Nuseyriler için Türkiye göreve!
Suriye’de sona yaklaşıldı. Eset uzatmaları oynuyor. Aklı bir karış havada, halkını ateşe attığı yetmiyormuş gibi, şimdi de kendi ailesini ateş çukurunun kenarında yalnız bırakacağa benziyor..
Çizgi film kahramanı Ayı Yogi’yi hatırlarsınız, uçurumun kenarına gelir ve yürümeye devam eder. Boşlukta yürürken görürsünüz onu. Sonra bir anda ayağının altında boşluk olduğunun farkına varır ve düşmeye başlar.. Suriye’de her an muhalifler yönetime hakim olabilir. Ve işte o zaman bazı işler için korkarım çok geç kalınmış olacaktır..
Eset’in çeteleri, Şebbiha ve muhaberat ajanları inanılmaz bir katliam yaptılar.. Bu işler yönetime geldiğinden beri de sürüyordu zaten. Ve hemen hemen Eset zulmüne uğramamış Müslüman bir aile yok Suriye’de.. Ayaklanmadan bu güne de yüzbinlerce insan evinden, işinden oldu, yaralandı, ya da saldırılarda hayatını kaybetti.. Milyonlarca insan, Baas zulmünden kaçtı, ülkesini terketti, başka ülkelerde yaşıyorlar.. Bu acılı insanlar yönetimi devraldıktan sonra Nuseyrilere karşı acımasız olabilirler.. Bu sonucun sebebi Eset yanlıları ve İran’dır aslında. Bu işler bu noktaya gelmeden önlenebilirdi. Sonuç belli idi. Şimdi derhal İran ve Hizbullah milislerinin geri çekilmesi gerek.. Yoksa onlara da yazık olacak..
İran şimdi Türkiye’nin Suriye’ye girmesini isteyebilir.. Başka çare yok. Bölgede barışı ve düzeni, otoriteyi, adaleti sağlayacak Türkiye’den başka bir ülke yok.. Türkiye bu anlamda, Türkiye’ye sığınan askeri personelden de destek alabilir. Yoksa bu gidişle Lazkiye dışında tek bir Nuseyri kalmaz.. Kaçan kaçar, kalanların başına ne gelir bilmiyorum..
Her Nuseyri bu olanlardan sorumlu değil. Kadını, çocuğu, yaşlısı, hastası vardır. Bunların Suriye’nin değişik bölgelerinde evi-barkı, işyeri, tarlası vardır..
Türkiyeli Nuseyrilerden Eset’in ajanlığına soyunanlar da bu sonucun hazırlanmasında sorumlular. CHP de sorumlu, Kılıçdaroğlu da. Şimdi Kılıçdaroğlu Erdoğan’la konuşup, Türkiye’yi bölgede düzeni sağlamak için Suriye’ye girmeye ikna etmeli.
Arap Birliği ve İslam Konferansı da bu konuda Türkiye’ye destek vermeli..
Bu süreçte Mısır sınırlı ölçüde Türkiye ile birlikte bölgede görev yapabilir..
Haklı olmak önemli bu işlerde. Ama haklı kalabilmek daha da önemli..
Hz. Yusuf’u hatırlayın, kardeşleri için daha sonra ne dedi, Kur’an-ı Kerim’in tanıklık ettiği şekli ile.
Peygamberimiz, efendimiz de Mekke’nin fethinde Mekkelilere seslenirken, “Size kardeşim Yusuf’un söylediği gibi sesleniyorum” demedi mi?
Şimdi Merhametimiz gazabımızdan üstün olmalı.. Nuseyrilerin meşru hakları, malları, canları, namusları, akıl ve inanç hakları korunmalıdır.. Hem suçlu Nuseyrilerin adil yargılanması ve hem de Nuseyrilere karşı savaş suçu- insanlık suçu niteliğindeki suçlar adil bir şekilde soruşturulmalıdır..
Ayet çok açık: Bir kavme olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
Bu iş kan davasına dönüşmemeli. Aliya İzzet Begoviç’i hatırlayalım.. Hayır bizi öldürmeye gelenler bizde dirilmeli ve insanlık nedir, nasıl olur onlara göstermeliyiz..
