Norveç katliamında Müslümanlar da mâsum değil!
Norveç’teki bombalı saldırının ilk saatlerinde henüz ortalıkta hiçbir kanıt yokken sözde uluslararası terör uzmanları küresel medya aracılığıyla büyük bir gürültü eşliğinde suçluyu ilan ediyorlardı, Müslüman teröristler..
Ama bombacının etnik ve dinî kimliği daha sonra netleşmeye başladı. Teröristin dinî kimliği Müslüman olmayınca heyecanlı ve gürültülü medya dili, yerini daha sâkin ve analitik bir uslûba terk etti, hem de gelen haberlerin bombalamanın haricinde daha barbar bir katliam haberini içermesine rağmen.
Suçlunun ismi Ahmet, Muhammed olunca küresel medyanın kullandığı dil heyecanlı, agresif ve operasyonel; Anders Behring Breivik olunca ise sâkin ve analitik!.. Demek ki medyanın terörle ilgili haber yapma uslûbunu eylemcinin fiili değil kimliği belirliyor...
Küresel medyanın bu uslûbunu 1995’te ABD’nin Oklahoma kentinde düzenlenen bombalı saldırıda da görmüştük. Timothy McVeigh adlı saldırgan, FBI bürosuna bomba yüklü bir TIR’la saldırı düzenlemiş, 168 kişiyi öldürmüştü. Küresel medya o zaman da Müslümanları sorumlu göstermeye çalışmıştı.
Sonradan muhafazakâr Hıristiyan birisi olan McVeigh’in, 1993’te bir tarikat çiftliğine operasyon düzenleyerek katliam yapan Amerikan yönetiminden intikam almak amacıyla bunu yaptığı ortaya çıkınca itham edici dil, yerini analitik bir dile bırakmıştı.
Bu iki olayda da, “Ne yazık ki câni Müslüman çıkmadı, muhafazakâr Hıristiyan çıktı!” telaşını sezmemek mümkün değildi. Önyargıların beslediği İslâm karşıtı duyguları operasyonel bir dille yönlendiren medyanın bundan sonra da meydana gelebilecek benzer olaylarda bu yanılgılarına rağmen uslûbunu değiştireceğini sanmıyorum.
Câninin inanç haritasını Hıristiyanlığın ırkçı radikal bir yorumunun belirlediği ortaya çıktı. Birkaç şaz örneği saymazsak ne Doğu’da ne de Batı’da kimse katliamı fâilin mensup olduğu Hıristiyanlıkla ilişkilendirmedi. Doğrusu da budur. Ama eylemcinin inanç haritasını İslâm’ın herhangi bir yorumu oluşturduğunda İslâm Dini direkt ve dolaylı olarak hedef gösteriliyor. Batı medyası bu yanılgısından neden vazgeçmiyor?
Hâdise oryantalizm’in tipik karakteriyle ilgilidir. Çünkü oryantalizm fotoğraf çekmek derdinde değildir, bol bol resim yapmayı tercih eder. Objektif bir dil kullanan yok değildir ama devede kulak kalır.
Bu son olayda da Müslümanların yine hedef gösterildiğini düşünüyorum. Nasıl mı?
Breivik’in bu katliamını ele alan Batılı medyanın diline ve analistlerin söylediğine bakıyorum, sonuç olarak bende, bu katliamda Müslümanlar da pek mâsum sayılmaz hissini uyandırıyor.
Deli Breivik’in (terörist yerine deli vb. sıfatlar tercih ediliyor) bu feci işe girişmesinin sebebi Müslüman göçmenlerin provakatif yayılmacılığıymış..
Müslümanlar uygar Batı ülkelerinin demografik yapısını, kültürünü ve dini kimliğini yapı bozuma uğratıyormış. Breivik bu tehlikeye dikkatleri çekmek için Norveç vatandaşlarını hedef alarak katliam yapmak zorunda kalmış. Böylece hem çok kültürlü toplumsal yapıdan yana tavır alan ve Müslümanlara tolerans gösteren iktidardaki İşçi Partisi’ni cezalandırmış, hem de bu yaşanan acıdan daha fazlasını ileride yaşayacakları alarmını vermiş. Bunları Breivik’in avukatı açıkladı, medya da böyle vermeyi tercih etti..
Yani Müslüman göçmenler bu ülkede olmasaydı bu eyleme de gerek kalmayacaktı. Bu tarz bir medya dili acaba vasat bir Batılı insanın zihninde ne tür bir çağrışım yapmaktadır? Kullanılan bu dilin mâsum olmadığı âşikârdır.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT