O ‘Belediye Başkanı’ hemen azledilmeli!.
Belediye Başkanı’nın vicdanlı hemşehrileri, ‘insan’ olanın en tabiî haklarından habersiz, o, aşağılık, ırkçı kişiyi protesto etmek için onun evinin önünde toplanmalı, günlerce- haftalarca ve ısrarla, istifaya davet etmelidir.
Selahaddin E. Çakırgil'in yorumu:
Her Belediye Başkanı, kanunların ve merkezî hükûmetin genel siyasetleri çerçevesi içinde hareket etmek zorundadır. Beğenmediği bazı uygulamalara, kendi inanç dünyasının veya ideolojik yaklaşımlarının çerçevesi içinde engellemeler getirmeye çalışırken bile, kanûnî sınırlara riayet etmek zorundadır.
Bir örnek zikredeyim: Samsun’da, şehrin merkezinde bir batakhane vardı.. Biz çocukken, büyüklerimiz, bizi, ‘Şu filanca sokak ve caddelere yakın yerlerden, sakın geçmeyin..’ diye tenbihlerlerdi.
Hele de, şehrin merkezindeki sigara fabrikalarında çalışan onbinlerce kadın, evleriyle işyeri arasındaki mesafeyi -o kerih mekânların olabildiğince uzağından geçmek zorunda olduklarından-bazan 1-2 km. kadar uzatmak zorunda kalıyorlardı.
1976’larda, önceleri çeşitli ilçelerde kaymakamlık yapmış olan Kemâl Vehbî Gül adında bir genç adam, seçim mitinglerinde, ‘Bu pis mekânı şehirden kaldıracağım..’ gibi vaadleri de dile getirerek, Adalet Partisi’nden Belediye Başkanı seçildi. O da, ilk uygulamalarından birisi olarak o konuya el attığı zaman, İçişleri Bakanlığı’ndan, ‘O yerleri kapatmak, senin yetkinde değil.. Sen Belediye Başkanı olarak oraları çalıştırmak zorundasın..’ diye bir ihtar alınca..
Yılların yöneticisi olan K. Vehbî Gül, ‘Meğer, böyle kepazelikleri yaptırmayı bana merkezî otorite vazife olarak veriyormuş..’ demiş; ama, mücadeleden yılmamış, kanun yoluyla ya da kanunu dolanarak başka çareler bulmuş ve şehrin dışında bir yerler yaptırdıktan sonra, şehrin merkezindeki o pis mekânları yıktırmıştı.
‘Bir daha hiçbir ahlâksız yönetici böyle bir işe teşebbüs edemesin..’ diye, şimdi şehrin o en merkezî yerinde bir câmi yükseliyor.