Eset her an kaçabilir ya da öldürülebilir. O zaman kaybedilecek bir kaç gün bile çok pahalıya malolabilir, insanlar açısından.. Eset ajanları, bizden sonrası tufan diye ortalığı cehenneme çevirebilir ve bu da halkı galeyana getirebilir, o zaman Lazkiye bile cehenneme dönebilir..
Eğer Hizbullah, eğer İran yönetimi, gerçekten, samimi bir şekilde Suriye alevilerini korumak istiyorsa, Türkiye’den başka kimse yok bunu yapabilecek.. Yoksa ortaya çıkacak sonuçtan tarih önünde kendileri de sorumlu olacaklar..
Suriye’de işler çok uzadı. Bir çok kontrol dışı unsurlarda, intikam birlikleri de devreye girdi.. İhvanın bir yandan da bu unsurları kontrol altına alması gerek.. Yoksa Eset sonrası düzen sağlamak kolay olmayabilir. Bir de bir sürü kriminal tip, mafya tipi adam, çapulcu ve ortalıkta başıboş dolaşıyor olabilir. Her ülkede, her toplumda bu tür tipler vardır. Onların yağma yapmasına da izin verilmemeli..
Türkiye, komşusuna yardım etmek isteyen bir ülke olarak, geçici bir süre için oraya gidebilir, gitmeli.. Buna Suriye’nin yeni yöneticilerinin de ihtiyacı var. Buna itiraz edeceklerini sanmıyorum..
Suriye’de bundan sonra Nuseyriler için, Türkiye ve Türkiye’deki Nuseyri zulmünden kaçan Suriyeliler umut olabilir.. İran ve CHP bu şansı, bu fırsatı iyi değerlendirmeli.. İran yönetimi ve CHP yönetiminin ciddi bir muhasebe yapması gerekir.. Yoksa Suriye rejimi ile birlikte kendileri de aynı yanlışın utancının ortağı olacaklardır..
Suriye krizinin arkasında 40 tane sorun var, petrol hesabından ekonomik, siyasi hesaplara, teolojik, mezhebi hesaplar kadar bir çok hesap. Ama artık İran da , Rusya da Eset’le yola devam etmenin mümkün olmadığını gördüler. Ama sonuna kadar Suriye’nin yanından duruyor görüntüsü vermeye mecbur hissediyorlar kendilerini. Bu işin kendilerine maliyetinin çok yüksek olduğunu bildikleri için, onlar da bir an evvel sonuçlanmasını istiyorlar.. Rusya ve İran öyle bir yanlış yaptı ki, “Suriye’den sonra sıra kimde” sorusuna cevap arayanlar, haritada gözlerini İran ve Kafkaslara kaydırmak zorunda hissediyorlar.
Geçen gün Hasan Aksay yazıyordu: “Sosyalist Grup Başkan vekili Kılıçdaroğlu, mantık çelişkisine düşerek, sosyalist bildirideki, ‘Kürt meselesi Filistin meselesi ile paralellik gösteriyor. Uluslararası gündeme taşınmalı’ maddesine itiraz etmezken, aynı metindeki Esat zulmüne karşı maddelere rağmen Esat yanlısı beyanatlar vermeye devam ediyor. CHP Hatay Milletvekili M. Ali Ediboğlu, Kılıçdaroğlu’nu da, BAAS’cılığı da aşıp, İslam’a meydan okumaya varan, Suriye, ‘Şeriata geçit vermeyecek’ dileğiyle yandaşlığını netleştiriyor.” Diyordu. Kim derdi ki, gün gelecek İran ve CHP, Esad rejimi ile ittifak kurup AK Parti’ye meydan okuyacak.. Kaderde bunu görmek de varmış.. Kılıçdaroğlu boşuna çabalamasın, “Türkiye, Suriye olmayacak”, ama kendi dilerse Lazkiye’ye gidebilir!
Denmiştir ki: Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateşi size de dokunur. Karga besleyenlerin gözlerini sakınması gerekir zira. Selam ve dua ile.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT