Obama oportünizmi
Obama'nın 24 Nisan konuşmasını "Obama oportünizmi" diye nitelemeyi uygun buldum.
Önce 24 Nisan mesajının tam metnini okuyalım.
"Bundan 94 yıl önce, 20. yüzyılın en büyük mezalimlerinden biri başladı. Her yıl, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde katledilen veya ölüme yürütülen 1,5 milyon Ermeni'yi anıyoruz. "Medz Yeghern" (Büyük Felaket) Ermeni halkının kalplerinde yaşadığı gibi, bizim de anılarımızda yaşamaya devam etmeli.
"Tarih çözümlenmedikçe, ağır bir yük olabilir. Nasıl 1915'in korkunç olayları, insanın kendi türüne acımasızlığının en karanlık görünümlerini bize anımsatıyorsa, geçmişle hesaplaşmak da güçlü bir uzlaşma/çözüm vaadini barındırıyor. 1915'te olanlara dair görüşümü defalarca dile getirdim ve bu tarihe dair görüşüm değişmedi. Benim ilgim gerçeklerin tam, açık ve adil olarak teslim edilmesinin başarılmasındadır.
"Bugün Ermeni ve Türk halkları için bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu ileriye adım atma çabalarının bir parçası olarak geçmişin gerçeklerini ele almalarıdır. Türk ve Ermeni halklarının, bu acılı tarih üzerinde dürüst, açık ve yapıcı biçimde çalışma çabalarını kuvvetle destekliyorum. Bunun için Ermeniler ve Türkler arasında ve Türkiye içinde cesur ve önemli diyaloglar gerçekleşmiş durumda. Türkiye'yle Ermenistan'ın ikili ilişkilerini normalleştirme çabalarını da kuvvetle destekliyorum. İsviçre himayesinde iki hükümet normalleşmeye yönelik çerçeve ve yol haritası üzerinde uzlaştı. Bu ilerlemeye saygılarımı sunuyorum ve iki ülkeyi bu ilerlemenin vaatlerini yerine getirmeye çağırıyorum.
"Ermenistan ve Türkiye, birlikte barışçıl, üretken ve refah içinde bir ilişki oluşturabilir. Ve birlikte, Ermeni ve Türk halkları, ortak tarihlerini kabul edip, ortak insanlıklarını tanıdıkça daha güçlü olacaklar.
"Hiçbir şey, "Medz Yeğern"de yitirilenleri geri getiremez. Fakat Ermenilerin son 94 yıldaki katkıları, Ermeni halkının yetenek, dinamizm ve kendini toparlamasının bir göstergesi ve onları yok etmeye çalışanlara karşı en büyük ayıplama oldu. ABD de, çoğu 1915'ten sonra bu ülkeye göç eden Ermeni kökenli Amerikalıların topluma katkıları sayesinde çok daha zengin bir ülke oldu. Bugün, dostluk, dayanışma ve derin saygı duygularıyla onların ve her yerdeki Ermenilerin yanında duruyorum."
Ne var bu konuşmada?
Bir: Ermenileri tatmin için 1915 olaylarını "Meds Yeghern - Büyük felaket" olarak tanımlamak var.
İki: Türkiye'yi tatmin etmek için, olan bitene "Soykırım" dememek var.
Üç: Obama olarak kendisinin, büyük felakete inandığı, 1915 olaylarının "20'inci yüzyılın en büyük mezalimlerinden biri olduğu inancına vurgu" var.
Dört: Ve şu ifade var: "Benim ilgim gerçeklerin tam, açık ve adil olarak teslim edilmesinin başarılmasındadır. Bugün Ermeni ve Türk halkları için bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu ileriye adım atma çabalarının bir parçası olarak geçmişin gerçeklerini ele almalarıdır. Türk ve Ermeni halklarının, bu acılı tarih üzerinde dürüst, açık ve yapıcı biçimde çalışma çabalarını kuvvetle destekliyorum."
Siz ne anlıyorsunuz bu dördüncü paragraftan?
Türk ve Ermeni halklarının 1915 olaylarında gerçekte ne olduğunu araştırmaları ve "gerçeklerin tam, açık ve adil olarak teslim edilmesinin başarılması" talebi değil mi?
Peki bu durumda sormaz mısınız?
Hem gerçeklerin araştırılması talebi, hem de Obama'nın kafasındakinin ilanı... birbiriyle tutarlı mıdır?
Obama, bir yandan Türkiye'nin "Bu iş tarihçiler tarafından araştırılmalı. Siyasetçilerin şunu veya bunu söylemesi meseleyi çözmez" tezini kabul ediyor, bir yandan da "Ben böyle inanıyorum" diyor.
İşte bu, ne şiş yansın ne kebap politikasıdır.
Bunun diğer adı da siyasi oportünizmdir.
Ve bu, Obama'yı, çizmeye çalıştığı bütün saygınlık profiline rağmen, bir yandan içerideki lobiyi - seçmeni kollayan, diğer yandan da dünyaya nizamat vermek için farklı ülkelerin hassasiyetlerini dikkate alan sıradan bir Amerikalı politikacı haline getiriyor.
Ve bu yüzden de, ne kendi seçmenini tatmin ediyor, ne de diyelim Türkiye'de saygınlığından eser kalıyor.
İşin kötüsü, Obama'nın bu tavrının, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirme yerine gereceği gerçeğidir.
İşte Başbakan Erdoğan, "Türkiye el bebek gül bebek okşanarak aldatılacak bir ülke değildir" şeklinde açıklama yapmak zorunda kalıyor.
Obama'nın ağır sözleri, Türkiye'de sade vatandaşın kalbini yaralıyor.
Azerbaycan'daki tepki de dikkate alındığında, Obama'nın taşıdığı zihniyet bagajının Türk tarafında büyük tepki doğurduğu bir gerçek.
Bunun diplomatik çalışmaları zehirlemesi de kaçınılmaz.
Doğru tavır neydi?
Bence Obama'nın yine, "1915 olaylarına ilişkin bir düşüncem var" diye başlaması, ama sonra sözünü şöyle tamamlamasıydı: "...ama bir siyasetçi olarak benim bu konuda son sözü söylemem doğru olmaz, tarihçiler araştıracak ve ortaya çıkan sonucu hep birlikte paylaşacağız."
Yol haritasında böyle bir komisyon çalışması öngörüldüğüne göre, ona saygı göstermek gerekmez miydi?
Obama'nın yaptığı, Ermeni diasporasını tatminden öte bir anlam taşıyor muydu?
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT