1. YAZARLAR

  2. Hilal Kaplan

  3. O tezleri çöpe attım
Hilal Kaplan

Hilal Kaplan

Yazarın Tüm Yazıları >

O tezleri çöpe attım

01 Eylül 2013 Pazar 17:33A+A-

 

Önce kayda geçirelim. BM oylamasındaİran lehine oy verildiği için 'Eksenimiz kaydı', Mısır'daki darbeye karşıduruldu diye 'Yalnız kaldık' şeklinde ağlaşan-ların, Türkiye'nin 2,5 yıldır değişmeyen Suriye politikasına uluslararası güçler bir şekilde destek olsaydı,bu sefer de hükümeti 'Amerikan taşeronu' diye yaftalayacaklarını daha geçen hafta yazmıştık. Nitekim aynı hafta içinde tam da bu oldu. Esed rejim güçlerinin üslerine yapılacak uluslararası müdahale kesinleşince, bir günde söylem değiştirildi ve Amerika'nın kuyruğuna takıldığımız yazılıp söylendi. Geçiniz.

Gelelim diğer karşı tezlere:

1. Irak işgaline karşıydık, ne oldu da Suriye'nin işgalini destekler olduk?

Irak'a, tamamen suni sebeplerle, Saddam'ın elinde kimyasal silah olduğu yalanıyla, tüm uluslararası hukuk mevzuatının rağmına ve de bölge halkları-nın itirazlarına rağmen girildi.

Suriye'de ise kimyasal silah kullanıldığı ve toplu katliamların yapıldığı kesinleşti.

ABD, Irak'ı işgal etmek için can atıyordu. Petrol büyük bir motivasyondu.

Suriye'ye ise Obama'nın ilan ettiği 'kırmızıçizgi'nin aşıldığı kesinleşince, bir nevi 'madara olmamak' için kerhen giriyor. Ve karadan hiçbir şekilde mü-dahale olmayacağı vurgulanıyor. Dolayısıyla ortada bir işgal varsa, bu 2,5 yıldır Esed'in şebbihaları eliyle halka karşı girişilmişolandır. ABD'nin işgalcile-rin üslerini bombalaması değil.

2. Suriye'ye müdahale iç savaşa çağrıdır. Savaşa hayır!

Ciddi misiniz? Duyan da Esed 2,5 yıldır halkının kafasına SCUD füzeleri değil de, gül yaprakları atıyor sanır. Gözlerimizin önünde bir halk kıyıma uğ-radı. 120.000'den fazla kişi öldürüldü. 1.000.000'u çocuk olmak üzere milyonlarca mülteci var. Silahla mevzi kazandıkça, siyasal çözümü imkânsızlaştı-ran şımarık ve azgın bir dikta yönetimi var. Esed'e ilk kez askerî bir müdahale olacak. Ve şimdi 'savaşa hayır', öyle mi? Ayran da var, içer misin?

3. Suriye'deki sorunu sadece Müslümanlar çözebilir.

Kulağa ne güzel geliyor. Türkiye de başından beri bunu yapmaya çalışıyor. Darbeyle devrilen Mursi, ilk ziyaretini bu sebeple Suudi Arabistan'a, sonraki bir ziyaretini de İran'a yapmıştı mesela. Ancak ne hikmetse, yumurta kapıya, müdahale Esed'e dayanınca İran'ın aklına Müslüman ülkelerin beraber sorunu çözebileceği fikri düştü. Müslüman ülkeler, en nihayetinde çözümün esas aktörleridir. Ancak şu anda Rusya-İran-Hizbullah desteğiyle, yani asıl 'dış müdahale'yle sahada bu yaz fazlasıyla güç kazanmışolan Esed'e ilk defa bir gözdağı verilmesi ihtimali mevcut. Biz İslâm Birliği'ni kurana kadar, Esed biraz daha rahat rahat öldürsün mü yani?

Eğer sorunun çözülmesinden kasıt, Esed'in devrilmesiyse, müdahale bu sorunu 'çözecek' çapta olmayacak zaten. Ayrıca esas sorun, Esed sonrası Su-riye'nin hali olduğundan, Müslüman devletler gerçekten samimiyse, bunun üzerinde ortaklaşa çalışmalılar. Çoğunluktaki Sünniler ile, Nusayrilerin, gayri-müslimlerin, Kürtlerin ve diğer grupların hakları üzerine bütün aktörleri de bu sürece dahil edecek bir çözüm üzerine kafa yorabilirler. Müdahale buna engel değil.

4. Suriye'nin müdahaleye değil, diyaloğa ihtiyacı var.

Son kertede siyasal yolla çözülecek bir meseleden bahsedildiği doğru. Bir geçiş sürecine ihtiyaç var. Yalnız yapılacak müdahale Suriye rejimini 'masa-ya' yani diplomatik çözüme zorlayacaktır. Ayrıca mevzi kaybetmiş olan muhaliflerin de masada elini güçlendirecektir.

'Muhalifler ABD yanlısı gözükecek, Esed imaj tazeleyecek' diyenlere de aldanmayınız. Esed zaten başından beri emperyalist geçmişin yüküyle malul olan Rusya'nın desteğine rağmen 'anti-emperyalist' kartınıöne sürmekte ve 'Suriye'nin Dostları' toplantısına katılan Batılı ülkeler vesilesiyle muhalifleri karalamaktadır. Türkiye'deki açık ve örtük Esed hayranlarının söylemine bakmak, bunu doğrulamak için kâfidir.

5. Batılılar, kendi çıkarları dışında İslâm dünyasını umursamadığı için karşıyım.

ABD, İsrail ve Suudi Arabistan, Suriye krizini çözmek değil, belli bir dengede tutmak istiyorlar. Bu yüzden şimdiye kadar muhaliflerin talep ettiği insanî koridor açılmadı, uçuşa yasak bölge kurulmadı, ağır silahlar temin edilmedi. Böylelikle hem tarafları yormak, hem istikrarsız bir Suriye yaratmak hem de Arap Baharı sürecini tersine çevirmek esas amaçlarını oluşturuyor. Hatta müdahale tartışmasının bu kadar uzun zamana yayılmasının arkasında da Mı-sır'daki darbeyi ikinci plana atmak, darbeye sivil yollarla direnenleri etkisizleştirmek var. Yeterli mi? Yok, bir de 'Kahrolsun ABD' diyelim, tamam.

Bunların hepsini bilerek ve teslim ederek, şu anda eli zayıflatılanın rejim olduğu kesindir. Bir de Esed rejim güçleri için 'şuyuu vukuundan beter' etki-lere yol açmış olan müdahale planının geri çekildiğini düşünün. Bu, muhalifler lehine bir durum arz eder mi sizce? Yoksa, Esed hangi vahşete imza atarsa atsın'dokunulmazlığı'nı pekiştirerek, sırtını sıvazlama işlevi mi görür? Ayrıca kimyasal silah kullandığı uluslararası kamuoyu nezdinde kesinleşen Esed'in azalan meşruiyeti de sıfırlanmıştır. Çözümün Esed'siz gerçekleşmek zorunda olduğu kesinleşmiştir.

Yıllardır Halepçe'de, Bosna'da, Kosova'da uluslararası toplumun sessizliğinden şikâyet edenler, şimdi de uluslararası müdahaleye karşı olduklarını söylüyorlar. Şikâyet ettiğiniz, ülke liderlerinin daha sinirli cümleler kurmaması mıydı acaba?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT