son 10 yılda büyük artış olduğuna dikkati çeken Mustafa, uyuşturucu işini küçük çetelerin değil, çöken rejim devletinin bizzat yaptığını aktardı.
"Beşşar Esed'in kardeşi Mahir Esed'e bağlı 4. Tümen'de, yönetimden önemli isimlere ait evlerde ortaya çıkartılan 'captagon' fabrikaları devasa boyuttaydı." diyen Mustafa, rejimin uyuşturucu ticaretiyle yılda 2,3 milyar dolar gelir elde ettiğini vurguluyor.
Muaz Mustafa, Biden yönetiminin uyuşturucu kaçıran, İran ile işbirliği yapan ve halkına karşı insanlık suçu işleyen Esed'i kurtarmak için son dakikaya kadar çaresizce çaba gösterdiğine işaret ederek, muhalifler Şam'a doğru ilerlerken Washington'dan yapılan gerginliği azaltma çağrılarının "inanılmaz" olduğunu kaydetti.
Esed rejiminin işlediği insanlık suçlarının tespiti için uluslararası destek çağrısı
Esed rejiminin halkına uyguladığı zulmü ortaya koyan en önemli delillerin, 2014 yılında "Sezar" kod adlı gizli tanığın çektiği fotoğrafları Suriye dışına kaçırmasıyla gün yüzüne çıkmıştı.
Sezar'ı yakından tanıyan ve gerçek kimliğini bilen az sayıdaki insandan biri olan Mustafa ve Amerika'daki diğer Suriyeli muhaliflerin de çabalarıyla Kongre'de düzenlenen gizli oturumda bu deliller, ABD'li kongre üyeleriyle paylaşılmış, Donald Trump yönetimi bu kanıtlar ışığında Suriye yönetimine "Sezar yasası" adıyla tanınan ekonomik yaptırımları uygulama kararı almıştı.
Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından doğruca Suriye'ye giden Mustafa, şunları kaydetti:
"'Sezar', sadece 2,5 yıllık bir süreyi belgelemişti. O, ülke dışına çıktıktan sonra ölüm makinesi çalışmaya devam etti. Şam yakınlarındaki bir toplu mezarda tanıklarla konuştuğumda her hafta içinde 100 cesedin olduğu 8 kamyon geldiğini öğrendim. 2012 ile 2018 arasında haftada 800 ceset! Suriye'de yaşananlar, 21. yüzyılda işlenen en kötü suçlardı."
Muhalif güçlerin hızlı hareket etmesi sayesinde rejimin cinayetleriyle ilgili kayıtları imha etmeye vakit bulamadığını belirten Mustafa, Suriyelileri katleden canileri, kanun karşısına çıkartacak kadar belgenin ele geçirildiğini aktardı.
Mustafa, Srebranitsa, Ukrayna ve dünyanın diğer katliam bölgelerinde çalışmış uzman ekiplere ihtiyaç olduğunu, sayının fazlalığından belgelerin tasnifi, delillerin oluşturulması ve kurbanların kimliklerinin belirlenmesi ve DNA testleri için dünyanın her yerinden bu alanda desteğe ihtiyaç duyacaklarını vurguladı.
Trump'ın, Suriye'yi Biden yönetimi gibi düşman olarak görmeyeceği umudu
Başını (Heyet Tahrir Şam) HTŞ'nin çektiği muhalif gruplara yönelik ön yargıyı haksız bulduğunu paylaşan Mustafa, muhaliflerin bu zamana kadar umut verici tavır sergilediğine, yıkıp dökmeden Esed yönetimini devirmeyi başardığına işaret etti.
Mustafa, "(Suriye'de) Hristiyanlar ve diğer azınlıklar, Noel için hazırlanıyor. Kadınlar özgür ve kısıtlanmamış hissediyor. Esed'in de mensubu olduğu Aleviler dahil olmak üzere tüm azınlıklar güvende hissediyor. İntikam amaçlı öldürmeler filan olmadı." dedi.
Şam'da kontrolü sağlayan HTŞ önderliğindeki muhalif grupların önceliklerinin yeni anayasa hazırlayarak seçimlere gitmek olduğunu aktaran Mustafa, bunun da desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
ABD'nin 47. Başkanı seçilen ve 20 Ocak'ta yemin ederek görevine başlayacak Trump'ın çok yakın kurmaylarının Suriye'den Washington'a döner dönmez kendisini arayarak son durumla ilgili bilgi aldığını aktaran Mustafa, ilk başkanlık döneminde "Sezar yasası" gibi önemli adımlar atan Trump'ın, Suriye'yi Biden yönetimi gibi düşman olarak görmeyeceği ve daha iyi ilişkiler kuracağından umutlu olduğunu vurguladı.
HABERE YORUM KAT